Lexpera Blog

Plastik Cerrahın Sözleşmesel Sorumluluğu

Estetik ve güzellik kavramları tarihin ilk çağlarından beri insanoğlunun ilgisini çekmiş ve sanat, felsefe alanlarının vazgeçilmez konusu olan estetik kavramı zamanla tıp biliminin de konusu haline gelmiştir[1].

Yüzyıllar süren gelişimiyle beraber Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi dalı günümüzde, hem ülkemizde hem de dünyada en fazla ilgi duyulan ve gelişim gösteren alanlardan biridir. Uluslarası Estetik Plastik Cerrahlar Birliği’nin (ISAPS) 2016 yılındaki verilerine göre Türkiye estetik operasyonların en çok yapıldığı ülkeler arasında dünya sıralamasında 8. sırada yer almaktadır [2]. Avrupa’da ise İtalya’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Plastik Rekonstrüktif ve Estetik cerrahi aynı zamanda ülkemizin sağlık turizminin neredeyse en önemli parçasını oluşturmaktadır[3]. Bu sebeplerle plastik cerrahın hukuki sorumluluğu, açıklanması gereken bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır.

Estetik müdahaleler eski çağlardan beri var olan ve günümüzde oldukça popüler olan tıbbi girişimlerdir. Zamanında Türk doktrininde estetik müdahalelerin hukuka uygunluğuna ilişkin yapılmış tartışmalar mevcut olsa da artık günümüzde tıbbın ve estetik cerrahinin gelmiş olduğu nokta düşünüldüğünde bu tür müdahalelerin hukuka uygunluğunu tartışmak anlamsız kalacaktır. Aynı şekilde kişinin ruh sağlığına iyilik sağlayan her müdahale tedavi mevcuttur. Bu sebeple estetik müdahalelerin tedavi amacı taşımadığından bahsetmek ayrılmaz bir bütün olan ruh ve beden sağlığını inkar etmek anlamına gelecektir.

Ülkemizde oldukça popüler olan bu alanda meydana gelen uyuşmazlıkların çözümü ve hekimin hukuki sorumluluğunun belirlenmesi açısından tartışmalı birçok konu mevcuttur. Hekimin ve dolayısıyla plastik cerrahın hukuki sorumluluğunun belirlenmesi bakımından öncelikle hekim ile hasta arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu ilişkinin hukuki niteliğine yönelik birden fazla görüş ortaya atılmıştır. Doktrinde yer alan bir görüşe göre hekimin tedavi faaliyeti bir işgörme niteliğinde olduğundan, kanunda düzenlenen işgörme sözleşmelerinden biri bu ilişkiye uygulanmalıdır [4]. İkinci görüş ise bu ilişkinin sui generis bir sözleşme olduğu yönündedir [5]. İşgörme sözleşmesi olduğunu söyleyen görüş bu doğrultuda hizmet sözleşmesi görüşü, vekalet sözleşmesi görüşü ve eser sözleşmesi görüşü olarak ayrılmaktadır. Artık günümüzde hekim ile hasta arasındaki ilişkinin genel niteliğinin vekalet sözleşmesi olduğu yönünde doktrinde bir tartışma yoktur. Aynı şekilde Yargıtay da hekim ile hasta arasındaki ilişkinin genel niteliğinin vekalet sözleşmesi olduğu görüşündedir [6].

Plastik cerrah ile hasta arasındaki ilişkiye hangi sözleşme hükümlerinin uygulanacağı ise tartışmalı bir konudur. Estetik müdahalelerin genel tedavi kriterlerinden birtakım farklılıklar göstermesi sebebiyle uygulanacak hukuki ilişkinin niteliğine ilişkin olarak görüş ayrılıkları yaşanmıştır. Bu hususta doktrinde bir görüş estetik müdahalelere de genel ilişkideki gibi vekalet sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiğini; diğer bir görüş ise eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.

Estetik müdahalelerin genel tıbbi müdahalelerden farklı nitelikte olduğunun kabulü gerekir. Bu tür müdahalelerde çoğu zaman tedavi amacından çok kişiyi güzelleştirme amacı söz konusudur. Bu sebeple bu tür müdahalelerde dolaylı tedavi amacının varlığı kabul edilir. Estetik müdaheleler amaçlarına göre doktrinde üç gruba ayrılmaktadır. Bunlar; bedensel rahatsızlığı giderme amacı taşıyan estetik müdahaleler, ruhsal rahatsızlıkları giderme amacıyla yapılan estetik müdahaleler ve salt güzelleştirme amacıyla yapılan estetik müdahalelerdir. Hukuki ilişkiye hangi sözleşme hükümlerinin uygulanacağına ilişkin olarak somut olayda müdahalenin tedavi amacının mı yoksa güzelleştirme amacının mı olduğuna bakılması gerektiğini düşünmekteyiz. Bazı hallerde ise tıbbi müdahale her iki amacı da taşımaktadır. Bu doğrultuda hekimin vermiş olduğu taahhüde göre bir çözüm yoluna gidilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Estetik müdahalelere uygulanan sözleşmenin hukuki niteliği ister eser ister vekâlet sözleşmesi olsun, hekim sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdür. Hekim bu yükümlülüklerinin yanında hekimlik sözleşmesinden ve meslek kurallarından kaynaklanan yükümlülükleri de mevcuttur. Hekim tüm bu yükümlülüklerini özenle yerine getirmelidir. Aksi halde duruma uygun sözleşme uyarınca veya sözleşme dışı işlem uyarınca sorumlu olacak ve hastaya vermiş olduğu zararı tazmin etmekle yükümlü olacaktır.

Av. Zeynep ALTUN


Bu konuda ayrıca Av. Zeynep Altun'un "Plastik Cerrahın Hukuki Sorumluluğunun Sözleşmesel Bağlamda İncelenmesi" adlı eserine bakılabilir

On İki Levha Yayıncılık


Dipnotlar


  1. Mine KAYA, Estetik Müdahalelerde Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğünün Kapsamı, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt: 11, Sayı: 117 (Mayıs 2016), s.23. ↩︎

  2. Uluslarası Estetik Plastik Cerrahlar Birliği (ISAPS) , Estetik Operasyonların Dünyada Artışı 2016 yılı verileri, 2016, www.isaps.org (Erişim Tarihi:22.04.2019), s.1. ↩︎

  3. Hürriyet ÇİMEN, Türk Dünyasında Sağlık Turizmi, Karadeniz Uluslarası Bilimsel Dergi, 2018(40), s.104. ↩︎

  4. Merter ÖZAY, Estetik Amaçlı Tıbbi Müdahalelerde Hekimin Hukuki Sorumluluğu, Ankara, Yetkin, 2006, s.30 ↩︎

  5. Mehmet AYAN, Tıbbi Müdahalelerden Doğan Hukuki Sorumluluk, Ankara: Kazancı, 1991, s.51. ↩︎

  6. Yargıtay 13.HD., 2005/15820 E., 2006/2367 K. 23.02.2006 T.; Yargıtay 13.HD. 2005/14854 E., 2006/3416 K., 10.03.2006 T.; Yargıtay 13.HD., 1994/8557 E., 1994/2138 K., 04.03.1994 T. (Kararlar için bkz. Battal YILMAZ, Hekimin Hukuki Sorumluluğu, Ankara, Adalet Yayınevi, 2017, s.34) ↩︎

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.