Lexpera Blog

Rekabet Kurulu Tarafından Uzlaşma Sonucu Verilen İdari Para Cezalarının 7440 Sayılı Kanun Kapsamında Yapılandırılması

12.03.2023 tarih ve 32130 sayılı Resmi Gazete yayımlanan 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“7440 sayılı Kanun”) ile kişilerin kamuya ait bazı yükümlülükleri azaltılmış ve bazı kamu alacaklarının yapılandırılarak azaltılması öngörülmüştür.

Türkiye’de kamu alacaklarının yapılandırılması için çıkarılan[1] bu gibi kanuni düzenlemelerde en önemli konulardan birini yapılandırmanın kapsamı oluşturmaktadır. Borçlara önemli indirim ve ödeme kolaylıkları getiren bu düzenlemelerden yararlanmaya yönelik yapılan başvuruların reddedilmesi halinde kapsama yönelik çıkarılan uyuşmazlıklar idari yargı yerleri tarafından çözüme kavuşturulmaktadır.

7440 sayılı Kanunun kapsamı bakımından ortaya çıkan tartışmalardan biri Rekabet Kurulu tarafından uzlaşma sonucu teşebbüslere uygulanan idari para cezalarının bu Kanun uyarınca yapılandırmadan faydalanıp faydalanamayacağı ve faydalanacaksa bunun koşullarıdır.

Bu tartışmanın ana eksenini bir idari para cezasının yapılandırma kapsamına girebilmesi için yargı yolunun açık olması zorunluluğunun bulunup bulunmadığı oluşturmaktadır. Başka bir deyişle yargı yolu kapalı olan bir idari para cezasının, 7440 sayılı Kanunun kapsamına girmek bakımından öngörülen koşulları taşıyıp taşımadığı bu tartışmanın ilk sorusudur.

1. İdari Para Cezasının 7440 Sayılı Kanun Kapsamında Yapılandırılması İçin Gereken Koşullar

A. İdari Para Cezasının 31.12.2022’den Önce Verilmesi

Tartışmanın ilk sorusunu yanıtlamak için öncelikle bir idari para cezasının 7440 sayılı Kanun kapsamına girmesi için gereken şartların belirlenmesi gerekmektedir.

7440 sayılı Kanunun “kapsam ve tanımlar” başlıklı 1/a(2). maddesine göre “Bu Kanun 31/12/2022 tarihinden (bu tarih dâhil) önce verilen idari para cezaları hakkında uygulanır.”

Görüldüğü üzere bir idari para cezasının 7440 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılması için gereken ilk ve açıkça düzenlenen tek koşul idari para cezasının 31.12.2022 tarihinden (bu tarih dahil) önce verilmesidir.

Bu koşulun yazının konusunu oluşturan Rekabet Kurulunun uzlaşma sonucu verdiği idari para cezaları bakımından tartışmalı bir yönü bulunmaktadır. Zira uzlaşma süreci sonunda verilen idari para cezaları, idarenin tek taraflı iradesiyle tesis ederek muhatabına tebliğ ettiği idari para cezalarından ayrışmaktadır.

Kısaca belirtmek gerekirse; resen ya da teşebbüsün talebi ile başlayan (4054 sayılı Kanun, m. 43/4) uzlaşma sürecinde Kurul teşebbüse ihlalin varlığını ve kapsamını kabul etmeleri için kesin bir süre verir (4054 sayılı Kanun, m. 43/4). Kurulun teşebbüse tebliğ ettiği ara kararında verilecek azami idari para cezası oranı ve miktarı (Uzlaşma Yönetmeliği[2], m. 7/1(d)) ile uzlaşma metninin süresi içinde gönderilmemesi halinde, Kurulun ara kararda yer verilen hususlarla bağlı olmayacağı (Uzlaşma Yönetmeliği, m. 7/1(f)) hususları da yer almaktadır.

Uzlaşma Yönetmeliği m. 7/1(f) uyarınca Kurulun uzlaşma ara kararında yer alan “uzlaşma metninin süresi içinde gönderilmemesi halinde Kurulun ara kararda yer verilen hususlarla bağlı olmayacağı” hükmünün mefhum-u muhalifinden, teşebbüsün süresi için Kurula uzlaşma metnini sunması halinde Kurulun bu ara kararı ile bağlı olduğu sonucu çıkmaktadır. Başka bir deyişle; teşebbüs tarafından uzlaşma metninin süresinde sunulması halinde Kurul, uzlaşma ara kararında belirtmiş olduğu idari para cezası ile bağlıdır. Uzlaşma sürecinin kendine özgü sonucu, teşebbüsün süresinde sunduğu uzlaşma metni ile hakkındaki idari para cezasını kesinleştirmesidir.

Rekabet Kurulunun yürüttüğü uzlaşma sürecinin işleyiş şekli ve verilecek idari para cezasının teşebbüsün yani muhatabının iradesi ile kesinleşmesi, uzlaşma sonucu verilen idari para cezalarının verilme zamanının ayrıca değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır.

Bu değerlendirmenin bir boyutunu da uzlaşma ara kararında Kurulun teşebbüse hangi yılın cirosunu baz alarak ceza uyguladığının incelenmesi oluşturmaktadır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanununun “İdari Para Cezaları” başlıklı 16., Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar İle Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik’in (“İdari Para Cezası Yönetmeliği”) “Para cezasının belirlenmesine ilişkin temel ilkeler” başlıklı 4. ve ”Temel para cezası” başlıklı 5. maddesine göre kanunu ihlal ettiğine karar verilen teşebbüslere nihai karardan bir önceki yılın cirosu üzerinden hesaplanarak ceza verilmesi kuralı belirlenmiştir.

7440 sayılı Kanunun kapsamına girmek bakımından idari para cezasının verilme zamanı, bu kural ile birlikte değerlendirildiğinde;

  • Kurulun uzlaşma ara kararında en geç 2021 yılı cirosunu baz alarak idari para cezasını belirlediği,
  • Teşebbüsün uzlaşma metnini 31.12.2022’den önce Kurula sunarak en geç 2021 yılı cirosu üzerinden verilen cezayı kabul ederek cezayı kesinleştirdiği,

durumlarda Kurulun uzlaşma sonucu verdiği idari para cezasının verilme tarihi 31.12.2022 tarihinden önce kabul edilmelidir. Nitekim 4054 sayılı Kanun ile İdari Para Cezası Yönetmeliğinde teşebbüslere nihai karardan bir önceki yılın cirosu üzerinden hesaplanarak ceza verilmesi kuralı ile uyumlu bir yorum, 2021 yılı cirosu üzerinden hesaplanan bir idari para cezasının nihai kararının 2022 yılı içinde verildiği kabulünü gerekli kılmaktadır.

B. 31.12.2022’den Önce Verilen İdari Para Cezasının 12.03.2023 Tarihine Kadar Tebliğ Edilmesi

Kanunda idari para cezalarına ilişkin başka bir koşula yer verilmemekte, ancak 1 Seri No.lu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 7440 Sayılı Kanun Genel Tebliği’nde 31.12.2022 tarihinden önce verilmekle birlikte Kanunun yayım tarihi olan 12.03.2023 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edilmemiş idari para cezalarının 7440 sayılı Kanun kapsamına girmediği belirtilmektedir.

7440 sayılı Kanundan önce çıkarılan yapılandırma kanunları da 7440 sayılı Kanun ile benzer hükümler içermektedir. Bu kanunlarda da açıkça idari para cezalarının kanunun yayımı tarihi itibariyle tebliğ edilmesi koşuluna yer verilmemesine rağmen kanunun uygulamasını gösteren tebliğlerde aynı yönelim benimsenmiş ve yapılandırma kanunun yayımı tarihi itibariyle ilgilisine tebliğ edilmemiş para cezalarının ilgili yapılandırma kanunu kapsamında olmadığı açıklamasına yer verilmiştir.[3]

Bu durumda Kanunda yalnızca 31.12.2022’den önce verilmiş olması koşulu öngörülmesine rağmen, Hazine ve Maliye Bakanlığı (“Bakanlık”) tarafından çıkarılan bir Tebliğ ile yeni bir koşul daha öngörüldüğü ve bu koşul ile 31.12.2022’den önce verilen ancak 12.03.2023’ten sonra tebliğ edilen idari para cezalarının kapsam dışında bırakıldığı söylenebilecektir.

Birçok idari para cezası için Bakanlık tarafından yayımlanan Tebliğ ile öngörülen bu koşulun 7440 sayılı Kanun kapsamına girmek bakımından bir sorun doğurmayacağı söylenebilir. Başka bir ifadeyle 31.12.2022 tarihinden önce verilen birçok idari para cezası Kanunun yayım tarihi olan 12.03.2023’e kadar ilgilisine tebliğ edilmiştir. Ancak bazı durumlarda idari para cezasının verilmesi ile ilgilisine tebliği arasında geçen zaman uzayabilmektedir. Bakanlık tarafından idari para cezasının tebliğine ilişkin bir tarih belirlenmesi, 31.12.2022 tarihinden önce idari para cezası verilen bazı kişilerin kendilerinden kaynaklanmayan sebeplerle yapılandırma kanunundan faydalanmasını engelleyebilecektir. Bu durum hem Tebliğ ile Kanuna yeni bir koşul eklenmesi ve Kanunda belirlenen çerçevenin daraltılması hem de idari para cezasının muhataplarından kaynaklanmayan sebeplerle hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurması nedeniyle hukuka uygun görünmemektedir. İdarenin Tebliğ ile Kanunda olmayan bir koşul eklemesi ve Kanunun uygulama alanını daraltması; temel hak ve hürriyetlerin kanunla sınırlanmasına ilişkin Anayasanın 13. maddesine, normlar hiyerarşisine ve idarenin düzenleme yetkisinin sınırlarına aykırı olacaktır.[4]

Görüldüğü üzere 7440 sayılı Kanunda idari para cezaları için yalnızca 31.12.2022 tarihinden önce verilme şartı öngörülmüşken Bakanlık tarafından yayımlanan Tebliğ ile bu koşula Kanunun yayım tarihi olan 12.03.2023’ten önce tebliğ edilme şartı da eklenmiştir.

C. 12.03.2023 Tarihinden Önce Gerekçeli Kararın Tebliğ Edilmesi

Tebliğ ile getirilen 12.03.2023 tarihinden önce idari para cezasının tebliğ edilmesi gerekliliğini, Rekabet Kurulu kararları bakımından daraltan bir başka tartışma ise; 7440 sayılı Kanundan yararlanmak için 12.03.2023’ten önce Kurulun kısa kararının mı yoksa gerekçeli kararının mı tebliğ edilmesi gerektiğidir.

Gelir İdaresi Başkanlığına (“Gelir İdaresi”) göre[5] Rekabet Kurulunun verdiği idari para cezaları hakkında yapılandırma başvurusu yapılacaksa kısa karar ile bu cezadan haberdar olunması yeterli kabul edilmemekte, gerekçeli kararın da 12.03.2023 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bu görüşe göre; 31.12.2022 tarihinden önce verilen, kısa karar ile 12.03.2023 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edilen ancak gerekçeli kararı bu tarihe dek tebliğ edilmemiş olan idari para cezaları da 7440 sayılı Kanun kapsamı dışında bırakılmaktadır.

Söz konusu görüşte Gelir İdaresinin bu görüşü benimsemesinin nedeni Rekabet Kanununun 54. maddesine göre Kurul kararlarındaki sürelerin gerekçeli kararın tebliği ile başlamasıdır.

Gelir İdaresi, 4054 sayılı Kanunda teşebbüslerin hak arama hürriyetlerine ilişkin getirilmiş bir güvenceyi bu şekilde yorumlayarak Kurul tarafından teşebbüslere yapılan kısa karar tebligatını sonuçsuz bırakmaktadır.

Gerçekten de Anayasanın 125. maddesinin bir gereği olarak idari işlemlere karşı dava açma süresinin yazılı bildirim ile başlaması kuralı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu başta olmak üzere birçok kanunda yer almaktadır. Ancak tüm bu hükümlerin amacı, kişilerin haklarında tesis edilen işlemi ve gerekçesini öğrenerek hak arama hürriyetlerini gerektiği şekilde kullanabilmesini sağlamaktır.

Bununla birlikte idari işlemin muhatabı olan kişilerin, işlem kendilerine yazılı olarak tebliğ edilmese de bir şekilde işlemden haberdar olduktan sonra dava açmalarının önünde bir engel bulunmamaktadır.[6] Gerçekten de idari işlemler tesis edildikleri tarihte hukuken var olan geçerli bir işlem niteliğini kazanırlar. Yazılı bildirimin amacı ilgilileri işlemden haberdar etmek, başvuru ve dava haklarını kullanmalarını sağlamak olduğuna göre işlemin varlığının haricen öğrenilmesi üzerine açılan davanın incelenmesinde bir engel bulunmamaktadır.[7]

Bu nedenle hak arama hürriyetinin etkin şekilde kullanılması için Kurul kararlarına ilişkin sürelerin gerekçeli kararın tebliği ile başlaması kuralının, teşebbüslerin yapılandırmadan yararlandırılmaması suretiyle mülkiyet haklarına müdahale için kullanılmasının hukuka aykırı olduğu değerlendirilmektedir.

Rekabet Kurulunun gerekçeli kararını beklemeden kısa karar üzerine dava açılması halinde Kurul da idari yargı yerleri önünde “bildirim yazısının kesin, yürütülmesi zorunlu, icrai bir işlem olmadığı, tarafa gerekçeli karar tebliğ edilmeden Rekabet Kurulu kararlarının hukuken sonuç doğurmayacağı” görüşünü savunmaktadır. Ancak idari yargı yerleri Kurulun bu savunmalarına itibar etmeden kısa karar üzerine açılan davaları incelemektedir.[8] Gerekçeli karar beklenmeden dava açılabilmesi, yargısal korumanın artırılması bakımından da isabetli olacaktır.[9]

İdari yargı yerlerinin yaklaşımı, Gelir İdaresinin 7440 sayılı Kanundan yararlanmak için gerekçeli kararın tebliğini zorunlu kılmasının isabetli olmadığını göstermesi bakımından önem taşımaktadır.

İdari para cezalarının taşıması gereken koşulların yanı sıra 7440 sayılı Kanundan yararlanmak için başvuru yapanlar için de bazı yükümlülükler öngörülmüştür.

2. Yapılandırmadan Yararlanmak İsteyenler İçin Öngörülen Koşul

7440 sayılı Kanundan yararlanmak için belirlenen koşul; borçluların dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamalarıdır.

Dikkat edilirse bu koşul, Kanundan yararlanmak isteyenlere bir yükümlülük yüklemektedir. Buna göre hakkında idari para cezası verilen kişiler eğer yapılandırmadan faydalanmak isterlerse başvuru konusu idari para cezalarına karşı dava açmamalı, açılmış davalardan vazgeçmeli ve kanun yollarına başvurmamalıdır.

Söz konusu koşul, 7440 sayılı Kanunun genel gerekçesi ile de uyumludur. Kanunun genel gerekçesinde yapılandırma kanunu ile mevcut ve muhtemel ihtilafların sulh yoluyla sonlandırılmasının amaçlandığı da belirtilmektedir.[10] Bu gerekçeyle uyumlu şekilde yapılandırmadan yararlanmak isteyenlerin dava açmaması ya da açılan davaları sonlandırılması Kanunda hüküm altına alınmıştır.

Ancak Kanundan yararlanmak isteyenler için öngörülen bu koşul, Gelir İdaresi tarafından idari para cezalarının taşıması gerektiği şartlardan biri olarak yorumlanmıştır.[11] Diğer bir ifade ile; Kanunun mevcut ve muhtemel uyuşmazlıkları sulh yoluyla sonlandırma amacıyla başvuruculara yüklediği yükümlülük, Gelir İdaresi tarafından yargı yolu kapalı idari para cezalarının Kanun kapsamı dışında kabul edilmesine neden olmuştur.

Bu yorum doğrultusunda; 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 43. maddesinde yer alan “Sürecin uzlaşma ile neticelenmesi halinde, idari para cezası ve uzlaşma metninde yer alan hususlar uzlaşmanın taraflarınca dava konusu yapılamaz.” düzenlemesi nedeniyle Rekabet Kurulunun uzlaşma sonucu uyguladığı idari para cezalarının 7440 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldığına karar verilmiştir.

Ancak bu yorum; hem normun getiriliş amacı ile çelişmesi hem de normun süjesinin yanlış tespit edilmesi nedeniyle hukuka uygun bir değerlendirme olarak nitelenemeyecektir.

İlk olarak 7440 sayılı Kanunun genel gerekçesi mevcut ve muhtemel uyuşmazlıkların sulh ile sonlandırılmasını amaçlamasına rağmen 4054 sayılı Kanundan faydalanarak Rekabet Kurulunun yürüttüğü ve daha uzun sürecek bir soruşturmanın daha hızlı sonuçlanmasına katkı sunan teşebbüsler yapılandırma hakkından mahrum bırakılarak cezalandırılmış olmaktadır. 7440 sayılı Kanunda mevcut ve muhtemel uyuşmazlıkların sonlandırılması koşulunun öngörülmesinin amacı idare ile sulh olunması iken Rekabet Kurulu ile uzlaşarak 7440 sayılı Kanunun genel gerekçesine uygun hareket eden teşebbüsün cezalandırılması yapılandırma kanununun çıkarılma amacıyla bağdaşmamaktadır.

İkinci olarak 7440 sayılı Kanunun ilgili hükümleri lafzen incelendiğinde “dava açılmaması ya da açılan davaların sonlandırılması” yükümlülüğü 7440 sayılı Kanunun muhtelif hükümlerinde “borçlulara” ve “Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunanlara” yönelik bir koşul olarak düzenlenmiştir. Dolayısıyla idari para cezasının muhatapları, dava açmamış ise dava açmamalı ve açılan davalarını sonlandırmalıdır. Görüldüğü üzere uyuşmazlıkların sulh ile sonuçlanmasını amaçlayan bu hükümlerin düzenlediği süje idari para cezaları değil, 7440 sayılı Kanundan faydalanmak isteyen kişilerdir.

Bir Kanunun mevcut uyuşmazlıkları sonlandırmak amacıyla davaların sonlandırılmasını şart olarak belirlemesi ile yargı yolu kapalı olan idari para cezalarını Kanun kapsamı dışında tutması birbirine karıştırılmamalıdır. Eğer kanun koyucu, yargı yolu kapalı olan idari para cezalarını 7440 sayılı Kanun kapsamı dışında kabul edecek idiyse bunu açık bir hükümle belirtebilirdi. Kanunda belirli bir tarihten önce verilme dışında bir koşul öngörülmemişken bir yükümlülüğün süjesinin yanlış yorumlanarak yargı yolu kapalı olan idari para cezalarını Kanun kapsamı dışında tutmak, açık bir hüküm olmaksızın Kanundan yararlanamayan kişilerin kapsamını genişletmek anlamına gelmektedir.

Sonuç

Öncelikle 7440 sayılı Kanunun imkan tanıdığı indirimden yararlanmasını ve dolayısıyla daha az ceza ödemesini engellediği için idarenin 7440 sayılı Kanun kapsamını daraltan yorum ve uygulamalarının mülkiyet hakkına müdahale niteliğinde olduğu tespit edilmelidir.

Bu tespit doğrultusunda; 7440 sayılı Kanunda yer alan koşullar dar yorumlanması gerektiği ve Kanunda olmayan bir sınırın tebliğ, görüş ya da bireysel işlem gibi kanun altı idari tasarruflarla getirilemeyeceği söylenebilecektir.

Nitekim Anayasa Mahkemesi Bilnam İşletmecilik ve Ticaret A.Ş. (B. No: 2016/3675, 3/11/2020) başvurusunda, kanunda yer alan bir sınırlamanın Maliye Bakanlığı tarafından bir tebliğ ile azaltılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Yine “Genelge ile yüklenen ve Kanun’da öngörülmemiş olan bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle” uygulanan idari para cezası Anayasa Mahkemesi tarafından (Karlis A.Ş., B. No: 2013/849, 15/4/2014) kanunilik ilkesine aykırı bulunmuştur. Yakın tarihli bir Danıştay kararında da – birçok emsal Danıştay kararında olduğu gibi - kanunî düzenlemede kişi bakımından mülk teşkil eden faaliyet izninin iptalini öngören açık, belirli ve öngörülebilir bir kural bulunmadan alt düzenleyici işlemlerle faaliyet izninin iptal edilmesinin kanunilik ilkesine aykırı olduğu ve mülkiyet hakkını ihlal ettiği tespit edilmiştir.[12]

Bu ilkeler uyarınca değerlendirildiğinde; 7440 sayılı Kanunda idari para cezaları için yalnızca 31.12.2022 tarihinden önce verilmesi koşulu öngörüldüğü, bu koşul dışında Kanunda bir şart öngörülmediği, buna rağmen Bakanlık tarafından Tebliğ ile idari para cezalarının 12.03.2023 tarihinden önce tebliğ edilmesinin şart koşulduğu, Gelir İdaresinin ise bu koşula ek olarak Rekabet Kurulu’nun gerekçeli kararlarının 12.03.2023 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edilmesini şart olarak belirlediği görülmektedir. Ancak gerek Bakanlığın gerek Gelir İdaresinin tebliğ ve görüş gibi Kanun altı düzenleyici işlemlerle yapılandırma kapsamını daraltması mülkiyet hakkına kanuni dayanak olmaksızın müdahale anlamını taşımaktadır.

Anayasanın 13. maddesi, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın istikrar kazanmış kararı uyarınca teşebbüslerin yapılandırma başvurusunun 7440 sayılı Kanunda açıkça düzenlenmemiş şartlara bağlı olarak reddedilmesinin teşebbüslerin mülkiyet hakkını ihlal edeceği anlaşılmaktadır.


Dipnotlar


  1. Yakın zamanda 17.11.2020 tarih ve 31307 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7256 sayılı Kanun ile 09.06.2021 tarih ve 31506 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7326 sayılı Kanun da 7440 sayılı Kanun gibi bazı kamu alacaklarının yapılandırılmasını düzenlemektedir. Yapılandırma kanunları bu sayılanlar ile sınırlı değildir. 2011 yılından 2023 yılına dek toplam 9 kez bazı kamu alacaklarının yapılandırılması için kanun çıkarılmıştır. ↩︎

  2. Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar İle Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Soruşturmalarda Uygulanabilecek Uzlaşma Usulüne İlişkin Yönetmelik ↩︎

  3. Örnek için bkz. Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 7143 Sayılı Kanun Genel Tebliği: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2018/05/20180526M1-1.htm ↩︎

  4. Onur Karahanoğulları, İdarenin Hukukla Kavranması: Yasallık ve İdari İşlemler, Turhan Kitabevi, Ankara, 2018, s. 80. D. 15. D., E. 2016/6785 K. 2018/3262 T. 3.4.2018; D. 10. D., E. 2005/8667 K. 2008/401 T. 5.2.2008; D. 5. D., E. 1997/1005 K. 1997/3186 T. 23.12.1997; D. 5. D., E. 1995/3931 K. 1998/2632 T. 11.11.1998; D. VDDK., E. 1998/80 K. 1999/146 T. 12.03.1999. İdarenin kanunda aranmayan bir koşulu düzenleyici işlem ile ekleyemeyeceği ve düzenleme yetkisini kanuna uygun kullanmasına ilişkin karar örnekleri için bkz. Ali Ulusoy, Türk İdare Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2019, s. 319-348. ↩︎

  5. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 07.06.2023 tarih ve 49137 sayılı yazısı. ↩︎

  6. Metin Günday, İdari Yargılama Hukuku, Turhan Kitabevi, 2023, Ankara, s. 279. ↩︎

  7. D. 4. D., E. 1987/5041, K. 1987/4133, T. 28.12.1987; D. 4. D., E. 1990/1088, K. 1990/3054, T. 07.11.1990; D. 4. D., E. 1997/1131, K. 1998/567, T. 17.02.1998; D. 10. D, E. 2005/9189, K. 2006/664, T. 31.06.2006; D. 10. D., E. 2006/2758, K. 2006/3608, T. 29.05.2006; D. 2. D., E. 2009/889, K. 2009/3221, T. 24.09.2009. ↩︎

  8. Danıştay 13. D., E. 2016/641, 2017/566, T. 07.03.2017; Danıştay 13. D. E. 2005/1734, K. 2006/1403, T. 4.03.2006; Ankara 4. İdare Mahkemesi, E. 2021/709, K. 2021/1961, T. 05.11.2021. ↩︎

  9. Yasir Taha Öztürk, “Rekabet Kurulu Kararlarına Karşı Açılan İptal Davalarına İlişkin Usul Meseleleri”, İdare Hukuku Perspektifinden Rekabetin Korunması, Ed. Melikşah Yasin, Memduh Cemil Şirin, XII Levha, 2023, İstanbul, s. 354. ↩︎

  10. 7440 sayılı Kanunun gerekçesi için bkz: https://mevzuat.tbmm.gov.tr/ ↩︎

  11. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 07.06.2023 tarih ve 49137 sayılı yazısı. ↩︎

  12. D. 13. D., E. 2021/974 K. 2023/480 T. 8.2.2023. ↩︎

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.
Author image
İstanbul Medeniyet Üniversitesi İdare Hukuku Anabilim Dalı