Hapis Cezası Nedeniyle İş Görme Edimini Yerine Getiremeyen İşçinin İş Sözleşmesi Zorlayıcı Nedene Dayanarak Feshedilebilir mi?

Sözleşmelerde taraflarca kararlaştırılan edimin yerine getirilmesi zorlayıcı neden dolayısıyla imkânsızlaşmışsa borçlunun sorumluluğu ortadan kalkar. Bu şekilde borçlar hukukunda yerini bulan ve geliştirilen zorlayıcı neden kavramı İş Hukukunda da kullanılmaktadır. Gerçekten iş hukukunda zorlayıcı nedenin ortaya çıkması halinde işçi ve işveren arasında bağıtlanan iş sözleşmesinden doğan iş görme ediminin yerine getirilmesi engellenmektedir. Bu nedenle de ücret hakkının ne gibi bir hal alacağı, iş sözleşmesinin nasıl bir sürece gireceği noktasında tereddütler oluşmaktadır.

Zorlayıcı neden yasal düzenlemeler içerisinde tek kanuni tanım olarak Kısa Çalışma Yönetmeliğinde yerini almaktadır. Buna göre Zorlayıcı neden: işverenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, önceden kestirilemeyen, bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine imkân bulunmayan, geçici olarak çalışma süresinin azaltılması veya faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile sonuçlanan dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumları ya da deprem, yangın, su baskını, heyelan, salgın hastalık, seferberlik gibi durumları ifade etmektedir (m.3/1-h).

İş Kanunu işçinin işyerinde bir haftadan fazla süre ile cezayı gerektiren bir suç işlemesi haline münhasır olmak üzere fesih hakkını tanımış iken işyeri dışında işlediği bir suçtan dolayı hükümlülük haline değinmemiştir. Hapis cezası nedeniyle işin yerine getirilmesinin imkânsızlaştığı açıktır ve bu anlamda hükümlülük halinin zorlayıcı neden teşkil edip etmeyeceği değerlendirilmelidir.

Hükümlü işlediği bir suçun ceza mahkemesi tarafından sabit görülmesi ile hakkında mahkûmiyet kararı verilen kişidir. Diğer bir deyişle ceza mahkemesi kişinin kasten veya taksirle işlediği bir suçun varlığını tespit etmiş Ceza Muhakemesi Kanunu m. 223/5 uyarınca kişinin suçu kusurlu bir şekilde -kasıtlı ya da taksirle- işlemesi nedeniyle hakkında mahkûmiyet kararı vermiştir.

Ceza mahkemesi hüküm verirken kişinin işlediği suçtan dolayı kusurlu olduğunu belirlemesine rağmen hükümlülük hali Yargıtay tarafından zorlayıcı neden sayılmıştır (Y7HD., 04.11.2014. E. 2014/16477, K. 2014/20100; Y9HD.,24.10.2017, E.2015/14684, K.2017/16522). Yargıtay işçinin iş görme edimini yerine getirirken hapis cezası alması haricindeki hükümlülük hallerinde zorlayıcı neden yönünde sıklıkla karar vermektedir. Ancak bu durum kimse kendi kusurundan kaynaklanan bir nedenle hak iddia edemez kuralına aykırılık oluşturmaktadır.

1475 sayılı İş Kanunu döneminde tutukluluk ve gözaltı halinde bildirim sürelerini aşması ile fesih hakkının doğacağına ilişkin hüküm bulunmamaktaydı ve bu nedenle hükümlülük, tutukluluk ve gözaltı halleri zorlayıcı neden kabul ediliyordu. Ardından işverene fesih hakkı veren haller içerisinde m. 25/IV ile tutukluluk ve gözaltı hallerinin ayrıca eklendiği ve hükümlülük halinin burada değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Kanun koyucunun özellikle hükümlülük halini nazara almadığı, tutukluluk ve gözaltı hallerini hükümlülük ile eşit tutmadığı görülmektedir.

4857 sayılı Kanun m. 25/IV uyarınca bu gibi haller ayrıca düzenlenmiş ve işverenin fesih hakkının 17. maddede bildirim sürelerinin bitiminde ortaya çıkacağı kurala bağlanmıştır. Buna göre, tutuklanan bir işçinin tutukluluk süresi bildirim önellerini aşmadıkça, iş sözleşmesi işverence derhal feshedilemeyecektir.

Zorlayıcı nedenin önemli unsurlarından biri de öngörülemezliktir. Öngörülemezlikten kasıt ise olayın değil sonuçlarının öngörülememesidir. Kişi suçu işlerken bunun bir cezasının olabileceğini öngörebilecek durumdadır. Türk Ceza Kanunu’nun 4. maddesi hiç kimsenin kanunu bilmediğini iddia edemeyeceğini kabul etmiştir. Bu hüküm doğrultusunda zorlayıcı neden için gereken öngörülmezlik ilkesi hükümlülük halinde bulunmamaktadır. Mahkeme mahkûmiyet kararı ile işçinin kusurlu olduğunu kabul etmektedir. İnfaz edilmesi gereken hapis cezası ile işçi kusurlu şekilde devamsızlık yaptığından -özellikle kasten işlenen suçlardan dolayı alının hapis cezaları için- iş sözleşmesinin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık halleri içerisinde yer alan devamsızlık nedeniyle feshedildiği kabul edilmelidir.



Bu konuda ayrıca Hasan Kayırgan'ın Bireysel İş Hukukunda Zorunlu ve Zorlayıcı Nedenler adlı eserine başvurulabilir.

On İki Levha Yayıncılık