İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) ve sözleşmenin kurduğu denetim mekanizması olarak İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) temel hak ve özgürlüklerin güvencelenmesinde önemli bir işleve sahiptir. Bu işlevin en somut göstergesi ise herkese Sözleşme’de öngörülen haklarından birinin ya da birkaçının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili bireysel başvuru yapma imkânının tanınmış olmasıdır. İHAM’a bireysel başvuruda bulunma imkânı, insan haklarını korumada ve özel olarak insan hakları ihlallerini gidermede ulusal mekanizmalara göre ikincil veya onları tamamlayıcı niteliktedir.[1] İHAM’a bireysel başvuru yolunun, her ne kadar ikincillik veya tamamlayıcılık niteliğini haiz olduğu kabul edilse de, bugün itibariyle hakların korunmasında etkin bir uluslararası koruma mekanizması olduğu rahatlıkla söylenebilir.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne herkesin bireysel başvuru yapma hakkının var olduğunu belirtmiştik. Herkes ifadesinin çocukları da kapsadığı aşikârdır. Çocuk ise, on sekiz yaşına kadar her insanın sahip olduğu statüyü ifade etmektedir.[2] Çocukların da İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ile korunması ve bireysel başvuru hakkına sahip olması Sözleşme’deki ayrımcılık yasağını düzenleyen 14. Madde ile de uyum içerisindedir.[3] Ancak çocukların haklarının uluslararası düzlemde güvencelenmesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ile sınırlı değildir. Özellikle Birleşmiş Milletler nezdinde hazırlanan Çocuk Hakları Sözleşmesi ve onun ekleri niteliğindeki protokoller, çocukların hak temelli korunmasında son derece özgün metinlerdir. Çocukları tarihsel geçmişin aksine hak öznesi olarak gören bu metinler, çocukların haklarını özel olarak tanımakta ve çocuklara özgü hak kategorileri sıralamaktadır. Hiç şüphe yok ki bu kategorilerden çocukları korumaya yönelmiş koru(n)ma hakları son derece önem arz etmektedir. Özellikle küresel ve sosyolojik bir gerçeklik olarak yanı başımızda yer alan şiddetten çocukları hak temelli korumak temel bir sorundur. Bu sorunun ciddiyetinin farkındalığı ile kaleme alınan Çocuk Hakları Sözleşmesi; 19[4], 34[5] ve 39[6]. Maddelerde çocuğun şiddetin her türüne karşı korunmasını hüküm altına almıştır. Sözleşme’nin bu maddeleri, şiddetten koru(n)manın çocuklar için temel bir insan ve çocuk hakkı olduğunu vurgulamakta ve bu hakkın ihlalinde devletleri sorumlu tutmaktadır. Söz konusu maddelerin en büyük yeniliği ise, çocukların hem kamusal alanda hem de özel alanda maruz kalabilecekleri ya da kaldıkları şiddet türleri bir sınırlandırmaya yer verilmemesidir. Daha açık bir ifade ile izah etmek gerekirse Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin bu maddeleri gereği çocuklar; bedensel ve zihinsel şiddetin her türü ile yaralanma, istismar, ihmal, ihmalkâr muamele, ırza geçme dâhil bütün kötü muamele türlerine karşı korunmayı hak etmektedirler.[7]
İnsan haklarının ve özelde çocuk haklarının hayata geçilmesinde asıl sorumluluk devlete aittir. Nitekim hem İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde hem de Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde hakların muhatabı olarak taraf devletler gösterilmiştir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre taraf devletler, çocuğun şiddetten korunmasında yasaklama, önleme ve hukuken karşılık verme olmak üzere üç tür yükümlülük ile yükümlüdürler.[8] Bu yükümlülükler gereği devletler çocukların şiddetin her görünümüne karşı korunması için önceden koruyucu ve önleyici düzenlemeler yapmalıdırlar. Eğer düzenlemelere rağmen şiddet eylemi meydana gelmişse devletlerin sorumluluğu sona ermemekte; bu durumda şiddet mağduru çocukların rehabilitasyon hakkının tesisi gündeme gelmektedir.
Çocuğun şiddetten korunma hakkı bağlamında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin Çocuk Hakları Sözleşmesi ile uyumlu çizgide içtihatları bulunmaktadır. İHAM, başvurucunun çocuk olduğu durumlarda çoğu zaman Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne ve onun eki niteliğindeki protokollere doğrudan atıf yapmaktadır. Bazı kararlarında ise Mahkeme doğrudan atıf yapmamakta ancak çocukların şiddetten korunmasına yönelik diğer uluslararası sözleşmeleri hatırlatmaktadır. Her iki yöndeki kararlarında ortak olan husus ise, özellikle devletlerin yükümlülükleri konusunda Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Hakları Komitesi ile benzer görüşleri savunmasıdır. Belirtmek gerekir ki bu kararlar, İHAS çerçevesinde verildiği için sadece İHAS’ta yer alan hak ve özgürlükler yönünden devletin bir ihlalinin olup olmadığı değerlendirilmektedir. Yani temelde Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde ifadesini bulan çocuğun şiddetten korunma hakkından yola çıkılmakta lakin hüküm İHAS’taki haklara göre verilmektedir.
İHAM’ın çocuğun şiddetten koru(n)ma haklarına ilişkin kararlarına özellikle Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19, 34 ve 39. Maddeleri ışığında yakından bakmak gerekirse[9]:
C.A.S. ve C.S. v./Romanya Kararı[10]: Bu kararda birinci başvurucu, okuldan eve dönerken takip edildiği adam tarafından cinsel saldırıya maruz kaldığını iddia eden yedi yaşında bir erkek çocuk iken; ikinci başvurucu çocuğun olayı anlatması üzerine polise başvuran çocuğun babasıdır. Yerel yargılamada saldırgan olduğu iddia edilen kişi, soruşturmanın birkaç kez kesintiye uğramasından sonra hakkındaki atılı suçlardan yeni yıl sonra beraat etmiştir. Başvurucular, cinsel istismar vakasının yeterince soruşturulmadığı gerekçeleri ile İHAM’a başvuru yapmışlardır. Mahkeme yapılan başvuruyu, Sözleşme’nin işkence ve kötü muamele yasağını düzenleyen 3. Maddesi ve özel yaşama ve aile yaşamına saygı hakkını düzenleyen 8. Maddeleri altında incelemiştir. Mahkeme incelemesinde Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne, Çocukların Cinsel Sömürüye ve Cinsel İstismara karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne (Lanzarote) ve Çocuk Hakları Komitesi’nin “Çocuğun Şiddetin Her Türünden Masun Olma Hakkına” ilişkin 13 No’lu Genel Yorumu’na doğrudan atıfta bulunmuştur. Mahkeme’ye göre bu metinler gereği Romanya devletinin, çocuğu cinsel istismar dâhil şiddetin her türünden korumak için gerekli önlemleri alma ve çocuk mağdurları topluma kazandırma yükümlülüğü bulunmaktadır. Söz konusu başvuruda Mahkeme, Romanya devletinin İHAS’ın 3. ve 8. Maddeleri çerçevesinde çocukların üstün yararını da gözeterek şiddet vakasını etkin bir şekilde soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmediğini tespit etmiştir. Ayrıca Mahkeme kararında, çocuk başvurucunun soruşturma süresince korunması için gerekli olan danışmanlık ve rehabilitasyon hizmetlerinin verilmediğinin altını çizmiştir. Bu yönüyle Romanya Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19, 34 ve 39. Maddelerini ve İHAS’ın 3. ve 8. maddelerini ihlal etmiştir.
Söderman v./İsveç Kararı[11]: Bu başvuruda başvuran, 14 yaşında olduğu sırada üvey babası tarafından banyoya yerleştirilen kamera ile gizlice filminin çekildiğini ve pencereden izlendiğini iddia etmiştir. Her ne kadar olaydan sonra kamera filmi yakılmışsa da, başvuranın annesi durumu 2 yıl sonra polise bildirmiştir. Başvuranın kuzenine tacizden de yargılanan üvey baba, yerel mahkemece mahkûm edilmiş ancak Temyiz mahkemesi tarafından cezai sorumluluk için yeterli delilin olmadığına dayanarak beraat kararı vermiş ve tazminat taleplerini reddetmiştir. Başvuran özel yaşama ve aile yaşamına saygı gösterilmesi hakkının ihlal edildiği iddiasıyla İHAM’a başvurmuştur. Mahkeme bu kararında da öncelikle Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19. ve 34. Maddelerine, Çocukların Cinsel Sömürüye ve Cinsel İstismara karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (Lanzarote) 18, 20 ve 21 maddelerine atıf yapmıştır. Mahkeme’nin değerlendirmesine göre İsveç yetkili makamları, çocuklara yönelik tecavüz ve cinsel istismar gibi ağır şiddet eylemlerinde etkili ceza yasası hükümlerinin yürürlükte olmasını güvencelememiştir. Başvuranın çocuk olmasına rağmen devlet, kişisel bütünlük ihlaline karşı ne etkili bir cezai yol ne de hukuk yolu sunamamıştır. Tüm bu gerekçelerle İsveç, İHAS’ın 8. Maddesini ihlal etmiştir.
G.U. v./Türkiye Kararı[12]: Başvuran, üvey babasının tehdidi ile birlikte cinsel istismara uğradığını iddia eden bir kız çocuğudur. Başvuranın polise bildirmesi neticesinde, üvey baba tutuklanmış ve hakkında elle sarkıntılık, ırza geçme ve zorla alıkoyma suçlarından dolayı dava açılmıştır. Ancak dava sürerken üvey baba tutuksuz yargılanmış ve eylemlerini devam ettirdiği ileri sürülmüştür. Uzun yargılama neticesinde yerel mahkemeler üvey baba hakkında beraat kararı vermiştir. Davayı İHAM’a taşıyan başvurucu, İHAS’ın 3. ve 8. maddelerinin ihlal edildiğini iddia etmiştir. Mahkeme esasa ilişkin incelemesinde Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne atıf yapmamış ancak Çocukların Cinsel Sömürüye ve Cinsel İstismara karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne (Lanzarote) ve bu Sözleşme’nin açıklayıcı raporuna atıf yapmıştır. Her ne kadar Mahkeme, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni incelemesinde zikretmemişse de başvurunun Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19, 34 ve 39. maddeleri ile bağlantılı olduğu açıktır. Devletin çocukları şiddetten korumadaki pozitif yükümlülüklerini izah eden Mahkeme, somut başvuruda çocuk dostu bir yargılamanın yapılmadığını, dava süresince çocuğun ruhsal bütünlüğünün korunmadığını, yargılamanın geciktirildiğini ve delillerin toplanması için gereken tüm özenin gösterilmediğini tespit ederek İHAS’ın 3. ve 8. maddelerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Karar örneklerini artırmak mümkünse de çalışmanın öz niteliğinde olması buna engel olmaktadır. Ancak karar örneklerinden de açıkça anlaşıldığı üzere İHAM, çocuğa yönelik özellikle ihmal ve istismar vakalarını İHAS’ın işkence ve kötü muamele yasağını düzenleyen 3. Maddesi, kölelik ve zorla çalıştırma yasağını düzenleyen 4. Maddesi[13] ve özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını düzenleyen 8. Maddesi çerçevesinde ele almaktadır. Mahkeme bu vakalarda devletin önleme, tazmin etme ve rehabilite etme şeklindeki pozitif yükümlülüklerine dikkat çekmiştir. Ayrıca şiddetin bütün görünümlerinin suç olarak yasal düzenlemelerde ifade bulması gerektiği düşüncesinde olan İHAM, şiddet eylemlerinin faillerinin de cezasız kalmamasını önemle vurgulamaktadır. Kanaatimizce bu düşünce çocukları hak temelli korumanın bilinciyle hazırlanan Çocuk Hakları Sözleşmesi bakımından da oldukça yerindedir.
Bu konuda ayrıca Elif Kösesoy'un "Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde Çocuğun İhmal ve İstismardan Korunma Hakkı" adlı eserine başvurulabilir.
On İki Levha Yayıncılık
Dipnotlar
Erdoğan, Mustafa, İnsan Hakları Teorisi ve Hukuku, Hukuk Yayınları, 7. Baskı, Ankara 2019, s. 325. ↩︎
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1. Maddesinde çocuğun tanımı yapılmıştır. Bu maddeye göre “Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.” https://www.lexpera.com.tr/mevzuat/uluslararasi-antlasmalar/cocuk-haklarina-dair-sozlesme-1, Erişim Tarihi: 03.09.2020. ↩︎
Yücesoy, Uluğ İlve, “Avrupa Konseyi Üyesi Olarak Türkiye’nin Çocuk Haklarına İlişkin Yükümlülükleri”, İzmir Barosu Çocuk Hakları Bülteni, sy. 28,2018, ss. 79-96, s. 87. ↩︎
Madde 19: “1. Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, çocuğun ana-babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar.
2.Bu tür koruyucu önlemler; burada tanımlanmış olan çocuklara kötü muamele olaylarının önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi, yetkili makama havale edilmesi, soruşturulması, tedavisi ve izlenmesi için gerekli başkaca yöntemleri ve uygun olduğu takdirde adliyenin işe el koyması olduğu kadar durumun gereklerine göre çocuğa ve onun bakımını üstlenen kişilere, gereken desteği sağlamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin usulleri de içermelidir.” https://www.lexpera.com.tr/mevzuat/uluslararasi-antlasmalar/cocuk-haklarina-dair-sozlesme-1, Erişim Tarihi: 03.09.2020. ↩︎Madde 34: “Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla Taraf Devletler özellikle:
a) Çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını;
b) Çocukların, fuhuş, ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini;
c) Çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini;
önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve ikili ile çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi alırlar.” https://www.lexpera.com.tr/mevzuat/uluslararasi-antlasmalar/cocuk-haklarina-dair-sozlesme-1, Erişim Tarihi: 03.09.2020. ↩︎Madde 39: “Taraf Devletler, her türlü ihmal, sömürü ya da suistimal, işkence ya da her türlü zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulaması ya da silahlı çatışma mağduru olan bir çocuğun, bedensel ve ruhsal bakımdan sağlığına yeniden kavuşması ve yeniden toplumla bütünleşebilmesini temin için uygun olan tüm önlemleri alırlar. Bu tür sağlığa kavuşturma ve toplumla bütünleştirme, çocuğun sağlığını, özgüvenini ve saygınlığını geliştirici bir ortamda gerçekleştirilir.” https://www.lexpera.com.tr/mevzuat/uluslararasi-antlasmalar/cocuk-haklarina-dair-sozlesme-1, Erişim Tarihi: 03.09.2020. ↩︎
Hodgkin, Rachel; Newell, Peter, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme Uygulama El Kitabı (çev. Şebnem, Akipek), UNICEF Yayınları, Cenevre 2003, s. 265-266. ↩︎
Sandberg, Kirsten, “Children’s Right to Protection Under the CRC”, İçinde, Eriksen-Falch, Asgeir; Hansen-Backe, Elisabeth, (ed.) , Human Rights in Child Protection, Palgrave Macmillan Press, Cham 2018, s. 21. ↩︎
İncelenen kararlar, sadece konuyu aydınlatmak için seçilmiştir; başkaca bir kıstas aranmamıştır. Ayrıca çocuğa karşı şiddetin doğrudan devlet eliyle gerçekleştirildiğinin söz konusu olduğu kararlar Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 37. Maddesi kapsamında değerlendirildiğinden, bu çalışmada ele alınmamıştır. ↩︎
Kararın tamamı için bkz: https://hudoc.echr.coe.int/tur#{"fulltext":["C.A.S."],"documentcollectionid2":["GRANDCHAMBER","CHAMBER"],"itemid":["001-109741"]}, Erişim Tarihi: 04.09.2020. ↩︎
Kararın tamamı için bkz: https://hudoc.echr.coe.int/tur#{"fulltext":["C.A.S."],"documentcollectionid2":["GRANDCHAMBER","CHAMBER"],"itemid":["001-128043"]}, Erişim Tarihi: 04.09.2020. ↩︎
Kararın tamamı için bkz: https://hudoc.echr.coe.int/eng#{"itemid":["001-174633"]}, Erişim Tarihi: 04.09.2020. ↩︎
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19, 32 ve 36. Maddelerine de atıf yapılan Siliadin v. Fransa başvurusunda İHAM, çocuk statüsündeki başvurucunun zorla çalıştırıldığını tespit etmiştir. Kararın ayrıntısı için bkz: https://hudoc.echr.coe.int/eng#{"fulltext":["siliadin"],"itemid":["001-69891"]}, Erişim Tarihi: 04.09.2020. ↩︎