Lexpera Blog

Anayasa Mahkemesinin Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ek Madde 17/4’ün İptaline İlişkin Kararı Hakkındaki Değerlendirmeler

Giriş

21.03.2018 tarih ve 7103 sayılı Kanunla[1] 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen Ek Madde 17 ile birtakım teşvik, destek ve indirimlerden faydalanmamış olanların geriye dönük olarak son 6 ay için teşvik, destek ve indirimlerden faydalanabileceği ve buna ilişkin usuller düzenlenmiştir.

Ek Madde 17’nin 3. ve 4. fıkrası hakkında Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesince Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna başvurmuştur.

İtiraz yoluna başvurulması sonucu Anayasa Mahkemesi, 19.02.2020 tarih ve 2018/139 E 2020/12 K sayılı kararıyla Ek Madde 17’nin 3. fıkrasının görülmekte olan davada uygulanacak kural olmadığı gerekçesiyle iptali istemini reddetmiş ve Ek Madde 17’nin 4. fıkrasının ise iptaline karar vermiştir[2].

Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki döneme ait, geriye dönük olarak yararlanılacak olan teşvik, destek ve indirimlerin ödenme şekli ise Ek Madde 17’nin 3. fıkrasında belirtilmiştir. Bu hükme göre geriye dönük olarak ödenecek teşvik, destek ve indirimler;

  • Maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından,

  • Yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren, kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenecektir.

Bu durumda teşvik, destek ve indirimlerin faiz hesabı; alacakların tahakkuk ettiği tarihten itibaren değil, maddenin yürürlük tarihinden veya başvuru tarihinden itibaren gerçekleştirilecektir.

Aşağıda detaylarıyla açıklayacağımız üzere bu kanun hükmünün de Ek Madde 17’nin 4. fıkrasına benzer şekilde Anayasa Mahkemesince iptal edilme ihtimali mevcuttur. Dolayısıyla 01.04.2018 tarihinden önceki tarihlere ait teşvik, destek ve indirimlere ilişkin ödemelerin faiz yürütülme tarihlerinin daha eski bir tarihten başlama ihtimali olacaktır.

Anayasa Mahkemesinin İptal Kararı

21.03.2018 tarih ve 7103 sayılı Kanunla 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen Ek Madde 17 ile birtakım teşvik, destek ve indirimlerden faydalanmamış olanların geriye dönük olarak son 6 ay için teşvik, destek ve indirimlerden faydalanabileceği ve buna ilişkin usuller düzenlenmiştir. Bu hükmün getirilmiş olma nedeni bu konuda birçok dava açılmış olması ve davaların davacılar lehine sonuçlanıyor olmasıdır. Kanun koyucu, kanunun gerekçesinde kamu giderlerini azaltmanın ve finansal belirsizliği azaltmanın amaçlandığını belirtmiştir.

Diğer yandan Ek Madde 17’nin 4. fıkrası, bu konuda açılmış olan davalar açısından yeni bir düzenleme getirmektedir. Bu düzenlemeye göre teşvik, destek ve indirimlerden faydalanmak amacıyla dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte hesaplanacak tutar aynı maddenin üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilecektir.

Düzenlemenin atıf yaptığı 3. fıkranın ilgili kısmı ise şu şekildedir:

“Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.”

Görüldüğü üzere bu düzenlemeler gereği olarak Ek Madde 17’nin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda karar verilmesine yer olmadığı kararı verilecek ve Sosyal Güvenlik Kurumu teşvik, destek ve indirimlere ilişkin ödemeleri idari başvuru tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle yapacaktır.

Yukarıda bahsetmiş olduğumuz Ek Madde 17’nin 3. ve 4. fıkrası hakkında Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesince Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna başvurmuştur.

İtiraz yoluna başvurulması sonucu Anayasa Mahkemesi, 19.02.2020 tarih ve 2018/139 E 2020/12 K sayılı kararıyla Ek Madde 17’nin 3. fıkrasının görülmekte olan davada uygulanacak kural olmadığı gerekçesiyle iptali istemini reddetmiş ve Ek Madde 17’nin 4. fıkrasının ise iptaline karar vermiştir.

Açılmış olan davalar açısından yeni düzenlemeler getiren ve teşvik, destek ve indirimlere ilişkin ödemelerin idari başvuru tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle ödeneceğine ilişkin kural uygulama alanı bulmayacaktır.

Anayasa Mahkemesi söz konusu kararda şu ifadelere yer vermiştir:

“Nitekim davacılar alacağın tahakkuk ettiği tarih anından itibaren faize ve mahkeme kararıyla belirlenecek alacağın derhal ve nakden tahsiline hak kazanabilecekler iken kural bu imkanları ortadan kaldırmaktadır. Bu suretle görülmekte olan davaları davacıların iradesi dışında ve aleyhlerine olacak şekilde ortadan kaldıran kuralın, davacılara aşırı bir külfet yüklediği, bu yönüyle kuralla karar haline getirilen sınırlamanın orantısız, dolayısıyla ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.”

Bu ifadelerden anlaşılacağı üzere iptal kararıyla birlikte teşvik, destek ve primler tahakkuk ettikleri tarihlerden itibaren faizleriyle ödenecektir.

Diğer yandan söz konusu iptal kararının hangi davalar açısından geçerli olacağı sorunu ortaya çıkacaktır.

Anayasa Mahkemesinin İptal Kararının Sonuçları

Anayasanın 152. maddesi itiraz yoluyla ilgili olarak “Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” ifadelerini içermektedir.

Dolayısıyla 5510 sayılı Kanunun Ek Madde 17’nin 4. fıkrası 05.05.2020 tarihi itibariyle yürürlükten kalkmıştır. Mahkemeler bu kanun hükmünü uygulamaksızın karar verecektir. İlk derece mahkemesince karar verilmiş olması halinde de karar kesinleşmeden Anayasa Mahkemesi kararı verilirse iptal kararı uygulanır.

01.04.2018 tarihinden önce teşvik, destek ve indirimlerin uygulanması talebiyle açılmış olan davalarda iptal edilen kural uygulanmaksızın karar verilecektir. İlk derece mahkemesince karar verilmiş ise kanun yolu aşamalarından hangisinde ise –istinaf veya Yargıtay- ilgili merci Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda karar verecektir.

Anayasa Mahkemesi, 19.02.2020 tarih ve 2018/139 E 2020/12 K sayılı kararıyla Ek Madde 17’nin 3. fıkrasının görülmekte olan davada uygulanacak kural olmadığı gerekçesiyle iptali istemini reddetmiştir. Fakat bu kuralın uygulanacağı başka bir davaya bakmakta olan mahkeme tarafından itiraz yoluna başvurulması halinde Anayasa Mahkemesinin ilgili kanun maddesinin anayasaya aykırılığı konusunda inceleme yapacağı açıktır. İptal edilen 4. fıkra ile iptal istemi davada uygulanacak kural olmadığı gerekçesiyle iptali istemi reddedilen 3. fıkranın benzeştiği birçok nokta vardır. 3. fıkrada teşvik, destek ve indirimleri maddenin yürürlük tarihinden önce talep edenler için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talep edenler için talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödeneceği düzenlenmiştir.

Anayasa Mahkemesi, 19.02.2020 tarih ve 2018/139 E 2020/12 K sayılı kararında yer alan

“Diğer taraftan kuralla iade edilecek tutarın ödenmesinin üç yıl gibi uzun bir süreye yayılması, görülmekte olan davalar sonucunda alacaklarına derhal ve toptan kavuşabilecek işverenlere aşırı bir külfet yüklemektedir.”
“... alacağın tahakkuk ettiği tarih anından itibaren faize ve mahkeme kararıyla belirlenecek alacağın derhal ve nakden tahsiline hak kazanabilecekler iken kural bu imkanları ortadan kaldırmaktadır.”

ifadeleriyle teşvik, destek ve indirimlere ilişkin ödemelerin alacağın tahakkuk tarihinden itibaren yürütülecek faiziyle ödenmemesinin ve 3 yıl gibi uzun bir süreye yayılmasının ölçülü olmayacağını belirtmiştir.

Görülmekte olan bir davada uygulanacak kural olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna başvurulması halinde Ek Madde 17’nin 3. fıkrasının da iptal edilme olasılığı elbette ki vardır. Bu hükmün iptal edilmesi halinde işverenlerin teşvik, destek ve indirimlere ilişkin ödemeleri tahakkuk ettikleri tarihten itibaren yürütülecek yasal faiziyle almaları mümkün olacaktır.

Sonuç

Anayasa Mahkemesi, 19.02.2020 tarih ve 2018/139 E 2020/12 K sayılı kararıyla 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ek Madde 17’nin 4. Fıkrasının ise iptaline karar vermiştir.

Ek Madde 17’nin 4. fıkrasının uygulanacağı davalarda bu hükmün iptal edildiği göz önünde bulundurulacak, ilk derece mahkemesince karar verildiyse kanun yolu incelemesini gerçekleştiren merciler iptal kararına göre karar verecektir.

Fakat Ek Madde 17’nin 3. fıkrasına ilişkin bir iptal kararı bulunmadığından ve Anayasa Mahkemesinde derdest bir başvuru bulunmadığından bu kanun hükmü uygulanmaya devam edecektir.

Ek Madde 17’nin 3. fıkrasını görmekte olduğu bir davada uygulayacak olan bir mahkemenin itiraz yoluna başvurması her zaman mümkün olup diğer yandan bundan sonra açılacak olan davalarda da Ek Madde 17’nin 3. fıkrasının Anayasaya aykırı olduğu ve itiraz yoluna başvurulması gerektiği belirtilebilir. Bu durumda ilgili mahkemenin itiraz yoluna başvurması sonucunda Anayasa Mahkemesi Ek Madde 17’nin 3. fıkrasının Anayasaya aykırı olup olmadığını inceleyecektir.

Ek Madde 17’nin 4. fıkrasına ilişkin incelemesindeki ilkelerine bağlı kaldığı takdirde Ek Madde 17’nin 3. fıkrasını da iptal etme ihtimali oldukça yüksektir.


Dipnotlar


  1. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2018/03/20180327M2-1.htm ↩︎

  2. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/05/20200505-3.pdf ↩︎

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.