Lexpera Blog

Olağanüstü Fesih

a. Genel Olarak

Olağanüstü fesih, taraflardan birinin belirli ve belirsiz sürekli borç ilişkilerini, bazı sebeplerin ortaya çıkması halinde tek taraflı irade beyanıyla sona erdirebilmesi olanağını ifade etmektedir[1]. Bunun için, bir sürekli borç ilişkisinin ifası esnasında, önceden öngörülemeyen bazı sebeplerin ortaya çıkmış olması ve bu nedenle borç ilişkisinin temelinin çökmüş veya artık devamının taraflardan beklenmeyecek ölçüde değişikliğe uğramış olması gerekmektedir[2].

Olağanüstü feshin, olağan fesih karşısında özelliği geçerliliğinin akdi veya kanuni bir sebebe bağlı tutulmuş olmasıdır. İcrasına başlanmış olan sürekli borç ilişkisinde, sürekli edimin yerine getirileceğine duyulan güven taraflar arasında bir güven ilişkisi kurmaktadır; normal ifa süresinde taraflarca öngörülemeyen bazı nedenlerin ortaya çıkması, özellikle taraflardan birinin sözleşmeye aykırı davranışı dolayısıyla ifanın engellenmesi yüzünden kişisel ilişki çökmüş olur[3]. Şu veya bu tarafın artık sürekli borç ilişkisini sürdürmesini beklemek dürüstlük kuralına aykırı görülebilirse ilişkiyi sona erdirmek mümkün olabilmelidir[4].

Fesih sebebi, sürekli borç ilişkisini sona erdirme arzusunu oluşturan subjektif saiklerden farklıdır ve her zaman objektif bir olgu olarak ortaya çıkmaktadır. Olağanüstü feshin geçerliliği, fesih sebebini teşkil eden bu olgunun varlığına bağlıdır[5]. Böylece feshin sebebi olağanüstü feshin bir hukuki şartı olarak gözükmektedir. Fesih sebebinin yetersiz olduğu durumlarda olağanüstü fesih kendiliğinden geçersizdir[6]. Fesih beyanının muhatabı fesih sebebinin varlığı veya yeterliliği hakkında kuşkuya düşerse, ihtilaf bir tespit davasına konu olacaktır. Mahkeme, fesih sebebinin varlığı veya yokluğu hakkında hüküm verecektir. İspat yükü beyanda bulunandadır[7].

Sözleşmenin sona ermesi için olağanüstü sebebin bulunması yeterli değildir. Bu nedene dayanan tarafın sözleşmeyi feshettiğini beyan etmesi gerekmektedir. Çünkü lehine olağanüstü sebep mevcut olan kimsenin sözleşmeye devam etmek istemesi halinde buna engel olmak için bir sebep bulunmamaktadır. Onun sözleşmeye devam etmek istemesi, meydana gelen sebebin ilişkiye devamı çekilmez hale getirmemiş olduğunu gösterir[8].

Fesih sebebinin olağanüstü fesih beyanının tamamlanmasına kadar meydana gelmiş olması gerekmektedir[9]. Fesih sebebinin objektif olarak varlığı, olağanüstü feshin geçerlilik şartıdır. Beyan yapıldığı sırada henüz sebep mevcut değilse, fesih geçersizdir[10] ve bu geçersiz fesih, sonradan meydana gelen bir sebebe dayanılarak geçerli hale getirilemez[11]. Sözleşmenin kurulmasından önce meydana gelen bir sebep, sözleşmenin feshine yol açmamakla beraber iptaline sebep olabilir[12]. Varolan birkaç sebebe rağmen, tek bir fesih beyanında bulunulması yeterlidir. Bu takdirde fesih sebeplerinden birinin varlığı, feshi sağlamak için yeterlidir[13].

Yeterli bir fesih sebebinin yokluğu nedeni ile geçersiz bir olağanüstü feshin tahvil yolu ile olağan fesih olarak yorumlanması mümkündür. Fakat bunun yapılabilmesi için olağan fesih imkânının bertaraf edilmemiş bulunması ve beyan sahibinin olağanüstü feshin geçersizliğini bilmiş olsa idi, olağan fesih yoluna gideceğinin kabul edilebileceği bir durumun varlığı gerekmektedir[14]. Dayanılan fesih nedeni hiç yoksa beyan sahibinin olağan fesih yoluna gitmek istemiş olabileceği kabul edilemez[15]. Venturi-Zen-Rufffinen’e göre[16], haksız fesih beyanında bulunanın geçersizliği bilseydi sözleşmeyi olağan fesih yoluyla sona erdirebileceğini genel bir şekilde öngörmek mümkün değildir. Fesih beyanı, gerçekte var olmayan bir olağanüstü nedene dayandığından dolayı, sözleşmeye son verme iradesi sakatlanmıştır. Tahvil rejimi, hatanın biçimine bağlı olacaktır. Eğer hata, sebebin varlığına ilişkinse, fesih beyanında bulunanın beyanının geçersiz olduğunu bilseydi sözleşmeyi olağan fesih yoluyla sona erdireceğinin varsayılması mümkün değildir. Eğer hata sebebin ağırlığına ilişkinse, fesih beyanını gönderenin sübjektif olarak sözleşmeye son verecek nedenin ağır olduğunu sanması halinde sözleşmeyi olağan fesih yoluyla sona erdirilebileceği kabul edilebilir[17].

Fesih sebebinin, fesih beyanı ile karşı tarafa bildirilmesi gerekip gerekmediği tartışmalıdır. TBK’da hizmet sözleşmesinin haklı sebeple feshine ilişkin m. 435 hükmü hariç, fesih sebebinin karşı tarafa bildirilmesi yükümü getiren özel bir hüküm yoktur. Bir kanun hükmü olmadan sebebin bildirilmesini olağanüstü feshin geçerlilik şartı haline getirmek mümkün değildir[18]. Tarafların önceden anlaşarak sebebin bildirilmesinin feshin geçerlilik şartı olacağını kararlaştırmaları mümkündür[19]. Böyle bir anlaşmanın bulunmadığı durumda, karşı tarafın fesih sebebini kontrol ederek tutumunu tespit edebilmesi yönündeki menfaatinin korunması, ancak dürüstlük kuralıyla mümkün olabilir[20]. Somut olayda sebebi bildirmemenin dürüstlük kuralına aykırı düşeceği hallerde, sebebi bildirme yükümü ortaya çıkabilir[21]. Dürüstlük kuralı gereğince fesih sebebinin bildirilmesi yükümlülüğü doğmuş ve sebep bildirilmemişse, fesih geçersiz olmayıp beyan sahibinin karşı tarafın sebebin bildirilmemesi nedeniyle uğradığı zararları tazmin etmesi yeterlidir[22].

Kanunen haklı sebebe dayanarak olağanüstü fesih hakkı tanınan hükümler emredici niteliktedir[23]. Tarafların anlaşarak olağanüstü fesih hakkını ortadan kaldırmaları veya sınırlamaları mümkün değildir[24]. Tarafların kararlaştırdıkları belli olguların fesih sebebi olamayacakları veya ancak bu olguların fesih sebebi olarak haklı sebep teşkil edecekleri hakkındaki anlaşmaları, haklı sebeple olağanüstü fesih hakkını ortadan kaldırmamaktadır[25]. Bu tür anlaşmalar belirli bir durumun, fesih açısından haklılığını değerlendirmede tarafların münferid olgu hakkındaki düşüncelerini belirten bir işaret olarak değerlendirilmelidir[26]. Fesih sebebi meydana geldikten ve varlığını öğrendikten sonra taraflar, bu sebebe dayanarak olağanüstü fesih hakkının kullanılmasından anlaşarak vazgeçebilirler[27].

Fesih sebebinin ortaya çıkmasından itibaren uygun bir süre içinde fesih hakkı kullanılmalıdır[28]. Bu sürenin ne olacağı, somut olayın şartları ve ihtiyaçlarına göre tespit edilecektir[29]. Bununla birlikte hak sahibine durumu incelemek ve düşünmek için yeterli bir süre tanınması gereklidir[30]. Sözleşmenin feshi için mutlak haklı bir sebebin değil de birden fazla göreceli sebebin var olduğu durumlarda düşünme süresinin daha uzun olması gerekmektedir[31]. Çok fazla bir süre beklenmesi, olağan feshin yapılabileceği en yakın vadeye kadar sözleşmeye devam edileceği kanaatinin uyanmasına yol açabilir[32].

Fesheden tarafın, iradesini açıklıkla ve belirsizliklerden uzak bir şekilde açıklaması gerekmektedir. Feshin açıklığı, güven prensibine göre belirlenecektir. Bu hususta fesih beyanına muhatap olan tarafın dürüstlük kuralına göre ne anlayabileceği ve ne anlaması gerektiği hesaba katılacaktır[33]. Fesih beyanına muhatap olanın yalnızca diğer tarafın sözleşmeyi feshettiğini değil, olağan süreyi de beklemeksizin beyanda bulunduğunu anlayabilmesi gerekmektedir[34]. Sözleşmeyi feshetmek isteyen tarafın sözleşmeyi veya bazı yükümlülükleri artık ifa etmek istemediğini beyan etmesi yeterli değildir; fesheden tarafın sözleşmeye bir nokta koyduğunu belirtmesi gerekir. Yalnızca sözleşmeyi feshedecek bir hakkın varlığının belirtilmesi, sözleşmeyi haklı nedenle feshetmek niyetinde olunduğunun belirtilmesi veya böyle bir fesih hakkının saklı tutulduğunun söylenmesi, sözleşmeyi sona erdirmeye yetmemektedir[35]. Feshe muhatap olan taraf, fesheden tarafın bu hakkı kullandığını anlayabilmelidir. Eğer sözleşmeyi feshetmek isteyen taraf, sözleşmeyi sona erdirmek yolundaki iradesini açıkça belirtmezse, fesih etkisizdir ve hiçbir hüküm doğurmamaktadır[36].

b. Haklı Sebeple Fesih

Haklı sebeple fesih, genel nitelikteki olağanüstü fesih sebebidir. Her bir sürekli borç ilişkisi, bu hususta bir kanun hükmü bulunmasa bile haklı sebeplerle feshedilebilmektedir[37]. Haklı sebeple fesih olanağı, sözleşme ile bağlılık ilkesine istisna teşkil etmektedir. Bu sebeple sınırlı bir biçimde kabul edilmesi gerekmektedir[38].

Bazı sürekli borç ilişkisi niteliğindeki sözleşmeler için, haklı sebeple feshin hiçbir önemi bulunmamaktadır. Kanun, sözleşme taraflarından birine veya ikisine, bir sözleşmeye süreye bağlı olmadan, gerekçe göstermeksizin ve karşı tarafın zararını telafi etmeksizin doğabilecek zararlar için sözleşmeye son verme olanağı tanımıştır[39]. Örneğin vekâlet sözleşmesinde uygun olmayan zamanda sona erdirme olmadıkça böyle bir durum söz konusu olmaktadır. Vekâlet sözleşmesindeki durum özellik arz etmektedir. Vekâlet sözleşmesi, sürekli borç ilişkisi benzeri bir sözleşme veya gerçek anlamda bir sürekli borç ilişkisi olarak nitelendirilsin, TBK m. 512, vekâlet sözleşmesinin haklı sebeple feshedilip edilmediği sorununu sona erdirme uygun zamanda yapıldığında önemsiz hale getirmektedir[40]. Ama TBK m. 512, haklı sebeple fesih imkânını ortadan kaldırmamaktadır[41].

Diğer bazı sürekli borç ilişkisi niteliğindeki sözleşmeler için, haklı sebeple fesih sınırlı bir öneme sahiptir, çünkü kanun, sözleşme taraflarından birine veya ikisine süreye tabi olmaksızın ve gerekçe göstermeksizin, ama sözleşme tarafını tazmin ederek sözleşmeyi sona erdirme olanağı tanımıştır[42]. Bu durumda sözleşmeyi feshetme olanağı söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, haklı sebeple feshin kapsamı sınırlıdır, zira haklı sebeple feshin varlığı sözleşmenin feshi olanağını değil, tazminat yükümlülüğünün olup olmadığını belirleyecektir. Haklı sebeple feshin varlığında, sözleşmeyi fesheden taraf, sözleşmenin diğer tarafının uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olmayacaktır[43]. Böyle bir fesih olanağı, vekâlet sözleşmesinde sözleşme uygun olmayan zamanda sona erdirildiğinde vekâlet veren ve vekilin lehine ve vedia sözleşmesinde vedia alan lehine tanınmıştır.

Haklı sebebe ilişkin bir tanıma Türk Borçlar Kanunu’nda yer verilmemekle birlikte, doktrinde haklı sebeple feshe ilişkin düzenlemelerden hareketle genel bir tanım geliştirilmiştir. Buna göre, sözleşme süresinin dolmasına veya en yakın olağan fesih süresine kadar sözleşmeye devam etmeyi dürüstlük kuralına göre beklenemeyecek hale getiren tüm şartlar, haklı sebep[44] teşkil eder[45].

Hangi olguların, sürekli borç ilişkisini çekilmez hale getirebileceğini önceden belirlemek mümkün değildir[46]. Her somut olaydaki ilişkiler, birbirinden tamamen farklı olacaklar ve aynı münferit olgular zaman içinde çoğu kez farklı bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır[47].

Bir sözleşmenin haklı sebeple feshi için, sebebin hem objektif, hem de sübjektif açıdan belirli bir ağırlık taşıması, yani belirli bir önem derecesine sahip olması gerekmektedir[48]. Objektif ağırlık, ileri sürülen sebebin dürüstlük kuralına göre, haklı sebebe başvuran tarafın belirli bir süreli sözleşme söz konusu olduğunda kararlaştırılan sürenin sona ermesine veya belirsiz bir süreli bir sözleşme söz konusu olduğunda olağan feshin yapılabileceği ana kadar devam etmesine izin vermemesini gerektirir[49]. Objektif ağırlık, dürüstlük ilkesi çerçevesinde belirlenir[50]. Aynı koşullar altında makul bir insanın ilgili sebep çerçevesinde sözleşmeyi feshedip edemeyeceği araştırılır[51]. Subjektif olarak, başvurulan sebebin sözleşmeyi fesheden taraf açısından sözleşmeye devamı gerçekten katlanılmaz hale getirmelidir[52]. Sübjektif ağırlık, tüm koşullar ışığında belirlenmelidir[53]. Objektif haklı bir sebebin varlığı, çoğu durumda sübjektif haklı bir sebebin de var olduğu anlamına gelmektedir[54]. Eğer, sürekli borç ilişkisini fesheden taraf, fesih beyanında bulunmakta uzun süre gecikmişse, sözleşmenin sürdürülmesini gerektiren sebepleri dikkate almamışsa, dürüstlük kuralına aykırı olarak feshetmişse, sübjektif sebebin bulunmadığı kabul edilmektedir[55].

Sözleşmenin haklı sebeple feshine temel teşkil eden olguları dikkate almaksızın sözleşmenin karşı tarafı ile işbirliğine devam eden veya devamına hazır olduğunu bildiren kimse, bu olgulara haklı sebep niteliği atfetmediğini göstermektedir[56]. Sözleşmeyi devam ettiren veya devam ettirmeye hazır olduğunu gösteren taraf, sözleşmeyi haklı nedenlerle fesih hakkını kaybetmektedir.

Sübjektif ağırlığa dürüstlük kuralına aykırı olarak başvurulamaz. Özellikle, haklı sebeple fesihten faydalanan taraf, karşı tarafı bir haklı sebeple fesihle tehdit ederek sözleşmesel bir menfaat arayamaz. Gerçekten, kendi lehine sözleşme hükümlerinde bir değişiklik sağlayarak devam etmeye hazır olduğunu beyan eden taraf, sözleşmeye devamın kendisi için katlanılmaz olduğunu ileri süremez ve böylelikle haklı sebeple feshe başvurma imkânını kaybeder[57].

Haklı sebep kavramı, hukuken belirsiz bir kavramdır, her bir durumda hâkimin somut olayın özelliklerini ve mevcut çıkarları göz önüne alarak haklı sebebi somutlaştırması gerekmektedir[58]. Belirli bir durumda haklı sebep teşkil eden diğer durumda teşkil etmeyebilir[59].

1. Feshin Hukuki Sonucu

a. Olağan Fesih Bakımından

Feshin hukuki sonucu, süreli fesihte kanuni veya sözleşmede kararlaştırılan sürenin geçmesi ile süresiz fesihte fesih beyanının muhataba varması ile sürekli borç ilişkisinin sona ermesidir[60]. Fesih ile sürekli borç ilişkisinden doğmakta olan tüm edim borçlarının bundan böyle doğmasına engel olunurken, ani edimli bir borç ilişkisinin devam etmesi mümkündür[61].

b. Olağanüstü Fesih Bakımından

Olağanüstü fesih halinde, fesih beyanının ulaşmasıyla sözleşme ileriye etkili olarak sona ermektedir[62].

Olağanüstü feshe başvuran taraf, ilke olarak feshin ne zaman hüküm doğuracağına karar veremez. Sözleşme tarafı, bunu yapmakta pratik bir menfaati olsa bile özellikle fesih beyanının alındığı andan sonraki bir an ama sözleşme veya kanun tarafından öngörülmüş olağan fesih süresinden önce sözleşmeyi feshedemez[63].

Olağanüstü fesih halinde borç ilişkisinin süresinden önce sona ermesi nedeniyle zarara uğrayan taraf, kusurlu taraftan zararının tazminini isteyebilir[64]. Bu durumda tasfiye borcu tazminat borcu olarak doğmakta ve uğranılan zararlar için tam bir tazminata hükmedilmektedir[65]. Fesih, sürekli borç ilişkisini ortadan kaldırmayıp yalnızca ileriye etkili sonuçlar doğurduğu için olumlu zararın tazmini talep edilebilir[66]. Sözleşmeyi fesheden taraf, sözleşme en yakın olağan fesih zamanında sona erseydi veya belirli bir süre için akdedilmiş sözleşmenin sona erdirilseydi ne durumda bulunacaksa o duruma getirilmelidir[67]. Eğer olağanüstü sebep, bir sözleşme ihlali değil de, başka bir nitelikte haklı sebepse, hakkaniyet ve dürüstlük kuralı gereği zarar görene bir tazminat hakkı tanınmalıdır[68].

Sözleşme ilişkisini ortadan kaldıracak özel bir durumun varlığına rağmen olağan fesih nedenine dayalı olarak sözleşmeyi fesheden taraf, olağanüstü feshe başvurma hakkını kaybeder[69]. Olağan yolu seçerek, en yakın olağan fesih zamanına kadar sözleşmeyi devam ettirmeyi kabul etmiştir ve bu andan itibaren sözleşmeye devamın kendisi açısından katlanılmaz olduğunu iddia etmesi mümkün değildir[70].

Sürekli borç ilişkisi, olağanüstü fesih nedenine dayalı olarak feshedilir ve bu feshin geçerli olmadığı ortaya çıkarsa, sürekli borç ilişkisi varlığını sürdürür[71]. Haksız feshe muhatap olan taraf, sözleşmenin ifa edilmesine devam etmelidir ve hâkimden borçlunun ifaya mahkûm edilmesini talep edebilir[72].

A. Dönme Kavramı ile Feshin Karşılaştırılması

Dönme, sözleşme ilişkisinin taraflardan birince tek taraflı olarak geriye etkili olarak sona erdirilmesini sağlayan yenilik doğuran haktır[73]. Dönme hakkı, bozucu yenilik doğuran haklardandır[74]. Bu hakkın kullanılması bir geçerlilik şekline bağlı değildir ve karşı yana ulaştığı anda hukuki sonuçlarını doğurur[75].

Dönme ve fesih kavramları, bozucu yenilik doğuran hak olmaları bakımından aynı olmalarına rağmen birbirinden temelden farklı sonuçlarıyla ayrılmaktadırlar[76]. Fesih ve dönme hakları, yenilik doğuran hak olmaları itibariyle, geri alınamazlar ve şarta bağlı olarak kullanılamazlar[77].

Fesih durumunda, sözleşmenin ifa edilmiş kısmı fesihten etkilenmezken ve fesihten önce doğan alacaklar devam ederken yalnızca ifa edilmemiş edimler sona ermektedir[78]. Buna karşılık, dönme durumunda sözleşmeden dönen taraf sözleşme ilişkisinden böylelikle vazgeçmekte, sözleşmenin kurulması anına geri dönerek ifa edilmiş yükümlülükleri ortadan kaldırmaktadır[79]. Dönme durumunda önceden ifa edilmiş yükümlülüklerin iade edilmesi gerekmektedir[80]. Fesih hakkının kullanılması sonucunda bir takım geri verme yükümlülükleri söz konusu olmakla birlikte, bu geri verme yükümlülükleri fesih yoluyla sona erdirilmiş olan sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerdir[81]. Örneğin kiracının kira sözleşmesinden kaynaklanan kiralananı geri verme borcu, bu tür yükümlülüklerdendir.

Fesih, kural olarak ifasına başlanmış sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olurken, sözleşmeden dönmenin konusunu ani edimli borç ilişkileri oluşturmaktadır[82].

Fesih, ister tek tarafa ister iki tarafa borç yüklesin, tüm sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olurken, dönme yalnızca iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde söz konusu olabilir[83]. Sürekli edimin ifasına başlanmamış ise, sözleşmeden dönme söz konusu olmaktadır[84].

Dönme, ancak sözleşmeyi bozmayı gerektiren haklı nedenlerin ortaya çıkması halinde söz konusu olmaktadır. Bu nedenle olağan fesih gibi, olağan bir dönme şekline rastlamak mümkün değildir[85].

Dönme üzerine istenecek tazminat olumsuz zararın giderilmesine yönelikken, fesih halinde olumlu zararın yani ifaya olan çıkarın tazmini mümkün kabul edilmektedir[86].

Fesih ve dönme hakları, nitelikleri itibariyle yenilik doğuran bir hak olup, sözleşme ilişkisine bağımlı yenilik doğuran haklardandır. Her ikisinin de yenilik doğuran hak olmalarından ötürü kullanılma usulleri, hüküm ve sonuçlarını doğurmaları kural olarak aynı esaslara tabidir. Her iki hak da genel olarak mahkeme dışı, tek taraflı ve karşı tarafa yöneltilmesi gerekli bir irade beyanı ile kullanıldıklarından birer yenilik doğuran işlemlerdir. Sözleşme ilişkisine doğrudan doğruya etkide bulunduklarından, aynı zamanda tasarruf işlemi niteliğindedirler[87].

Dipnotlar:


  1. Altınok-Ormancı, s. 93; Şenol, s. 193. ↩︎

  2. Altınok-Ormancı, s. 94; Vetter/Gutzwiller, s. 704; Cherpillod, s. 97. ↩︎

  3. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 156. ↩︎

  4. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 157; Oğuzman, s. 36. ↩︎

  5. Oğuzman, s. 36. ↩︎

  6. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 158; Wolfer, s. 623. ↩︎

  7. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 158. ↩︎

  8. Oğuzman, s. 36. ↩︎

  9. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 486. ↩︎

  10. Oğuzman, s. 120. ↩︎

  11. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 159. ↩︎

  12. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 488. ↩︎

  13. Oğuzman, s. 121. ↩︎

  14. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 159. ↩︎

  15. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 159. ↩︎

  16. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1475. ↩︎

  17. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1477. ↩︎

  18. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 23; Vetter/Gutzwiller, s. 706. ↩︎

  19. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 163. ↩︎

  20. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 22; Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 163; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1136. ↩︎

  21. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 163. ↩︎

  22. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 23; Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 163; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1148. ↩︎

  23. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 164; Oğuzman, s. 37; Şenol, s. 199;Vetter/Gutzwiller, s. 706. ↩︎

  24. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1233; Oğuzman, s. 38. ↩︎

  25. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1234; Vetter/Gutzwiller, s. 706; Wolfer, s. 623. ↩︎

  26. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 165; Oğuzman, s. 39; Wolfer, s. 624. ↩︎

  27. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 166; Şenol, s. 199. ↩︎

  28. Vetter/Gutzwiller, s. 705; Oğuzman, s. 37; Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 23. ↩︎

  29. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 23. ↩︎

  30. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 166; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 454. ↩︎

  31. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 25; Vetter/Gutzwiller, s. 705. ↩︎

  32. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 454; Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 19. ↩︎

  33. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1120; Oğuzman, s. 119. ↩︎

  34. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1121; Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 22. ↩︎

  35. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 22. ↩︎

  36. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 22. ↩︎

  37. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 2; Vetter/Gutzwiller, s. 700; Wolfer, s. 622. ↩︎

  38. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 3. ↩︎

  39. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 5; Akıncı, Vekâlet Sözleşmesinin Sona Ermesi, s. 56; Cherpillod, s. 98; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 195. ↩︎

  40. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 5; Werro, La clé de l’interprétation de l’art. 404 CO, s. 55; Altınok-Ormancı, s. 56. ↩︎

  41. Altınok-Ormancı, s. 55. ↩︎

  42. Werro, La clé de l’interprétation de l’art. 404 CO, s. 56; Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 7; Cherpillod, s. 99; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1135. ↩︎

  43. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 7. ↩︎

  44. Sebep kavramının geniş anlamda anlaşılması gerekmektedir. Bazı özel sözleşmelere özgü istisnalar dışında haklı sebeple bir sözleşmenin feshini oluşturan sebep çeşitlerine ilişkin genel bir sınırlama bulunmamaktadır. Kural olarak bir tarafa veya diğer tarafa özgü veya bunların dışında herhangi bir sebep söz konusu olabilir: bir sözleşme ihlali, sözleşme ihlali oluşturmayan bir davranış, karşı sözleşenin kişisel durumunda meydana gelen bir değişiklik veya şartlarda bir değişiklik. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 377; Gauch, Beendigung von Dauerverträgen, s. 176; Wolfer, s. 622. ↩︎

  45. Oğuzman, s. 36; Altınok-Ormancı, s. 133; Erdem, Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, s. 80; Şenol, s. 196; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 375; Vetter/Gutzwiller, s. 704; Cherpillod, s. 97; ATF 92 II 299 (www.swisslex.ch). ↩︎

  46. Oğuzman, s. 42. ↩︎

  47. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 193; Oğuzman, s. 43. ↩︎

  48. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 227; Altınok-Ormancı, s. 139; Wolfer, s. 622; Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 12; Vetter/Gutzwiller, s. 704; Carruzzo, s. 559. ↩︎

  49. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 13; Vetter/Gutzwiller, s. 704; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 228; Altınok-Ormancı, s. 139. ↩︎

  50. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 13; Feshe dayanak teşkil eden sebebin ağırlığı dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirildiğinde, iki olasılık gündeme gelebilir: Eğer söz konusu sebep, sözleşmenin haklı sebeple feshi için tek başına yeterli bir ağırlığa sahipse, objektif ağırlık şartını gerçekleştirmiş demektir. Ancak bazen tek başına yeterli ağırlığa sahip olmayan bir sebepi bazı şartların gerçekleşmesiyle haklı fesih imkânını doğurabilir. Bu şartlar, kısaca, sebebin gerçekleşmesinden sonra yapılan ihtara rağmen bunun tekrarlanması olarak ifade edilebilir. Altınok-Ormancı, s. 140. ↩︎

  51. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 13. ↩︎

  52. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 233, 448; Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 17; Vetter/Gutzwiller, s. 705. ↩︎

  53. Soyut bir yaklaşımın yeterli olmadığı ve İMK m. 4/TMK m. 4’ün gereklerine uygun olmadığı hakkında bkz: Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 18. ↩︎

  54. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 18; Vetter/Gutzwiller s. 705. ↩︎

  55. Vetter/Gutzwiller, s. 705. ↩︎

  56. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 19. ↩︎

  57. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 21. ↩︎

  58. Altınok-Ormancı, s. 135; Carruzzo, s. 559; Wolfer, s. 622; Şenol, s. 195; Gauch, Beendigung von Dauerverträgen, s. 1756-176; Vetter/Gutzwiller, s. 704; TMK m. 4, hâkime, kanunun haklı sebebe yollama yaptığı hallerde takdir yetkisi bırakmış ve hükmünü hukuka ve hakkaniyete göre vermesini emretmiştir. Böylece bütün haklı sebeple fesih hükümlerinde kanun koyucu isteyerek bir hüküm içi boşluk bırakmış ve hâkimin bu boşluğu TMK m. 4 gereğince takdir yetkisine dayanarak doldurmasını öngörmüştür. Hâkim, hukuki sonuca götürecek olgunun haklılığının değerlendirilmesinde takdir yetkisine sahiptir. Haklı sebebin varlığına olumlu bir cevap verilirse, bu olguya kesin bağlanan hukuki sonuç fesihtir. Hâkimin, fesihten başka bir hukuki sonucu kabul ederek, hükme bağlaması imkânı yoktur. Hâkimin görevi, belirlenen vakıaların, kanun anlam ve tutumu içinde hukuk ve hakkaniyet esasları çerçevesinde feshe götürecek kadar haklı olup olmadıklarını değerlendirmekten ibaret olacaktır. Hâkim, somut olayın bütün özel şartlarını göz önünde tutmalı ve vereceği hüküm somut objektif bir gerekçeye dayanmalıdır. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 187. ↩︎

  59. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 12. ↩︎

  60. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 118; Vetter/Gutzwiller, s. 707. ↩︎

  61. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 118; Bilir, s. 77. ↩︎

  62. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 26. ↩︎

  63. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 27. ↩︎

  64. Vetter/Gutzwiller, s. 707; Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 28; Cherpillod, s. 103. ↩︎

  65. Bilir, s. 78. ↩︎

  66. Bilir, s. 78; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1335. ↩︎

  67. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1135. ↩︎

  68. Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 28. ↩︎

  69. Carruzzo, s. 556. ↩︎

  70. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 461. ↩︎

  71. Vetter/Gutzwiller, s. 709; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1459. ↩︎

  72. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 1459. ↩︎

  73. Serozan, Sözleşmeden Dönme, s. 58; Suter, s. 57; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 964; Bettschart, La résiliation des contrats de construction, s. 127; Demirdöven, s. 613; Buz, Borçlunun Temerrüdünde Sözleşmeden Dönme, s. 81; Koç, s. 267; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 183. ↩︎

  74. Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 964; Demirdöven, s. 613; Bazı yenilik doğuran hakların tek başına kurucu, değiştirici veya bozucu yenilik doğuran hak gruplarından birine dahil edilmesi mümkün olmamaktadır. Diğer bir deyişle bazı yenilik doğuran hakların kuruculuk, bozuculuk, değiştiricilik niteliklerinden birden fazlasını bünyelerinde taşımaları söz konusu olabilmektedir. Sözleşmeden doğan dönme hakkı da bu tür yenilik doğuran bir haktır. Dönme hakkının kullanılması, tarafların henüz yerine getirmedikleri edim yükümlülüklerini sona erdirmekte, daha önce yerine getirilmiş edimlerin iadesi yükümlülüğü doğurmakta ve böylece taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğini değiştirmektedir. Buz, Borçlunun Temerrüdünde Sözleşmeden Dönme, s. 74-75. ↩︎

  75. Öz, İş Sahibinin Eser Sözleşmesinden Dönmesi, s. 31; Buz, Borçlunun Temerrüdünde Sözleşmeden Dönme, s. 65. ↩︎

  76. Krauskopf, s. 36. ↩︎

  77. Krauskopf, s. 36. ↩︎

  78. Erman, İstisna Sözleşmesinde Beklenilmeyen Haller, s. 103; Savaş, s. 17. ↩︎

  79. Serozan, Sözleşmeden Dönme, s. 118; Bettschart, La résiliation des contrats de construction, s. 128; Trümpy-Jäger, Vorzeitige Beendigung, s. 142; Erman, İstisna Sözleşmesinde Beklenilmeyen Haller, s. 104; Savaş, s. 17; Mustafa, s. 93. ↩︎

  80. Ergezen, s. 52; Koç, s. 268; Savaş, s. 17. ↩︎

  81. Serozan, Sözleşmeden Dönme, s. 119. ↩︎

  82. Serozan, Sözleşmeden Dönme, s. 120; Buz, Borçlunun Temerrüdünde Sözleşmeden Dönme, s. 83; Ergezen, s. 52; Bilir, s. 90; Akkayan-Yıldırım, s. 51; Erman, İstisna Sözleşmesinde Beklenilmeyen Haller, s. 104. ↩︎

  83. Serozan, Sözleşmeden Dönme, s. 120; Ergezen, s. 52; Erman, İstisna Sözleşmesinde Beklenilmeyen Haller, s. 105. ↩︎

  84. Savaş, s. 17. ↩︎

  85. Erman, İstisna Sözleşmesinde Beklenilmeyen Haller, s. 105. ↩︎

  86. Serozan, Sözleşmeden Dönme, s. 121; Öz, İş Sahibinin Eser Sözleşmesinden Dönmesi, s. 29; Akkayan-Yıldırım, s. 52; Erman, İstisna Sözleşmesinde Beklenilmeyen Haller, s. 105; Savaş, s. 17. ↩︎

  87. Savaş, s. 18. ↩︎

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.
Author image
Hakkında Öz Seçer
İstanbul Türkiye Websitesi