Lexpera Blog

Olağanüstü Zamanlarda Anayasa Hukuku

Giriş

COVID-19 salgını nedeniyle dünyadaki uygulamaların, kamu hukukunun en temel hassasiyetlerinden biri olan özgürlük ve güvenlik dengesi içinde bir yer bulmaya çalıştığını görmekteyiz. Bu konu, elbette uzun yıllar farklı boyutlarıyla detaylı bir şekilde incelenecektir. Bu çalışma ise anayasa hukukuna ilişkin karşılaştırmalı bazı örneklerden hareketle sadece bu süreçteki problemlerin başlıklarını belirlemeye yöneliktir. Çünkü bu süreçteki gelişmeleri ve tercihleri, sonuçlarıyla görebildiğimizde değerlendirme zenginleşebilecektir. Sonuçları elbette bilemiyoruz. Çünkü salgının alacağı biçim, hukuki yöntemleri belirleyebileceği gibi hukuki yöntemlerle de salgın biçimlenebilecektir. Bu nedenle çalışmadaki bu kısım eksik kalacaktır ancak en azından Mart-Nisan ve Mayıs 2020 sürecinde anayasa hukukçularının gözünden konuların sıcağı sıcağı değerlendirilmesi, hukuki hafızanın önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Çünkü "anayasa hukukunda kaynaklar problematiği, saf formel mantıkla sınırlı bir problem olmanın ötesinde "günlük vak'aların eti ve kanı' ile yakından ilgilidir[1]".

I. COVID-19 Sürecinde Olağanüstü Hâl İlanı ve Alınan Olağanüstü Hâl Önlemleri

A. Kriz ve Anayasalar

Anayasalar, çoğu durumda krizden beslenir. Çünkü genellikle kriz zamanlarında yeni anayasalar kaleme alınır. Ancak kriz dönemlerinin sonucu olan anayasalarda asli kurucu iktidar, tali kurucu iktidarların krizlerle baş etme yöntemini belirlemeye gayret eder. Belki de olağanüstü hal hükümlerini, asli kurucu iktidarların, "gizli" bir çıkış güvencesi olarak adlandırmak mümkündür. Çünkü asli kurucu iktidarlar, sonrasında olası krizlerde kendilerine yönebilecek tehditleri ve rakip güçleri bertaraf etmeye çalışır. Bu aynı zamanda tali kurucu iktidarlar bakımından bir meşruiyet ve yetkinlik sınavıdır. Çünkü tali kurucu iktidarlar, krizle baş edebildiği ölçüde "başarılı" olabilecek ve "halk"tan desteğini sağlamaya devam edebilecektir. Ya da anayasacılık literatürünün söylemiyle olağanüstü hâl tanımları ve koşullarının anayasalarda belirtilmesi, temel hak ve hürriyetlerin orantısız bir şekilde durdurulmaması ve ihlal edilmemesi içindir. Bu noktada anayasacılığın amacı, elbette "denge"yi gözetebilmektir. Bir yandan sorunlarla en etkili yollarla mücadele edebilmek mümkün olmalıdır ki anayasalar, devleti yönetilemez hale getirmemelidir bu yönüye devletin işleyişini ve yetki şemasını ortaya koyar; diğer yandan da olağanüstü koşullarda hukukun üstünlüğünü korumayı amaçlayan etkin yasal araçlar sağlanmalıdır ki anayasalar, temel hak ve özgürlüklerin garantisini oluşturmalıdır[2].

Bjørnskov/Voigt, olağanüstü hâl hükümlerinin yer aldığı anayasayı tanımlamak için "olağaüstü hâl anayasası" ifadesini kullanmaktadır[3]. Bugün yürürlükte olan anayasaların %90'ından fazlası, hükümetin olağanüstü hâl ilan edebilmesine imkan vermektedir. 1985 ve 2014 yılları arasında 137 ülkenin en az bir kez olağanüstü hâl ilan ettiği görülmektedir. Fransa, 1795'te olağanüstü hâli anayasasında düzenleyen ilk modern devlettir[4].

Konu19502011
Savaş/Yabancı saldırı31.948.6
İç güvenlik31.938.8
Ulusal afet6.926.2
Genel tehlike16.725.7
Ekonomik acil durum5.67.1
Anayasal sisteme tehdit0.02.7

Tablo: Belirtilen yıllara göre anayasalarda düzenlenen olağanüstü hâl nedenleri[5]

1950'lerden sonra olağanüstü hâl hükümlerinin anayasalarda düzenlenişi bir ivme kazanmıştır. Sömürgelerin bağımsızlık kazanması ve Sovyetler Birliği'nden ayrılıp bağımsızlık ülkeler burada etkili olmuştur. Elbette II. Dünya Savaşı ve sonrasındaki tecrübeler, olağanüstü hâlin anayasalarda düzenlenmesine yol açmıştır. Yukarıdaki tabloda 1950 ve 2011 yılları itibarıyla anayasalarda yer alan olağanüstü hâl nedenleri belirtilmektedir. Özellikle ulusal afetlerin bir olağanüstü hâl nedeni olarak anayasalarda düzenlenişi ivme kazanmıştır.

B. COVID-19 Sürecinde Ülkelerin Olağanüstü Hâl İlan Yöntemleri

COVID-19 salgını nedeniyle ülkelerin farklı yöntemlerle olağanüstü hâl ilan ettiği görülmektedir. Tüm uygulamaları, bu üç yöntem çerçevesinde değerlendirmek mümkün olmasa da genel yönelim bu üç yöntemden birine dayanmaktadır: (1) Anayasa uyarınca olağanüstü hâl ilan edilmesi, (2) halk sağlığı veya ulusal afetlerle ilgili mevcut mevzuatın kullanılması ve (3) yeni acil durum mevzuatının kabul edilmesidir[6]. Örneğin COVID-19 sürecinde Fransa, Macaristan, Şili, Estonya, Ekvator, Guatemala, Honduras, Ermenistan, Moldova, Ürdün gibi ülkeler anayasalarındaki olağanüstü hâl hükümlerini hayata geçirmiştir[7]. Ancak bazı anayasalarda olağanüstü hal ilanına ilişkin açık ve detaylı düzenlemeler yer almamaktadır. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Anayasasındaki düzenleme, olağanüstü hâl hakkında asgari bir düzenlemeye sahiptir ve genel bir olağanüstü hâli tanımlamamaktadır. Ancak Anayasanın sekizinci bölümünde Birlik'in yasalarını yürürlüğe koymak, isyanları bastırmak ve istilaları geri püskürtmek üzere milis kuvvetlerinin göreve çağırılmasını sağlamak, ifadesi yer almaktadır. Dokuzuncu bölümde, isyan veya istila durumlarında kamu güvenliği gerektirmedikçe Habeas Corpus'un askıya alınamayacağını belirtmektedir[8].

Olağanüstü hâl hükümlerine sahip anayasaların %56'sı yasama organının acil durum ilanını onaylamasını aramaktadır[9]. Anayasada hüküm olmaması sebebiyle parlamentoların yaptığı yasalar yoluyla da olağanüstü hâl ilan edilmektedir. Elbette bu yasaların, temel hak ve özgürlüklerde ve hukukun üstünlüğünde uzun vadede bir erozyon yaratıp yaratmayacağına ilişkin haklı kaygılar mevcuttur. Diğer yöntem ise yasamanın yetkisi, yürütmeye verilmekte (bazen de devredilmekte) ve yürütme yoluyla olağanüstü hal koşullarına ilişkin kararlar alınmaktadır. Örneğin Birleşik Krallık Parlamentosu tarafından kabul edilen Koronavirus Yasasıyla virüsle mücadelede hükümete ek yetkiler tanınmıştır. Bazı ülkelerde ise yapılan olağanüstü hâl yasalarının içeriği geniştir ve COVID-19 müdahalesine ilişkin yasama gözetimi neredeyse ortadan kaldırılmıştır. Örneğin Macaristan'da Parlamento, Başbakan Victor Orbán'ın bu süreci kararname ile yönetmesine izin veren bir yasa çıkarmıştır ve bazı anayasa hukukçularına göre bu düzenleme Macaristan'da demokrasisinin sonu anlamına gelmektedir. Çünkü Anayasa uyarınca, olağanüstü hâl durumunda kararnameler, Parlamento onaylamadığı takdirde 15 gün sonra yasal güçlerini kaybeder. Ancak, Etkinleştirme Yasası ile Parlamento bu yetkisini yürütmeye devretmektedir[10].

Orbán bu olağanüstü hâl yetkilerini “Macar vatandaşlarına can ve sağlık güvenliğini, kişisel güvenliği, varlıkların güvenliğini ve yasal kesinlik ile ulusal ekonominin istikrarını garanti altına almak” için kullanacaktır[11]. Ayrıca Macaristan'da diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak askeri makamlara yetkiler tanınmıştır. Halmai ve Scheppele'nin belirttiği üzere, hükümet, orduyu en az 150 “stratejik” şirkete yerleştirmiştir, her bir hastanenin yönetimine de komutan getirilmiştir. Ayrıca ordu, artık sokaklarda çok daha görünür hale gelmiştir. Tabii ki, İtalya ve ABD gibi bazı ülkeler salgınla mücadeleye yardımcı olmak için askeri birimleri konuşlandırmıştır ancak askeri birlikler Macaristan'da sosyal kontrol veya ekonomik rehberlik amacıyla faaliyetini sürdürmektedir. Halmai ve Scheppele'ye göre Orbán, yeni bulduğu güçle şimdiye kadar yaklaşık yetmiş kararname yayımlamıştır. Örneğin 46/2020 sayılı Kararname ile verilerin korunması, 47/2020 sayılı Kararname ile de İş Kanununa göre çalışanların korunması zayıflatılmıştır. Olağanüstü hâllerde sınırsız sözleşme özgürlüğü, iş hukukunu 19. yüzyıla geri döndürecektir. Hızla artan işsizlik nedeniyle çalışanlar artık işlerini kaybetmemek adına insanlık dışı çalışma koşullarını kabul etmek zorunda kalacaktır[12].

Gana'da da COVID-19'dan açıkça bahsetmeyen ve ne zaman sona ereceği belli olmayan kısıtlamalar getiren yasalar kabul edilmiştir. Yine İtalyan Anayasasına göre olağanüstü hâl, sadece savaş durumunda ilan edilirken sokağa çıkma yasağı, yürütme organı tarafından ilan edilmiştir. İtalyan anayasa hukukçuları ise İtalyan Anayasasına göre hareket özgürlüğü ile ilgili herhangi bir sınırlamanın yasayla kabul edilmesi gerektiğini ve bu tür kısıtlamalar getirecek bir yasa bulunmadığından, bunu yapmanın anayasal bir soruna yol açtığını ileri sürmektedir[13].

Hükümetlere hakları kısıtlama yetkisi verildiğinde, hakların kötüye kullanılması riski ortaya çıkmaktadır. Bu riskleri en aza indirgemek için üç ilke önem arz etmektedir: (1) yürütme kararları üzerinde yasama ve yargı gözetimi sağlanmalıdır, (2) istisnai önlemler, kesinlikle gerekli olanlarla sınırlandırılmalıdır ve (3) bu yetkilerin yalnızca salgınla sınırlı olması gerekir[14]. Örneğin İngiltere'de Koronavirüs Yasası'nın bu ilkeler bağlamında iyi bir örnek olduğu ileri sürülmektedir. Çünkü yetkilerin kapsamı, sadece covid-19 ile sınırlıdır. Ayrıca, önlemler geçicidir ve tehdidin süresi ile sınırlıdır. Yasanın yürürlükten kaldırılması, hastalık geçince mümkün olacaktır ve bu durumda, geçici önlemler de kalkacaktır. Ancak birçok ülkede ilgili hukuki işlemlerin, bu temel gereklilikleri karşılamadığı belirtilmektedir[15].

Olağanüstü hâl, anayasal değişimin potansiyel gücünü oluşturmaktadır hatta önemli dönüşümlere neden olmaktadır[16]. Elbette böyle durumlarda, hükümetler lehine gücün merkezileşmesi ve sonrasında siyasi gücün istismar edilmesi riski ortaya çıkabilmektedir. Venedik Komisyonu da "de facto" olağanüstü hâlin önlenmesi gerektiğini belirtmiştir. Olağanüstünün ne anlama geldiğinin ve koşullarının Anayasada tanımlanması gerektiği belirtilmektedir. Çünkü insan haklarına ilişkin en ciddi ihlaller olağanüstü hâl dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle gerçek ve yakın bir tehlikenin varlığı ve hangi hak ve hürriyetlerin durdurulacağı açıkça belirtilmelidir[17]. Temel haklardan kaynaklanan acil önlemler ve istisnalar orantılı olmalıdır. Olağanüstü koşullara karşın hukukun üstünlüğünü korumayı amaçlayan etkili yasal araçlar araştırılmalıdır. Ayrıca hukuk devleti ilkesi mutlaka korunmalıdır, örneğin kanuni yargıç ilkesi gibi temel ilkeler gözetilmelidir[18].

"Olağanüstü hâllerde yükümlülükleri askıya alma" kenar başlıklı İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m. 15'de belirtildiği üzere, "savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike hâlinde her Yüksek Sözleşmeci Taraf, durumun kesinlikle gerektirdiği ölçüde ve uluslararası hukuktan doğan başka yükümlülüklere ters düşmemek koşuluyla, bu Sözleşmede öngörülen yükümlülüklere aykırı tedbirler alabilir." Ancak ikinci fıkrada bu hükmün, meşru savaş fiilleri sonucunda meydana gelen ölüm hâli dışında yaşam hakkı, işkence yasağı, kölelik ve zorla çalıştırma yasağı ve kanunsuz ceza olmaz hükümlerine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Yine aynı maddenin üçüncü fıkrasında, aykırı tedbirler alma hakkını kullanan her Yüksek Sözleşmeci Taraf, alınan tedbirler ve bunları gerektiren nedenler hakkında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne tam bilgi verir. Bu Yüksek Sözleşmeci Taraf, sözü geçen tedbirlerin yürürlükten kalktığı ve Sözleşme hükümlerinin tekrar tamamen geçerli olduğu tarihi de Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne bildirmektedir. Aynı zamanda bu düzenleme, uluslararası örgütlerin siyasi güçlerin rasyonelleştirilmesine ve kontrol ve dengeleri güçlendirmeye katkıda bulunduğunu göstermektedir[19].

II. COVID-19 ve Anayasal Haklar

A. Risk Altında Olan Haklar

Dünyanın birçok yerinde, cep telefonları ile gözetimin, askıya alınmış dini hizmetlerin, kısıtlı seyahatin ve sokağa çıkma yasağının olduğunu görmekteyiz. Bu önlemlerin uzun vadede sivil özgürlüklere zarar vereceği ve anayasal demokrasiyi tahrip edeceği ileri sürülmektedir. Ayrıca birçok liderin bu dönemde elde ettiği yetkilerden vazgeçmeyip otoritelerini güçlendireceğinden ve sivil özgürlüklük kısıtlamalarının "yeni normal" olacağından endişe edilmektedir.[20]. French'e göre bu dönemin sonunda devlet otoritesi en üst seviyede olabilecektir[21].

Birleşmiş Milletler'in raporuna göre, basın özgürlüğü, ifade ve düşünce özgürlüğü, eğitim hakkı, sağlık hakkı, yaşama hakkı, yerleşme hürriyeti, özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması, bilgi edinme hakkı bu dönemde ihlal edilebilecek hakların başında gelmektedir. Nefret söyleminin ve yabancı düşmanlığının artması; mültecilerin ve sığınmacıların dışlanması gündeme gelebilecektir. Birleşmiş Milletler raporunda da belirtildiği üzere virüs, ayrımcılığa yol açmasa da sonuçları ve etkileri bakımından bir ayrımcılığa yol açabilecektir[22]. Bu noktada önlemlerin geçici, amaca uygun, orantılı, insanları korumaya yönelik olması gerekirken; uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklere aykırı hareket edilmemeli ve ayrımcılığa neden olunmamalıdır[23]. Ayrıca bu süreçte bazı temel hak ve hürriyetler durdurulsa da belirli istisnaların örneğin yaşama hakkının korunması önem arz etmektedir[24]. Hükümete mevzuat yoluyla olağanüstü yetkiler verirken temel hak ve özgürlüklerin durdurulması değil sınırlandırılmasının doğru olacağı da belirtilmektedir[25].

B. Mahkemelerin Sınırlandırmalara Bakışı

Bu süreçte özellikle Yüksek Mahkemeler ve Anayasa Mahkemeleri, temel hak ve hürriyetlerin "orantılı" ve "amaca uygun" şekilde sınırlandırılmasına ilişkin kararlar verirken diğer yandan federe ve federal devlet arasındaki yetki problemlerini[26] çözmeye çalışmaktadır. Genel olarak olağanüstü hâl dönemlerinde, mahkemelerin en azından kriz bitene kadar yürütmeyi geniş ölçüde desteklediği görülmektedir. Örneğin ABD'de savaş zamanında, mahkemelerin yürütme otoritesinden yana olduğu görülmüştür. Ancak mevcut krizde, kontroller ve dengeler konusunda ısrar eden bazı mahkemelerin olduğu görülmektedir. Örneğin Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro'nun sağlık otoritelerinin kararlarını görmezden gelen ve sosyal mesafeye karşı gelen talimatlarını ve dini hizmetleri izolasyon kurallarından muaf tutan kararnamesini Federal Mahkemeler engellemiştir. Yine Bavyera'daki bir dizi davada mahkemeler, hükümetin sivil özgürlük kısıtlamalarını sadece yasa ile uygulayabileceğini belirtmiştir. Ancak kriz ortaya çıktığında yasanın çıkarılması da elbette her sorunu çözemeyecektir çünkü böylesi acil durumlarda kabul edilen yasalar aşırı geniş yetkiler içerebilir ve bu yasalar kapsamında geçirilen önlemleri sonradan kaldırmak için yasada etkin bir mekanizma da yer almayabilir[27].

Almanya’da birçok kentte düzenlenen protestolarda, alınan tedbirlerin temel hak ve özgürlükleri ihlal ettiği gerekçesiyle Merkel hükümeti "korona diktatörlüğü" kurmakla itham edilmektedir. Ancak 23 Mayıs Alman Anayasasının yürürlüğe girme günü olması vesileyle Merkel, tedbirlerin Alman Anayasası’nın 1’inci maddesinde yer alan "insan onuru dokunulmazdır" ilkesinden hareketle alındığını belirtmektedir[28]. Eyalet düzeyinde alınan kararların, olağanüstü halin düzenlendiği Alman Anayasasının 80.maddesine uygun olup olmadığı tartışılmaktadır. Alman Anayasa Mahkemesi, bazı davaları usule ilişkin gerekçelerle reddetmiştir. Bazı davaları da esas açıdan kabul edilebilir bulmamıştır. Önlemlerin sağlık sistemine aşırı yük getirebilecek salgını önlemek amacıyla kabul edildiği, Mahkemenin kararlarında vurgulanmaktadır. Ayrıca Mahkeme, hukuki düzenlemelerde süre bakımından sona erme hükmünün olduğunu belirtmektedir. Örneğin Giessen'de, temasa ilişkin sınırlamalar nedeniyle toplantı talebi reddedilmiştir. Ancak bu talepten önce toplantıyı düzenleyenler, sosyal mesafe önlemlerini kapsayan bir öneride bulunmuşlardır. Mahkeme, hukuki düzenlemenin genel olarak açık havada toplantı hürriyetini yasaklamadığı sonucuna varmıştır. Mahkeme, protestonun belirli şartlar altında gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğine veya yasaklanması gerekip gerekmediğine şehir yönetiminin karar verebileceği sonucuna ulaşmıştır. Mahkeme'ye göre şehir, bunu genel bir yasak olarak kabul ettiği için kararlarında bir takdir yetkisinin olduğunu fark edememiştir. Çünkü bu takdir yetkisinin içinde toplantı hürriyetinin sağlanması da yer almaktadır. Yine toplantı hürriyeti konusunda başka bir kararda, Baden-Württemberg’deki yasal düzenlemenin bir temas sınırlama kuralı içerdiği ancak yetkililere önemli nedenlerle istisnalar verme imkanının da tanındığı belirtmiştir.

Yine Aşağı Saksonya eyaletinde Ramazan boyunca caminin açılması ve camide ibadet edilebilmesine ilişkin talep değerlendirilmiştir. Bu talepte bulunan kişi, 300 kişilik caminin 24 kişiye ibadete açılacağını, sosyal mesafe kurallarına uyulacağını belirtmiştir ve önerilen koşulların, şu an açık olan dükkanlardaki koşullarla benzerlik arz ettiğini ileri sürmüştür. Eyalette ise ibadet ve ayinler için bir araya gelmek yasaklanmıştır. Anayasa Mahkemesi de tüm camilerin bu süreçte açılmasını reddetmiştir. Ancak enfeksiyon riskinin, ibadetin yerine getirilmesinden, caminin inşası ve büyüklüğüne kadar birçok ayrıntıya dayalı olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, Ramazan ayında Cuma ibadetlerini sınırlayan din özgürlüğünün ciddi kısıtlaması göz önüne alındığında, mevcut tehdit düzeyi ve salgınla mücadele stratejisi, bir davanın tüm koşullarını göz önünde bulundurarak bir istisna olasılığını sağlamadan genel bir yasağı haklı çıkarmaz, şeklinde karar vermiştir. Mahkeme, koronavirüsün yayılmasını önlemek için gerekli tedbirlerin alınabileceği vurgusunda bulunsa da temel hakların örtülü olarak askıya alınamayacağının altını çizmektedir[29].

ABD New Hampshire'da ise elliden fazla kişinin bir araya gelmesi yasaklanmıştır. Bir kişi, siyasi organizasyonların iptali nedeniyle iki kişi de kiliselerin, restoranların kapanması nedeniyle dava açmıştır. New Hampshire'da Üst Mahkeme, itirazı reddederek "bu devletin ve bu ülkenin vatandaşlarını bu salgın nedeniyle hasta olmalarından ve ölmelerinden korumaktan daha kritik bir kamu hedefi düşünülemez" sonucuna varmıştır. Bu noktada elbette önemli olan temel hak ve hürriyetlere ilişkin yapılacak düzenlemenin salgından sonra da devam edecek sonuçlara yol açmasını engellemek olmalıdır. Yine ABD'de silah satan dükkanlar ve kürtaj yapan klinikler, çalışması "gerekli/zorunlu" yerlerden sayılmadığı için "evde kal" sınırlamalarına itiraz etmiştir. Newyork'ta silah dükkanları gerekli, olmazsa olmaz iş alanlarından sayılmamıştır ve Kaliforniya'da silah dükkanlarının nasıl sınıflandırılacağı vilayetlere bırakılmıştır. Silah lobileri ve Ulusal Silah Derneği, Beyaz Saray'da lobi faaliyeti sürdürerek silah dükkanlarının "gerekli/zorunlu" iş alanı olarak değerlendirilmesini sağlamışlardır ve ardından hemen New Jersey'de liste değişmiş ve silah dükkanlarının açık kalması sağlanmıştır. Teksas'ta, 21 Mart'ta Vali Greg Abbott, koronavirüs hastalarını tedavi etmek için hastane kapasitesini korumak amacıyla “gerekli ve zorunlu olmayan” tıbbi prosedürleri yasaklamıştır. Valilik kararıyla, bir kadının sağlığını korumak gerekmedikçe herhangi bir kürtaj tipi gerekli tıbbi müdahale olarak görülmemiştir ve bu yasağın, uzatılmazsa, 21 Nisan'a kadar yürürlükte kalacağı belirtilmiştir. Kürtaj yapan klinikler, bu yasağa karşı bir dava açmıştır. 7 Nisan'da ise Teksas'ta Mahkeme, devletin COVID-19'un yayılmasını ve halk sağlığını koruma konusundaki yükümlülüğünü göz önüne alarak kürtajların yasaklanmaya devam edebileceğine karar vermiştir. Sonrasında ise bazı tıbbi operasyonlara ilişkin kısıtlamaların gevşetilmesiyle Teksas'ta kürtaj klinikleri açılmıştır.[30]

III. Covid-19 ve Demokrasi

A. Yönetim Modellerinin Demokrasiyi Biçimlendirmesi

"Varieties of Democracy (V-Dem)" Enstitüsü, 142 ülkeyi bu süreçte inceleyerek 47 ülkede demokrasiye ilişkin "az", 34'ünde "orta" ve 48 ülkede ise "yüksek" düzeyde risk faktörü tespit etmekte ve demokratik çürümeyi hızlandıran eğilimlerin olduğunu ileri sürmektedir[31]. Gerald, bu süreçte hükümetlerin demokratik yöntemlerini dört farklı boyutta değerlendirilmektedir[32]:

  1. Etkin Akılcılar: Bazı demokratik hükümetler, salgını gerçeğe dayanan rasyonel politika yoluyla etkili bir şekilde ele almakta ve yasanın kısıtlamaları dahilinde hareket ederek azami demokratik işleyişi korumak için acil durum eylemlerine açık sınırlamalar getirmektedir.

  2. Kısıtlanmış Akılcılar: Rasyonel ve yasalara saygılı bir yaklaşım benimseyen hükümetler sözkonusudur ancak burada sınırlı bir devlet kapasitesi sözkonusudur. Örneğin Güney Afrika gıda, su ve hatta temel hijyene erişimi engelleyen acil durum önlemleri nedeniyle sorunlar yaşamaktadır.

  3. Otokratik Fırsatçılar: Demokratik çürümenin hız kazandığı ülkelerde hükümetler, tehdidin gerçekliğini görse de krizi kendi güçlerini daha da pekiştirmek ve genişletmek için kullanmaktadır.

  4. Fantastikler: Bu kategoride hükümetler, uzmanlar tarafından sunulan olayları kısmen veya tamamen reddetmekte ve kısmen komplo teorileriyle yol almaktadır. Salgını inkar etmenin, ABD ve Brezilya gibi ülkelerde salgını arttırdığı ve vatandaşların sağlığının riske atıldığı ileri sürülmektedir. Hatta Brezilya politikası için “politika gerçeğin önünde geçti" ifadeleri kullanılmaktadır.

Fantastiklere değinmişken kısaca popülizmden bahsetmek gerekecektir. Popülizm, engel tanımaz hatta engellerden beslenir. Çünkü sorunlar, kutuplaştırmanın yaratılması bakımından elverişli bir ortam sağlar. Popülistlerin önüne engel olarak çıkacak her söylem, onların yeni düşmanları olacaktır. Buradaki "yeni" düşmanlar ya da "yeni" elitler; bilim insanları, sağlık alanında faaliyet gösteren uluslararası örgütler, bilimsel verileri paylaşan kurumlar, sosyal medya yöneticileri, halk sağlığına vurgu yapan politikacılar olabilecektir. Bu liste, popülistler bakımından kuşkusuz daha uzun olabilecektir.

Elbette yaşadığımız durumun hangi parçasının bir simülasyon içinde devam ettiğini anlayabilmek ve kestirebilmek güç ancak görünen şudur ki popülist politikalar, önlemlerin alınmasını geciktirebilmekte ve insan sağlığının korunmasında hayati önlemleri öteleyerek vakaların artmasına neden olabilmektedir. Özellikle ABD ve Brezilya'da popülist söylemler ve politikalar nedeniyle gereken önlemlerin aciliyetle alınmadığı önemli bir eleştiri konusudur. Ayrıca popülist söylemler, iktidarı büyütmenin bir aracı olarak görülmektedir. Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro da bu süreçte eleştirilen isimlerden biridir.

Korona virüsün "küçük bir grip" olduğunu ifade eden ve başkent Brasilia'da corona virüs nedeniyle eyalet valileri tarafından uygulanan karantinanın kaldırılması amacıyla düzenlenen gösteriye katılan Bolsonaro, salgınla mücadele için halka "evde kal" çağrısı yapan Sağlık Bakanı Luiz Henrique Mandetta'yı da görevden almıştır. 31 Mart 2020'de Bolsonaro, 1964 Darbesi'nin yıldönümünü “özgürlük için harika bir gün” olarak kutlamıştır[33]. 29 Mart 2020'de Bolsonaro, insanların işlerine dönmelerine izin veren bir kararname çıkartmak istediğini belirtmiştir. Ancak bu tavrının, anayasal ve yasal yükümlülüklerine karşı bir meydan okuma olduğu ileri sürülmektedir. Bolsonaro gücü, merkezde yoğunlaştırmak isterken federe devletler bir yandan devlet başkanının otoritesiyle mücadele ederken diğer yandan halkı hastalığın ciddiyetine ikna etmeye çalışmaktadır. Merkezileşme eğilimi nedeniyle 27 eyalet valisinin 24'ü Bolsonaro'nun politikasına ilişkin bir mektup kaleme almıştır. Eyaletlerin bu tavrı, yürütmenin otoriter beklentilerini sınırlamaktır[34].

B. Parlamentoların Çalışma Usulü

Bu süreçte karantina ve sosyal mesafe kuralları nedeniyle devlet organlarının, parlamentoların çalışamaması, işlevsizleşmesi veya dijitalleşmesi gündeme gelmiştir. Bazı ülkelerde, parlamento sınırlı şekilde fiziksel olarak toplanmaya devam etmektedir. Bu durumda, daha az genel oturum veya komite oturumu yapılmakta, etkili sosyal mesafeye izin veren daha büyük bir bina kullanılmakta veya maske kullanılmaktadır. Alman Federal Meclisi, genel kurullar ve komiteler için gereken asgari milletvekili sayısını azaltmıştır. Yeni Zelanda, vekaleten oy kullanma kurallarını ve çalışma prosedürünü değiştirerek bir komite kurulmasına karar vermiştir[35]. Bir kısım ülkede ise parlamento neredeyse uzaktan çalışma yöntemlerini kullanarak toplanmaya devam etmektedir. Elbette bu uzaktan çalışma, güvenlik ve kimlik doğrulama için yasal dayanak da dahil olmak üzere bir dizi konuyu gündeme getirmektedir. Bazı ülkelerde ise parlamento toplanmamaktadır. Örneğin Birleşik Krallık, bir dizi acil önleme ilişkin oy kullandıktan sonra çalışmasına ara vermiştir. Problemler, milletvekili oylarının meşru bir şekilde kullanılmasını sağlamak ve tüm üyelerin oy vermesini sağlamak üzerine kuruludur[36].

C. Seçimler

21 Şubat-7 Mayıs tarihleri arasında en az 55 ülke ve bölge, ulusal ve yerel seçimlerini ertelemiştir[37]. Ancak seçimlere ilişkin kararlar bazı ülkelerde tartışmalara yol açmıştır. Örneğin Polonya'da, 10 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimleri hükümet veya seçim komisyonu tarafından değil iktidar partisinin lideri Jarosław Kaczyński ve koalisyon ortağı Jaroslaw Gowin ile birlikte ertelenmiştir[38]. Bir diğer tartışmalı örnek Wisconsin seçimleridir.

24 Mart'ta Wisconsin Valisi Tony Evers, COVID-19 virüsünün yayılmasını yavaşlatmak için en az 24 Nisan'a kadar halkın evde kalmasına ilişkin bir kararname düzenlemiştir. 7 Nisan'da ise seçimler yapılacaktır. Özellikle Demokratik Ulusal Komite, Wisconsin Demokrat Partisi ve Kadın Seçmenler Birliği şu iddiayı ortaya koymuştur: Wisconsin'de ikamet edenler “oy kullanmak için tam anlamıyla sağlıklarını ve hayatlarını riske atmaktadır” ve şahsen oy kullanmaya çalışan seçmenler için, çok sayıda seçim merkezinin kapalı olması ya da sınırlı sayıda çalışan nedeniyle uzun kuyruklar oluşabilecektir. Bölge Mahkemesi ise seçimlerin ertelenmesine ilişkin talebi reddetmiştir. 7 Nisan ve 13 Nisan arasında da posta yoluyla oyların gönderilebileceğine ilişkin karar, Yüksek Mahkeme'ye taşınmıştır. Yüksek Mahkeme, Cumhuriyetçi Ulusal Komite v. Demokratik Ulusal Komite[39] Kararını, seçimden bir gün önce 6 Nisanda vermiştir. 4 üyenin karşıoyuyla 5 üye; seçimden sonra da oy pusulalarının gönderilecek olmasının seçmenlerde bir rahatlama sağlayacağını, 6 gün sonra bile oy pusulasının gönderilmesinin seçimin niteliğini değiştireceği sonucuna varmıştır. Yüksek Mahkeme, "alt derece federal mahkemelerinin seçim arifesinde seçim kurallarını değiştirmemesi" ilkesine dayanarak bu kararını vermiştir. Ginsburg'un karşıoyunda belirttiği üzere, 2016 seçimlerine göre Wisconsin'de 1 milyondan fazla seçmen posta yoluyla oy kullanma talebinde bulunmuştur ve bu noktada salgının niteliğini değerlendirmek gerekecektir: "Meslektaşlarımın iyi niyetinden şüphe etmememe rağmen, Mahkeme'nin kararı, korkarım, büyük bir hak mahrumiyetiyle sonuçlanacaktır. Bir seçmen, almadığı bir oy pusulasını teslim edemez." ifadelerine karşıoyunda yer vermektedir.

Ginsburg'a göre postalanan bir oy pusulasının alıcıya ulaşması günler sürebilir. Salgın kaynaklı posta gecikmelerini hesaba katmadan bunun yapılabilmesi zaman alacaktır. Bu nedenle, son günlerde gönderilen oy pusulalarının yarına (7 nisana) kadar seçmenlere ulaşmaması muhtemeldir. Mahkemenin çoğunluğu, bu davanın “dar, teknik bir sorun” olduğunu beyan etmektedir. Ancak Ginsburg'a göre buradaki durumu böyle nitelendirmek mümkün değildir. Bu karar, on binlerce Wisconsin vatandaşının bir salgının ortasında güvenli bir şekilde oy kullanıp kullanamayacağına ilişkindir. Vatandaşlar, "kendi kusurları olmadan oy haklarını kaybedeceklerdir[40]. "Bu karar hem federal devlette yetkilerin kullanımı hem de seçme hakkının oalğanüstü hallerde neyi ifade ettiği açısından anayasa hukukunda yerini alacaktır.

IV. COVID-19 ve Eşitlik İlkesi

Salgın sürecinde birçok kamu hizmetinin dijital ortamda gerçekleştiği düşünülürse artık internet olmadan bir çok hizmete özellikle eğitim hakkına ulaşmanın zor olduğu görülmektedir. İnternete ulaşımın yanısıra dijital okuryazarlık da önem arz etmektedir. Dijital okuryazar olmayan vatandaşlara karşı idari hoşgörüyü teşvik eden politikaların veya yasal tedbirlerin kabul edilmesi gerekir. Vatandaşların kamu hizmetlerine erişilebilirliğini arttırmak ve vatandaş ile kamu makamları arasında daha iyi bir diyaloğu teşvik etmek için düzenli geri bildirimler alınmalıdır. Bu yaklaşım, 2018 yılında Fransa'da kamu hizmetlerinin modernizasyonu üzerine bir program kapsamında benimsenmiştir. Yaygın idari hatalar “iyi niyetle hata yapma hakkı” (örneğin, vergi beyannamesi formunu dolduran bir hata yapılması gibi) olarak kabul edilmiştir. Bu hak, vatandaşların yasal sonuçları olmadan hayatlarında bir kez idari hata yapmalarına izin vermektedir. Dahası, bu bağlamda Fransız yasa koyucu vatandaşların kamu makamlarına olan güvenini artırmak için vatandaşlardan yeni dijital hizmetler hakkında geri bildirim vermelerini istemiştir. Hollanda da dijital okuryazarlığı geliştirmeye odaklanmıştır. Devam eden politikalar arasında ilkokullarda dijital okuryazarlık ile ilgili zorunlu dersler ve yerel kütüphanelerde ve yardım kuruluşlarında yetişkinler için okuryazarlık atölyeleri bulunmaktadır. Bu girişimlerin kapsamı şimdilik sınırlı olmakla birlikte, dijital bilgileri basitleştirmek ve vatandaşlara çevrimiçi etkinliklerinde yardımcı olacak programlar geliştirme yönünde bir çaba sözkonusudur[41]. Bu çabalar, salgın sürecinde büyük önem kazanmaktadır. Çünkü internete ulaşım her coğrafya ve gelir durumu bakımından eşit şartlarda değildir ve internete ulaşım mümkün olsa da dijital okuryazarlık noktasında da bir eşitliğin olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.

İnternete ulaşım ve internet kaynaklarından etkin bir şekilde yararlanma bakımından eşitsizlikler sözkonusu oldugu gibi farklı düzeylerde de ayrımcı politikalar görülmektedir. Salgından yaşlılar, engelliler, kadınlar, kız çocukları, etnik azınlıklar, yerliler, göçmenler, mülteciler, kayıt dışı çalışanlar, evsizler gibi birçok kişi etkilenebilecektir. Örneğin 185 ülkede okulların kapanmasıyla kız çocukları bakımından bu ayrımcılığın daha çok artacağı UNESCO tarafından belirtilmektedir. 1.5 milyar genç ve çocuk öğrenciden 743 milyon kız öğrencinin olduğu tahmin edilmektedir. Bu kız öğrencilerin 111 milyondan fazlası, eğitim almanın zaten bir mücadele olduğu dünyanın en az gelişmiş ülkelerinde yaşamaktadır. Özellikle COVID-19'un ekonomik etkileri kız çocuklarının sonraki dönemde okula gitmelerini engelleyebilecektir. Birçok kız çocuğu, salgının kontrol altına alınmasından sonra okuluna devam edebilecek iken bazıları maalesef devam edemeyecektir[42].

Sonuç

Anayasalardaki olağanüstü hal düzenlemeleri, COVID-19 salgıyla etkin şekilde mücadele edilmesini sağlayabileceği gibi temel hak ve hürriyetlerin orantısız bir şekilde durdurulmasının önüne geçebilecektir. Anayasalarda açık veya detaylı bir olağanüstü hal hükmünün yer almaması bu amaçların gerçekleştirilmesi yönünde engel oluşturmamaktadır. Böylesi bir hükmün varlığı, hukuki meselenin çözümünü kolaylaştırabilir ancak doğrudan bu hedeflerin gerçekleşmesinin garantisini vermez. Anayasal devletler, COVID-19 salgınında hem etkin mücadeleyi gerçekleştirme hem de temel hak ve hürriyetleri koruma noktasında ciddi sınavlar verecek olsa da anayasalı devletlere göre en az hasarla bu süreci atlatabilecektir.

Birçok devlette aslında salgın, siyasi sistemin gerçek doğasını ortaya çıkarmaktadır[43]. Bir anlamda malumu ilam etmektedir. Hukukun üstünlüğüne bağlılığın devam ettiği ülkelerde, bu tavır pratiğe de yansımaktadır. Anayasal ve demokratik çürümenin başladığı yerde COVID-19 nedeniyle yaşanan problemler belirginleşmektedir. Ancak "diğer yandan küresel salgın, etkili demokrasiler ile beceriksiz otokrasiler arasında tek bir fay hattı olmadığını ortaya koymaktadır." Bazı uygulamalar bakımından genç ve yaşlı demokrasiler arasında basit bir ayrımın olmadığı da ortaya çıkmıştır. Devletin işleyişi, hükümet politikaları gibi birçok fay hattı önem arz etmektedir. Ancak tedbirler uzamaya devam ederse, parlamentolar çalışamaz hale gelirse ve planlı seçimler yapılmazsa, tüm demokrasiler meşruiyet sorunlarıyla karşı karşıya kalabilecektir.


Dipnotlar


  1. Çağlar B., Anayasa Bilimi Bir Çalışma Taslağı, BFS Yayınları, İstanbul 1989, s. 34. Çağlar'ın bu sözü, Daniel Defoe'nun 1722'de yazdığı ve 1665'de Londra'da yaşanmış veba salgınını anlattığı "Veba Yılı Günlüğü" kitabında yazdığı şu cümlelerle sanki beraber değerlendirilmeli gibi: " İçinde bulunduğum bu koşulları bütün ayrıntısıyla anlatıyorum niye mi? Çünkü bakarsanız benden sonra da biri benzer bir sıkıntıya düştüğünde yine benzer seçim yapmak zorunda kalır. Aldığım bu notlar, yapıp ettiklerimin tarihçesi değil, o kişinin eylemlerine rehber olsun diyedir. Yoksa şahsen yaşadıklarımın kimsenin gözünde zerre kadar önemi olmadığının farkındayım". Defoe D., Veba Yılı Günlüğü, Çeviren: İris Kantemir, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s. 10. ↩︎

  2. Martinico G./Simoncini M., Emergency and Risk in Comparative Public Law, Verfassungsblog, 9 May 2020. https://verfassungsblog.de/emergency-and-risk-in-comparative-public-law/(erişim tarihi 10.05.2020). ↩︎

  3. Bjørnskov C./ Voigt S., "The Architecture of Emergency Constitutions", I•CON 16 (2018), s. 103. ↩︎

  4. Bjørnskov C./ Voigt S., s. 101-105. ↩︎

  5. Bjørnskov C./Voigt S., s. 108. Olağanüstü hâl ilan nedenleri için bkz. Ginsburg T./Versteeg M., "COVID-19States of Emergencies: Part I", April 17, 2020, Harvard Law Review Blog, https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-i/ (erişim tarihi: 25.04.2020). ↩︎

  6. Ginsburg T./Versteeg M., https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-i/ ↩︎

  7. International Center, COVID-19 Civic Freedom Tracker, https://www.icnl.org/covid19tracker/?fbclid=IwAR2dsGjepj7dg6xzMCg1GzX2sSKOdwtFvUahNOh-4wGvmTisK9txUcbyaLQ#, 19.05.2020. (erişim tarihi 21.05.2020), ↩︎

  8. Ülkelerdeki uygulamalar bakımından bkz. Ginsburg T./Versteeg M., https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-i/ ↩︎

  9. Ayrıca, birçok olağanüstü hâl hükmü, olağanüstü hâl sırasında anayasa değişikliklerini yasaklamaktadır. Ginsburg T./Versteeg M., https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-i/ ↩︎

  10. Süreç hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Gábor H. / Scheppele K.L., "Don’t Be Fooled by Autocrats!", Verfassungsblog, 22 April 2020,
    https://verfassungsblog.de/dont-be-fooled-by-autocrats/ (erişim tarihi: 10.05.2020) ↩︎

  11. Gábor H. / Scheppele K.L.,
    https://verfassungsblog.de/dont-be-fooled-by-autocrats/ ↩︎

  12. Gábor H. / Scheppele K.L.,
    https://verfassungsblog.de/dont-be-fooled-by-autocrats/ ↩︎

  13. Örnekler hakkında bkz. Ginsburg T./Versteeg M., https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-i/ ↩︎

  14. Ginsburg T./Versteeg M., "States of Emergencies: Part II", Harvard Law Review Blog, April 20 2020, https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-ii/ (erişim tarihi: 25.04.2020) ↩︎

  15. Ginsburg T./Versteeg M., https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-ii/ ↩︎

  16. Martinico G./Simoncini M., https://verfassungsblog.de/emergency-and-risk-in-comparative-public-law/ ↩︎

  17. Özbudun E./Turhan M., Emergency Powers, European Commission For Democracy Through Law (Venice Commission), Strasbourg 1995. https://www.venice.coe.int/webforms/documents/default.aspx?pdffile=CDL-STD(1995)012-e (erişim tarihi: 12.05.2020). ↩︎

  18. Özbudun E./Turhan M., https://www.venice.coe.int/webforms/documents/default.aspx?pdffile=CDL-STD(1995)012-e ↩︎

  19. Martinico G./Simoncini M., https://verfassungsblog.de/emergency-and-risk-in-comparative-public-law/ ↩︎

  20. Ginsburg T./Versteeg M., https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-i/ ↩︎

  21. French D./Nott. L., "Constitutonal Rights", COVID-19 and the Constitution Blog, by Jackie McDemott/Lana Ulrich April 15, 2020, https://constitutioncenter.org/interactive-constitution/blog/covid-19-and-the-constitution-key-takeaways, (erişim tarihi 25.04.2020) ↩︎

  22. United Nations, COVID-19 and Human Rights, We are all in this together, April 2020, s. 15. ↩︎

  23. United Nations, s. 15. ↩︎

  24. United Nations, s. 17. ↩︎

  25. Ginsburg T./Versteeg M., https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-i/ ↩︎

  26. Salgının anayasa hukukunda yol açtığı sorunlardan biri, federal ve federe devlet arasındaki güç paylaşımlarıdır. Bu problemlerin temelini Amerikan Anayasa Hukuku tarihinde bulabilmek mümkündür. Kamu sağlığı hukuku uzmanı Richards, kolonilerin bulaşıcı hastalıkları uzak tutmak için sık sık izolasyon yaptığını belirtmektedir. Şehirlerde sıtma, sarı humma, tifo, kolera salgınları yaşanmıştır ve şehirlerde ortalama yaşam süresi 25 yıldır. Bu anlamda koloniler kamu sağlığını koruyabilmek adına yerel düzeyde bugünkü karşılığıyla "polis gücü"nü harekete geçirmiştir. Price P. / Richards E., Lessons From History, COVID-19 and the Constitution Blog, byJackie McDemott/Lana Ulrich April 15, 2020, https://constitutioncenter.org/interactive-constitution/blog/covid-19-and-the-constitution-key-takeaways (erişim tarihi 25.04.2020). Bu süreçte izolasyon ve karantina yöntemleri tercih edilmiştir. Federal hükümet, karantinaları düzenleme noktasında 19.yüzyıla kadar dahil olmamıştı. O zaman, sarı humma salgınları Amerika Birleşik Devletleri'nde güney limanlarında yaygındır. Federal hükümetin karantina otoritesi, hastalığın yayılmasını engellemek için kullanılmıştır. Jacobson v. Massachusetts (1904) kararında Yüksek Mahkeme, çiçek hastalığı aşısı gerektiren bir Massachusetts yasasının, vatandaşlarının halk sağlığını ve güvenliğini korumak için gerekli olduğuna karar vermiştir. 1918 grip salgınında da sosyal mesafenin uygulanması yerel makamlardan talep edilmiştir. Federal hükümet tarafından ülke çapında sosyal mesafe önlemleri uygulanmamıştır; bu önlemler yerel yönetimlere bırakılmıştır. Price'a göre şimdiki salgında, ulusal hükümetin yerel karar alma sürecini ele geçirmesi birçok yönden felakete yol açacaktır. Price P. / Richards E., https://constitutioncenter.org/interactive-constitution/blog/covid-19-and-the-constitution-key-takeaways ↩︎

  27. Örneklere ilişkin bkz. Ginsburg T./Versteeg M., https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-ii/ ↩︎

  28. Deutche Welle, "Merkel korona tedbirlerini anayasa ile savundu", 23 Mayıs 2020, https://www.dw.com/tr/merkel-korona-tedbirlerini-anayasa-ile-savundu/a-53544711, (erişim tarihi: 25.05.2020). ↩︎

  29. Hestermeyer H., "Coronavirus Lockdown-Measures before the German Constitutional Court", Constitutionnet,
    http://constitutionnet.org/news/coronavirus-lockdown-measures-german-constitutional-court, 30 April 2020. (erişim tarihi 06.05.2020). ↩︎

  30. ABD'deki örnekler için bkz. French D./Nott. L., https://constitutioncenter.org/interactive-constitution/blog/covid-19-and-the-constitution-key-takeaways ↩︎

  31. V-Dem Institute, "Pandemic Backsliding", https://www.v-dem.net/en/our-work/research-projects/pandemic-backsliding/, (erişim tarihi 10.05.2020). Verilerin yorumu için bkz. Daly T. G., "Democracy and the Global Emergency – Shared Experiences, Starkly Uneven Impacts", Verfassungsblog, 15 May 2020, https://verfassungsblog.de/democracy-and-the-global-emergency-shared-experiences-starkly-uneven-impacts/(erişim tarihi: 17.05.2020). ↩︎

  32. Daly T. G., https://verfassungsblog.de/democracy-and-the-global-emergency-shared-experiences-starkly-uneven-impacts/ ↩︎

  33. Meyer E.P.N/ Bustamante T., "Authoritarianism Without Emergency Powers: Brazil Under COVID-19", Verfassungsblog, 8 April 2020, https://verfassungsblog.de/authoritarianism-without-emergency-powers-brazil-under-covid-19/(erişim tarihi: 15.04.2020). ↩︎

  34. Meyer E.P.N/ Bustamante T., https://verfassungsblog.de/authoritarianism-without-emergency-powers-brazil-under-covid-19/ ↩︎

  35. Curtis J./Kelly R., Coronavirus: How are parliaments worldwide working during the pandemic?, House of Commons Library, April 15, 2020, https://commonslibrary.parliament.uk/parliament-and-elections/coronavirus-how-are-parliaments-worldwide working-during-the-pandemic/ (erişim tarihi: 20.04.2020). ↩︎

  36. Interparliamentary Union, "Country compilation of parliamentary responses to the pandemic"
    https://www.ipu.org/country-compilation-parliamentary-responses-pandemic (erişim tarihi 05.05.2020). ↩︎

  37. International IDEA, "Global overview of COVID-19: Impact on elections", Published: 18/03/2020 https://www.idea.int/news-media/multimedia-reports/global-overview-covid-19-impact-elections#ELECTIONS HELD AMID COVID-19(erişim tarihi: 10.04.2020). ↩︎

  38. Daly T. G., https://verfassungsblog.de/democracy-and-the-global-emergency-shared-experiences-starkly-uneven-impacts/ ↩︎

  39. Supreme Court of the United States, Republıcan Natıonal Committee, Et Al. V. Democratıc National Commıttee, Et Al., April 6, 2020, https://www.supremecourt.gov/opinions/19pdf/19a1016_o759.pdf(erişim tarihi: 20.04.2020). ↩︎

  40. Süreç hakkında bkz. Young J.H./Yang E.M/ Griffith, B.E., "Voting Wars Reach the Supreme Court – RNC v. DNC", April 13, 2020, American Bar Association, https://www.americanbar.org/groups/state_local_government/resource/rnc-v-dnc/. (erişim tarihi: 03.05.2020). ↩︎

  41. Ranchordas S., "Automation of Public Services and Digital Exclusion", I-CONnect, 11 March 2020, http://www.iconnectblog.com/2020/03/automation-of-public-services-and-digital-exclusion/ (erişim tarihi 17.04.2020). ↩︎

  42. UNESCO, " Covid-19 school closures around the world will hit girls hardest", 31 March 2020, https://en.unesco.org/news/covid-19-school-closures-around-world-will-hit-girls-hardest (erişim tarihi: 07.04.2020). Ayrımcılığa ilişkin diğer örneklere bakacak olursak örneğin Birleşmiş Milletler raportörü, Başkan Trump’ın COVID-19’a Çin veya diğer Doğu Asya kökenli insanlara yönelik saldırıları ortaya çıkaran bir “Çin” virüsü olarak referans vermesinin önemli bir ayrımcı ve kutuplaştırıcı etkisi olduğunu belirtmektedir. Donald A./ Leach P., "Human Rights – The Essential Frame of Reference in the Global Response to COVID-19", 12 May 2020, https://verfassungsblog.de/human-rights-the-essential-frame-of-reference-in-the-global-response-to-covid-19/. (erişim tarihi: 15.05.2020). Alman hükümetinin uyumdan Sorumlu Üyesi Annette Widmann-Mauz da korona döneminde yaşanan ırkçı saldırıların; Yahudilere, Asyalı kişilere, yaşlılara ve çocuklara yönelik saldırıların arttığını belirtmektedir. Deutche Welle, https://www.dw.com/tr/merkel-korona-tedbirlerini-anayasa-ile-savundu/a-53544711. İngiliz Bilim Felsefesi Dergisi editör yardımcısı Dr Elizabeth Hannon, nisan ayında kadınlardan gelen makale sayılarının önemli ölçüde azaldığını belirtmektedir. The Guardian, "Women's research plummets during lockdown - but articles from men increase", 12 May 2020, https://www.theguardian.com/education/2020/may/12/womens-research-plummets-during-lockdown-but-articles-from-men-increase(erişim tarihi: 12.05.2020). ↩︎

  43. Bu paragraftaki değerlendirmede Daly'nin tespitleri önemli bir yere sahiptir. İlgili değerlendirme için bkz. Daly T. G., https://verfassungsblog.de/democracy-and-the-global-emergency-shared-experiences-starkly-uneven-impacts/ ↩︎

Kaynakça

Bjørnskov C./ Voigt S., "The Architecture of Emergency Constitutions", I•CON 16 (2018), s. 101-127.

Curtis J./Kelly R., Coronavirus: How are parliaments worldwide working during the pandemic?, House of Commons Library, April 15, 2020, https://commonslibrary.parliament.uk/parliament-and-elections/coronavirus-how-are-parliaments-worldwide-working-during-the-pandemic/ (erişim tarihi: 20.04.2020).

Çağlar B., Anayasa Bilimi Bir Çalışma Taslağı, BFS Yayınları, İstanbul 1989.

Daly T. G., "Democracy and the Global Emergency – Shared Experiences, Starkly Uneven Impacts", Verfassungsblog, 15 May 2020, https://verfassungsblog.de/democracy-and-the-global-emergency-shared-experiences-starkly-uneven-impacts/ (erişim tarihi: 17.05.2020).

Defoe D., Veba Yılı Günlüğü, Çeviren: İris Kantemir, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 3. Baskı, İstanbul 2018.

Deutche Welle, "Merkel Korona Tedbirlerini Anayasa ile Savundu", 23 Mayıs 2020, https://www.dw.com/tr/merkel-korona-tedbirlerini-anayasa-ile-savundu/a-53544711, (erişim tarihi: 25.05.2020).

Donald A./Leach P., "Human Rights – The Essential Frame of Reference in the Global Response to COVID-19", 12 May 2020, https://verfassungsblog.de/human-rights-the-essential-frame-of-reference-in-the-global-response-to-covid-19/. (erişim tarihi: 15.05.2020).

French D./Nott. L., "Constitutonal Rights",COVID-19 and the Constitution Blog, by Jackie McDemott/Lana Ulrich April 15, 2020, https://constitutioncenter.org/interactive-constitution/blog/covid-19-and-the-constitution-key-takeaways, (erişim tarihi 25.04.2020).

Gábor H. / Scheppele K.L., "Don’t Be Fooled by Autocrats!", Verfassungsblog, 22 April 2020, https://verfassungsblog.de/dont-be-fooled-by-autocrats/ (erişim tarihi: 10.05.2020)

Ginsburg T./Versteeg M., "COVID-19States of Emergencies: Part I", April 17, 2020, Harvard Law Review Blog, https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-i/ (erişim tarihi: 25.04.2020).

Ginsburg T./Versteeg M., "States of Emergencies: Part II", Harvard Law Review Blog, April 20 2020, https://blog.harvardlawreview.org/states-of-emergencies-part-ii/ (erişim tarihi: 25.04.2020).

Hestermeyer H., "Coronavirus Lockdown-Measures before the German Constitutional Court", Constitutionnet, http://constitutionnet.org/news/coronavirus-lockdown-measures-german-constitutional-court, 30 April 2020. (erişim tarihi 06.05.2020).

International Center, COVID-19 Civic Freedom Tracker, https://www.icnl.org/covid19tracker/?fbclid=IwAR2dsGjepj7dg6xzMCg1GzX2sSKOdwtFvUahNOh-4wGvmTisK9txUcbyaLQ#, 19.05.2020. (erişim tarihi 21.05.2020),

International IDEA, "Global overview of COVID-19: Impact on elections", Published: 18/03/2020 https://www.idea.int/news-media/multimedia-reports/global-overview-covid-19-impact-elections#ELECTIONS HELD AMID COVID-19 (erişim tarihi: 10.04.2020).
Interparliamentary Union, "Country compilation of parliamentary responses to the pandemic", https://www.ipu.org/country-compilation-parliamentary-responses-pandemic (erişim tarihi 05.05.2020).

Martinico G./Simoncini M., "Emergency and Risk in Comparative Public Law", Verfassungsblog, 9 May 2020. https://verfassungsblog.de/emergency-and-risk-in-comparative-public-law/(erişim tarihi 10.05.2020).

Meyer E.P.N/ Bustamante T., "Authoritarianism Without Emergency Powers: Brazil Under COVID-19", Verfassungsblog, 8 April 2020, https://verfassungsblog.de/authoritarianism-without-emergency-powers-brazil-under-covid-19/ (erişim tarihi: 15.04.2020).

Özbudun E./Turhan M., Emergency Powers, European Commission For Democracy Through Law (Venice Commission), Strasbourg 1995. https://www.venice.coe.int/webforms/documents/default.aspx?pdffile=CDL-STD(1995)012-e (erişim tarihi: 12.05.2020).

Price P. / Richards E., Lessons From History, COVID-19 and the Constitution Blog, by Jackie McDemott/Lana Ulrich April 15, 2020, https://constitutioncenter.org/interactive-constitution/blog/covid-19-and-the-constitution-key-takeaways (erişim tarihi 25.04.2020).

Ranchordas S., "Automation of Public Services and Digital Exclusion", I-CONnect, 11 March 2020, http://www.iconnectblog.com/2020/03/automation-of-public-services-and-digital-exclusion/ (erişim tarihi 17.04.2020).

Supreme Court of the United States, Republıcan Natıonal Committee, Et Al. V. Democratıc National Commıttee, Et Al., April 6, 2020, https://www.supremecourt.gov/opinions/19pdf/19a1016_o759.pdf(erişim tarihi: 20.04.2020).

The Guardian, "Women's research plummets during lockdown - but articles from men increase", 12 May 2020, https://www.theguardian.com/education/2020/may/12/womens-research-plummets-during-lockdown-but-articles-from-men-increase(erişim tarihi: 12.05.2020).

UNESCO, " Covid-19 school closures around the world will hit girls hardest", 31 March 2020, https://en.unesco.org/news/covid-19-school-closures-around-world-will-hit-girls-hardest (erişim tarihi: 07.04.2020).

United Nations, COVID-19 and Human Rights, We are all in this together, April 2020, s. 15.

V-Dem Institute, "Pandemic Backsliding", https://www.v-dem.net/en/our-work/research-projects/pandemic-backsliding/, (erişim tarihi 10.05.2020).

Young J.H./Yang E.M/ Griffith, B.E., "Voting Wars Reach the Supreme Court – RNC v. DNC", April 13, 2020, American Bar Association, https://www.americanbar.org/groups/state_local_government/resource/rnc-v-dnc/. (erişim tarihi: 03.05.2020).

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.