Lexpera Blog

Yargıtay İçtihatları Birleştirmeli: Yabancı Devlet Mahkemesini Yetkili Kılan Yetki Anlaşmasında Yetkili Mahkemeyi Yalnızca Devlet Adı İle Belirtmek Geçerli Mi Geçersiz Mi?

1. Yabancı devlet mahkemelerinin yetki anlaşmasıyla yetkili kılınmasının Türk mahkemelerinin yetkisi üzerindeki etkisini düzenleyen 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun m.47 hükmüne göre; yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, taraflar, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilirler.

Maddede “seçilen mahkemenin belirli olması” şeklinde açık bir şart öngörülmemiş olmakla birlikte, maddede yer verilen “yabancı bir devletin mahkemesi” şeklindeki düzenleme, seçilen mahkemenin belirli olmasını gerektirdiği gibi, seçilen mahkemenin belirli olması esasen yetki anlaşmalarının doğası gereği aranması gereken bir şart olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bununla birlikte “seçilen mahkemenin belirli olması” şartının sınırları pek net değildir. Bilhassa taraflar hangi yabancı devlet mahkemesini yetkili kıldıklarını belirli bir şehir ismi zikretmek suretiyle değil de belirli bir devletin ismini zikretmek suretiyle ortaya koydukları takdirde gerek doktrin gerekse Yargıtay bakımından son derece tartışmalı bir tercih yaptıkları anlaşılmaktadır.

2. Doktrinde bir görüş, yabancı bir devletin mahkemelerini genel olarak yetkili kılan bir yetki anlaşmasını geçerli sayma eğiliminde iken[1], diğer görüş bu tür yetki anlaşmalarının geçersiz olduğunu savunmaktadır[2].

3. Tespit edebildiğimiz Yargıtay kararlarına bakıldığında ise her iki görüşü yansıtan kararlar verildiği görülmektedir. Üstelik Yargıtay kararlarını kronolojik olarak sıraladığımızda, aynı dairenin çok kısa aralıklarla verdiği kararların dahi taban tabana zıt olduğu görülmektedir:

  • Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 16.05.1994 tarihli kararında, “Libya mahkemeleri”ni yetkilendiren yetki şartını geçerli kabul etmiştir (E.1994/967 – K.1994/3183);

  • Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 21.11.1995 tarihli kararında, “İran mahkemeleri”ni yetkilendiren yetki şartını, yetkili kılınan mahkemenin ismen zikredilmemiş olduğu gerekçesiyle geçersiz kabul etmiştir (E.1995/1770 – K.1995/9992);

  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 06.05.1998 tarihli kararında, “Alman mahkemelerini” yetkili kılan yetki şartını geçerli kabul etmiştir (E.1998/12-287 – K.1998/325);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 15.06.2001 tarihli kararında, uyuşmazlıkların “Birleşik Krallık mahkemeleri”nde çözümleneceğini öngören yetki şartını, hangi mahkemenin yetkili olduğunu açıkça belirtmediği gibi yetkili mahkemenin belirlenmesine imkân verecek bilgileri de içermediği gerekçesiyle geçersiz kabul etmiştir (E.2000/4149 – K.2001/5459);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 07.12.2006 tarihli kararında, “İngiliz mahkemeleri”ni yetkili kılan yetki şartını, “yetki sözleşmesinde somut bir mahkeme belirlenmemiş olmasından ötürügeçersiz saymıştır (E.2006/8585 – K.2006/12877);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 10.02.2009 tarihli kararında, “Tayland mahkemeleri”ni yetkili kılan yetki şartını, yetki şartının yetkili mahkemenin belirlenmesine imkân verecek bilgileri içermemesi nedeniyle geçersiz saymıştır (E.2008/12533 – K.2009/1499);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 15.02.2010 tarihli kararında, “ABD Federal Mahkemeleri”ni yetkili kılan yetki şartını geçerli kabul etmiştir (E.2008/10853 – K.2010/1688);

  • Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, 21.01.2013 tarihli kararında, “İngiliz mahkemeleri”ni yetkili kılan yetki şartını geçerli kabul etmiştir (E.2012/4732 – K.2013/255);

  • Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 25.11.2014 tarihli kararında, “İsviçre mahkemeleri”ni yetkili kılan yetki şartını geçerli kabul etmiştir (E.2013/19343 – K.2014/16884);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 13.02.2015 tarihli kararında, “İngiliz mahkemeleri”ni yetkili kılan yetki şartını geçerli kabul etmiştir (E.2014/16212 – K.2015/1885);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 17.06.2015 tarihli kararında, uyuşmazlıkların “ABD mahkemeleri”nde çözümleneceğini öngören yetki şartını, yetkili mahkemenin belirlenmesine imkân verecek bilgileri içermediği için geçersiz kabul etmiştir (E.2014/19019 – K.2015/8454);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 19.10.2015 tarihli kararında, ABD’ye ya da ABD’den yapılan taşımalarda “Amerikan Federal Mahkemesi”nin, bunun dışındaki taşımalardan kaynaklanan her türlü talep ve uyuşmazlığın çözümlenmesinde “Singapur mahkemeleri”nin yetkili olduğunu öngören yetki şartını geçerli kabul etmiştir (E.2015/11230 – K.2015/10685);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 28.10.2015 tarihli kararında, yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK m.17-18’deki düzenlemeye paralel olarak “belirli olması” şartının MÖHUK m.47 yönünden de aranması ve seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili mahkemenin ismen zikredilmiş olması gerektiğini belirterek “davaya bakmaya İngiliz mahkemelerinin yetkili olduğu” şeklindeki yetki şartını “belirli olma” kriterini taşımadığı için geçersiz kabul etmiştir (E.2014/15681 – K.2015/11244);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 18.11.2015 tarihli kararında, banka hesabı sözleşmesinde “Azerbaycan Cumhuriyetinin ilgili mahkemesi”ni yetkili kılan yetki şartını, “belirli olma” şartını taşımadığı için geçersiz kabul etmiştir (E.2015/5193 – K.2015/12216);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 17.02.2016 tarihli kararında, “İngiliz mahkemeleri”ni yetkili kılan yetki şartını “belirli olma” kriterini taşımadığı gerekçesiyle geçersiz kabul etmiştir (E.2015/7244 – K.2016/1657);

  • Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, 22.03.2017 tarihli kararında, “İngiliz mahkemeleri”ni yetkili kılan yetki şartını geçerli kabul etmiştir (E.2015/7207 – K.2017/892);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 08.05.2017 tarihli kararında, “İngiltere-Galler mahkemeleri”ni yetkili kılan yetki şartını geçerli kabul etmiştir (E.2016/8066 – K.2017/2720);

  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 08.11.2017 tarihli kararında, İngiliz mahkemelerini yetkili kılan yetki şartını geçerli kabul etmiştir (E.2017/2436 – K.2017/1303);

  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 07.01.2019 tarihli kararında, “Singapur mahkemeleri”ni yetkili kılan yetki şartını geçerli kabul etmiştir (E.2017/2638 – K.2019/71);

4. Aynı tür konularda farklı yargı içtihatlarının devamlılık arz etmesi; toplumun adalete ve yargı sistemine olan güvenini azaltacak nitelikte bir hukukî belirsizliğe yol açar, hukukî belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine ters düşer, hukukî güvenlik ilkesini zedeler ve hatta hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlalini dahi teşkil eder[3].

Yukarıda yer verilen Yargıtay içtihatları, bir üst paragrafta sayılan bütün sakıncaları tam olarak yansıtmaktadır. Yargıtay’ın farklı daireleri arasındaki içtihat farklılıkları bir yana, aynı dairenin içtihatları arasında bile kabul edilemeyecek ölçüde tutarsızlık söz konusudur. Mesela Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015 yılında bu konuya ilişkin verdiği toplam beş kararın üçünde geçersizlik sonucuna ikisinde ise geçerlilik sonuna vardığı ve sadece dokuz gün arayla iki zıt içtihat ortaya koyduğu görülmektedir.

Hiçbir izahı bulunmayan bu bariz çelişkiler hiç şüphesizdir ki hukuka ve yargıya duyulan güveni sarsmakta, hukukî belirliliği ve öngörülebilirliği ortadan kaldırmaktadır. Bunlara ek olarak, bu tür yetki anlaşmaları yabancı unsurlu ilişkilerde yapıldığı için, Yargıtayın bu konudaki içtihatları yabancı ülkelerde de duyulmakta ve buna bağlı olarak Türk hukukuna ve Türk yargısına duyulan güven yabancı ülkeler nezdinde de azalmaktadır.

Bu nedenle, konuya ilişkin içtihatların acilen birleştirilmesi gerekmektedir.

5. Türk hukukunda; Yargıtay hukuk daireleri arasında ortaya içtihat uyuşmazlıklarını içtihatların birleştirilmesi yoluyla kesin olarak karara bağlamak Hukuk Genel Kurulunun (Yargıtay Kanunu m.15), Hukuk Genel Kurulu ile bir hukuk dairesi arasındaki içtihat uyuşmazlıklarını gidermek ve içtihatları birleştirmek ise Yargıtay Büyük Genel Kurulunun görevlerinden biridir (Yargıtay Kanunu m.16).

Tespit edebildiğimiz Yargıtay kararlarına bakıldığında, içtihat uyuşmazlıklarının sadece Yargıtay hukuk daireleri arasında söz konusu olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun da 06.05.1998 ve 08.11.2017 tarihli kararları ile bu içtihat uyuşmazlıklarına dâhil olduğu görülmektedir.

Bu itibarla Yargıtay Büyük Genel Kurulunun bu içtihat uyuşmazlığını gidermesi gerektiği kanaatindeyiz.


Dipnotlar


  1. SARGIN Fügen, Milletlerarası Usul Hukukunda Yetki Anlaşmaları, Ankara, 1996, s.171; ÇELİKEL Aysel / ERDEM B.Bahadır, Milletlerarası Özel Hukuk, 17.Bası, İstanbul, 2021, s.647; NOMER Ergin, Devletler Hususî Hukuku, 23.Bası, İstanbul, 2021, s.495; AKINCI Ziya, Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul, 2020, s.134 vd.; SÜRAL Ceyda, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Türk Mahkemelerinin Milletlerarası Yetkisine Etkisi”, TBB, S.100 (2012), s.194; CANBELDEK Özlem, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Milletlerarası Özel Hukuk ve Usûl Kanunu Işığında Yetki Sözleşmeleri”, Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku Dergisi, Yıl: 2012, S.23, s.209.; DEMİR GÖKYAYLA Cemile, Milletlerarası Özel Hukukta Tek Satıcılık Sözleşmeleri (Münhasır Bayilik Sözleşmeleri), 2.Bası, İstanbul, 2013, s.464; ARSLAN İlyas, “Yabancı Mahkemeler Lehine Yapılan Yetki Anlaşmasında Seçilen Mahkemenin Belirli Olmamasından Kaynaklanan Meseleler”, PPIL 40(1), Cemal Şanlı’ya Armağan, s.299 vd.; AVŞAR Melis, Milletlerarası Usul Hukukunda Mahkemelerin Yetkisinin Belirlenmesinde Tarafların İrade Serbestisi, İstanbul, 2021, s.354. ↩︎

  2. EKŞİ Nuray, “Uluslararası Ticarete İlişkin İki Güncel Sorun: Sözleşme Bedelinin Yabancı Para Olarak Ödenmesi ve Yabancı Mahkemenin Yetkisinin Tesisi”, İBD, 10–11–12/1998, s.873; ESEN Emre, “Critique of a Turkish Court of Appeals Decision on the Validity of Choice-of-Law and Choice-of-Forum Clauses in an Insurance Agreement”, Annales de la Faculté de Droit d’Istanbul, Vol:42, No:59, 2010, s.372. ↩︎

  3. Bkz. PEKCANITEZ Hakan, “Yargıtay Yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Değerlendirilmesi”, TBB Dergisi 2019 (144), s.383 vd. ve orada zikredilen AİHM kararı: Çelebi ve diğerleri Türkiye, B. No: 582/05, 9.2.2016, §52/f, §55 ile Anayasa Mahkemesi’nin E.2015/17453 sayılı ve 22.01.2019 tarihli kararı. ↩︎

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.
Author image
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Milletlerarası Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi