Lexpera Blog

Robotlar ve Yapay Zeka: Etik ve Hukuki Açıdan Güncel ve Muhtemel Sorular

Çoğu kişi tarafından fark edilmiştir ki, bugünlerde oldukça sık rastladığımız kavramlardan birisi, Robotlar (ve daha özel olarak ise Yapay Zeka) kavramıdır. Esasen robotlara ve yapay zeka kavramlarına ilişkin hukuki düşünceler ve teknolojik çalışmalar çok da güncel konular değillerdir. Öyle ki, kısa bir araştırma yapıldığı takdirde, bu konuları ele alan hukuki çalışmaların ve hatta bu konular üzerinde yayınlanmaya başlayan süreli yayınların, 2000’li yılların öncesinde dahi var olduğu görülecektir. Dolayısıyla, robotlar, yapay zeka gibi birçok kavramın hukuki olarak ele alınmış olması, çok da yakın bir süre öncesine dayanmamaktadır. Araştırıldığında, robotlar ve yapay zeka kavramları üzerine ve bilhassa bu sistemlerin hukuki ele alınışları üzerine, sanılandan çok daha fazla ulusal ve uluslararası yayın, çalışma olduğu görülecektir. Ancak yine görüleceği üzere, bu gibi alanlara yönelik hukuki veya teknik bilimsel çalışmaları ele alan akademik eserler, ülkemizde son zamanlarda önem kazanmış ve daha sıklıkla araştırmalar yapılmaya başlanmıştır.

Robotlar kavramı şüphesiz, bilimsel eserlerin dışında da ele alınan bir kavramdır. Hatta robotlar ve yapay zeka hususlarına ilişkin kavram ve meselelerin, hukukçular tarafından, (teknolojik, toplumsal, sanatsal başta olmak üzere) mümkün olan tüm alanlara konu olduktan sonra ve nispeten geç bir şekilde keşfedildiğini söyleyebiliriz. Öyle ki, robotlara ilişkin hukuki değerlendirme ve çalışmalardan çok daha öncelerde de, bu konularda yazılmış romanlar, filmler, çizgi filmler hemen akla gelecektir. Romanlardan bahsederken, en çok zikredilen ve bu alanda en meşhur olanlarından birisi ise Isaac Asimov’un 1950 tarihli “I, Robot” isimli kitabıdır. Birçok kişi aşinadır ki, Asimov, robotlara ilişkin üç maddelik meşhur kuralları (ilk kez “Runaround” isimli eserinde) şu şekilde formüle etmiş idi:

"1. Bir robot, bir insana zarar veremez ya da hareketsiz kalarak, zarar görmesine izin veremez.

2. Bir robot, birinci kuralla çelişmediği sürece bir insan tarafından verilen emirlere uymak zorundadır.

3. Bir robot, birinci ve ikinci yasa ile çelişmediği sürece kendi varlığını korumak zorundadır."

Daha sonra bu kurallara dördüncü bir kural eklenmiştir. Sıfırıncı yasa olarak isimlendirilen bu yasa ise, aynı yazarın “Robots and Empire” isimli eserinde “0. Bir robot, insanlığa zarar veremez ve hareketsiz kalmak suretiyle insanlığın zarara uğramasına izin veremez.” şeklinde formüle edilmiştir. Dolayısıyla bununla birlikte, diğer kurallar da değişikliğe uğramıştır. Elbette bu kurallar, robotlara ilişkin resmi yasalar veya genelgeçer kurallar değillerdir. Ancak, robotlar denildiğinde akla gelen en ünlü kavramlar arasında olduklarında ise şüphe yoktur.

Robotların olumsuz yanları üzerine kurgulanan filmlere de ulaşmak mümkündür. Örneğin, “The Terminator”, “I, Robot” gibi filmler, çok sayıda kişinin izlediği meşhur yapımlardandır. Elbette bu filmler dışında, başka onlarca sinema eseri daha, ele aldığımız bu konulara ilgi duyan kişilerin aklına gelecektir. Yine çizgi dizilere örnek olarak da “The Jetsons” serisini örnek verebiliriz. Hatta robotlara ilişkin, örneğin “Detroit: Become Human” gibi bilgisayar/konsol oyunlarında dahi kullanıcılara, robotlar ve insanlık arasında seçim yapmaya dayalı bir senaryo sunulmaktadır. Bu ifadelerimiz, yani filmler, romanlar gibi kurgu eserlerden örnek vermemiz, ilk bakışta meselenin magazinsel boyutu gibi algılanabilir. Ancak bu şekilde düşünmemek gerekir. Öyle ki, bu gibi eserler, hukukçular başta olmak üzere bilim insanlarına da bu sistemlerin muhtemel iyi ve kötü yanları üzerinde uyarılar vermektedir. Dolayısıyla, robotlar ve yapay zeka kavramlarını ele alan bu gibi eserlerin, özellikle hukukçular için, geleceğe yönelik hukuki veya etik problemleri ele alan pratik çalışmalar olduğunu düşünmek gerekir. Öyle ki, hava taşıtlarının, yüz yüze ve görüntülü iletişim sağlayan cep cihazlarının, türlü ışın silahlarının, insansız sistemlerin ve daha sayamayacağımız ve bugün herkesçe kullanılmakta olan birçok teknolojik ürünün, bu ürünlerin üretiminin teknik olarak mümkün olmadığı yıllarda ele alınan roman ve filmlerde kurgulanmış oldukları görülecektir. Hatta robot kelimesinin dahi ilk olarak, Çek yazar Karel Čapek'in 1920 tarihli “R.U.R. / Rossum’s Universal Robots” isimli bir eserinde ele alındığını söyleyebiliriz. Bu kurgu eserlerde zikredilmiş çoğu teknolojik ürün, bugün yaygın bir kullanımda olmasının yanında, birçok hukuki probleme de kaynaklık edebilmektedir. İnsansız bir otomobilin, bir yayaya çarparak yaralanmasına ve hatta ölmesine sebebiyet verdiği bir olay, buna örnek verilebilir.

Bu alanda üst kavram olarak robotları zikretsek de, robotlar kavramına bağlı olarak ele alınan çok sayıda farklı alt kavram da mevcuttur[1]. Bunlardan bazılarını birer cümle ile açıklamak gerekir. Öncelikle robot ve bot ayırımı yapmalıyız. Robot kavramına baktığımız zaman, fiziksel bir donanıma ve bu donanıma işlevsellik kazandıracak özelliklere sahip bir varlıktan bahsetmekteyiz. Elbette robotların da kendi içerisinde çok sayıda ayrımı yapılabilir. Botlar ise kabaca, robotlardaki bu fiziksel donanım unsuruna sahip olmayan varlıklardır diyebiliriz. Aynı şekilde botların da farklı türleri olabilir.

Diğer bir ayrım ise otomatik ve otonom ayrımıdır; ki burada incelediğimiz ve güncel robotik gelişmelerde ele alınan asıl kavram, otonom kavramıdır. Otomatik sistemler, kendisine anlık bir müdahale yapılmasına gerek olmadan, örneğin bir insandan gelen komuta gerek duymaksızın, faaliyet gösterebilen sistemlerdir. Otonom sistemler de aynı şekilde, faaliyetleri esnasında anlık bir komuta ihtiyaç duymazlar. Ancak, otomatik sistemlerden farklı olarak otonom sistemler, yetenekleri izin verdiği ölçüde ve duruma göre kendi inisiyatifleri ile karar alabilir ve uygulayabilirler. Esasen otomatik sistemler, uzun yıllardır yaygın bir biçimde hayatımızın içinde yer aldığından, yeni bir konuyu oluşturmazlar. Burada esas inceleme noktası ise otonom sistemlerin durumları ve hukuku konumlarıdır. Otonom sistemler denildiğinde akla gelen en güncel örnekler ise taşıtlar ile bağlantılı örneklerdir. Zira birçok üreticinin, teknoloji firmasının, sürücüsüz otomobiller üzerinde çalışmalar yaptıklarını hemen her gün takip edebilmekteyiz. Hatta zaman zaman, ceza hukuku ve borçlar hukuku alanında dava sebepleri teşkil edebilecek olayların meydana gelebildiğini, sürücüsüz bir otomobilin bir yayanın ölümüne sebebiyet verebildiğini görmekteyiz. İnternet üzerinden kısa bir arama yapıldığı takdirde, bu gibi haberlere çok sayıda farklı kaynaktan ulaşılabilir.

Yine yapay zekayı tanımlamak gerektiğinde de birçok kavrama ulaşabiliriz. Esasen robotlar ve yapay zeka alanlarında ele alınan ve alınabilecek tüm kavramlar için farklı bir tanımlama yapmak mümkündür. Zira bu alan, son derece teknik bir alandır. Ayrıca her geçen gün, bu alana dair kavramların değişmesi de muhtemeldir. Yapay zeka kavramı ile genel olarak, burada ele aldığımız robotik sistemlerin, önlerine gelen kavramları, durumları, komutları, meseleleri, uyaranları vs. algılayabilmelerine ve nihai olarak da bu hususlarda uygun bir karar verebilmelerine yönelik kabiliyet ifade edilmektedir. Burada verilen kararın, kararı veren sistemin öz kararı olduğunu vurgulamak gerekir. Elbette bu tanımlama çok genel bir tanımlamadır. Dolayısıyla, yapay zeka sayılabilme noktasında çok farklı kriterlerin değerlendirmeye alınabileceğini ve konunun teknik ayrıntılarını incelemek isteyenlerin, çok sayıda ve detaylı tanımlamalara ulaşabileceklerini ifade etmek gerekir. Zira, yapay zekadan beklenen verimlilik arttıkça, yapay zekaya atfedilen tanım da değişebilmektedir[2] . Teknolojik gelişmelerdeki hız düşünüldüğünde, burada ele aldığımız tüm kavramlara dair tanımların da değişmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Bugün “Asimo, Nadine, Sophia, Bigdog, Spot, CUE, FEDOR, Pepper, Siri, Cortana, Donotpay, Ross, vs.” isimli birçok bot veya robota aşinayız ve birçoğu ile de tanışmaya başlamış durumdayız. Ancak, halihazırda üretilmiş ve geliştirilmiş bot ve robotlar, bu sayılanlar ile sınırlı değildir. Onlarca farklı ve yeni örnek mevcuttur ve sayıları artmaktadır. Elbette robotların kullanım alanları bakımından bir sınır yoktur. Ancak, robotların en çok kullanıldığı ve kullanılmasının planladığı alanlar olarak şunları belirtebiliriz:
• Askeri Alanlar (özellikle muharebe sistemleri, insansız kara-hava-deniz araçları vs.)

• Güvenlik Hizmetleri (özellikle robot polisler, robot güvenlik görevlileri gibi toplumsal asayişin veya bireysel güvenliğin sağlanması için kullanılabilecek robotlar)

• Hukuk Hizmetleri (özellikle hukuki danışmanlık hizmeti veren botlar; bir nevi yapay zekaya sahip avukatlar denilebilir)

• Eğitim Hizmetleri (özellikle robot öğretmenlere ilişkin örnek uygulama ve çalışmaların yapıldığını söylemek gerekir)

• Sağlık Hizmetleri (özellikle hastalıkların teşhis edilmesi noktasında hizmet vermek veya doktorlar gibi sağlık çalışanlarına yardımcı olmak üzere kullanılabileceklerdir; yine psikolojik danışmanlık vermek üzere programlanmış yazılımlara ulaşmak, ancak bir cep telefonu uygulaması kadar uzaktır)

• Otomotiv ve Taşımacılık (özellikle yolcu ve yük taşımacılığı alanlarında kullanılmak üzere birçok firmanın, insansız araçlar üzerinde çalıştığını görmekteyiz; hatta insansız taşıtlara ilişkin çeşitli ulusal ve pozitif hukuk düzenlemelerine de ulaşılabilir)

• Üretim Sistemleri (robotik sistemlerin üretim bandında görev aldığı görüntülere çok uzun yıllardır aşinayız; ancak robotların, her anlamda, üretim aşamalarındaki insanların yerini alması planlanmaktadır)

• Spor (robotların sportif karşılaşmalarının düzenlendiği uluslararası organizasyonların dahi bulunduğu söylemek gerekir)

• Hobi ve Eğlence (Elbette bu alanlarda da çok sayıda örnek bulunmaktadır)

• Ev Hizmetleri (bir nevi ev yardımcıları olarak tasarlanan ve basit örnekleri uzun zamandır günlük yaşamda kullanılmakta olan birçok robot bulunmaktadır; örn. temizlik yapan, yemek pişiren vs. robotlar)

Görüldüğü üzere, gerek bot gerek robot olarak, gerek otonom gerek otomatik olarak birçok sistem, insan yaşamına temas etmektedir. Bu temasın nitelik ve nicelik olarak yoğunluğu ise her geçen gün artmaktadır. Dolayısıyla bu pratik önem, saydığımız sistemlerin hukuk teoriği ve pratiğindeki yerini de önemli bir noktaya taşımaktadır. Robotlar ve yapay zeka konularındaki bu hızlı ve kapsamlı gelişmeler, hukuki anlamda da birçok sorunun akıllara gelmesine neden olmaktadır. İster romanlardan ister sinema filmlerinden ister bilgisayar oyunlarından isterse de bir başka yoldan edinilmiş olmuş, robotlara ilişkin olumlu ve olumsuz öngörü ve fikirlerin, ivedilikle değerlendirilmesi ve hukuki altyapılardaki muhtemel eksik ve yetersizliklerin tespit edilmesi gerekir. Bir sonraki adım ise tespit edilecek muhtemel ihtiyaçlar doğrultusunda hukuki çözüm önerilerinin derlenerek, gerekli düzenlemelerin yapılmasıdır. Örneğin, insansız hava araçlarının yaygınlaşması ve askeri alandan çıkarak tüketicilere ulaşması ile birlikte, bunların doğurabileceği tehlikeler de görülmüştür. Şöyle ki, bu araçların toplum içerisinde can ve mal kaybına neden olabilecek şekilde kullanılabilme tehlikesi veya havaalanları ve çevrelerinde uçuş güvenliğine engel olabilecek şekilde kullanılabilecek olmaları gibi çok çeşitli zararlı ve yasa dışı kullanım imkanının farkına varılması durumu böyledir. Bunun akabinde ise tüketicilerin kullanacağı insansız hava araçları ile ilgili ayrıca düzenleme yapılmış[3] ve hatta dronesavar olarak ifade edebileceğimiz cihazlar dahi geliştirilmiştir. Dolayısıyla belirtmek gerekir ki, her teknolojik imkan, aynı zamanda bazı riskleri de doğurabilir; ki bunların ivedilikle teşhis edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması, görüldüğü üzere son derecede önemlidir.
Robotlar ve yapay zeka bahsine ilişkin muhtemel hukuki düzenlemelerin, ulusal olmak yerine uluslararası düzenlemeler olması, elbette hukuki anlamda bir bütünleşme sağlar. Dolayısıyla, bu alanda yapılacak mevcut ve muhtemel uluslararası hukuki çalışmaların, yerli hukukçular tarafından da takip edilmesi ve hatta tartışmalarda fiilen de yer alınması, son derece önemli olacaktır. Aşağıda, bahsettiğimiz bu sistemler ile ilgili olarak değerlendirilmesi gerekebilecek çok sayıda örnek sunuyoruz. Böylelikle, hem konunun genişlik ve önemi görülebilir hem de bu soruların akıllara getirebileceği yeni soruların ele alınması hızlanabilir düşüncesindeyiz.
Robotlara ilişkin olarak birçok etik ve hukuki soru sormak mümkündür. Örneğin:

• Otonom bir robot, bir insan tarafından işlendiğinde suç olarak kabul edilebilecek bir fiili gerçekleştirdiğinde (hırsızlık, gasp, yaralama vs.) bundan kim veya kimler sorumlu olacaktır ya da kimler sorumlu olmalıdır? Örneğin, insansı bir görünüşe sahip olan robot, bir kişiyi intihar veya adam öldürme konusunda ikna eder ise bu durumda robotun üreticisinin, satıcısının, kullanıcısının, ithalatçısının veya bunlar gibi kişilerin bir (cezai veya tazminat) sorumluluğu söz konusu olacak mıdır?

• Bir robot, borç ilişkisinin karşı tarafına veya bir üçüncü kişiye zarar verdiği takdirde, adam çalıştıranın sorumluluğu (TBK md. 66) veya yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk (TBK md. 116) uygulanabilir mi? Bu sorunun ve ilgili hususların ayrıntılı olarak irdelenmesi için ayr. bkz.: “Semih Yünlü, Yardımcı Kişilerin Fiillerinden Sorumluluk, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2019, s. 163 vd.”

• Robotların her geçen gün daha fazla insansı görünüşe sahip oldukları düşünüldüğünde, işlem güvenliği anlamında, insanın karşısındaki varlığın robot mu yoksa insan mı olduğu arasındaki tereddüt nasıl giderilebilir? Bir gerçek kişi, aslında bir insan ile hukuki işlem yaptığı zannıyla hareket ediyor, ancak karşısındaki varlık bir robot ise durum ne olur? Bunun maddi, manevi ve özellikle çocuklar üzerindeki etkileri de elbette incelenmek gerekir.

• Günümüz hukuk kurallarının, insanları (tüzel kişiler bahsinde dahi onu yönetenler insan olacağı için) ve özellikle insan duygu ve davranışlarını, insani değer ve inançları temel alarak oluşturulduklarını düşündüğümüz zaman; günlük yaşam içerisinde rol alan ve fiziksel görünüş itibariyle insanlardan ayırtedilebilmesi gittikçe güçleşen varlıklar ile bir arada yaşamak, insanlar ve hayvanların dünyasında nasıl bir psikolojik, sosyolojik, ahlaki ve hukuksal etki oluşturur? Hangi hukuk kurallarının buna göre yeniden düzenlenmesi ihtiyacı doğar?

• Bir robot, bir işyerinde çalışan işçilere talimat vermekle görevlendirilmiş bir kişi gibi istihdam edilebilir mi? Bu durumda işverenin işçilere ve üçüncü kişilere karşı sorumluluğu ne şekilde değerlendirilir?

• Bir robot ve bir insan evlenebilir mi?

• Robotlar kendi aralarında aile birliği kurabilir mi?

• Bir robot, yasal danışman olarak atanabilir mi?

• Bir robot, iradi olarak atanan bir temsilci olabilir mi?

• İfa edenin kişiliğinin önem arz etmediği bir durumda, robot tarafından ifa bir hususiyet arz eder mi?

• İster cezai ister hukuki olsun, robotların kendi sorumlulukları olmalı mıdır?

• Robotların şahsi cezai sorumluluğu olduğu kabul edilecek olur ise cezalandırma işlevi nasıl sağlanabilir veya sağlanabilir mi?

• Robotların şahsen tazminle yükümlü olabildikleri kabul edilecek olur ise bu tazmin borcunun ifası nasıl sağlanır?

• Bir robot, fikir ve sanat eserleri kavramı altında ele alınabilecek bir eseri, örneğin bir heykeli, tabloyu, şarkıyı, bizzat kendi bilgi ve becerisi doğrultusunda ortaya çıkardığında, bunun maddi ve manevi hakları kime veya kimlere ait olmalıdır?

• Günlük kullanıma sunulmuş bir robot, hangi enerji kaynaklarını kullanabilir? Örneğin nükleer enerji, kullanılabilecek bir enerji kaynağı olarak düşünülebilir mi?

• Yapay zekaya sahip olan bir robotun, yapıldığı ve satıldığı andaki hali ile daha sonraki durumu bir olmayacaktır. Zira bu sistemler, öğrenme yeteneklerine sahiplerdir. Bu durumda, robotun satıcısının onu bu şekilde üretmediği, robotun öğrenerek ve kendisini geliştirerek bir haksız fiil veya suç işlediği, bu sebeple de robotun üreticisi veya kullanıcısının bir sorumluluğu olmadığı iddia edilebilir mi?

• Yapay zekaya sahip sistemlerin, içerisinde bulunduğu ortam ile ilgili topladığı, gerek kişisel gerekse de ticari verilerin korunması noktasında gerekli önlemler mevcut mudur?

• Kişisel verilerin ve ticari sırların gizliliğinin, sahipli veya terkedilmiş bir robot tarafından ihlal edilmesi durumunda nasıl hareket edilecektir? Kimler, ne ölçüde sorumlu olmalıdır?

• Robotların hayatımıza yoğun olarak girmesi ile birlikte, tüketicinin korunmasına yönelik yasalarda ne gibi değişiklikler yapılması gerekir?

• Robotların verdiği zararların değerlendirilmesi yanında, robotlara verilen zararlar nasıl değerlendirilecektir? Bir robot, insanlar tarafından verilen zararlar bakımından, bir hayvanın korunmasına mı, eşyanın korunmasına mı, yoksa yeni veya başka hükümlerin korumasına dayanarak mı korunmalıdır?

• Yapay zekaya sahip robotların birbirlerine zarar vermeleri durumunda, nasıl hareket edilmek gerekir?

• Herkes robot üreticisi olabilir mi?

• Üretilecek yapay zekanın niteliğinin ve robot üretiminin bir sınırlaması olmalı mıdır?

• Üretilecek olan bir sistemin yapay zekaya sahip bir sistem olmasına ilişkin kriterler, nasıl ve kim tarafından belirlenecektir?

• Robotların, “üç robot yasası” benzeri yasalara tabi olarak üretilmesi, buna rağmen robotun bu yasalara uymaması durumunda ne olacaktır?

• Sahibi tarafından terkedilmiş, başıboş bir robotun, haksız fiil ve/veya suç oluşturan fiillerinden dolayı kim sorumlu olacaktır?

• Bir robotun verdiği zarardan dolayı sorumlu olacak muhtemel kişi ve kişilerin saptanması için, öncelikle zarara sebebiyet veren robotun kim (veya kimin) olduğunun tespit edilmesi gerekecektir. Bu nasıl sağlanacaktır? Bu robot, diğerlerinden nasıl ayırtedilecektir?

• Robotların, mahkeme veya polis gibi resmi otoriteler önüne geldiklerinde, susma veya delilleri saklama hakları bulunmalı mıdır?

• Yapay zekaya sahip tam otonom bir robota kişilik statüsü verilmiş olması, aynı zamanda onun özgür bir birey olduğu veya olması gerektiği sonucunu mu ortaya çıkaracaktır?

• Bir kişiye ait robotun iradesi, bir başkası tarafından sakatlanır (veya özel olarak hacklenir) ise bu durumda robotun irade sakatlığı altında yaptığı işlemin akıbeti ne olacaktır? Robotu kullanan kişinin hukuki imkanlarını nasıl ele almak gerekir?

• En genel anlamda robotlar, hak ehliyeti, fiil ehliyeti, haksız fiil ehliyeti, cezai ehliyet bakımından özne konumunda olabilir mi veya olmalı mı?

• Yukarıdaki soruların ve diğer birçok sorunun cevaplandırılması için esasen “Robotlar kişi olarak kabul edilmeli midir?” sorusunu da cevaplandırmak gerekecektir.

Gerek Avrupa Birliği içerisinde gerek genel olarak, robotlara kişilik tanınmasına ilişkin olumlu-olumsuz görüşlere ve çalışmalara rastlamak mümkündür. En azından, robotlara kişilik tanınmasına ilişkin konuların oldukça sık bir şekilde zikredildiğini belirtmek gerekir. Robotlara, gerçek ve tüzel kişiler dışında, üçüncü bir tür kişilik tanınması, kanun koyucuların inisiyatifindeki bir durumdur. Esas mesele, robotlara (her ne tür olursa olsun) kişilik tanınmasının pratik bir önemi ve gerekliliği olup olmadığıdır.

Kanaatimizce robotlara kişilik tanınması, daha ziyade robot üreticilerinin, satıcılarının ve sunduğu mal ve hizmetlerde robotları kullanacak gerçek ve tüzel kişilerin menfaatinedir. Zira öngörmek gerekir ki, robotlara kişilik tanınması durumunda bir sonraki adım, robotların verdikleri zararların, robotları üreten veya kullananlara yansıtılmaması talebi olacaktır. Hatta robot üreticilerinin, kendi öz kararları doğrultusunda hareket eden robotların herhangi bir kişiye verdikleri zararlardan dolayı (üretici veya kullanıcı gibi sıfatlar ile) sorumlu olmak istememeleri de oldukça muhtemeldir.

Robotlara ilişkin teknolojiler son derece hızlı bir şekilde ilerlerken, robotların ortaya çıkarabileceği çok sayıda riziko ele alınırken, hukuk otoritelerinin robotlara kişilik tanımak gibi noktaları öncelikle düzenleme ihtiyacı hissetmeleri, ilginç ve birçok noktadan anlaşılmaz bir durumdur. Bu noktada esasen düzenleme yapılması ve ele alınması gereken hususlar, robotların ve yapay zekaya sahip otonom sistemlerin ortaya çıkarabileceği potansiyel ve kuvvetli rizikoların incelenmesidir. Öyle ki, Elon Musk’ın “yapay zekaya sahip sistemlerin güvenli hale getirilmesindeki başarı şansının yüzde 5 ila 10 arasında olduğu” veya “bu sistemlerin insan uygarlığı önünde temel risk olduğu” şeklindeki görüşleri veya Prof. Dr. Stephen Hawking’in “tam yapay zekaya sahip sistemlerin geliştirilmesinin insanlığın sonunu getirebileceği” şeklindeki görüşleri, bu sistemlerin ne derece tehlikeli tarafları olabileceğini bir kez daha göstermektedir.

Nihai olarak belirtmek gerekir ki, modern hukuk sistemleri, Roma hukuku gibi hukuk sistemlerinden miras kalan hukuki kavram ve kuralları kullanarak birçok meseleye çözüm bulabildi. Ve halen bu kurallar vasıtasıyla, özel hukuk ve kamu hukuku kurallarının temellerini şekillendiriyoruz. Ancak, robotlar gibi kavramlar bakımından yeni hukuki çalışmaların yapılması ve mevcut kavramların yeniden yorumlanması zorunlu olacaktır. Dahası, bu kavramlar ve meselelere ilişkin sorular ele alınırken, hukukçu ve kanun koyucuların, etik bakımdan da önemli kararlar almaları gerekecektir.

Dipnotlar:


  1. Ayrıntılı olarak tanımlamasını yapmayacağımız bu kavramlar ve ilgili hususlar için ayr. bkz. Semih Yünlü, Yardımcı Kişilerin Fiillerinden Sorumluluk, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2019, s. 163 vd. ↩︎

  2. Örneğin en basitinden, bilgisayar veya cep telefonu denildiğinde dahi, 20 yıl önce akla gelen şey ile bugün zihnimizde oluşan şey aynı değildir. Bu durum, elbette yapay zeka gibi kavramlar için de geçerlidir. ↩︎

  3. Örn. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne ait, “İnsansız Hava Aracı Sistemlerinin Ayrılmış Hava Sahalarındaki Operasyonlarının Usul Ve Esaslarına İlişkin Talimat” ve yine Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı)’tan ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından: “Sivil Hava Araçları Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortası Hakkında Yönetmelik”. ↩︎

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.
Author image
Medeni Hukuk ABD Öğretim Üyesi, PhD, LLM, Arabulucu