Lexpera Blog

Yargı Yoluna Başvurmadan Önce Gidilebilecek Bir İhtiyari Başvuru Türü Olarak: İdari Yargılama Usulü Kanunu 11 Madde Başvurusu

Ülkemizde bir idari uyuşmazlık söz konusu olduğunda bu uyuşmazlığın çözülebilmesi noktasında akla ilk olarak yargı yolu gelmektedir. Halbuki yargı yolu haricinde düzenlenen ve yargı yoluna kıyasen daha avantajlı sonuçlar doğurabilen idari başvuru yolları mevcuttur. Bu yollardan biri olan ve İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. maddesinde düzenlenen ihtiyari başvuru yolu hem başvurucu hem de İdare lehine sonuçların doğmasına hizmet etmektedir. Bu başvuru sonucunda sorunun çözülebilmesi hem zaman açısından hem de maddi açıdan özellikle başvurucu lehine sonuç doğurmaktadır. İdarenin işlemini kendisine yapılan başvuru doğrultusunda bir kez daha hukukilik ve yerindelik bakımından inceleyerek karar vermesi İdareye olan güvenin pekiştirilmesi noktasında önemli bir işleve sahiptir. İlgililerin bu başvuru yoluna daha çok gitmeleri konusunda teşvik edilmeleri ve başvurunun sakıncalı yönlerinin giderilmesi ile hukuk devleti ilkesinin daha etkin bir biçimde işleyeceği kaçınılmaz bir gerçektir.

Uygulamada genel ihtiyari başvuru olarak da bilinen İYUK 11. maddesi uyarınca yapılan başvurunun yanı sıra özel kanunlar ile düzenlenen ihtiyari başvurular da vardır. Mevzuatta  bu başvuru yolları için başvuru süreleri ve İdarenin başvuruya vereceği yanıt verme süreleri gibi kurallar düzenlenmiştir. Bununla beraber İYUK 11. maddesi uyarınca yapılan başvuru haricinde kalan idari başvuru yollarına gidildikten sonra İYUK 11. madde başvurusuna gitmekte bir sakınca yoktur.

İYUK 11. maddesi genel olarak idari işlemlere karşı idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa da işlemi yapmış olan makamdan dava açma süresi içinde istenebilmesidir. Bu başvurunun en önemli niteliği olarak ise yapılan başvurunun dava açma süresini durdurucu etkisi gösterilmektedir. Ancak durdurucu etki başvurudan itibaren altmış günün geçmesi ile sona ermektedir. Son olarak başvurunun açık olarak reddedilmesi veya reddedilmiş sayılmış halleri ile dava açma süresi yeniden işlemeye başlayarak başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağını ifade etmek gerekmektedir.

İdari yargılama usulü kanununun 11. maddesi uyarınca yapılan başvurulardan verim alınabilmesi adına aşağıda yer vereceğimiz çözüm önerilerinin dikkate alınması gerektiği kanaatindeyiz.

- Teknolojinin gelişmesi, e-devlet, KEP vb. hizmetlerin devreye girmesi ile başvuruların elektronik ortamda yapılmasının yaygınlaştırılması gerekmektedir.

- Başvurudan beklenen asıl amacın idari işlemin değerlendirilmesi olduğu göz önüne alınarak İdarenin başvuruyu neden reddettiğini açıklaması gerekmektedir. Kanuni düzenlemede İdarenin sessizliğine zımni ret sonucu bağlanmıştır. Her ne kadar Anayasanın 74. maddesine aykırılık oluştursa da getirilme sebeplerinden biri, başvurucunun yaptığı başvurudan bir süre sonra yargıda hakkını arayabilmesi olan zımni ret müessesesi, idari yargıya has bir özelliktir. Günümüzde İdarelerin bu özelliği kötüye kullanarak sıklıkla başvurulara yanıt vermedikleri görülmektedir. Bu nedenle zımni ret düzenlemesinin İYUK 11. maddesinden çıkartılarak İdarenin başvuruya yanıt verme zorunluluğu getirilmesi gerektiğini savunmaktayız.

- Başvuru yapıldığı zaman yürütmenin durdurulması imkanının tanınmaması başvurunun dezavantajıdır. Yapılacak düzenleme ile dava açma sürecinde olduğu gibi başvuru yapıldıktan sonra koşullar mevcut ise yürütmenin durdurulmasına karar verilmelidir.

- İdarenin bütünlüğü ilkesi göz önünde bulundurularak başvuru yetkisiz makama yapılsa dahi bu başvuru doğru idari makama iletilerek başvurucunun başvurusu kabul edilmelidir. Yakın bir zamanda çıkan 2018/13 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi de bu önerimizi farklı bir şekilde destekler niteliktedir. Genelge ile başvuru başka bir idari makama yapılsa dahi bu başvuruların incelenmesi ve bunların başvuru yapılan ilk yerde neticelendirilmesi gerektiği yönünde düzenleme yapmıştır.

- İYUK 11. madde kapsamındaki başvuru yoluna kural olarak ve uygulamada bir defa gidilebilmektedir. Ancak İdareye bir defa başvurma kuralının istisnası olduğu da belirtilmelidir. Başvuru sonucunda İdare başvuruyu kabul ederek yeni bir işlem tesis ederse bu durumda yeni bir dava açma süresinin başlayacağı yönünde bir istisna mevcuttur. Biz de bir defa İdareye başvurma kuralının her olayda uygulanmaması gerektiğini savunuyoruz. Her olayın kendi iç dinamiklerinin incelenmesi sonucunda belirttiğimiz istisnai hal gibi durumlar söz konusu ise birden fazla kere İdareye başvurulabilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

- Kanun koyucu İYUK 20/A ile 20/B düzenlemeleri kapsamındaki idari uyuşmazlıklarda İYUK 11. madde uyarınca yapılan başvurunun hüküm ifade etmeyeceğini belirtmektedir. Kural bu başvuru yoluna gidilememesi ise de mahkemelerin bu durumun aksi yönünde kararlar verdiğini de belirtmek isteriz.

- Anayasanın 40. maddesinin 2. fıkrasında yer alan hüküm göz önüne alınarak idari işlemler tesis edilirken başvuru yolları ve süreleri gösterilmelidir. Eğer bunlar gösterilmez ise başvurucunun yaptığı başvuruda süre ve yetkili makam koşulu katı bir biçimde aranmamalıdır.

- Başvurunun dava açma süresi içinde yapılması kural olduğundan ve değerlendirme hukukilik ve yerindelik denetimini içerdiğinden bu süre içinde yapılan başvuru sonucunda hukuka aykırı bir durum tespit edilirse başvurucunun aleyhine karar verilebilmesi mümkün olmalıdır. Başvuru niteliği itibariyle hiyerarşik denetimden beslendiğinden başvurucunun talebinden ziyade hukuka uygunluk ve yerindelik kriteri bağlamında karar verilmelidir.

Başvurucuların korunması ve hukuk devleti ilkesi kapsamında kamu düzeninin sağlanması için idari işlemlere karşı yapılan ihtiyari başvurunun bazı niteliklere sahip olması gerekmektedir. Bu nedenle başvurucuların başvuru için gerekli koşulları bilmesi ve böylelikle bilinçli bir şekilde bu yoldan yararlanmalarının yaygınlaştırılması gerekmektedir. Sonuç olarak, İYUK 11. maddesi uyarınca yapılan başvuruların gerek koşullarının gerekse de kapsam ve sonuçlarının bu doğrultuda incelenmesi ile yargı yoluna gitmeksizin uyuşmazlıkları çözme niteliğine sahip olacağı kanaatindeyiz.

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.