Lexpera Blog

İşçi Kuruluşunda Yönetici Olarak Çalışanlar Yetki Tespitinde Dikkate Alınabilir mi?

6356 sayılı Kanun’da işçi kuruluşunda yönetici olanlara bazı güvenceler getirilmiştir. Öncelikle 6356 sayılı Kanun’a göre, işçi kuruluşunda yönetici olarak görev alması sebebiyle işyerinden ayrılan işçinin iş sözleşmesi askıda kalır (m. 23). Bu düzenlemede ifade edilen işçi kuruluşu, sendika ve konfederasyonları kapsamaktadır (m. 2/1, g). Yönetici sıfatı ise, sendika, konfederasyon ve şubelerinin yönetim kurulunda görev alanları ifade etmektedir (m. 2/1, i). Bu düzenlemeler uyarınca, işçinin sendika, konfederasyon yahut şubelerinde yönetim kurulunda görev almak için işten ayrılması halinde, iş sözleşmesi askıda kalacaktır.

Kanun yöneticilere sözleşmesinin askıda kalmasını istemiyorlarsa iş sözleşmesini bildirim süresine uymadan feshetme ve kıdem tazminatı alma hakkı da tanımıştır (m. 23/1). Aynı şekilde, yöneticilik görevi süresince de bu hakkın kullanılması mümkündür (m. 23/1). Ancak, yönetici iş sözleşmesini feshetmeden işyerinden ayrılırsa, Kanun’da getirilen düzenleme uyarınca iş sözleşmesi askıda kalacaktır.

Getirilen bu yeni hüküm uyarınca, yöneticinin iş sözleşmesinin askıya alınması sonucu yöneticinin işyerinde sendikanın toplu iş sözleşmesi yetkisinin belirlenmesi için gereken çoğunluk hesabında dikkate alınıp alınmayacağı tartışmalarına konu olmuştur. Doktrinde bir görüş, uzun yıllar işçi kuruluşunda yöneticilik yapan bu kimselerin, ayrıldığı işyerinde çoğunluk hesabına dahil edilmesinin adil olmayan bir sonuç doğuracağını belirtmektedir[1].Aynı şekilde, yöneticinin iş sözleşmesinin askıda kalma halinin iradi olması ve uzun süreli bir askı hali yaratması sebebiyle, genel kuraldan ayrı düşünülerek çoğunluğun tespitinde dikkate alınmaması gerektiği ifade edilmektedir[2].

Doktrinde ileri sürülen kanaatimizce de isabetli diğer görüşe göre, iş sözleşmesi Kanun gereği askıda kalan sendika, konfederasyon ve şube yönetim kurulunda görevli yöneticiler çoğunluk hesabında dikkate alınmalıdır[3]. Teknik hukuk bakımından, genel kuraldan ayrılarak yöneticilerin çoğunluk tespitinde dikkate alınmayacağına ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. İşçi kuruluşu yöneticiliği her ne kadar uzun süreli bir askı hali oluştursa da Kanun bu durumun geçici niteliğini göz önüne alarak iş sözleşmesinin askıda kalmasını kabul etmiştir. Madde gerekçesinde de iş sözleşmesinin askıda kalması ile iş ilişkisinin devamının sağlandığı belirtilmiştir. Bu ifadeden anlaşıldığı üzere, Kanun koyucu yöneticiliğin geçici bir süre yapılmasını kabul etmiştir. Getirilen bu yeni düzenleme, işçi kuruluşuna yönetici seçilenlerin salt kıdem tazminatına hak kazanmasını amaçlamamaktadır. Aksine, yöneticinin işe dönme halinin gözetildiği, tam bir iş güvencesi sağlanmaktadır. Üstelik, yöneticinin görevini her zaman uzun yıllar sürdürmesi de zorunlu değildir. Yargıtay da iş sözleşmesi askıda olan işçilerin çoğunluk tespitinde dikkate alınmasını kabul etmektedir[4]. Ayrıca, işçi kuruluşlarında veya şubelerinde yönetim kurulunda görev alan işçilerin sendika üyeliği de son bulmamaktadır (m. 19/8). Bu gerekçelerle, iş sözleşmesi Kanun’da öngörülen diğer haller sebebiyle askıda olan işçinin yetki tespitinde dikkate alınması karşısında, sendika üyeliği de devam eden işçi kuruluşu yöneticiliğine seçilen işçinin de yetki tespitinde dikkate alınmasının adil olmayan bir sonuç doğurmayacağı kanaatindeyiz.

Yöneticinin işyerinde belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışması halinde, sözleşmede öngörülen sürenin sonunda sözleşmenin sona ermesi ile askı hali kendiliğinden kalkacak ve çoğunluk hesabında bu süre sonunda iş sözleşmesi sona eren bir kimsenin dikkate alınması mümkün olmayacaktır. Yönetici göreve seçildiğinde yahut görev süresi içerisinde iş sözleşmesini feshederse, artık iş sözleşmesi ortadan kalktığı için çoğunluk hesabında dikkate alınması da mümkün olmayacaktır.



Bu konuda ayrıca Dr. İpek Kocagil Ersoy'un Avrupa Birliği İlkeleri Işığında Türk İş Hukukunda Toplu İş Sözleşmesi Yapma Yetkisi adlı eserine başvurulabilir.

On İki Levha Yayıncılık


Dipnotlar:


  1. Şahlanan, 6356 sayılı Kanun, 26; Şahlanan, Fevzi, ¨Sendika Yöneticilerinin Güvencesi¨, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. 15, Özel S., 2013, s.331-339 (Basım Yılı: 2014), 333; Tuncay/Savaş Kutsal, 84, dipnot 285; Kaplan, Hasan Ali, ¨6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Kapsamında Profesyonel Sendika Yöneticilerinin Güvencesi¨, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Prof. Dr. Fevzi Şahlanan’a Armağan Özel Sayısı, C. 74, C. II, 961; Hafızoğlu, E. Sıla, Sendika Yöneticileri ve Güvenceleri, Ankara, 2015, 139. ↩︎

  2. Özkaraca, Ercüment, ¨Sendika Yöneticileri ile İşyeri Sendika Temsilcilerinin Güvencesi ve Uygulama Sorunları¨, İş Hukukunda Güncel Sorunlar (4), Seminer 22.2.2014, Kadir Has Üniversitesi & İstanbul Barosu, İstanbul 2014, 172-173. ↩︎

  3. Çelik, Nuri/Caniklioğlu, Nurşen/Canbolat, Talat, İş Hukuku Dersleri, İstanbul, 2018, 791; Esener, Turhan/Bozkurt Gümrükçüoğlu, Yeliz, Sendika Hukuku, İstanbul, 2017, 169, dipnot 530; Başbuğ, Aydın, Toplu İş İlişkileri ve Hukuk, Ankara, 2012, 77. ↩︎

  4. Yarg. 9 HD., 1.2.2001,E. 2001/1094, K. 2001/1628
    ; Yarg. 9 HD., 15.9.2006, E. 2006/21611, K. 2006/22886. ↩︎

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.