Lexpera Blog

Lexpera’da Geçen Hafta (24-30 Eylül 2022)

Literatür, içtihat ve mevzuata ilişkin önemli gelişmeleri içeren haftalık bültenimizin kırk yedincisini siz üyelerimizin dikkatine sunuyoruz.

Literatür

Geçen hafta Lexpera’ya yüklenen eserler aşağıda yer almaktadır:

H. Ercüment Erdem, Milletlerarası Ticaret Hukuku

Kitabın ilk basısının kısa sürede tükenmesiyle ortaya çıkan ikinci basıda, 01.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Incoterms® ile özellikle milletlerarası satış ve tahkim alanında pek çok yeni ve ilginç kararlara yer verilmiş, ayrıca kitabın tümü gözden geçirilerek bazı yeni bölümler eklenmiş ve bazı bölümler de genişletilmiştir.

Sibel Özel, Hatice Selin Pürselim Arning (Ed.), Atipik Sözleşmelere Uygulanacak Hukuk

Eserde sponsorluk, gemi inşa, evlilik, kontenjan (tahsis), konsorsiyum, ortak yapım film sözleşmelerine uygulanacak hukuk ile devre mülk ve devre tatil sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklara, sorumluluk sigortalarında zarar gören tarafından doğrudan sigortacıya açılan davalara uygulanacak hukuk başta olmak üzere farklı başlıklarda makalelere yer verilmiştir.

Halim Alperen Çıtak, İdare Hukukunun İçtihadî Karakteri

Çalışmada, önemli bir boşluğu doldurmak amacıyla idare hukuku alanındaki herhangi bir meseleye değil, bizzat o alanı karakterize eden bir olguya yani yargısal içtihatların ayrı ve önemli bir yer tutması haline değinilmiştir.

Sercan Çavuşoğlu, Borçlar Hukuku ve Milletlerarası Özel Hukuk Açısından Sınır Ötesi Elektronik Ticarette Açık Artırma Yolu ile Satışlar

Kitapta, öncelikle elektronik ortamda gerçekleşen açık artırmalarda taraflar arasındaki ilişkilere uygulanacak maddi hukuk hükümleri değerlendirilmiş, devamında ise milletlerarası özel hukuk kapsamında taraflar arasında doğan bu ilişkilere uygulanacak hukuk ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Yasemin Mıstaçoğlu, Medeni Usul Hukukunda İhtiyati Tedbir Yargılaması

Çalışmada, ihtiyati tedbir talebi üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulup başvurulamayacağı, kanun yolundan ne anlaşılması gerektiği hususları, Türk hukukundaki tartışmalı görüşler ve Yargıtay içtihatları temel alınarak incelenmiştir.

Yavuz Can Aslan, Üçüncü Kişi Yararına Sözleşme

Kitabın birinci bölümünde üçüncü kişi yararına sözleşmenin tarihçesi, ikinci bölümünde üçüncü kişi yararına sözleşmenin hukuki niteliği, türleri, kanundaki özel görünüm biçimleri, üçüncü ve son bölümünde ise tam üçüncü kişi yararına sözleşmenin benzer hukuki ilişkilerden farklarına yer verilmiştir.

Kübra Yıldız, Satış Sözleşmesinde Ayıp Bildirim

Eserde, öncelikle bildirim külfeti kavramsal olarak incelenmiş, kanun koyucu tarafından böyle bir külfet öngörülmesindeki amaç ve bildirim külfetinin hukuki niteliği mevzuları irdelenmiş; ardından bildirim külfetinin gereği gibi yerine getirildiğini kabul için kanunen aranan gereklilikler üzerinde durulmuş; son olarak da bildirim külfetinin ihlalinin sonuçları ile bu külfet için doğrudan kanun tarafından öngörülmüş veya taraflarca sözleşme ile kararlaştırılmış istisnai durumlar ele alınmıştır.

Abdulkadir Yıldız, Yargının Tarafsızlığı

Çalışmada yargının tarafsızlığı kavramı anayasal boyutuyla, özellikle bağımsızlık ilişkisi çerçevesinde ele alınmış; tarafsızlık, yargı etiği ve hâkimlerin vasıfları gibi hususlar tarihsel çerçevede ve ulusal ve uluslararası boyutta değerlendirilmiştir.

Levent Emre Özgüç, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Çerçevesinde Çevrenin Kasten Kirletilmesi Suçu

Eserin konusunu TCK’nın 181. maddesinde yer alan “çevrenin kasten kirletilmesi” suçunun incelenmesi oluşturmakta olup çevreye ilişkin tartışmaların kamuoyunda büyük yer kaplamasına koşut olarak akademik tartışmalara katkıda bulunmak hedeflenmiştir.

Mehmet Bulut, Türkiye’nin Grev Erteleme Serüveni

Kitapta, 2000 yılı sonrasında Türkiye’deki grev ertelemeleri kronolojik olarak ele alınmış, ayrıca Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararları incelenerek değerlendirmelerde bulunulmuştur.

Burcu Kuzucu Yapar, Türk Hukukunda Kamu Alacaklarını Güvence Altına Alan Önlemler

Çalışmada, sadece 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da yer alan güvence önlemleri incelenmiş; kamu alacaklarını her aşamada korumayı amaçlayan bu önlemlere ait kanuni düzenlemelerin yol açtığı yorum ve uygulama farklılıkları, yargı kararları doğrultusunda ilgili bölümlerde tespit edilmeye çalışılmıştır.

İçtihat

Geçen hafta Lexpera’ya yüklenen kararların dağılımı şu şekildedir:

MAHKEME KARAR SAYISI
Anayasa Mahkemesi 29
Yargıtay (Hukuk) 338
Yargıtay (Ceza) 590
Danıştay 918
Bölge Adliye Mahkemesi 2391
Bölge İdare Mahkemesi 373
TOPLAM 4639

Yüklenen kararlar arasında aşağıda özetine yer verdiğimiz Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’na ait karar özellikle dikkati çekmektedir:

Danıştay VDDK., E. 2020/1580 K. 2022/597 T. 18.05.2022

Dava konusu; davacı adına (...) limited şirketinden tahsil edilemeyen kamu alacaklarından dolayı kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin, 2006 yılına ait kurumlar vergisi ve kurumlar vergisinin ziyaa uğratılmasından dolayı kesilen ve tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle arttırılan vergi ziyaı cezası, 2006 yılının Aralık dönemine ilişkin katma değer vergisinin ziyaa uğratılmasından dolayı kesilen ve tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle arttırılan vergi ziyaı cezası, 2006 yılının Ekim-Aralık dönemine ilişkin aslı aranmayan geçici vergiye bağlı olarak kesilen vergi ziyaı cezası ile 2006 yılına ait özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının iptali istemine ilişkindir.

İlk derece mahkemesi, ödeme emri içeriğinin amme alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilememesi nedeniyle davacının anılan amme alacağından sorumlu tutulmasında ve adına anılan amme alacağının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlenmesinde yasal isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

Davacının temyiz istemini inceleyen ilgili Danıştay dairesi, asıl amme borçlusu şirketin banka mevduat hesaplarına haciz uygulandığı, bu nedenle şirketin banka hesabındaki tutarların idarenin hesabına alınması sonucunda vergi borcunu karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi ve sonrasında davacının takip edilmesi gerekmesine rağmen bu yollar tüketilmeden davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki kararda hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle Mahkemenin kararını bozmuş ve davalı idarenin karar düzeltme istemini de reddetmiştir.

Mahkeme, ilk kararında yer alan aynı hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak, şirketin haciz konulan hesaplarında amme alacağını karşılamaya yeterli olmayacak çok düşük tutarda meblağların bulunduğu gerekçesiyle ısrar etmiştir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu tarafından ise, davalı idare tarafından asıl amme borçlusu şirket hakkında usulüne uygun olarak mal varlığı araştırması yapılmadığı müddetçe, kamu alacağının şirketten tahsilinin olanaksızlığından söz edilmesine hukuken imkân bulunmadığı, dolayısıyla asıl amme borçlusu şirkete ait olduğu görülen mal varlığının vergi borcunu karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi ve kamu alacağının şirketten tahsil edilebilmesi için tüm takip yollarının tüketilmesi gerekirken, değinilen tespit ve belirleme yapılmaksızın kamu alacağının tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmış ve Mahkemenin ısrar kararının bozulmasına oyçokluğu ile hükmedilmiştir.

Mevzuat

İlaç ve Biyolojik Ürünlerin Klinik Araştırmaları Hakkında Yönetmelik

Gönüllüler üzerinde araştırma yapılabilmesi için aranacak şartlar kapsamında, Uluslararası Harmonizasyon Komitesi (ICH) kurucu veya daimî üyesi yetkili otoriteleri, Avustralya İlaç Otoritesi (TGA) veya İngiltere İlaç Otoritesi (MHRA) tarafından izin verilen klinik araştırmalardan elde edilen veriler ile ilgili otoritelerin araştırmaya özel düzenlediği iyi klinik uygulamaları denetimleri Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından kabul edilecek. Bu otoritelerin dışında diğer sağlık otoriteleri tarafından izin verilen ve çalışmalardan elde edilen verilere ilişkin olarak söz konusu çalışma için Uluslararası Harmonizasyon Komitesi (ICH) kurucu veya daimî üyesi yetkili otoriteleri, Avustralya İlaç Otoritesi (TGA) veya İngiltere İlaç Otoritesi (MHRA) tarafından gerçekleştirilmiş iyi klinik uygulamaları denetim raporunun sunulamaması durumunda ilgili kılavuz gerekliliklerine uygun olarak Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından iyi klinik uygulamaları denetimleri gerçekleştirilecek. Bu değişiklikler, 01.01.2024 tarihinde yürürlüğe girecek.

Klinik araştırma dönemlerinden biri olan Faz III (III. Dönem) yeniden tanımlandı. Buna göre Faz III, Faz III araştırma açısından uygun düzeyde etkililik ve güvenlilik verisine sahip araştırma ürününün, araştırmanın niteliğine ve mahiyetine göre seçilmiş, yeterli sayıda gönüllü hastaya uygulanarak etkililiği, emniyeti, yeni bir endikasyon araştırması, farklı dozları, yeni veriliş yolları ve yöntemleri, yeni bir hasta popülasyonu ve yeni farmasötik şekiller yönünden denendiği klinik araştırma dönemi olarak adlandırılacak.

Ayrıca yeni idari yaptırımlar getirildi, uygunluk belgelerinin güncellenmesine ilişkin geçici hükümler düzenlendi.

Değişiklikleri karşılaştırmalı olarak görmek için bu bağlantıyı tıklayabilirsiniz.

Aşı ve İmmun Serumlar Hakkında Seri Serbest Bırakma Yönetmeliği

Ülkemizde dolumu ve/veya üretimi yapılan, seri serbest bırakma sertifikasyon başvurusu ile gelen tüm aşı ve immun serumlar ile yurt dışında seri serbest bırakması yapılan aşı ve immun serumların piyasaya sunum izni amacıyla seri serbest bırakma sertifikalarının düzenlenmesinde dikkat edilecek usul ve esasları belirleyen yeni bir yönetmelik yürürlüğe girdi.

Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği

Tıbbi çaylar ve aromaterapide kullanılan tıbbi ürünler yönetmelik kapsamından çıkartıldı. Ortak pazarlanan ürün ile referans tıbbi ürün yeniden tanımlandı. Ruhsatlı eşdeğeri bulunmayan ve reçeteye tabi olmayan beşeri tıbbi ürün için ruhsat başvurusu yapılmadan önce beşeri tıbbi ürünün reçeteye tabi olmadığına ilişkin Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndan uygunluk alınacağına ilişkin hüküm yürürlükten kaldırıldı. Karşılaştırılabilir standartlara sahip diğer ilaç otoriteleri veya bölgesel ya da uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan önceki değerlendirmeler, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından yayımlanan kılavuza uygun olarak dikkate alınabilecek. Etkin madde/maddeleri insan kanı ya da plazmasından elde edilen kan bileşenlerinin yer aldığı kan bileşenlerine dayalı, hâlihazırda immünolojik ürün olarak ruhsatlandırılan beşeri tıbbi ürünler için 01.01.2024 tarihine kadar Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na kan ürünü beşeri tıbbi ürün ruhsat başvurusu yapılacak.

Başvurunun esastan reddi, ruhsat, satış izni alınması, kan ürünleri ve immünolojik beşeri tıbbi ürünler için piyasaya sunum izni ile izinli ve tescil belgeli ürünlere ilişkin hükümler başta olmak üzere birçok hükümde ve yönetmelik ekinde değişikliğe gidildi. Ayrıca birçok hususa ilişkin ilk kez düzenlemede bulunuldu.

Değişiklikleri karşılaştırmalı olarak görmek için bu bağlantıyı tıklayabilirsiniz.

Tapu Planlarında Yanılma Sınırının Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik

Tapu sicilini oluşturan tapu kütüğü, kat mülkiyeti kütüğü ve bunu tamamlayan yevmiye defteri, belgeler ve tapu planlarına ilişkin aplikasyon ve yüzölçümü hesabı gibi teknik işlemlerde kullanılan ve tapu sicilinin oluşturulması, güncellenmesi ve düzeltilmesini sağlayan yanılma sınırının tanımlanmasına ilişkin usul ve esasları belirleyen yeni bir yönetmelik yürürlüğe girdi. Buna göre, kadastro çalışmalarının tamamlanmasından sonra farklı teknik ve idari altyapı ile üretilen veriler aynı sistem üzerinde işlem görecek.

Özellik Arz Eden Binaların Tasarım Gözetimi ve Kontrolü Hizmetlerine Dair Yönetmelik

İmar Kanunu kapsamında yapı ruhsatı düzenlenecek yapıları kapsayan ve ileri tasarım yöntemleri ve teknolojileri gerektiren, özellik arz eden binaların tasarım gözetimi ve kontrolü hizmetleri ile bu hizmeti yerine getireceklerin eğitim koşulları, mesleki yeterlilik ve deneyim konuları ve bunların belgelendirilmesi ve hizmetin yürütülmesine dair usul ve esasları belirleyen yönetmelik, bazı hükümleri hariç yürürlüğe girdi.

Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesaplarına Dönüşümün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ

Yurt içi yerleşik tüzel kişilerin, bankalarda mevcut olan ABD doları, Euro ve İngiliz sterlini cinsinden döviz tevdiat hesabı ve döviz cinsinden katılım fonu hesabı bakiyelerini dönüşüm kuru üzerinden Türk lirasına çevirebileceği tarih aralığı, 31.12.2021-30.09.2022 olarak yeniden düzenlendi.

Değişiklikleri karşılaştırmalı olarak görmek için bu bağlantıyı tıklayabilirsiniz.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi

Davacı, taraf sayısının beş katı tutarında tebligat ücreti ile diğer iş ve işlemler için 150 TL toplamını avans olarak ödeyecek. 02.10.2021 tarihli ve 31616 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi yürürlükten kaldırıldı.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hakem Ücret Tarifesi

Tahkim yoluyla görülen dava ve işlerde, taraflarla hakem veya hakem kurulları arasında ücretin belirlenmesi konusunda anlaşmaya varılamaması veya tahkim anlaşmasında bir hüküm bulunmaması ya da taraflarca bu konuda yerleşmiş kurallara veya kurumsal tahkim kurallarına yollama yapılmaması hallerinde hakem veya hakem kuruluna ödenecek ücretin miktarı belirlendi. 02.10.2021 tarihli ve 31616 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hakem Ücret Tarifesi yürürlükten kaldırıldı.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tanık Ücret Tarifesi

Tanığa, tanıklık nedeniyle kaybettiği zamanla orantılı olarak 40,00 ilâ 80,00 TL arasında ücret ödenecek. 02.10.2021 tarihli ve 31616 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tanık Ücret Tarifesi yürürlükten kaldırıldı.

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.
Author image
Hakkında Göktürk Öcal
gokturk.ocal@lexpera.com.tr