Anonim Şirketlerde Genel Kurul ile Yönetim Kurulu Arasındaki Yetki Dağılımına İlişkin Temel Esaslar

Genel Kurulun Yetkilerinin Anonim Şirketin Temsiline Etkileri

Anonim şirketi yönetime ve temsile yetkili organ kural olarak yönetim kuruludur (TTK m. 365)[1]. «Yönetim» kavramı, yönetim kurulunun hem iç hem de dış ilişkide yürüttüğü tüm iş ve işlemlerini kapsar. Temsil işlemleri ise, yönetim işlemlerinin aynı zamanda dışa yansıyan kısmına tekabül eder. Bir temsil işlemi söz konusu olduğunda, öğretide yönetim kurulunun yapmış olduğu bu işlem bakımından “şirketi dışa karşı borç altına sokup sokamayacağı” ile “iç ilişkide bu işlemi yapmaya izinli olup olmadığı” arasında ayrım yapılmaktadır[2]. İlk halde «temsil yeteneği (Vertretungsmacht)», ikinci halde «temsil yetkisi (Vertretungsbefugnis)» şeklinde nitelendirilen bu ayrım, hem İsviçre[3] ve Alman hukukunda[4] hem de Türk hukukunda[5] birçok yazar tarafından iltifat edilen bir ayrımdır. Yapılan bu ayrıma göre, temsil kabiliyetinin kapsamı, yönetim kurulu üyesinin şirketi dış ilişkide ne ölçüde borç altına sokabileceğini gösterirken; temsil yetkisinin kapsamı yapılan işlemin iç ilişkide caiz olup olmadığı sorusuna cevap verir[6]. Temsil kabiliyetinin kapsamı, çoğu zaman temsil yetkisinin kapsamından daha geniş olup; binaenaleyh yapılan işlemin iç ilişkide caiz olmaması, bu işlemin dış ilişkide şirketi bağlamayacağı anlamına gelmemektedir[7].

Şirketin işletme konusu, aşağıda görüleceği üzere, yönetim kurulunun temsil kabiliyetinin değil; temsil yetkisinin sınırı haline getirilmiştir. Dolayısıyla, yönetim kurulu üyelerinin temsil kabiliyetinin kapsamı Kanun’la son derece geniş düzenlenmiştir. Ancak her yetki gibi, bunun da kanundan doğan bazı sınırları mevcuttur. Bu sınırlandırmalar içerisinde konumuz bakımından önem arz edenler, genel kurula kanunla tanınmış ve yönetim kurulunun temsil kabiliyetini sınırlayarak dış ilişkiye etki eden karar ve onay yetkileridir. Genel kurula tanınan karar ve onay yetkileri, bazı hallerde dış ilişkiye de etki edecek mahiyette düzenlenmiştir. Bu sebeple bunlar yönetim kurulunun temsil kabiliyeti bakımından kanuni bir sınır oluşturur. Genel kurulun karar ve onay yetkilerinin temsil kabiliyetini sınırlandırdığı hallerde, TTK m. 371/4 hükmü, üçüncü kişiler bakımından bir koruma sağlamaz.

TTK m. 371/4’te, “Temsile yetkili kişiler tarafından yapılan işlemin esas sözleşmeye veya genel kurul kararına aykırı olması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete başvurmalarına engel değildir” hükmü yer almaktadır. Temsil kabiliyetinin genel kurula onay ve karar yetkisi tanımak suretiyle kanun aracılığı ile sınırlandırıldığı hallerde üçüncü kişilerin bu düzenlemeye dayanmaları mümkün değildir[8]. Çünkü temsil kabiliyetinin sınırlandırılmamış olması, kanunla bağdaşmayan işlemlerin yapılmasına müsaade edilecek şekilde yorumlanamaz. Ayrıca aşağıda görüleceği üzere, temsil kabiliyetinin sınırları olarak nitelendirilen bu durumlar bazen aynı zamanda anonim şirketler hukukunun temel prensipleri olarak nitelendirilir[9].

Türk Ticaret Kanunu ve diğer bazı kanunlarda muhtelif işlemlerin, yalnızca yönetim kurulu tarafından yapılması değil; bizatihi işlemin kendisinin yapılması yasaklanmıştır. Bu hallerde temsil kabiliyetinin sınırlandırılmış olmasından değil de, yapılan işlemin geçersizliğinden söz etmek gerekir. Bu gibi durumlarda yapılan işlem kanuna aykırılık dolayısıyla, kanunla öngörülen yaptırımlara maruz kalır. İşlemin ancak kanuna aykırılık dolayısıyla geçersiz olmadığı hallerde temsil hukuku bakımından bir değerlendirme yapılabilir. Zira temsil kabiliyetinin sınırlanmasından söz edebilmek için işlemin akdedilmesi hukuken mümkün olmalıdır. İşlemin yapılmasının mümkün ancak yönetim kurul tarafından şirket hakkında hüküm ve sonuç doğuracak şekilde yapılmasının mümkün olmadığı hallerde, temsil kabiliyetinin sınırlandırılmasından söz edilir[10]. Genel kurulun karar ve onay yetkileri sebebiyle temsil kabiliyeti, «genel kurulun yetkisinde olan işlemler» ile «genel kurulun katımının arandığı işlemler» bakımından sınırlandırılmış olabilir.


Bu konuda ayrıca Esra Kaşak'ın "Anonim Şirketlerde Genel Kurul ile Yönetim Kurulu Arasındaki Yetki Dağılımına İlişkin Temel Esaslar" adlı eserine başvurulabilir.

On İki Levha Yayıncılık


Dipnotlar


  1. Kanunî istisnalara örnek olarak TTK m. 367/1 uyarınca atanmış murahhas müdürler, tasfiyeye girmiş şirketlerde tasfiye memurları gösterilebilir. ↩︎

  2. Alman hukuku bakımından bkz. ve karş. Spindler, Gerald: Münchener Kommentar zum Aktiengesetz, Hrsg: Wulf Goette/Mathias Habersack, Verlag C.H. Beck München, 4. Auflage 2014, AktG § 82 N 6. ↩︎

  3. Bu hususta bkz. ve karş. Straessle, Ralph/von der Crone, Hans Caspar: “Die Doppelvertretung im Aktienrecht”, SZW/RSDA 4/2013, s. 340; Zobl, von Dieter: Probleme der organschaftlichen Vertretungsmacht”, ZBJV 1989, Band 125, s. 291 vd.; Plüss, Adrian/Facincani-Kunz, Dominique: Personengesellschaften und Aktiengesellschaft-Vergütungsverordnung Art. 530-771 OR-VegüV, CHK-Handkommentar zum Schweizer Privatrecht, Hrsg: Vito Roberto, Hans Rudolf Trüeb, Schulthess Juristische Medien AG, 3. Aufl. 2016, Art. 718a-718b OR N 1; Krneta, Georg:Praxiskommentar Verwaltungsrat Art. 707-726 OR und Spezialgesetze. Ein Handbuch für Verwaltungsräte, Stämpfli Verlag AG, 2. Auflage, Bern 2005, Art. 718a OR N 1969; Glanzmann, Lukas: Schweizerisches Obligationenrecht, OR Kommentar, Orell Füssli Kommentar (Navigator.ch), Hrsg: Jolanta Kren Kostkiewicz, Stephan Wolf, Marc Amstutz, Roland Fankhauser, Orell Füssli Verlag AG 3. Aufl. 2016, Art. 718a OR N 1 vd. ↩︎

  4. Benzer bir ayrım terminoloji farklılığına rağmen Alman hukukunda da mevcut olup yönetim kurulunun hukuken yapabilecekleri ile (rechtliche Können), iç ilişkide yapmaya izinli oldukları (rechtliche Dürfen) arasında ayrım yapılmaktadır: Fleischer, Holger: Kommentar zum Aktiengesetz, Hrsg: Gerald Spindler/Eberhard Stilz, Verlag C. H. Beck München, 3. Auflage 2015, AktG § 78 N 16, § 82 N 1; Dauner-Lieb, Barbara:Gesellschaftsrecht, Hrsg: Martin Henssler/Lutz Strohn, 3. Auflage 2016, Verlag C.H. Beck München,AktG § 82 N 1; Koch, Jens:Aktiengesetz, Hrsg: Uwe Hüffer/Jens Koch, C.H. Beck Verlag, 13. Auflage 2018, AktG § 82 N 1; Weber, Markus: Aktiengesetz Kommentar, Hrsg: Wolfgang Hölters, 3. Auflage 2017, Verlag C.H.BECK, München, AktG, § 78 N 3, 11a; § 82 N 1, 15; Eckert, Jan: Kommentar zum Aktiengesetz, Hrsg: Thomas Wachter, 1. Auflage, RWS Verlag Kommunikationsforum GmbH, Köln 2012, § 82 N 2; Spindler, yönetici kurulun hukuken dış ilişkide yapabileceklerini “Vertretungsbefugnis”, iç ilişkide yapmaya izinli olduklarını “Geschäftsführungsbefugnis” olarak nitelendirmektedir (bkz. MükoAktG/Spindler, 4. Aufl. 2014, AktG § 82 N 6; ayrıca bkz.Wachter/Eckert, 1. Aufl. 2012, § 82 N 1). Terminoloji farklılığı hakkında ayrıca bkz. ve karş. Aydın, Alihan: “Anonim Ortaklık Yönetim Kurulunun Temsil Yetkisinin Sınırları ve Temsil Yetkisinin/Gücünün Kötüye Kullanılması Sorunu”, Batider, Y. 2014, C. 30, S. 1, s. 129, dn. 6. ↩︎

  5. Bkz. Pulaşlı, Hasan: Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt I, II, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2014, § 30 N 529; «temsil yetkisi (Vertretungsmacht)», «temsil tasarrufu (Vertretungsbefugnis) şeklindeki çeviri için bkz. Akdağ Güney, Necla: Anonim Şirket Yönetim Kurulu, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2016, s. 117. ↩︎

  6. Straessle/von der Crone, 2013, s. 340; Zobl, 1989, s. 291 vd. ↩︎

  7. Bkz. ve karş. MükoAktG/Spindler, 4. Aufl. 2014, AktG § 82 N 6; Krneta, 2005, Art. 718a OR N 1969; Merz, Merz, Hans: “Vertretungsmacht und ihre Beschränkungen im Recht der juristischen Personen, der kaufmännischen und der allgemeinen Stellvertretung”, Festschrift für Harry Westermann zum 65. Geburtstag, Verlag C.F. Müller, Karlsruhe 1974, s. 399. ↩︎

  8. Öğretide Kırca tarafından, TTKm. 371/4 hükmünün temsil yetkisine getirilen kanuni ve kanunun izin verdiği birlikte temsil ve şube işleri ile sınırlı temsile ilişkin iradi sınırlamalar dışında kalan, esas sözleşme, genel kurul kararı veya yönetim kurulu kararı ile getirilmiş olan iradi sınırlamalara ilişkin olduğu, bu türden sınırlamalara aykırılığın iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği, zaten TTK m. 371/3 varken, artık 4. fıkraya ihtiyaç olmadığı, TTK m. 340’ta hükme bağlanan emredici hükümler ilkesi ve kanunda organlar arası işlev ayrılığı ilkesine dayalı bir sistemin benimsenmesi sebebi ile yönetimle ilgili olup da kanunun izin vermediği bir konu hakkında esas sözleşmeye konulan kaydın veya genel kurul kararının geçerliliğinden söz etmenin güç olacağı, ayrıca TTK m. 371/4 hükmünün kanunun bir hususta genel kurulu yetkili kıldığı halleri kapsamadığını ifade etmektedir. Bkz. Kırca, İsmail (Şehirali Çelik, Feyzan Hayal/Manavgat, Çağlar): Anonim Şirketler Hukuku Cilt:1, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 2013, s. 648-649. ↩︎

  9. Alman hukuku bakımından bkz. ve karş. Mertens, Hans-Joachim/Cahn, Andreas: Kölner Kommentar zum Aktiengesetz, Band 2/1, § 76-94 AktG, 3. Auflage 2010,Carl Heymanns Verlag Köln, AktG § 82 N 8. ↩︎

  10. Bkz. ve karş. Hölters/Weber, 3. Aufl. 2017, AktG § 82 N 6; MükoAktG/Spindler, 4. Aufl. 2014, AktG § 82 N 13; Seibt, Christoph H.:Aktiengesetz Kommentar I. Band §§ 1-149, Hrsg: Schmidt, Karsten/Lutter, Marcus, 3. Aufl., Ottoschmidt, 2015, AktG § 82 N 4. Alman hukukunda temsil yetkisi kavramının yönetici kurulun dış temsil yetkisi için kullanıldığına daha önce işaret edilmişti. ↩︎