Yürütmenin Durdurulması Kurumunda Uygulanmakla Etkisi Tükenecek İdari İşlemler
Devlet olgusu, çoğu kez, bireylerin tek başlarına gerçekleştiremedikleri ve nitelikleri itibariyle kamusal olan hizmetleri örgütlü bir şekilde yerine getiren bir organizma işlevi görmüştür. Bu hizmetler de kişilerle en canlı temas hâlinde olan idari mekanizmalar aracılığıyla sunulmaktadır. Ancak idare her zaman hizmet sunan, problemleri çözen güç olmamaktadır. İdare, problemi çözerken sahip olduğu muazzam güçten dolayı bazen hukuk dışına çıkma eğilimleri göstermektedir. Hukuk devleti, sorunlar çıkarma potansiyelini içinde barındıran idareyi ve idarenin elindeki muazzam gücü, hukuk kurallarıyla hukukun içine çekmeye çalışmaktadır. Bunu sağlarken kullandığı en etkili denetim mekanizması, idarenin yargısal denetimidir. Yargısal denetiminin en önemli araçları ise iptal davaları ve iptal davalarını güçlü hâle getiren yürütmenin durdurulması kurumudur.
Yürütmenin durdurulması kurumu, zaman zaman, kanun koyucu tarafından, çoğunlukla idarenin lehine olacak şekilde, değiştirilmektedir. 2012 ve 2014 yıllarında yapılan son büyük değişikliklerle beraber kurum, idarenin savunması alınmaksızın karar verilmeyeceği hâlini almıştır.
Uygulanmakla etkisi tükenecek idari işlem kavramı da 2012 yılında 6352 sayılı Kanun’un 57. maddesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na (İYUK) eklenen “idarenin savunması alınmaksızın yürütmenin durdurulması kararı verilemeyeceği” koşulunun istisna alanıdır. Oluşturulan bu yeni kategori, kanun koyucu tarafından tanımlanmamıştır. Ayrıca doktrinde kavramın tanımlandığı veya belirgin bir sınırının çizildiği söylenemez. Bu yüzden uygulanmakla etkisi tükenecek işlemler kavramından ne anlaşılması gerektiğine yönelik (mahkeme kararları ışığında) genel bir sınır belirleme ve kuramsal çerçeve çizme önem taşımaktadır.
Mahkemelerce yürütmenin durdurulması istemleri, ancak davaya konu işlem uygulanmakla etkisi tükenecek idari işlem ise idarenin savunması alınmaksızın kabul edilmektedir. Ancak bu nitelendirmenin neye göre yapıldığı belli değildir. Mahkemeler, kavramı "… Uygulanmakla tamamlanan, uygulandıkları takdirde telafisi güç ya da imkânsız olacak zararın gerçekleştiği veya gerçekleşme olasılığı bulunan, bu özellikleri itibarıyla da haklarında acil olarak karar verilmesi gereken işlemler…” olarak nitelendirmektedir Ayrıca zarar konusuna da şu şekilde açıklık getirilmiştir: “işlemlerin uygulanmaları durumunda geri döndürülemez sonuçlara yol açıp açmadıkları tespit edilirken, fiilen böyle bir sonucun ortaya çıkıp çıkmadığı değil, böyle bir olasılığın bulunup bulunmadığı önem taşımaktadır.”
Ancak yapılan bu nitelendirmeler dahi hangi idari işlemin bu kapsamda olabileceğine yönelik bir sınır çizmemektedir. Bundan dolayı mahkemelerin ilgili işlemleri nitelerken geniş bir takdir yetkisi olduğu açıktır. Bu konunun istisnası 2014 yılında yapılan değişiklikle eklenmiş olan ve kanunda yazılan kamu görevlileri hakkındaki idari işlemlerdir. Bu işlemler, nitelik olarak uygulanmakla etkisi tükenecek idari işlem olsa dahi idarenin savunması alınmaksızın yürütmenin durdurulması talebi kabul edilmemektedir.
Uygulanmakla etkisi tükenecek idari işlem kavramı, hukukun teknik sınırları içerisinde anlatılınca kavramın sanki sadece hukuk âleminde yaşadığı ve sadece hukuk âlemine etki ettiği izlenimi verilme ihtimali olunabilir. Ancak kavram, bir insanın haksız yere sınır dışı edilmesini önleyebilecek kadar kuvvetlidir. Veyahut keyfi alınan bir karar sonucu yıkılacak evini koruyabilecektir. Ya da yaşamına devam edip etmeyeceğini belirleyecek kararları kapsamaktadır. İnsanlara doğayı koruma fırsatını tanımaktadır. Bir öğrencinin sebepsiz yere eğitim-öğretim süresini uzatmasına mani olabilmektedir.
Hukuki kavramlar yukarıda sayılanlar kadar hayatın içerisinde olduğu gibi kanun koyucunun bir tasarrufla hukuk âleminden ve daha sonra hayatın içerisinden çekilip çıkartılabilir. O ana dek kanun koyucunun kavram üzerindeki tasarrufları haricinde kavramı nitelendirilme noktasında hangi işlemin ‘uygulandığı anda etkisini tükettiğini’ belirleyen, gelen uyuşmazlıkları çözen mahkemelerdedir. Mahkeme kararlarında yıkım, sınır dışı etme, iş yeri kapatma gibi sınırlı işlemler için idarenin savunması beklenmeksizin yürütmenin durdurulması istemlerinin kabul edildiği görülmektedir. Ancak mahkemelerin yapması gereken (veya mahkemelerden beklenen) ise idarenin karşısında zayıf konumda olan bireyin hak ve özgürlüklerini koruyacak şekilde kavramı yorumlamasıdır.
Bu konuda ayrıca Fuat Evsen'in Yürütmenin Durdurulması Kurumunda Uygulanmakla Etkisi Tükenecek İdari İşlemler adlı eserine başvurulabilir.
On İki Levha Yayıncılık