Lexpera Blog

COVİD-19 Salgını Sebebiyle Yapılan Kanuni Düzenlemenin Sigorta Tahkim Hukuku Alanındaki Sürelere Etkisi


Kanuni Düzenleme: 7226 Sayılı Kanun Geçici 1’inci Madde


I. Genel Olarak

Covid-19 salgını ile ilgili 11.03.2020 tarihinde ilk vakanın görülmesiyle diğer pek çok alanda olduğu gibi, yargılama hukukuna ilişkin olarak da birtakım tedbirlerin alınması ihtiyacı doğmuştur. 26.03.2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan 7226 sayılı Kanun ile yargılama hukuku alanına dönük tedbirler öngörülmüştür.

Bu çalışmada, söz konusu düzenlemedeki tedbirlerin, sigorta tahkim yargılamasındaki sürelere etkisi değerlendirilecektir.

Bu çerçevede, ilk olarak işaret edilmesi gereken husus, 7226 sayılı Kanun ile yargılamaya ilişkin zikredilen kanunlardaki bütün sürelerin durmadığıdır. Zira kanun koyucu “taraflar bakımından belirlenen” sürelere atıf yapmak suretiyle, duracak sürelerin kapsamını sınırlamıştır. Dolayısıyla, yargılamaya ilişkin kanunlar içerisinde yer alan ancak taraflara yönelik olmayan süreler işlemeye devam edecektir.

7226 Sayılı Kanun Geçici m. 1

“…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden…”

7226 sayılı Kanun’un Geçici 1’inci maddesinin birinci fıkrasının a bendinde, doğrudan tahkim kurumuna bir atıfta bulunulmamış[1], yukarıda ifade edildiği üzere, yalnızca Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve diğer kanunlardaki taraf usûl işlemleri açısından öngörülen sürelerin 13.03.2020 (15.06.2020) itibariyle duracağı düzenlenmiştir.

II. Tahkim Süresi

Tahkim; özel hukuka ilişkin uyuşmazlıkların mahkemeler dışında, hakemler tarafından çözülmesini ifade etmektedir. Bu nedenle bir uyuşmazlığın mahkemeler dışında tahkim yolu ile çözümü, tarafların yapacağı bir tahkim anlaşması ile mümkündür. Bu bakımdan tahkimin tarafların iradesine dayanan bir uyuşmazlık çözüm yolu olduğu dikkate alınarak, hakemlerin yetkisine ilişkin süreler dikkatle değerlendirilmelidir. Tahkimde taraflar bakımından belirlenen süreler dışında, tahkim yargılamasına/hakemlerin yetkisine ilişkin süreler de bulunmaktadır[2]. Oysa adli yargıda mahkemeler için hedef süreler olmakla birlikte, yargılamanın belirli bir süre içinde bitirilmesini zorlayan hükümler söz konusu değildir.

Yüksek mahkeme kararlarında ve öğretide de tahkimde yargılama süresinin kamu düzenine ilişkin olduğu ifade edilmektedir[3]. Hatta bu hususun taraflarca ileri sürülmese bile mahkeme tarafından re’sen gözetileceği kabul edilmektedir[4].

Bu açıklamalar doğrultusunda belirtmek gerekir ki tahkim süresinin sona ermesi ile taraflar arasındaki tahkim şartı da ortadan kalkacaktır. Bunun sonucu olarak hakem veya hakemler yetkisiz hale gelecek ve sürenin bitiminden itibaren yaptıkları tüm işlemler ile verdikleri kararlar batıl hale gelecektir[5]. Kanun koyucunun dört aylık sürede karar verilmemesi halinde uyuşmazlığın yetkili mahkemece çözümleneceğini belirtmesi de bu sebepledir ki sürenin bitiminden itibaren artık tahkim yargılamasına devam edilemeyecektir. Dolayısıyla tahkim süresinin sona ermesiyle birlikte hakemlerin uyuşmazlığın esası üzerinde artık hüküm kurma yetkilerinin kalmadığı açıktır. Bir başka anlatımla tahkim süresinin dolmasıyla hakemlerin –başlangıçta var olan- hükmetme yetkileri, tükenmiş ve kalmamış olup bu hâlde yürütülecek yargılama, yetki aşımı sorununu doğuracaktır.

III. Sigorta Tahkim Süresinin Özel Durumu

5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30’uncu maddesi ile sigorta hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar açısından özel bir tahkim usûlü düzenlenmiştir. Buna göre, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden veya güvence hesabından faydalanacak kişiler ile güvence hesabı arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü için Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde Sigorta Tahkim Komisyonu kurulması öngörülmüştür[6].

Diğer taraftan, Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde yapılan tahkim başvurusu bir “Kurumsal Tahkim” niteliğindedir. Sigorta kuruluşları anılan Sigortacılık Kanunu m. 30 hükmündeki düzenlemeleri dikkate alarak; Sigorta Tahkim Komisyonu’nun tahkim yetkisini (üyelik başvurusu yaparak yada yapmayarak) kabul etmekte ya da etmemektedir.

Sigorta Tahkimde tahkim süresi ile ilgili olarak aşağıdaki hükümlere yer verilmiştir;

Sig. K. m. 30/12 “…İtiraz talebi hakkında işin heyete intikalinden itibaren iki ay içinde karar verilir…”

Sig. K. m. 30/16 “…Hakemler, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç dört ay içinde karar vermeye mecburdur. Aksi halde, uyuşmazlık yetkili mahkemece halledilir. Ancak, bu süre tarafların açık ve yazılı muvafakatleriyle uzatılabilir…”

Konuya sigorta tahkim açısından bakıldığında, tahkim süresine ilişkin düzenleme HMK’dan farklılıklar göstermektedir. HMK’da, süre bittikten sonra karar verilmesi hali, hem iptal (HMK m. 439/1,c) hem de temyiz sebebi (HMK m. 439/6) olarak düzenlenmiştir. Sigorta tahkimde uyuşmazlık hakeminin 5000 TL’ye, itiraz hakem heyetinin 40000. TL’ye kadar olan kararları kesin olmakla birlikte, tahkim süresinin aşılarak karar verildiği iddiası varsa, yine temyiz imkanı verilmektedir (Sig. K. m. 30/12). Ayrıca, sigorta hakemi, kendisine ulaşan dosyaları bir yıl içinde en fazla üç kez zamanında sonuçlandırmamışsa bir yıl süreyle ismi listeden silinir. Başka bir ifade ile bir yıl boyunca yeni görevlendirme yapılmaz. İfade edildiği üzere, sigorta tahkimde süresi içinde karar vermemek HMK’ya göre daha önemli sonuçlar doğurmaktadır. Keza, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (m. 427) ve Milletlerarası Tahkim Kanunu’nda (m. 10/B) tahkim süresi bir yıl olarak belirtilmişken, Sigorta Tahkimde bu süreler dört ay ve iki ay olmak üzere daha kısa süreler olarak belirlenmiştir. Ayrıca, Sigortacılık Kanunu’nda, sürenin ancak tarafların açık ve yazılı muvafakatleriyle uzatılabileceği düzenlenmiş, bu konuda HMK’da olduğu gibi mahkemeye başvurarak süreyi uzatma imkanı verilmediği gibi (427/2), diğer kurumsal tahkimlerde divana verilen süreyi uzatma yetkisi, sigorta tahkim komisyonuna da verilmemiştir. Değerlendirme yapılırken bu özelliklerin dikkate alınması gerekmektedir.

IV. 7226 Sayılı Kanun Geçici m. 1’in Sigorta Tahkim Hukuku Alanındaki Sürelere Etkisi

5684 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesinde düzenlenen tahkim usûlüne ilişkin hükümler, 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1’inci maddesinin birinci fıkrasının a bendi kapsamında, “usûl hükmü içeren diğer kanunlar” kapsamındadır. Bu çerçevede, zikredilen hükümde “taraflar bakımından” öngörülen süreler de 13.03.2020 tarihi itibariyle durmuştur. Örneğin, hakemler tarafından verilen kararın komisyon tarafından ilgiliye tebliği üzerine, on gün içerisinde komisyona itirazı düzenleyen süre bu kapsamdadır (m. 30/12). Aynı şekilde tayin edilen hakemin reddi için ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren beş iş günü (m. 30/15) olarak düzenlenen süre de 7226 sayılı Kanun uyarınca durmuştur.

Başka bir ifade ile Kanun metnine bakıldığında, usul hükmü içeren diğer kanunlarda sadece taraflar bakımından belirlenen sürelerin durduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte, tahkimde taraflar bakımından belirlenen süreler dışında, tahkim yargılamasına/hakemlerin yetkisine ilişkin süreler de bulunmaktadır[7]. Oysa adli yargıda mahkemeler için hedef süreler olmakla birlikte, yargılamanın belirli bir süre içinde bitirilmesini zorlayan hükümler söz konusu değildir. Bu nedenle 5684 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesinde raportörler (m. 30/15) ve hakemler açısından düzenlenen (m. 30/12 ve 16) tahkim süreleri işlemeye devam edecektir. Sonuç olarak sigorta tahkimdeki yargılamaya ilişkin dört ve iki aylık süreler, taraflar bakımından belirlenen süreler değildir. Bu süreler hakemin/hakemlerinin görev süreleridir, taraflara ilişkin değildir. Dolayısıyla sigorta tahkimdeki dört ve iki aylık süreler durmamıştır.

Sigorta tahkim yargılamasında, devlet mahkemelerinden farklı olarak yargılamanın yürütülmesine ilişkin tüm işlemler elektronik ortamda yapılmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunundaki hükümler kıyasen Sigorta Tahkime uygulanacağından (Sig. K. m. 30/23, HMK m. 447/2), HMK’da düzenlenmiş sürelerin, sigorta tahkimde yargılama sürelerinin çok kısa olması (2 ve 4 ay) nedeniyle doğrudan uygulanması fiilen mümkün olmadığından, adli yargıdaki sürelere kıyasen daha az süre hakem/hakemler tarafından verilmektedir. Hakemler tarafından belirlenen bu süreler 7226 sayılı Kanun kapsamında yer almaz. Çünkü, bu süreler birebir HMK’da düzenlenen süreler değildir (Ayrıca bkz. HMK m. 444). Hakem/hakemler tarafından verilen süreler 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1’inci maddesi anlamında “hâkim” tarafından verilmiş süreler kapsamında değerlendirilmelidir. Çünkü, Sig. K. m. 30/23’deki HMK’ya yapılan atıf sadece tahkim kısmına değil Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun tamamına ilişkindir. Bu durumda ise, şöyle bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Tahkim yargılamasına ilişkin süreler durmazken, yargılama içinde taraflara verilen süreler durmuş olacaktır. Bunun yanında, sigorta tahkim yargılamalarının bir bütün olarak askıya alındığından veya durduğundan söz etmek mümkün değildir.

V. Görüşümüz

Yukarıda ifade edildiği üzere, sigorta tahkim süresi işlerken (2 ve 4 aylık süreler), tahkim süresi içinde yargılama yaparken hakem/hakemlerin taraflara verdiği süreler işlemeyecektir. Bu tespit ise sigorta tahkim yargılamasında sorun yaratacak bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte, hakemler, sadece kendilerine verilen evrak üzerinden karar verdiğinden (Sig. K. m. 30/15), sigorta tahkim yargılamasının niteliği, yargılamanın yürütülmesine ilişkin tüm işlemlerin sanal ortamda yapılabilmesi, ara kararların ve dilekçelerin e-posta olarak tebliği gibi hususlar dikkate alındığında, ortaya çıkabilecek sorunların en aza indirilmesi de mümkündür. Sigorta tahkim yargılamasında sekretarya işleri komisyon tarafından yapılmakta ve dosya tamamlandıktan (dava/cevap dilekçesi ve ekleri dosyaya geldikten) sonra hakem/hakemler görevlendirilmekte tahkim süreleride bu tarihlerde başlamaktadır. Sigorta tahkim yargılamasında hakem/hakemlerin verebileceği sürelerin konusu adli yargıda olduğu gibi çok fazla değildir. Örneğin, eksik bilgi ve belge varsa bunların ibrazı (sağlık raporunun ibrazı gibi) ve beyanı, bilirkişi ataması sonucunda ücretin yatırılması için verilen süre, rapor geldikten sonra taraflara tebliği ve tarafların rapora itirazı için verilen sürelerdir. Bu ihtimallerin dışında taraflara süre verilmesi fiilen mümkün gözükmemektedir. Sonuç olarak sigorta tahkim sisteminde tahkim süresi işlerken duran/durabilecek süreler yukarıda sayılanlardan ibaret olacaktır. Sigorta tahkim sisteminde, başvuru aşamasından dosyaya erişim sağlayacak olan elektronik bağlantının hakeme/hakemlere iletilmesine kadar döneme ilişkin süre (dava dilekçesinin davalıya tebliği ve cevap süresi gibi) ile kararın hakem/hakemler tarafından sisteme yüklenmesinden sonraki süreler (itiraz ve temyiz süresi) tahkim süresi ile ilgili olmadığından sorun yaratacak süreler niteliğinde değildir.

İlk olarak belirtmek gerekir ki, ortaya çıkabilecek sorunlar karşılıklı anlayış çerçevesinde çözülebilir. Taraflardan birinin daha önce belirlenmiş ara karardaki sürelere riayet edemeyeceği yönünde talepte bulunması halinde, mevcut şartlar dikkate alındığında, bunun bir mücbir sebep olduğu göz önünde bulundurularak tarafın belirlenecek uygun bir ek sürede söz konusu işlemi yapmasına müsaade edilmesinin gerekliği ortaya çıkmaktadır. Çünkü, sokağa çıkma yasakları ve getirilen diğer kısıtlamalar düşünüldüğünde süresi içinde işlemin yerine getirilebilmesi mümkün olamayabilecektir. Buna rağmen, daha önce belirlenen sürede ısrar edilmesini talep, ilgili tarafın hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliği taşıyabilir (HMK m. 423). Hukuki dinlenilme hakkının ihlali, hem iptal hem de temyiz sebebi olduğundan söz konusu hakem kararının iptal edilmesi sonucunu doğurması mümkündür (HMK m. 439/2 f ve 6). Bu bilgilendirme sonucunda, tahkim süresinin yetmeyeceği ortaya çıkıyorsa, taraflardan süre uzatımına muvafakat verilmesi talep edilebilir;

  • Tarafların her ikisi de süre uzatımına muvafakat vermezler ise yargılamaya devam edilemez; hakem/hakemler SK m. 30/23 ve HMK m. 435/’e göre yargılamayı sona erdirip dosyadan el çekerler.

  • Taraflardan biri muvafakat verir, diğeri vermez ise, bugünkü ortamda süreye muvafakat verilmemesi, 7226 Sayılı Kanun Geçici 1’inci maddesinin taraflara verdiği süre uzatım imkanını fiilen imkansız hale getirmesi mümkün olacağından bu durum hem hukuki dinlenilme hakkının ihlali (HMK m. 423) hem de hakkın kötüye kullanılması (MK m. 2) teşkil ettiğinden tahkim süresinin bitmiş olması nedeniyle yargılama sona erdirilemez. Bu durum hakem/hakemler tarafından gerekçeleriyle birlikte karara yazılıp süre geçtikten sonra da karar verilebilir.
    İkinci olarak, taraflar kendilerine verilen süreler içinde hakem/hakemleri bilgilendirmemiş ve herhangi bir cevap vermemiş olabilirler. Bu durumda da hakem/hakemler SK m. 30/23 ve HMK m. 435/1c’ye göre yargılamayı sona erdirip dosyadan el çekebilirler[8].

Bu ihtimallerin dışında, ara karar vermeyi gerektirmeyen durumlarda veya ara kararların ilgililer tarafından süresi içinde yerine getirilmiş olması hallerinde, hakemlerin kararlarını süresi içinde vermeleri bir zorunluluktur[9]. Çünkü, bu süreç içerisinde tahkim yargılamasının tamamen durması gibi bir durum söz konusu değildir[10]. Bu zorunluluğun yerine getirilmemesi hakem/hakemlerinin sorumluluğunu doğurabileceği (HMK m. 419) gibi, süre geçtikten sonra verilen kararların, süresi içinde verilmemesi nedeniyle iptal edilmesi sonucunu da ortaya çıkarabilecektir.


Dipnotlar


  1. İstanbul Tahkim Merkezi (İSTAC) sürelere müdahale etmemiş, Bkz. https://istac.org.tr/prof-dr-ziya-akinci-bloomberght-ana-haber-bulteninde/, İstanbul Ticaret Odası Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi (İTOTAM) Divan Kararı ile (30.03.2020 ve 30.04.20209) tahkim sürelerini durdurmuştur. “…Gerek Cumhurbaşkanı Kararında ve gerekse 7226 sayılı Kanunda kurumsal tahkime ilişkin hükümler hakkında bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte salgının sonuçlarının aynı olması sebebiyle, İTOTAM’da açılmış olan tüm tahkim davalarına ve arabuluculuk süreçlerine ilişkin süreler ile hakemler, arabulucu veya Genel Sekreterlik tarafından verilmiş bulunan sürelerin 30.03.2020 tarihinden 30.04.2020 (15.06.2020) tarihine kadar durdurulmasına karar verilmiştir. Duran sürelerin 30.04.2020 tarihinden sonra kalan süresinin on beş günden daha az olması halinde, bu sürelere on beş gün ilâve edilecektir… Bkz. https://www.itotam.com/ . İstanbul Tahkim Merkezi (İSTAC)) ve İstanbul Ticaret Odası Tahkim ve Arabuluculuk Merkezinin (İTOTAM) Tahkim Divanlarının süreleri res’en uzatma yetkileri bulunmaktadır (İSTAC tahkim kuralları m. 33 ve İTOTAM tahkim kuralları m. 35. ↩︎

  2. Tahkim süresi Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 427/1 Taraflar aksini kararlaştırmadıkça, bir hakemin görev yapacağı davalarda hakemin seçildiği, birden çok hakemin görev yapacağı davalarda ise hakem kurulunun ilk toplantı tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde, hakem veya hakem kurulunca esas hakkında karar verilir. 2 Tahkim süresi, tarafların anlaşmasıyla; anlaşamamaları hâlinde ise taraflardan birinin başvurusu üzerine mahkemece uzatılabilir. Mahkemenin, bu konudaki kararı kesindir. Benzer düzenleme için bkz. Milletlerarası Tahkim Kanunu m. 10/B.
    Sig. K. m. 30/12 “…İtiraz talebi hakkında işin heyete intikalinden itibaren iki ay içinde karar verilir…”
    S.g. K m. 30/16 “…Hakemler, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç dört ay içinde karar vermeye mecburdur. Aksi halde, uyuşmazlık yetkili mahkemece halledilir. Ancak, bu süre tarafların açık ve yazılı muvafakatleriyle uzatılabilir…” ↩︎

  3. ÖZBAY İbrahim; Hakem Kararlarının Temyizi, Yetkin Yayınları, Ankara, 2004, s.142. ↩︎

  4. “…Bu durumda hakemlerce tahkim müddetinin bitiminden sonra karar verildiği, bu husus kamu düzenine ilişkin olup görevi gereği Yargıtayca resen dikkate alınması gerektiğinden hakem kararının HUMK.nun 533. maddesinin 1. bendi uyarınca bozulması gerekmiştir.” (Y.15. HD E. 2008/188K. 2006/1871T. 24.3.2008) demiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi E. 2017/2938 K. 2019/326 Karar Tarihi: 07.03.2019, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi E. 2017/2257 K. 2019/835 Karar Tarihi: 24.04.2019, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi E. 2019/2225 K. 2019/2340 Karar Tarihi: 19.12.2019. ↩︎

  5. ÖZBAY; s.143 atfı ile; Y.15.HD., T.20.10.1994, 4940/6061; Y.15.HD., T.4.3.1976, 5159/920. ↩︎

  6. Sigortacılık Kanunu m. 30/1 “Sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden veya Hesaptan faydalanacak kişiler ile Hesap arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Birlik nezdinde Sigorta Tahkim Komisyonu oluşturulur. Sigortacılık yapan kuruluşlardan, sigorta tahkim sistemine üye olmak isteyenler, durumu yazılı olarak Komisyona bildirmek zorundadır. Sigorta tahkim sistemine üye olan kuruluşlarla uyuşmazlığa düşen kişi, uyuşmazlık konusu sözleşmede özel bir hüküm olmasa bile tahkim usûlünden faydalanabilir. İlgili mevzuat ile zorunlu tutulan sigortalardan kaynaklanan bu fıkra kapsamındaki uyuşmazlıklar için ilgili kuruluş sigorta tahkim sistemine üye olmasa dahi hak sahipleri bu bölüm hükümlerine göre tahkim usulünden faydalanabilir.” ↩︎

  7. Tahkim süresi Hukuk Muhakemeleri Kanunun m. 427/1 Taraflar aksini kararlaştırmadıkça, bir hakemin görev yapacağı davalarda hakemin seçildiği, birden çok hakemin görev yapacağı davalarda ise hakem kurulunun ilk toplantı tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde, hakem veya hakem kurulunca esas hakkında karar verilir. (2) Tahkim süresi, tarafların anlaşmasıyla; anlaşamamaları hâlinde ise taraflardan birinin başvurusu üzerine mahkemece uzatılabilir. Mahkemenin, bu konudaki kararı kesindir.
    Sig. K. m. 30/12 “…İtiraz talebi hakkında işin heyete intikalinden itibaren iki ay içinde karar verilir…”
    Sig. K m. 30/16 “…Hakemler, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç dört ay içinde karar vermeye mecburdur. Aksi halde, uyuşmazlık yetkili mahkemece halledilir. Ancak, bu süre tarafların açık ve yazılı muvafakatleriyle uzatılabilir…” ↩︎

  8. Tahkim yargılamasının sona ermesi
    HMK m. 435- (1) Tahkim yargılaması, nihai hakem kararının verilmesi veya aşağıdaki hâllerden birinin gerçekleşmesi ile sona erer:
    c) Hakem veya hakem kurulu, başka bir sebeple yargılamanın sürdürülmesini gereksiz veya imkânsız bulursa. ↩︎

  9. Bu süreç içerisinde hakem, hukuki veya fiilî sebeplerle görevini hiç ya da zamanında yerine getiremeyecek durumunda ise HMK m. 420 uygulama alanı bulur. ↩︎

  10. İstanbul Tahkim Merkezi (İSTAC) ve İstanbul Ticaret Odası Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi İTOTAM’da Tahkim Divanı’nın süreleri res’en uzatma yetkileri bulunmaktadır (İSTAC tahkim kuralları m. 33 bkz. https://istac.org.tr ve İTOTAM tahkim kuralları m. 35 bkz. https://www.itotam.com. Sigorta Tahkim Komisyonu’nun tahkim süresine ilişkin bir görevi ve yetkisi bulunmamaktadır. Sigorta Tahkim Komisyonunun görevlerini düzenleyen, Sigortacılık Kanunu m. 30/3 c “Tahkim sisteminin adil, tarafsız ve etkin bir biçimde işleyişini sağlamak için gerekli önlemleri almak” hükmünün içine tahkim süresi dahil değildir. Sigorta Tahkim süresini uzatmak yetkisi sadece taraflara aittir. HMK’dan (m. 427) farklı olarak mahkemeye dahi bu yetki verilmemiştir. Sigortacılık Kanunu m. 30/16 “Hakemler, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç dört ay içinde karar vermeye mecburdur. Aksi halde, uyuşmazlık yetkili mahkemece halledilir. Ancak, bu süre tarafların açık ve yazılı muvafakatleriyle uzatılabilir.” Metindeki, “ancak” kelimesi, burada yalnız, yalnızca, sadece gibi sınırlama bildirir. ↩︎

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.