Lexpera Blog

Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Kapsamında Eşyanın Değerinin Azlığı (TCK m. 3/22, 2. Cümle): “Gümrüklenmiş Değer” ve Gümrük Vergisinin Farklı Hesabı

Özet

15 Nisan 2020 günü 31100 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 5607 sayılı Kaçakçılık Mücadele Kanununun (KMK) m. 3/22’ye 2. cümle eklenmiştir. Buna göre, kaçakçılığa konu eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilebilecektir. Kanun koyucunun eşyanın değerini hafif veya pek hafif şekilde ikili ayrıma göre belirlemesi, Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümlerindeki eşyanın değerinin azlığına yönelik hükümlerden farklı şekildedir. Ayrıca değişiklik sanık lehine bir değişiklik olarak dikkat çekmekte ve Yargıtay kararlarında bu yeni hükmün uygulanması için bozma kararları verildiği görülmektedir. Yargıtay, kaçakçılığa konu eşyanın gümrüklenmiş değerinin belirlenmesi amacıyla dosyaların tarafsız ve bağımsız bilirkişilere gönderilmesi gerektiğine hükmetmekte ve bozma kararı vermektedir. Ancak eşyanın gümrüklenmiş değerinin tespiti bakımından KMK ve Gümrük Kanunu (GK) farklı şekillerde bir hesaplama yapmaktadır. Çalışma, KMK m. 3/22’de yapılan eklemenin eşyanın objektif değerine ve bununla bağlı olarak gümrüklenmiş değerinin tespitinde belirleyici olan gümrük vergisi sorunsalına dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.

Genel Açıklamalar

İnfaz yasasıyla ekonomik suçlar bakımından önem arz eden KMK’da değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliğin Covid 19 salgın hastalığıyla bir bağlantısı bulunmasa da, kanun koyucu Covid 19 salgın hastalığıyla mücadele amacı kapsamında KMK’da da değişiklik yapmıştır.

KMK’daki suçlar, ekonomik suç özelliği göstermektedir. Dolayısıyla bu değişiklik disiplinler arası bir etki doğuracak ve sadece ceza hukuku bakımından değil, ticaret hukuku ve vergi hukuku bakımından sonuçlar meydana getirecektir[1].

Değişiklik neticesinde KMK m. 3/22’ye daha az ceza vermeyi gerektiren bir hal eklenmiştir. KMK m. 3/22’ye eklenen 2. cümleyle, kaçakçılığa konu eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilecektir[2]. Değişikliğin, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndaki eşyanın değerinin pek aşırı olması, hafif olması veya pek hafif olması şeklindeki üçlü ayrıma benzediği ifade edilmelidir[3].

Eşyanın değerine ilişkin inceleme “hafif” ve “pek hafif” şeklinde iki aşamalı olacaktır. İkinci olarak ise eşyanın değerinin azlığı emredici bir indirim nedeni oluşturacaktır. Eğer eşyanın değeri hafifse ceza yarısına kadar, “pek hafif” ise üçte birine kadar indirilecektir. Dolayısıyla, hüküm düzenlenişi itibariyle hakime herhangi bir takdir hakkı vermemektedir. Suçun maddi konusunu oluşturan eşya hafif veya pek hafif değerdeyse, hakim indirim yapmakla yükümlü olacaktır.

I. KMK m. 3/22, 2. Cümlenin TCK’daki Benzer Düzenlemelerden Farkı

KMK düzenlemesi TCK’daki benzer düzenlemelerden farklıdır. Şöyle ki, TCK’da da malvarlığına karşı işlenen bazı suç tipleri bakımında eşyanın değerinin azlığı cezada indirim yapılmasını gerektiren bir hal olarak öngörülmüştür. Örneğin TCK m. 145’te hırsızlık suçu ve TCK m. 150/2’de yağma suçu için, eşyanın değerinin azlığı cezada indirim yapılmasına olanak sağlamaktadır. Düzenlemelerin sonucu olarak suç konusu eşyanın değerinin az olması, cezada indirim yapılabilmesini ya da suçun işlenişi dikkate alınarak ceza vermekten vazgeçilmesini sağlayabilmektedir.

Ancak dikkat edilmelidir ki, gerek TCK m. 145 gerekse de TCK m. 150/2 ile cezada indirim yapılması hakimin takdirine bırakılmıştır. KMK m. 3/22’ye eklenen değişiklik bu yönüyle TCK’deki benzer düzenlemeden farklılaşmıştır. Suç ve ceza politikası bakımından da bu farklılık sorgulanmaya muhtaçtır.

Yargıtay’ın, TCK m. 145 ve m. 150/2 hükümleri itibariyle içtihatlarıyla ortaya koyduğu “ihtiyaç ve değer olarak az olanın seçimi” kriterinin, KMK m. 3/22’ye eklenen değişiklik bakımından nasıl somutlaşacağı ise ayrı tartışma konusunu oluşturmaktadır.

Yargıtay kaçakçılığa konu eşyanın objektif değerine göre eşyanın değerini belirlemektedir. Eşyanın objektif değeri ise eşyanın gümrüklenmiş değeri hesap edilerek belirlenmektedir.

II. KMK m. 3/22, 2. Cümlenin Uygulaması

Bu başlık altındaki açıklamalara geçmeden önce değişiklik öncesinde eşyanın değerinin az olmasının hukuki sonuçlarını kısaca ifade etmek gerekirse; KMK m. 3/22, 2. cümleye ekleme yapılmadan önce eşyanın değerinin azlığı, TCK m. 61 kapsamında değerlendirilmekteydi. Yargıtay 19. CD., 12/03/2020 T., 2019/32097 E., 2020/2865 K. sayılı ilamında:

Sanık ...'ın kargodan teslim aldığı pakette 205 karton kaçak sigara ele geçirildiği olayda; 5237 Sayılı TCK'nin 61. maddesi uyarınca alt ve üst sınırlar arasında temel ceza ve adli para cezası belirlenirken suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı ve failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı unsurları dikkate alınması gerekmekte olup, dosya kapsamına göre sanığın benzer olaylarla karşılaştırıldığında vahamet arz etmeyen fiilinin, eylem ile ceza arasındaki dengeyi bozacak şekilde teşdidi gerektirmediği halde, hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmayacak biçimde, sanık ... hakkında fazla cezaya tayini...” demek suretiyle bozma kararı verdiği görülmektedir.

KMK’da yapılan değişiklik öncesinde de kaçakçılığa konu eşyanın değerinin bağımsız ve tarafsız bilirkişilerce değer tespitinin yapılması gerekliydi. Değişiklik sonrasında da kaçakçılığa konu eşyanın değerinin bağımsız ve tarafsız bilirkişilerce gümrüklenmiş değeri üzerinden tespit edilmesi gereklidir[4]. Buna göre eşyanın değeri niteliğine göre -fahiş, hafif veya pek hafif olması- CIF kıymeti ile gümrük vergileri toplamı, suçun işlendiği tarihteki ekonomik koşullar, paranın satın alma gücü gibi hususlar göz önünde bulundurularak belirlenecektir[5].

Kaçakçılık suçlarının kendine özgü özellikleri nedeniyle suça konu eşyanın niteliğinin belirlenmesinde bilirkişi incelemesi söz konudur. Eşyanın gümrüklenmiş değerinin hesaplanabilmesi bilirkişiler tarafından inceleme yapılmasını gerektirmektedir. Nitekim Yargıtay, 60 adet 60 litrelik bidonlar halinde, toplam 3600 litre kaçak akaryakıtın ele geçirildiği olayda[6], eşyanın gümrüklenmiş değerinin tarafsız ve bağımsız bilirkişiler vasıtasıyla tespit edilmesi hususunu belirterek, bozma kararı vermiştir.

Diğer taraftan KMK m. 3/22’ye eklenen 2. cümle maddi ceza hukukuna yönelik bir değişikliktir. Yargıtay 19. CD., 2019/2814 E, 2020/9155 K sayılı ilamında bu husus: “5607 sayılı yasanın m. 3/18 muhalefet suçuna ilişkindir. Hükümden sonra yürürlüğe giren 7242 Sayılı Kanun'un 61. maddesiyle 5607 Sayılı Kanun'un 3/22. maddesine eklenen ‘Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.’ şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Kanun'un 62. maddesiyle değiştirilen 5607 Sayılı Kanun'un 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, suça konu eşyanın suç tarihindeki gümrüklenmiş değeri tarafsız ve bağımsız bilirkişi vasıtasıyla tespit edilmek suretiyle; 5237 Sayılı TCK'nin 7. maddesi ve 7242 Sayılı Kanun'un 63. maddesiyle 5607 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası mucibince ilgili hükümlerin yasal koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yerel mahkemece yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu bozma nedenidir.[7]” şeklinde vurgulanmıştır.

Maddi ceza hukuku bir fiilin cezalandırılabilirliğinin maddi şartlarını ve hukuksal sonuçlarını ifade etmektedir[8]. Söz konusu değişiklik maddi ceza hukukuna ilişkin bir değişiklik olmakla birlikte sanık lehine bir düzenlemeyi de içermektedir. Dolayısıyla lehe kanunun geçmişe yürümesi kuralı gereği, suçun işlenmesinden sonra yapılan kanun veya kanun değişikliğinin failin lehine olması halinde geçmişe yürüyeceğine ilişkin kuralın uygulanması söz konusu olacaktır. Bu ilke hukuk devletinde bir kuraldır[9]. TCK m. 7/2’de de “suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” denilmektedir. Netice itibariyle hali hazırda gerek derdest ve gerekse de infaz aşamasında olan tüm dosyalara KMK m. 3/22, 2. cümlenin uygulanması gerekmektedir.

Değişikliğin uygulanması bakımından Yargıtay’ın çizdiği çerçeveye geri dönülecek olursa: İfade edildiği üzere KMK m. 3/22, 2. cümleye yönelik Yargıtay kararlarında, 5237 sayılı TCK'nın 7. maddesine, 7242 sayılı Kanun'un 63. maddesine ve 5607 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrasına atıf yapılmaktadır. İlgili hükümlerin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının araştırılmasıyla beraber suça konu kaçak eşyanın gümrüklenmiş değerinin tespiti amacıyla tarafsız ve bağımsız bilirkişilerce inceleme yapılması gerekmektedir. Netice itibariyle de sanığın hukuki durumunun yerel mahkemece yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu ifade edilerek, bu incelemeler yapılmadığından bozma kararı verilmektedir. Bu kapsamda eşyanın değerinin hafif veya pek hafif olması bakımından ölçütü, eşyanın gümrüklenmiş değeri oluşturmaktadır.

III. GK ve KMK Kapsamında Gümrüklenmiş Değer

Eşyanın gümrüklenmiş değerinden ne anlaşılması gerektiği, KMK ve GK hükümlerinin incelenmesini gerektiren önemli bir konuyu oluşturmaktadır[10].

GK’ya bakıldığından, Kanunun m. 3/26 düzenlemesine göre “gümrüklenmiş değer”in, Uluslararası Kıymet Sözleşmesine göre belirlenecek, ithal eşyası için eşyanın CIF kıymeti ile gümrük vergileri toplamı, ihraç eşyası içinse FOB kıymeti ile gümrük vergileri toplamı şeklinde ifade edildiği görülmektedir. KMK da gümrüklenmiş değeri, m. 2/1-b bendinde, GK m. 3/26 hükmünde belirtildiği şekilde düzenlenmiştir. Gümrüklenmiş değer her iki kanunda da aynı şekilde düzenlenmiştir.. Ancak, tanımların içerisine bakıldığında, her iki tanımda da yer alan gümrük vergisinin KMK ve GK’da farklı içerikte olduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre GK m. 3/8-a itibariyle gümrük vergileri, ilgili mevzuat uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin ya da ihracat vergilerinin tümü şeklinde ifade ediliyorken; KMK m. 2/1-a bendinde: “Gümrük idaresi veya başka idarelerce, eşyanın ithali veya ihracına bağlı olarak uygulanan vergiler ile diğer malî yükümlülükler” şeklinde tanımlandığı görülmektedir. Dolayısıyla KMK’ya göre alınan gümrük vergisinin, GK’dan daha geniş bir kapsama sahip olduğu ifade edilmelidir. Bu durumun bir neticesi olarak kaçakçılığa konu eşyanın gümrüklenmiş değerinin, KMK hükümleri dikkate alınarak hesaplanması, GK hükümleri dikkate alınarak hesaplanmış gümrüklenmiş değerden daha fazla olacaktır. Kanun koyucu bu elbetteki takdir yetkisine sahiptir. Ancak geniş bir bağlamdan düşünüldüğünde GK ve KMK arasındaki bu fark ile, gümrük vergisi tanımının hukuk devleti ilkesiyle bağdaşıyor mu sorusu sorulabilir.

İki kanundaki farklı gümrük vergisi tanımıyla bir anlamda suçta ve cezada belirlilik ilkesinin[11] de ihlal edildiği tartışması da ayrı bir başlığı oluşturabilir. Gerek maddi hukuk ve gerekse de usul hukuku kurallarının önceden öngörülebilir bir açıklıkta ve belirlilikte olması, geniş anlamda hukuk devleti olmanın bir sonucudur. Ancak bir hukuk devletinde geçerli ve geniş uygulaması olan iki kanun hükmünün, aynı konuyu birbirinden farklı şekilde düzenlemesinin hakkaniyeti zedelediği, hukuk devletinin temel ilkelerine aykırılık oluşturduğu da ileri sürülebilir görünmektedir.
Gümrük vergisine yönelik KMK ve GK arasındaki farklı tanımın, vergilendirmede güvenliğin sağlanması ilkesinin ihlali anlamına gelmesi de, ayrı bir tartışmayı oluşturmaktadır. Temellerini kanunilik ilkesinde bulan bu ilkenin ihlal edilmesi, hukuk devleti ilkesinin ihlal edilmesini tehlikesini içermektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesinin kararlarında da bu hususa dikkat çekilmektedir:

“Hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri olan belirlilik ilkesine göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması yanında kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gereklidir. Vergilemede belirlilik ilkesi, herhangi bir yükümlülüğün, muafiyet veya istisnanın, hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını, yasa kuralının, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerektirir. Vergilendirme, mükellefler yönünden güvensiz bir sisteme dönüşmemelidir.[12]” (Anayasa Mah. 2016/1, 2017/81 K., T. 29/03/2017)

Diğer taraftan gümrük vergisine yönelik kanunlar arasındaki bu farkın, gizli bir cezalandırma olarak yorumlanabileceği de ifade edilmelidir. Bu haliyle “ne bis in idem” prensibinin (çifte cezalandırma yasağı) ihlal edildiği de gündeme getirilebilecektir. Öyle ki KMK hükümlerinin ihlal edilmesi neticesinde kişiye bir yaptırım uygulanmaktadır. Ancak kişiden, ayrıca daha fazla gümrük vergisi alınması suretiyle bir cezalandırmamı amaçlandığı tartışması da yürütülebilecektir.

Sonuç

Özetle, ilk olarak: KMK’de düzenlenen suç tipleriyle korunan hukuki değerin serbest piyasa ekonomisi, rekabet mekanizması, ekonomik düzen ve devletin ekonomik hakları gibi ulvi hukuki değerler olduğu dikkate alındığında[13], cezayı azaltan emredici bir hal düzenlemesinin TCK’nın benzer düzenlemeleriyle uyumlu olmasına dikkat edilmesi, suç ve ceza politikası bakımından tutarlı bir yaklaşım oluşturacaktır. Suç ve ceza politikası bakımından gerekli olan “tutarlılık” hukuk devleti olmanın vazgeçilmez sonucudur.

Yapılan değişiklik sanık lehine bir düzenleme olması nedeniyle, gerek derdest haldeki gerekse de infaz aşamasındaki tüm dosyalara uygulanmayı gerektirmektedir. Bununla birlikte gümrüklenmiş değerin içeriğinin KMK ve GK bakımından farklı olması, hukuk devleti ilkesinin ve onun koşullarının tartışılmasını güncel hale getirmektedir. Her ne kadar bu şekildeki iki farklı vergilendirme hesabı hususunda takdir hakkına sahipse de, GK ve KMK arasındaki fark, hukuk devleti ilkesiyle birlikte kanunilik ilkesini, aynı bağlamda bireylerden iki kanun hükmüne göre farklı şekilde gümrük vergisi alınması neticesinde vergilendirmede güvenliğin ve eşitliğin, bazı düzenlemelerle örtük bir şekilde ihlalini tartışılır kılmaktadır. Bu noktada iki kanun arasındaki farklı düzenlemenin uyumlu hale getirilmesinin hukuk devleti bakımından tutarlı bir yaklaşım olacağı yönündedir.


Dipnotlar


  1. Ekonomi ceza hukukunun özellikleri bakımından ayrıntılı bir inceleme için bkz. Tiedemann, Klaus; Ekonomi Ceza Hukuku, Tercüme: Ayşe Nuhoğlu, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2017. ↩︎

  2. Balan, Arzu; “İnfaz Yasası ve 5607 Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu m. 3/22’ye Eklenen ‘Eşyanın Değerinin Hafif veya Pek Hafif Olması’ Düzenlemesinin Kısa Bir Değerlendirmesi”, https://www.hukukihaber.net/makale/infaz-yasasi-ve-5607-kacakcilikla-mucadele-kanunu-m322ye-eklenen-h436076.html, E.T: 10.09.2020. ↩︎

  3. 765 sayılı TCK m. 522: “Onuncu babda beyan olunan cürümlerin işlenmesinde cürmün mevzuu olan şeyin veya ika edilen zararın kıymeti pek fahiş ise mahkeme cürme mahsus olan cezayı yarısına kadar artırır ve eğer hafif ise yarısına ve eğer pek hafif ise üçte birine kadar eksiltir.Kıymet tayini için cürmün mevzuu olan şeyin yahut vaki zararın cürüm işlendiği zamandaki kıymeti nazarı dikkate alınır. Yoksa failin istihsal eylediği menfaat hesap edilmez.Eğer fail aynı neviden olan cürümlerden dolayı mükerrer bulunur veya bu babın ikinci faslında yazılı cürümlerden birini işlemiş olursa cezayı tenkise mahal yoktur.” ↩︎

  4. Çilesiz, Seyfettin; Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Açıklaması, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018, s. 437. ↩︎

  5. Erman, Sahir; Kaçakçılık Suçları, Ticari Ceza Hukuku IV, İstanbul, 1981, s. 4; Özen, Mustafa; 5607 Sayılı Kaçakçılık Kanununda Düzenlenen Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara, 2015, s. 284. ↩︎

  6. Yargıtay 19. CD., 2019/19301 E, 2020/9842 K., T. 06.07.2020. ↩︎

  7. Yargıtay 19. CD., 2019/2814 E, 2020/9155 K., T. 30.6.2020. ↩︎

  8. Öztürk, Bahri/ Erdem, Mustafa Ruhan; Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2016, s. 31. ↩︎

  9. Öztürk/ Erdem, s. 128. ↩︎

  10. Ayrıntılı inceleme için bkz. Çoban, Kerim; “İthal Eşyasının Gümrük Kıymeti Gümrüklenmiş Değer ve Ceza Uygulamaları”, https://www.igmd.org.tr/ithal-esyasinin-cif-kiymeti-ithal-esyasinin-gumruk-kiymeti-gumruklenmis-deger-ve-ceza-uygulamalari_haberi, E.T. 08/09/2020. ↩︎

  11. Centel, Nur/ Zafer, Hamide/ Çakmut, Özlem; Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayıncılık, 2017, s. 56. ↩︎

  12. Ayrıntılı inceleme için bkz. Gürdal, Temel/ Ekeryılmaz, Şebnem; “Vergilemede Hukuki Güvenlik İlkesinin Danıştay Kararları Işığında İncelenmesi”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, Ağustos 2018, C. 13, S. 2, s. 207. ↩︎

  13. Gedik, Doğan; 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na Göre Akaryakıt Kaçakçılığı Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018, s.152. ↩︎

Kaynakça

Centel, Nur; Zafer, Hamide; Çakmut, Özlem; Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayıncılık, 2017.

Çilesiz, Seyfettin, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Açıklaması, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018.

Erman, Sahir; Kaçakçılık Suçları, Ticari Ceza Hukuku IV, İstanbul, 1981.

Gedik, Doğan, 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na Göre Akaryakıt Kaçakçılığı Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018.

Gürdal, Temel; Ekeryılmaz, Şebnem, “Vergilemede Hukuki Güvenlik İlkesinin Danıştay Kararları Işığında İncelenmesi”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, Ağustos 2018, C. 13, S. 205-226.

Tiedemann, Klaus; Ekonomi Ceza Hukuku, Tercüme: Ayşe Nuhoğlu, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2017.

Özen, Mustafa; 5607 Sayılı Kaçakçılık Kanununda Düzenlenen Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara, 2015.

Öztürk, Bahri; Erdem, Mustafa Ruhan, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2016. S. 205-226.

İnternet Erişimleri

Balan, Arzu; “İnfaz Yasası ve 5607 Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu m. 3/22’ye Eklenen ‘Eşyanın Değerinin Hafif veya Pek Hafif Olması’ Düzenlemesinin Kısa Bir Değerlendirmesi”,https://www.hukukihaber.net/makale/infaz-yasasi-ve-5607-kacakcilikla-mucadele-kanunu-m322ye-eklenen-h436076.html

Çoban, Kerim; “İthal Eşyasının Gümrük Kıymeti Gümrüklenmiş Değer ve Ceza Uygulamaları”, https://www.igmd.org.tr/ithal-esyasinin-cif-kiymeti-ithal-esyasinin-gumruk-kiymeti-gumruklenmis-deger-ve-ceza-uygulamalari_haberi, E.T. 08/09/2020.

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.
Author image
Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku ABD