Özet
Covid-19 pandemisi sırasında her hukuk sistemi gibi Avrupa Birliği’ne üye devletlerin yargı sistemleri de yeni koşullara uyum sağlamak zorunda kalmıştır. Sağlık krizinin başlangıcından itibaren CEPEJ tarafından, pandeminin yargı sistemlerine etkileri konusunda çeşitli araştırmalar, çalışmalar yapılmıştır. Bu kapsamda CEPEJ, 10 Haziran 2020’de devletlere rehberlik etmek amacıyla, Yunanistan Bakanlar Komitesi Başkanlığı’nda, Covid-19 krizinin adaletin etkinliği ve yargının işleyişine ilişkin etkisi ve dersleri üzerine bir toplantı düzenledi. Bu toplantının sonunda aşağıda Türkçe çevirisi yapılan “COVID-19 Pandemisi Sırasında ve Sonrasında Yargı Tarafından Alınan Dersler ve Karşı Karşıya Kalınan Zorluklar Hakkındaki Bildirge” kabul edilmiştir[1]. Bu çalışmada da öncelikle bu Bildirge’nin Türkçesine yer verilecek, ardından ülkemizde alınan tedbirlerle bir karşılaştırma yapılacak ve son olarak Bildirge önemli yönleriyle değerlendirilecektir.
Abstract
During the Covid-19 pandemic, the judicial systems of the European Union member states, had to adapt to new conditions. Since the beginning of the health crisis, CEPEJ has conducted various studies on the effects of the pandemic on judicial systems. In this context, CEPEJ held a meeting on June 10, 2020, at the Presidency of the Committee of Ministers of Greece, on the effectiveness of the Covid-19 crisis and its effects on the functioning of the judiciary and its lessons. At the end of this meeting, the “Declaration on the Lessons Learned and Difficulties Faced by the Judiciary During and After the COVID-19 Pandemic” was accepted. In this study, firstly the Turkish of this Declaration will be included, then a comparison will be made with the measures taken in our country and finally the Declaration will be evaluated with its important aspects.
Giriş
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin kararı ile 2002 yılında oluşturulan Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği İçin Avrupa Komisyonu (CEPEJ)’nun amacı, üye devletlerde yargının etkinliğini ve işleyişini iyileştirmek ve Avrupa Konseyi tarafından bu amaçla hazırlanmış olan sistemlerin uygulamasını geliştirmektir. CEPEJ, Avrupa’da hukuk devleti ve demokrasinin geliştirilmesi üzerine odaklanmıştır. CEPEJ, Avrupa Konseyi’ne üye devletlere, bütün yargı süjelerini dikkate alarak yargının yapılanması konusunda uygulamaya yönelik öneriler sunmak ve makul süre içerisinde adil yargılamayı sağlamaya yönelik etkili yollar bulmak amacıyla kurulmuştur.
CEPEJ zaman zaman üye devletlerde uygulanmasını tavsiye ettiği, özellikle adil yargılanma hakkını temel alan ilkeler ortaya koymaktadır. Bu misyon kapsamında CEPEJ, 10 Haziran 2020’de üye devletlere rehberlik etmek amacıyla, Yunanistan Bakanlar Komitesi Başkanlığı’nda, Covid-19 krizinin adaletin etkinliği ve yargının işleyişine ilişkin etkisi ve dersleri üzerine bir toplantı düzenledi[2]. Bu toplantının sonunda aşağıda Türkçe çevirisi yapılan “COVID-19 Pandemisi Sırasında ve Sonrasında Yargı Tarafından Alınan Dersler ve Karşı Karşıya Kalınan Zorluklar Hakkındaki Bildirge” kabul edilmiştir[3]. Bu Bildirge’de temel alınan ilkeler de pandemi döneminde alınacak önlemlerin esaslarını düzenlemektedir. Bu ilkeler üye devletler açısından bağlayıcı olmamakla birlikte, tavsiye edici niteliktedir. Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı da, CEPEJ ilkelerini yakından takip etmekte ve onları hukuk sistemimize dahil etme eğilimindedir. Pandemi dönemine özgü tavsiye edilen bu ilkeler de, yargının işleyişinin devamlılığı gereğince adil yargılanma hakkının tesisine katkı sağlaması bakımından oldukça önemlidir.
I. COVID-19 Pandemisi Sırasında ve Sonrası Yargı Tarafından Öğrenilen Dersler ve Karşılaşılan Zorluklar Konusunda Bildirge
Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği İçin Avrupa Komisyonu (CEPEJ), Örgütün üye Devletlerini Avrupa Konseyi standartlarına uygun olarak faaliyet göstermelerini ve Avrupa Konseyi standartlarına uygun hareket etmelerini sağlamak için yargı sistemlerinin verimliliğini ve kalitesini iyileştirmeleri konusunda desteklemektedir.
COVID-19 salgını, üye devletlerde mahkemeler ve adli makamlar için zorluklar yaratan, ciddi insanî ve sosyal sonuçları olan bir sağlık krizidir. Salgın aynı zamanda, yargı sistemlerinde ortaya çıkabilecek yenilikçi önlemler üzerinde düşünmeye davet ediyor.
Üye Devletler, kısa süre içinde yeni koşullara uyum sağlamak ve mahkemelerinin işleyişini sağlamak amacıyla mevcut kaynaklardan en iyi şekilde yararlanmak için önemli derecede çaba sarf etmişlerdir. Bu ivmeyi korumalı ve deneyimlerden dersler çıkarmalılar. Kriz, yargı sistemlerindeki eksiklikleri mazur görmek ve hatta standartları düşürmek veya yasal garantileri ihlal etmek için kullanılamaz.
Böyle bir sağlık krizi tekrar edilebilir. Yargı sistemleri, bir yandan bireysel haklara saygı gösterirken diğer yandan da mahkemelerin işleyişinin sürekliliğini ve adalete erişimi sağlamak için etkili çözümler üreterek hazırlıklı olmalıdır.
Bu bağlamda CEPEJ, üye Devletlere aşağıdaki önemli ilkeleri hatırlatmak ister:
İlke 1 (İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü)
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 5. Madde - Özgürlük ve güvenlik hakkı ile (AİHS) 6. Maddesi - Adil yargılanma hakkı ilkeleri her zaman korunmalı ve kriz sırasında özellikle önemli hale gelmelidir. Yargının ve adalet uzmanları tarafından sağlanan hizmetlerin sürekli işleyişinin Avrupa standartlarına göre sağlanması gerekmektedir. Adalete güven, kriz anında bile devam etmelidir.
Bir kriz, anında ve acil müdahale gerektirir. Ancak krize verilecek her türlü tepki kesinlikle hukukun üstünlüğü ilkesine dayanmalı ve insan haklarına saygı göstermeli, onları korumalıdır. Acil durum önlemleri kanunîlik, hukukî belirlilik ve orantılılık ilkelerine saygı göstermeli ve bu çerçevede sürekli olarak yeniden değerlendirilmelidir. Acil durum düzenlemeleri konusunda, uygun olduğu ölçüde adlî makamlara ve adalet uzmanlarının temsilcilerine danışılmalıdır. Alınan tüm tedbirlerin sabit bir bitiş tarihi olmalı ve zamanında adlî inceleme mümkün olmalıdır.
İlke 2 (Adalete Erişim)
Pandemi sürecinde, adliye çalışanlarının ve mahkeme kullanıcılarının sağlık ve güvenliğini korumak için mahkemelerin kapatılması gerekebilir. Bu, hukukun üstünlüğünün temel ilkelerinden biri olan adalete erişimde önemli bir sınırlamaya neden olduğundan, dikkatli ve orantılı bir şekilde yapılmalıdır.
Çevrimiçi hizmetler gibi alternatif yollarla adalete erişimi sağlamak veya mahkeme web siteleri ve diğer iletişim araçları (telefon, e-posta, vb.) aracılığıyla bilgiye erişimi güçlendirmek dahil olmak üzere, devlet, yargı hizmetini mümkün olduğunca sürdürülmelidir.
Tüm adalet uzmanlarıyla (avukatlar, icra görevlileri, arabulucular ve sosyal hizmetler dâhil) daha fazla istişare ve koordinasyon, adalete iyi bir erişim düzeyi sağlamaya yardımcı olacaktır.
Tüm kullanıcılar için adalete erişim sağlanmalı, ancak sağlık krizi anında, durumdan daha fazla zarar görme riski altında olan savunmasız gruplara özel dikkat gösterilmelidir. Bu nedenle, yargı sistemleri bu grupları ilgilendiren davalara, özellikle kadınlara ve çocuklara yönelik, yaşlıları veya engellileri içeren veya ciddi ekonomik durumları ilgilendiren davalara öncelik vermelidir. Krizden kaynaklanan güvenlik açıkları da dikkate alınmalıdır.
İlke 3 (Kişi Güvenliği)
Sağlık krizi sırasında ve sonrasında tüm adalet çalışanlarının ve mahkeme kullanıcılarının sağlık ve güvenliğinin sağlanması bir öncelik olmalıdır. Mahkeme binalarında gerekli fiziksel mesafeye uymak için güvenlik önlemlerinin alınması gerekir. Tüm önlemler, istişare halinde hazırlanmalı ve ilgili herkese açık bir şekilde açıklanmalı, düzenli olarak değerlendirilmeli ve yeni koşullara uyarlanmalıdır. Mahkeme altyapısına ek yatırım gerektirebilirler.
Uzaktan çalışma, adalet uzmanlarına açık olmalıdır. Gerekli güvenli bilişim teknolojisi ekipmanı sağlanmalıdır. Uzaktan çalışma sırasında sağlık durumlarına ve özellikle bunların uygun destek gerektirebilecek istisnaî çalışma koşulları olduğu gerçeğine özel dikkat gösterilmelidir.
İlke 4 (Davanın akışını, kalitesini ve performansını izleme)
Mahkemelerin işleyişine ilişkin iyi işleyen dava yönetimi sistemleri ve istatistiksel veri toplama mekanizmaları özellikle bir sağlık krizi sırasında oldukça önem arz eder.
Mahkeme yönetiminden sorumlu mahkeme başkanları, hâkimler ve yetkililer, uzaktan da olsa, sorumluluklarına göre davaları izlemeye ve yönetmeye devam etmelidir. Bu, davaların objektif ve adil kriterlere dayalı olarak olarak öncelik sırasına konulmasını, gerektiğinde yeniden dağıtımını sağlayarak etkin şekilde adaleti sağlamayı içerir.
İşleme konulamayan davaların sayısı ve duruşmaların ertelenmesi göz önüne alındığında, insan kaynakları ve bütçe desteği mahkemelerin gecikmeleri gidermek için bir plan yapmalarına yardımcı olmalıdır.
Kriz sırasında ve sonrasında kaynakların yerel gerçekliğe olabildiğince yakın, daha iyi ve esnek bir şekilde tahsis edilmesine izin vermek, mahkemelerin acil durum işleyişini sağlamada ve yargı sistemlerindeki mevcut zorlukların herhangi bir şekilde ağırlaşmasını önlemede etkilidir.
İlke 5 (Siber adalet)
Bilgi teknolojilerine başvurma, adalet hizmetine sağlık krizi sırasında da işlemeye devam etme fırsatı sunmaktadır. Ancak hızla ortaya çıkması ve aşırı kullanımı eşit derecede olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Çevrimiçi hizmetler, uzaktan duruşmalar ve video konferanslar gibi bilişim teknolojileri çözümleri ve dijital adaletin gelecekteki gelişimi, her zaman adil yargılamanın temel haklarına ve ilkelerine saygı göstermelidir.
Bilişim teknolojileri dağıtımının doğasında olan riskleri azaltmak için, tüm kullanıcılar için bunların kullanımı ve erişilebilirliği açık bir yasal temele sahip olmalıdır. Bu açıdan en savunmasız gruplara özel dikkat gösterilmelidir. Bu teknolojilerin kullanımının adaletin sağlanması üzerindeki etkisi bu nedenle düzenli olarak değerlendirilmeli ve gerektiğinde iyileştirici önlemler alınmalıdır. Siber güvenliğin sağlanması ve kişisel verilerin korunması öncelik olmalıdır.
İlke 6 (Eğitim)
Gelecekteki bir sağlık krizinin etkili yönetimi için eğitim esastır. Yargı eğitimi, bilişim teknolojileri kullanımı da dahil olmak üzere ortaya çıkan ihtiyaçlara uyum sağlamalıdır. Sağlık krizi sırasında ve sonrasında adalet çalışanlarını desteklemek için yeni müfredat geliştirilmelidir.
Mahkemelerin kapatılması ve uygulamaya konulan tecrit tedbirleri, adalet uzmanlarının güvenli ve emniyetli bir ortamda evden eğitime daha fazla zaman ayırmasına olanak sağlayabilir. Eğitim kurumları, e-öğrenme platformlarının kullanımını geliştirmelidir.
Adalet uzmanları için uzaktan çalışma konusunda özel eğitim sağlanmalıdır.
Adalet uzmanlarına COVID-19 pandemisinden kaynaklanan yeni dava türleri hakkında özel eğitim de verilmelidir.
Bu tür özel eğitim ihtiyaçları konusunda yetkili kurumlar, çevrimiçi anketler de dahil olmak üzere, adalet uzmanlarına danışmalıdır.
İlke 7 (Geleceğe dönük adalet)
COVID-19 salgını, acil durum yenilikçi uygulamaların tanıtılması için de bir fırsat olmuştur. Yeni uygulanan çözümlerin faydalarından yararlanmak için yargı için bir dönüşüm stratejisi geliştirilmelidir. Geleneksel mahkeme işleyişinin bazı yönleri yeniden gözden geçirilmelidir (medyayla ilişkiler, yeni teknolojilerin kullanım düzeyi, özellikle arabuluculuk olmak üzere alternatif uyuşmazlık çözümüne daha fazla başvuru).
Yargının gelecek için dönüştürülmesine olumlu bir şekilde yaklaşılmalı ve AİHS’de güvence altına alınan temel haklara her zaman saygı gösterilmelidir. Yargı sistemindeki tüm aktörler arasında gerekli diyaloğu sürdürmek ve sağlık krizi zamanında hâkimler, savcılar, mahkeme personeli, avukatlar, icra memurları, noterler, arabulucular ve uzmanlar arasında oluşturulan yeni ilişkilerden yararlanmak da uygun olacaktır.
Sonuç
CEPEJ, son 15 yılda yargı sistemlerinin verimliliğini ve kalitesini analiz etmek ve desteklemek için metodolojilerini, araçlarını ve en iyi uygulamalarını geliştirmiştir. Bu araçlar, özellikle kriz döneminde ve sonrasında, adaletin işleyişinin iyileştirilmesine yönelik değerlendirme sürecinin bir parçası olarak - olumlu ve olumsuz - dersler çıkarmak için yararlı olabilir.
İlkeler Bildirgesi, adaletin kamu hizmetini etkileyen bir kriz döneminde üye Devletlere rehberlik sağlamak için CEPEJ’in olası yeni yol haritasına (“feuille de route”) temel oluşturmaktadır.
II. Türk Yargı Sisteminde Alınan Önlemler
Türk yargı sistemi içerisinde mahkemelerin pandemi döneminde yargının işleyişine ilişkin genel bir kanun çalışması yapılmamış[4], bunun yerine çeşitli kanunlarda birtakım eklemeler, yenilikler getirilmiştir[5]. Mahkemelerde pandemi sürecinde yargının işleyişine ilişkin alınacak tedbirler, Adalet Bakanlığı tarafından Mayıs ayında belirlenmiştir. Bu kurallar “Adalet Hizmetlerinde Koronavirüs Tedbirleri Kapsamında Yeni Çalışma Esasları Kılavuzu” (“Kılavuz” olarak anılacaktır) altında Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanmıştır[6]. Kılavuzda ayrıntılı şekilde pandemi sebebiyle adliyelerde alınacak tedbirler açıklanmıştır. Bu tedbirler arasında maske kullanımı, adliyelere girişte ateş ölçümü, adliyelerde sosyal temasın sınırlandırılması için mesafe kuralları ile hem adliyelerde hem mahkeme salonlarında kişi sınırlaması yapılması, birtakım yargısal işlemlerin (dosya inceleme yetkisi gibi) sınırlandırılması, elektronik kaynakların daha fazla kullanımı gibi ana başlıklar yer almaktadır. Ancak bu tedbirler tek başına pandemi döneminde yargı faaliyetinin temel haklara saygılı şekilde yürütülmesi konusunda yeterli değildir. CEPEJ’in “COVID-19 Salgını Sırasında ve Sonrasında Yargı Tarafından Alınan Dersler ve Karşı Karşıya Kalınan Zorluklar Hakkındaki Bildirge”de (“CEPEJ İlkeleri” olarak anılacaktır) belirlenen ilkeler esas alındığında, pandemi döneminde mahkemelerin işleyişi konusunda birtakım eksikliklerin varlığını saptamak mümkündür.
A. Pandemi Döneminde Adaletin İşleyişi Konusunda Genel Bir Kanun Düzenlemesi Bulunmaması
Pandeminin yargı sistemlerinde doğurduğu kriz ortamı sebebiyle pek çok hukuk sistemi bu döneme özgü kanun çalışmaları yapmıştır[7]. Hukuk sistemimizde bu yönde genel bir kanun çalışmasının olmaması, hukukî belirlilik açısından sorunlar yaratmaktadır[8]. Çok sayıda hukuk sistemi bu konuda genel kanunlar kabul etmiş, buna bağlı olarak da sektörel bazda (sağlık, hukuk, ticaret gibi) alınacak önlemler için ilave kurallar kabul etmiştir[9]. Hukuk sistemimizde ise bu şekilde genel bir kanun düzenlemesi bulunmamakta; adliyelere girişte ateş ölçümü yapılması, adliyelerde ve mahkemelerde kişi sınırlaması kabul edilmesi, sosyal mesafenin korunması ve insan sirkülasyonunun adliyelerde sınırlandırılması gibi temel konular Adalet Bakanlığı’nın Mayıs ayında yayımladığı, yukarıda zikredilen Kılavuz’a dayanmaktadır. Özünde adalete erişimi ve hak arama özgürlüğünü sınırlandıran bu düzenlemelerin kanunî düzlemde kabul edilmesi ve ayrıntılarının belirlenmesi gerekirdi. Dolayısıyla pandemi krizinde adliyelerde alınan önlemler bile esasen Anayasa ve kanunîlik ilkesi bakımından sorunludur.
Alınan önlemlerin genel bir kanunî düzlemde kabul edilmemesi, bazı eksikliklerin, aksamaların doğmasına da sebebiyet vermektedir. En önemlisi pandeminin yarattığı kriz ortamında kişilerin adalete etkin erişimi önünde engeller yaratmaktadır. Bu sebeple CEPEJ İlkeleri’nde de belirtildiği üzere kanunîlik, hukukî belirlilik ve orantılılık ilkelerine uyumlu, sabit bitiş tarihi bulunan ve yargı denetimine tâbi acil durum önlemlerini kapsayan bir kanun çalışması yapılması adalete etkin erişimi sağlayacaktır (İlke 1).
B. Çevrimiçi Hizmetler Aracılığıyla Adalete Erişimin Sağlanması Konusunda Eksiklikler
Kılavuz’da UYAP üzerinden yargılama işlemlerinin yürütülmesi konusunda birtakım önlemler alınmıştır. Bununla birlikte CEPEJ İlkeleri’nde belirtildiği gibi (İlke 2) alternatif yollarla adalete erişimi sağlamak veya mahkeme web siteleri ve diğer iletişim araçları aracılığıyla bilgiye erişimi güçlendirerek yargı hizmetinin yürütülmesi konusunda ciddi tedbirler alındığını ifade etmek güçtür. Öncelikle hukuk sistemimizde birtakım yargısal işlemlerin gerçekleştirilmesi için mahkeme web sitelerinin kullanımı, mahkemelere telefonla erişim yoluyla bazı bilgilerin edinilmesi gibi konularda pandemi dönemine özgü alınan ilave tedbirler yoktur. Öyle ki, özellikle adlî yıl açılışından bu yana avukatlar yoğun bir duruşma trafiğine girmiş, maalesef ki bu duruşmaların önemli bir kısmı da belirli belgelerin, delillerin getirilip getirilmediği veya beyan açıklamasına dayanan duruşmalardır. Özellikle pandemi döneminde, sadece belirli delillerin dosyaya ibraz edilip edilmediği konusunda duruşmalar yapılması adliyelerde gereksiz bir insan sirkülasyonu yaratmaktadır. Ses ve görüntü kaydı yoluyla duruşmaların yapılması mümkün olmasına (HMK m. 149) ve pandemi döneminde bu şekilde duruşma yapılmasını kolaylaştırmak amacıyla kanun değişikliği yapılmışına rağmen[10], şu an sadece pilot bölgede uygulama alanı bulan ses ve görüntü kaydı yoluyla duruşma yapılması da bu yönde alınan önlemler arasında sayılmaz. Yargı sistemimizde bu konuda daha fazla sayıda tedbir alınması gerekmektedir.
C. Davanın Akışını, Kalitesini ve Performansını İzleme Konusunda Eksiklikler
CEPEJ İlkeleri’nde de belirtildiği üzere, özellikle pandemi döneminde yargının etkin bir şekilde işleyebilmesi için ciddi bir dava yönetim sistemi bulunması gerekir (İlke 3). Bu dönemde adaletin işleyişine ilişkin hızlı şekilde ve güvenilir yöntemlerle istatistik bilgisi elde etmek son derece önemlidir. Bu yönde istatistiksel verileri toplayarak dava yönetiminde veya yargı işleyişinde revizyona giden çok sayıda hukuk sistemi vardır. Örneğin Birleşik Krallık’ta henüz sadece Mayıs ayında ayrıntılı şekilde veriler toplanmış, istatiksel değerlendirme yapılmış ve bu değerlendirmeler de Birleşik Krallık’da adaletin işleyişi konusunda ilave önlemler alınması ile sonuçlanmıştır[11]. Pandemi dönemine ilişkin Türk yargı sisteminde kayda değer bir istatiksel çalışma, veri toplama gibi bir çalışmaya rastlanılamamıştır. Yine CEPEJ İlkeleri’nde belirtildiği şekilde davaların objektif ve adil kriterlere dayalı olarak öncelik sırasına konulması, gerektiğinde yeniden dağılımı gibi adalete erişimi kriz anında kolaylaştırmak hukuk devleti bakımından önemli bir ihtiyaçtır. Ancak hukuk sistemimizde de bu konuda ilave bir önlem alınmamaktadır. Oysa ki kira uyarlama davaları, iş sözleşmesinden kaynaklanan davalar pandemi döneminde özel öneme sahip olabilecek uyuşmazlık türleridir. Bu tür uyuşmazlıkların kısa sürede çözümü için ilave önlemler alınması, kriz döneminde adalete etkin erişimi sağlayabilecek tedbirlerdir. Ancak bu konuda da yargı sistemimizde herhangi bir adım atılmamıştır.
D. CEPEJ İlkeleri’nin İfadesiyle “Siber Adaletin” İşleyişi Konusunda Gerekli Alt Yapı Hazırlığı Yapılmadan, Aşırı Tedbirler Alınması Endişesi
CEPEJ İlkeleri’nin bilgi teknolojilerine başvurma konusundaki hassas yaklaşımı son derece önemlidir. Bilgi teknolojilerine başvurma, adalet hizmetine sağlık krizi sırasında da işlemeye devam etme fırsatı sunmaktadır; ancak hızla ortaya çıkması ve aşırı kullanımı eşit derecede olumsuz sonuçlar doğurabilir (İlke 5/I). Çevrimiçi hizmetler, uzaktan duruşmalar ve video konferanslar gibi bilişim teknolojileri çözümleri ve dijital adaletin gelecekteki gelişimi, her zaman adil yargılamanın temel haklarına ve ilkelerine saygı göstermelidir (İlke 5/II). Pandemi özellikle yargının işleyişinde bilgi teknolojisinin kullanımı konusunda ciddi bir fırsat olarak değerlendirilebilir; ancak bunun CEPEJ İlkeleri’nde belirtildiği gibi aşırı kullanımı temel haklar bakımından birtakım sıkıntıları beraberinde getirebilir. Bu konuda hukuk sistemimiz bakımından önemli bir gelişme, ses ve görüntü kaydı yoluyla duruşmaların icrasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 149. maddesinde -pandemi dönemi ile sınırlı olmaksızın- değişikliğe gidilmiş olmasıdır. Şüphesiz ki, ses ve görüntü kaydı yoluyla duruşmanın icrası adalete erişimi kolaylaştıran, istinabe gibi doğrudanlık ilkesini zedeleyen bir kuruma alternatif olarak önemli bir imkândır. Ancak pandemi döneminin yarattığı kriz ortamında, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda her iki tarafın rızasının aranması konusundaki koşulun kaldırılmasıyla birlikte, çok sayıda avukatın evlerinden veya ofislerinden adliyeye hiç gitmeden duruşmalara katılma imkânı olacaktır. Ses ve görüntü kaydıyla duruşmaların icrası, pandemi ilan edilen kriz dönemlerinde gerçekten etkili bir adalete erişim aracı hâline gelebilirken, yine pandemi döneminde kalıcı bir kanun değişikliği ile yargıyı e-duruşma dönemine evirme olasılığı yargısal temel hakların korunması konusunda önemli endişeler yaratabilmektedir. Bu sebeple CEPEJ İlkeleri’nde belirtildiği şekilde, özellikle ses ve görüntü nakli yoluyla duruşmaların icrası gibi yöntemler aracılığıyla yargıda bilgi teknolojilerinin kullanılması konusunda hassas davranılmalı, aşırı kullanıma imkân verilmemeli, kriz dönemine özgü bu konuda alınan önlemler olağan dönemlerin olağan yargısal araçları hâline dönüştürülmemelidir.
E. Yargı Eğitimine Verilen Önemin Artırılması İhtiyacı
CEPEJ İlkeleri’nde belirtildiği üzere, bir sağlık krizinin etkin yönetimi için eğitim şarttır ve yargı eğitimi, bilişim teknolojileri kullanımı da dahil olmak üzere ortaya çıkan ihtiyaçlara uyum sağlamalıdır (İlke 6). Bu eğitim özellikle Covid-19 pandemisinden kaynaklanan yeni uyuşmazlık türlerini ve uzaktan çalışmanın esaslarını da kapsamalıdır (İlke 6/III-IV). Bugün için yargı sistemimiz maske kullanımı, sosyal mesafe kuralları, adliyelerde insan sirkülasyonunu engelleme gibi daha yüzeysel tedbirlerin ötesinde, yukarıda kısaca değindiğimiz üzere daha derin birtakım tedbirlere ihtiyaç duymaktadır. Bu tedbirler ve yeni normal döneme ilişkin pek çok uygulama eğitim, bilgilendirme, kamuoyunu aydınlatma gibi gereksinimlere ihtiyaç duymaktadır. Bu konuda hem Adalet Bakanlığı hem de kamu otoriteleri yargı çalışanlarını da hak arayan vatandaşları da daha fazla bilgilendirmeli, eğitmelidir. Bu konularda gerekli ölçüde anketler yapılmalı, ihtiyaçlar belirlenmelidir.
F. Geleceğe Dönük Adalet Konusunda, Pandeminin Bir Fırsata Dönüştürülerek Yargı Mekanizmasının Ağır İşleyen Çarklarının Uygun Araçlarla ve Temel Haklara Saygılı Şekilde İyileştirilmesi İhtiyacı
CEPEJ İlkeleri’nde belirtildiği üzere, pandemi gibi çok nadir rastlanabilecek krizler, özellikle sistemin ağır ve eksik yönlerini tespit edip bunları dönüştürmek için bir fırsat yaratabilecektir (İlke 7). Yargı sistemimiz de bunun farkında olarak gerekli düzeltmeleri yargısal haklara saygılı şekilde gerçekleştirmelidir. Örneğin gerçekten de özellikle pandemi döneminde, mahkemelerde hiçbir esasa ilişkin işlemin yapılmadığı, sadece belirli belge ve bilgilerin dosyaya girip girmediğine ilişkin duruşma düzeni gözden geçirilmelidir; avukatların 2-3 saat adliye koridorlarında duruşma beklemesinin önüne geçmek için atılabilecek tedbirler değerlendirilmelidir. Bu gereklilik sadece mahkeme görevlileri değil icra dairesi görevlileri, noterler, arabulucular için de geçerli olmalıdır. Örneğin arabuluculuk uygulamalarında telekonferans görüşmelerinin sınırlarının ne olması gerektiği konusunda belirlemeler yapılmalı; elektronik noterlikteki eksiklikler, aksaklıklar belirlenmelidir. Bu yönden konuya ilişkin mevzuat hükümlerine uyulması sağlanmalıdır.
III. CEPEJ Bildirgesi Üzerine Genel Değerlendirme
Pandeminin yargılama sistemleri üzerinde derinlemesine bir etki yaratması, elbette hiç bir hukuk sisteminin sürecin başından tahmin edebileceği bir durum değildi. Ancak bu dönemde alınan önlemlerin, benimsenen ilkelerin yargılamanın esasını zedelemeyecek şekilde ve dönemsel olması son derece önem arz etmektedir. CEPEJ’in belirlemiş olduğu ilkeler bu konuda aydınlatıcıdır. Bu bağlamda Konsey’in özellikle bazı kilit ilkelerinin altını çizmekte fayda bulunur:
-
Adalete güven kriz anında bile devam etmelidir (İlke 1).
-
Krize verilecek her türlü tepki kesinlikle hukukun üstünlüğü ilkesine dayanmalı ve insan haklarına saygı göstermeli, onları korumalıdır (İlke 1).
-
Acil durum önlemleri kanunîlik, hukukî belirlilik ve orantılılık ilkelerine saygı göstermeli ve bu çerçevede sürekli olarak yeniden değerlendirilmelidir (İlke 1).
-
Alınan tüm tedbirlerin sabit bir bitiş tarihi olmalı ve zamanında adlî inceleme mümkün olmalıdır (İlke 1).
-
Pandemi sürecinde, adliye çalışanlarının ve mahkeme kullanıcılarının sağlık ve güvenliğini korumak için mahkemelerin kapatılması gerekebilir. Ancak bu durumun istisnaî olduğu, hukukun üstünlüğünün temel ilkelerinden biri olan adalete erişimde önemli bir sınırlamaya neden olduğundan, dikkatli ve orantılı bir şekilde yapılması gerektiği her zaman hatırlanmalıdır (İlke 2).
-
Mahkemelerin işleyişine ilişkin iyi işleyen dava yönetimi sistemleri ve istatistiksel veri toplama mekanizmaları özellikle bir sağlık krizi sırasında oldukça önem arz eder. Mahkeme yönetiminden sorumlu mahkeme başkanları, hâkimler ve yetkililer, uzaktan da olsa, sorumluluklarına göre davaları izlemeye ve yönetmeye devam etmelidir. Bu, davaların objektif ve adil kriterlere dayalı olarak olarak öncelik sırasına konulmasını, gerektiğinde yeniden dağıtımını sağlayarak etkin şekilde adaleti sağlamayı içerir (İlke 4).
-
Bilgi teknolojilerine başvurma, adalet hizmetine sağlık krizi sırasında da işlemeye devam etme fırsatı sunmakla birlikte, hızla ortaya çıkmasının ve aşırı kullanımının eşit derecede olumsuz sonuçlar doğurabileceği herzaman göz önüne alınmalıdır.
Belirlenen bu ilkeler, pandeminin sona ermesinden sonra salgın sebebiyle alınan tedbirlerin kalıcı etkiler bırakmaması gereğini vurgulamaktadır. Aynı zamanda kısa bir süre içerisinde üye devletlerde yargının yaşadığı sorunlar tespit edilerek verilen bu tavsiye ilke kararları konusunda, herzaman hukuk sistemleri yeniliklere ve değişimlere açık olmalıdır. Zira içerisinde bulunduğumuz pandemi, zaten bu gereği zorunlu hale getirmektedir. Ama aynı zamanda yargı sistemleri de bu konudaki değişimlere ve yeniliklere herzaman açık olmalıdır.
Sonuç
Covid-19 virüsü sebebiyle ortaya çıkan kriz sadece bir sağlık krizi değildir, toplumun her tabakası ve her birleşeni bu krizden etkilenmektedir. Yargı mekanizması da pandeminin etkilerinden kesin bir şekilde korunması beklenen bir çarktır. Zira kişilerin yargıya güveni sarsılırsa, yargı sistemindeki eksiklikler veya aksaklıklar adalete erişimini engellerse veya ölçüsüzce sınırlandırırsa, toplum topyekün olarak bu sonuçtan etkilenecektir. Bu sebeple alınması gereken önlemler maske takma, adliyeye girişte ateş ölçümü, kişi sınırlamaları gibi ilk derecede gerekli ancak tek başına yeterli olmayan tedbirlerle sınırlı kalmamalıdır. Mutlaka bu süreçte kişilerin yargı düzeninden beklentileri, rahatsızlıkları araştırılmalı; gerekli önlemler yargısal temel haklara saygılı şekilde düşünülmeli; yargı düzeni kendisini pandemi krizinin gerekliliklerine adapte edebilmeli ve en önemlisi yargıda alınacak tüm tedbirlerin Anayasa’ya uyumlu şekilde kanunî temelleri bulunmalıdır. Ancak bu gerçekleştiği takdirde devlet yargısal temel haklara saygılı şekilde süreci yönetip sürdürebilecektir.
Dipnotlar
https://rm.coe.int/declaration-en/16809ea1e2 (Erişim tarihi: 15.09.2020). ↩︎
https://www.coe.int/en/web/cepej/impact-and-lessons-of-the-health-crisis-on-the-efficiency-of-justice-and-the-functioning-of-judicial-systems/-/asset_publisher/CZBtoR4QVYbQ/content/exceptional-meeting-of-the-cepej-on-the-impact-and-lessons-of-the-health-crisis-on-the-efficiency-of-justice-and-the-functioning-of-judicial-systems?inheritRedirect=false&redirect=https%3A%2F%2Fwww.coe.int%2Fen%2Fweb%2Fcepej%2Fimpact-and-lessons-of-the-health-crisis-on-the-efficiency-of-justice-and-the-functioning-of-judicial-systems%3Fp_p_id%3D101_INSTANCE_CZBtoR4QVYbQ%26p_p_lifecycle%3D0%26p_p_state%3Dnormal%26p_p_mode%3Dview%26p_p_col_id%3Dcolumn-4%26p_p_col_pos%3D2%26p_p_col_count%3D4 (Erişim tarihi: 15.09.2020). ↩︎
https://rm.coe.int/declaration-en/16809ea1e2 (Erişim tarihi: 15.09.2020). ↩︎
Bu konuda bir kanun önerisi teklifi konusunda bkz. Özekes M./Seven V., Fevkalade Hallerde Adalet Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Süreler Hakkında Kanun Önerisi, Covid-19 Salgınının Hukuki Boyutu, Hukukun Tüm Alanlarında Değerlendirmeler (Ed. Özekes M.), Oniki Levha Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2020, s. 13-18. Ayrıca bu konuda bkz. Özekes M., Covid-19 Salgınının Medenî Usûl ve İcra İflâs Hukuku Alanında Ortaya Çıkardığı Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Covid-19 Salgını Dolayısıyla Ulusal veya Uluslararası Alanda Ortaya Çıkan/Çıkabilecek Hukuki Sorunların Tespiti ile Bunların Çözümüne Yönelik Öneriler Raporu, TÜBA, Ankara 2020, s. 113. ↩︎
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Atalı M./Erdoğan E., Covid-19 Salgını Sebebiyle Yapılan Düzenlemelerin Medeni Usul Hukuku Alanına Yansımaları, Covid-19 Salgınının Hukuki Boyutu, Hukukun Tüm Alanlarında Değerlendirmeler (Ed. Özekes M.), Oniki Levha Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2020, s. 21-51. ↩︎
https://rayp.adalet.gov.tr/Resimler/1/dosya/brosur.pdf (Erişim tarihi: 27.09.2020) ↩︎
Bu konuda Avrupa Birliği bazında yapılan bir karşılaştırmalı çalışma için bkz. https://e-justice.europa.eu/content_impact_of_covid19_on_the_justice_field-37147-en.do (Erişim tarihi: 11.11.2020). ↩︎
Bu konuda bir öneri için bkz. Özekes/Seven, s. 13 vd.; Özekes, s. 113. ↩︎
Bu konuda bkz. Aslan A.Ç., Alman ve Avusturya Hukuklarında Covid-19 Salgınının Yargılamalara Etkisi ve Türkiye Bakımından Düşündürdükleri, Covid-19 Salgınının Hukuki Boyutu, Hukukun Tüm Alanlarında Değerlendirmeler (Ed. Özekes M.), Oniki Levha Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2020, s. 85-114; Dişel B., İsviçre Hukukunda Covid-19 Sebebiyle Yargıda Alınan Tedbirler Özellikle Medenî Yargıdaki Düzenlemeler ve Bu Düzenlemelerin Ülkemiz Açısından Değerlendirilmesi, Covid-19 Salgınının Hukuki Boyutu, Hukukun Tüm Alanlarında Değerlendirmeler (Ed. Özekes M.), Oniki Levha Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2020, s. 67-84. ↩︎
Bkz. 7251 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (RG 28.07.2020, S. 31199) m. 17. ↩︎
Bu çalışma için bkz. https://www.judiciary.uk/wp-content/uploads/2020/06/CJC-Rapid-Review-Final-Report-f-1.pdf ↩︎