Giriş
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) COVID-19 olarak adlandırılan yeni tip koronavirüsü (SARS-CoV-2) 30 Mart 2020’de pandemi olarak ilan etmiştir.[1] Pandemi ile birlikte ceza infaz kurumlarının yönetimi dünya çapında oldukça problemli bir görünüm seyretmiştir. Salgının mahpuslar arasında kolaylıkla bulaş riski taşıması, devlet kontrolü altında olan infaz kurumlarının aldıkları tedbirlerle önlenmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda alınan yeni tedbirlerin bir çoğu mahpusların[2] dış dünya ile iletişimini[3] ilgilendiren hususlarla ilgili olmuştur. İtalya’nın çeşitli hapishanelerinde COVID-19 tedbirleri kapsamında aile ziyaretlerine ve açık görüşlere getirilen kısıtlamalar nedeniyle isyanlar başlamış ve çok sayıda mahkum protestolar esnasında hayatını kaybetmiştir.[4] İspanya, Fransa, Rusya, Ukrayna, Moldova, Bulgaristan gibi bazı ülkeler ziyaretçiler ile görüşme rejimini tamamen askıya almış ya da bu alana ciddi sınırlamalar getirmiştir.[5] Bazı ülkeler gerçekleştirilemeyen ziyaretleri, video konferans ya da artan sürelerle telefonla konuşma gibi alternatif iletişim kanalları ile telafi etmiştir.[6] Norveç’te enfeksiyonun yayılmasını önlemek için çift ve çok yataklı hücrelerin kullanımı kaldırılarak cezaevi kapasitesi düşürülmeye çalışılmış, COVID-19 nedeniyle tablet kullanımı ise artmıştır.[7] İran’da salgınla mücadele amacıyla kalabalık hapishanelerde tutulan 54.000 mahpus geçici olarak tahliye edilmiştir.[8] Avrupa Konseyi istatistiklerine[9] göre de 1 Ocak 2020 tarihinde 1.390.683 olan toplam cezaevi nüfusu 15 Nisan 2020 tarihinde 1.364.643’e kadar gerilemiş, 43 Avrupa ülkesinden 20’si salgının yayılmasını sınırlandırmak amacıyla; af, koşullu salıverilme gibi alternatif yöntemlerle 118.000 tutukluyu serbest bırakmıştır.[10] Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri de pandemi süresince gebeler, yaşlı ve ağır hastalar, engelliler, önemsiz suç işleyenler ve politik sebeplerle özgürlüğünden yoksun bırakılanların tahliye edilmesi için çağrıda bulunmuştur.[11] Bu doğrultuda yazımızda (1) Türkiye’deki infaz kurumlarında salgınla mücadele politikaları kapsamında dış dünya ile iletişim hakkında alınan tedbirler ve (2) pandemiye ilişkin uluslararası organların standartları ana hatlarıyla belirtildikten sonra salgın pratiği üzerinden infaz koşullarının güncel bir değerlendirmesi yapılacaktır.
1. Türkiye’de İnfaz Kurumlarında Salgınla Mücadele Politikaları Kapsamında Dış Dünya ile İletişim Hakkında Alınan Tedbirler
a. Genel Olarak
Tutuklu ve hükümlülerin dış dünya ile iletişim kurma haklarının halk sağlığı ve genel olarak kamu sağlığı meşru amacı ile birtakım sınırlamalara uğraması kaçınılmazdır.[12] Anayasa Mahkemesi bir kararında bu hususu “Ceza infaz kurumlarının, özgürlüğü mahkeme kararıyla kısıtlanan hükümlülerin tutulduğu Devletin kontrolü altındaki özel alanlar olması ve dolayısıyla Devletin hem bu kurumda bulunanların güvenliklerinin korunması hem de düzen ve disiplini tesis etme yükümlülüğünün bulunmasının doğal sonucu olarak hükümlülerin sosyal ilişkilerinin ve dış dünya ile iletişimlerinin sınırlandırılması kaçınılmazdır.”[13] şeklinde belirtmiştir. Bir başka kararda ise güvenlik ve düzenin sağlanması meşru amacı ile tutuklu ve hükümlülerin dış dünya ile iletişim kurması ve sosyalleşmesi sağlanarak iyileştirilmesi arasında makul bir dengenin kurulması gerektiğini belirtmiştir.[14]
DSÖ, 15 Mart 2020 tarihli Hapishanelerde ve diğer alıkonulma yerlerinde COVID-19’un hazırlığı, önlenmesi ve kontrolü adlı raporunda hapishaneleri, bulaşıcı hastalıkların enfeksiyon kaynağı olabilecek mekanlardan birisi olarak nitelemiştir.[15] Anılan raporda, hapishanelerdeki ve diğer alıkonulma yerlerindeki insanların özgürlüklerinden zaten mahrum olduğu, kendilerine uygulanan daha fazla kısıtlayıcı önlemlere farklı tepkiler verebilecek olmaları nedeniyle salgının özellikle hapishanelerdeki yönetiminin zorlayıcı olabileceği ifade edilmiştir.[16] DSÖ eski tarihli bir raporunda da iyi bir hapishane sağlığının, iyi bir halk sağlığı için gerekliği olduğunu yinelemiştir.[17]
Salgınla mücadele politikaları kapsamında ülkemizde Sağlık Bakanlığı ve Bilimsel Danışma Kurulu’nun tavsiye kararları doğrultusunda Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü (CET), “salgın tehlikesinin kontrol altına alınabilmesi için dışarıdan içeri/içeriden dışarı temasın asgari seviyeye indirilmesi ve içeri-dışarı etkileşimi”[18] hususlarında bir dizi tedbir almıştır. Tavsiye kararları, infaz kurumlarında alınan tedbirlerin gerekçesini şekillendirirken, pozitif vakaların önlenmesi amacıyla tedbir kararları CET tarafından taşra teşkilatı ile ilgili mercilere iletilerek önleyici bir salgın yönetimi oluşturulmuştur.[19] Bilimsel Danışma Kurulu’nun tavsiye kararları çerçevesinde;
i. Önleyici sağlık tedbirleri,
ii. Kuruma ilk kabullerde alınan tedbirler,
iii. Kurum içinde COVID-19 belirtisi gösterenler hakkında alınan tedbirler,
iv. Personelin izolasyonu,
v. İzin, görüş ve nakil gibi uygulamaların durdurulması,
vi. İşyurtları Kurumlarından malzeme üretimi
olmak üzere infaz kurumlarında altı başlık halinde tedbirler alınmıştır.
15/04/2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı ve 14/4/2020 kabul tarihli Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun[20] kapsamında COVID-19 izni bazı hükümlüler bakımından uygulama alanı bulmuştur. 27/08/2020 tarihli Bilimsel Danışma Kurulu önerisine istinaden 01/09/2020 tarihinden itibaren ise infaz kurumlarına dışarıdan girmek isteyenlerin Zorunlu Hayat Eve Sığar (HES) Kodu sorgu sonucuna göre işlem yapılması ve virüs riski taşıyanların kurumlara kabul edilmemesine karar verilmiştir.[21] CET’in isabetle vurguladığı gibi nakiller, ürün tedariki ile hastane ve duruşma sevkleri gibi zorunluluklar nedeniyle dışarıyla teması tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir.[22] Bu kapsamda aşağıda dış dünya ile iletişimin önem kazandığı 7242 sayılı Kanun kapsamında COVID-19 izni ve görüş ve ziyaretler hakkında bilgi verilecektir.
b. 7242 Sayılı Kanun Uyarınca Bazı Hükümlüler İçin Uygulanan COVID-19 İzni
7242 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a eklenen geçici 9. maddede (Ek:14/4/2020-7242/53 md),
‘‘COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve 106 ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler, 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılır. Salgının devam etmesi hâlinde bu süre, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere üç kez uzatılabilir. Bu fıkra uyarınca izinli sayılanlar hakkında 95 ve 97 nci madde hükümleri uygulanır.’’
Hükme göre; kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmaya hak kazanan hükümlüler; Md. 105/A kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve; Md. 106 veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler 31 Mayıs 2020 tarihine kadar izinli olarak kabul edilmiştir. İzin süreleri her defasında iki ayı geçmemek üzere en fazla üç kere uzatılabilecektir. CET web sitesinde yer alan duyurulara göre ise izin süreleri 31 Ocak 2021 ve 31 Mayıs 2021 tarihlerinde iki ay süre ile uzatılmıştır. Son olarak 28/5/2021 tarihli 7242 sayılı Kanun Kapsamında Bazı Hükümlüler İçin Uygulanan COVID-19 ile İlgili Duyuru’ya göre,
“5275 sayılı Kanun’un Geçici 9/5. maddesi uyarınca alınan Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün “24/05/2021 tarih ve 13588366-149-684 sayılı yazıları ile COVID -19 pandemisine ilişkin salgın riskinin ortadan kalkmamış olması nedeniyle hükümlülere verilen COVID -19 izin sürelerinin 2 (iki) ay süre ile uzatılmasına” dair önerisi doğrultusunda açık ceza infaz kurumlarında bulunan veya açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezalarının infazına karar verilen yükümlüler hakkındaki izin sürelerinin, 31 Mayıs 2021 tarihinden itibaren 2 (iki) ay süreyle uzatılmasına karar verilmiştir.”[23]
Belirtmek gerekir COVID-19 izninden yararlanacak hükümlüler, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Özel izin” kenar başlıklı 95’inci maddesi ile “İzinden dönmeme, geç dönme” kenar başlıklı 97’nci maddesine tabi olacaktır. 12/02/2021 tarihi itibariyle 372 ceza infaz kurumunda barındırılan 78.468 hükümlünün COVID-19 izninde bulunduğu ifade edilmektedir.[24]
c. Görüş ve Nakiller
14 Mart 2020 tarihinden itibaren, açık ve kapalı görüşler, özel izinler, kurumlardaki eş ve aile görüş odalarının kullanımı, diğer koğuşlarla birleşerek yapılan faaliyetlerve başka kurumlara yapılacak nakillerin durdurulmasına karar verilmiştir.[25] Açık ve kapalı görüşler hariç olmak üzere sayılan diğer hususlar, 1 Mart 2021 tarihine kadar durdurulmuştur.[26] Kapalı görüşlerin gerçekleştirilmesinde zorunluluk gerektiren bir halin varlığı ile Cumhuriyet başsavcılığının yazılı izni ile aranmıştır. Kapalı olarak gerçekleştirilecek avukat görüşlerinin ancak Bilim Kurulu’nun tavsiye ettiği tebirlere riayet etmek suretiyle avukat görüş mahallinde ya da kapalı görüş alanlarında yapılabileceği öngörülmüştür.[27] CET, bu süreçte yapılamayan kapalı ve açık görüşlerin yerine hükümlü ve tutukluların dış dünya ile olan ilişkilerinin devamlılığının sağlanması ve rehabilite olmaları amacıyla telefonla ek görüşme hakkı tanımıştır.[28] Pandemi öncesi 10 dakika olan telefon ile görüşme süresi 20 dakika olarak belirlenmiştir.[29] Uygulamada ise kullandırılmayan açık ve kapalı görüşlerin telefon görüşmesi hakkının genişletilmesi ile ikame edilmiş olsa bile yalnızca tek numara arama koşulu ile sınırlandırılması hususu eleştirilmiştir.[30]
Anılan tedbirlerin Bilim Kurulu’nun tavsiye kararları doğrultusunda her defasında iki haftalık sürelerle uzatılması mümkün olmuştur. Özellikle yasaklanan kapalı görüşler süreç içerisinde esnetilerek gerçekleştirilmeye başlanmıştır. CET, Yeni Normale Geçiş Programı kapsamında Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik’te belirlenen sayıdaki tutuklu ve hükümlülerin ziyaretçilerinin 2020 yılı için Ağustos-Eylül-Ekim-Kasım-Aralık aylarında, 2021 yılı için ise Ocak ayında kapalı görüşme yapmasına izin vermiştir.
2. Uluslararası Organlar
Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi, 20 Mart 2020 tarihinde on maddeden oluşan Koronavirüs hastalığı salgını (COVID-19) bağlamında özgürlüklerinden yoksun bırakılan kişilere muamele edilmesine ilişkin ilkeler beyanında, işkence yasağının mutlak doğasını vurgulamış, infaz kurumlarında alınan koruyucu tedbirlerin işkence yasağına aykırı olmamasını ifade etmiştir.[31] Çeşitli uluslararası sözleşmeler de işkence yasağının ulusun hayatını tehdit eden istisnai durumlarda ve acil hallerde bile istisnası olmadığının altını çizmektedir.[32] İlkeler beyanına göz atıldığında özellikle şu hususlar öne çıkmaktadır:
Temel ilke, özgürlüğünden yoksun bırakılan tüm kişilerin sağlık ve güvenliğini korumak için mümkün olan tüm adımları atmak olmalıdır. […]
COVID-19’un yayılmasını önlemek için özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilere karşı alınan herhangi bir sınırlayıcı tedbirin yasal bir temeli olmalı ve gerekli, orantılı, insan onuruna saygılı ve zamanla sınırlı olmalıdır.Özgürlüğünden yoksun bırakılan kişiler, bu tür önlemler hakkında anladıkları bir dilde kapsamlı bilgi almalıdır.
Yakın kişisel ilişki, virüsün yayılmasını arttırdığı için, özgürlükten yoksun bırakmanın alternatiflerine başvurmak için tüm ilgili makamlar tarafından uyumlu çaba gösterilmelidir. Böyle bir yaklaşım, özellikle aşırı kalabalıklaşma durumlarında zorunludur. Ayrıca yetkililer cezaların hafifletilmesi, erken tahliye, denetimli serbestlik […] alternatiflerinden daha fazla yararlanmalıdır […].
Sağlık hizmetinin sağlanmasına ilişkin olarak, yaşlı kişiler ve daha önceden tıbbi durumları mevcut olan kişiler gibi, kırılgan gruplar ve/veya risk altındaki gruplarda olan mahpusların özel ihtiyaçlarına özel dikkat gösterilmesi gerekecektir. […]
Zorunlu olmayan faaliyetleri askıya almak meşru ve makul olmakla birlikte, pandemi sırasında mahpusların temel haklarına tam olarak saygı gösterilmelidir. Bu, özellikle yeterli kişisel hijyen sağlama hakkını (sıcak su ve sabuna erişim dahil) ve günlük açık havaya erişim hakkını (en az bir saat) içerir. Ayrıca, ziyaretler de dahil olmak üzere dış dünya ile iletişim üzerindeki herhangi bir sınırlama, alternatif iletişim araçlarına erişimin artırılmasıyla telafi edilmelidir (telefon veya Voice-over Internet-Protokol iletişimi gibi).
SARS-CoV-2 virüsü bulaşmış veya bulaştığından şüphelenilen mahpusun izolasyonu veya karantinaya alınması durumunda, ilgili kişiye her gün anlamlı insan teması sağlanmalıdır.
Emniyet görevlilerinin nezaretinde bulunan kişilerin kötü muameleye karşı temel güvencelerine (avukata erişim, doktora erişim, gözaltına alındığını bildirme) her koşulda ve her zaman tam olarak riayet edilmelidir. […]
Ulusal Önleme Mekanizması ve Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi dahil, bağımsız organların denetimi, kötü muameleye karşı temel bir koruma olmaya devam etmektedir. Kişilerin karantina altında tutulduğu yerler dahil, Devletler, izleme organlarının tüm özgürlükten yoksun bırakılma yerlerine erişimini garanti etmeye devam etmelidir. Bununla birlikte tüm izleme organları, özellikle yaşlılarla ve daha önceden tıbbi sorunları olan kişilerle ilgilenirken, “zarar vermeme” (do no harm) ilkesine uymak için her türlü önlemi almalıdır.
Komite, önceki yıllarda gerçekleştirdiği bir ziyarette “insan iletişimi eksikliğinin” açıkça insanlık dışı ve onur kırıcı bir muamele olduğunu belirtmiştir.[33] Özellikle göçmen tutma merkezleri (immigration holding facilities) ya da yabancılar için tutma merkezlerinin (detention centres for foreigners) ise COVID-19 döneminde daha riskli olabileceği kabul edilmektedir. Bu noktada Komite Malta raporunda pozitif vakalarda, virüs taşıdığından şüphelenilen kişilerde, bu kişiler karantina ya da tecritte bile olsa, günde en az 1 saat açık havaya erişebilme hakkına sahip olmaları gerektiğini belirtmiştir.[34]
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bir kararında mahpusların uzun bir süre fakirleştirilmiş bir rejimde tutulmasının akli yetilerine ve sosyal yeteneklerine zarar verebileceğini altını çizmiştir.[35] Bu kapsamda yapılan başvurularda içinde bulunulan özel koşullar, tedbirin zorunluluğu, süresi, izlenen amaç ve ilgili kişi üzerindeki etkileri bir bütün olarak değerlendirilerek mahpusun başkalarından ayrı tutulmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3’üncü maddesinde güvence altınan işkence yasağını ihlal edip etmediği incelenmektedir.[36]
BM Önleme Alt Komitesi 25 Mart 2020’de Koronavirüs salgını ile ilgili taraf devletlere ve ulusal önleme mekanizmalarına yönelik tavsiye[37] adlı belgeyi kabul etmiştir. Anılan belgede Komite, özgürlükten yoksun bırakılma yerlerine ilişkin yetkililer tarafından alınacak önlemleri 20 maddeden oluşan bir liste ile belirlemiştir. Aşağıda özellikle iletişim hususlarını ilgilendiren maddeler belirtilmiştir:
Tüm belirli kırılgan/savunmasız grupları göz önüne alarak, alıkonulan nüfus içinde en çok risk altında olan kişileri belirlemek için acil değerlendirme yönetimi;
Tokyo Kurallarında öngörüldüğü üzere belirtilen hapse alternatif önlemler tam olarak dikkate alınarak, mümkün olan her yerde güvenli olduğu düşünülen alıkonulanlar için erken, şartlı veya geçici tahliye planları uygulanarak, hapishane nüfusunu ve diğer alıkonulanların nüfusunu azaltma;
Mevcut rejim üzerindeki herhangi bir sınırlamanın acil sağlık durumunun doğasıyla orantılı ve hukuka uygun olmasını ve en aza indirilmesini sağlama;
Mevcut pandemi ile mücadele için gerekli önlemler göz önüne alınırken, günlük açık hava egzersizi için minimum gereksinimlere uyma;
Sağlıkla ilgili nedenlerle ziyaret rejimlerinin kısıtlandığı yerlerde, mahpusların aileleri ve dış dünya ile temaslarını sürdürmeleri için örneğin telefon, internet/e-posta, video iletişimi ve diğer uygun elektronik araçlarla, yeterli telafi edici alternatif yöntemler sağlama; Böyle iletişimler hem kolaylaştırılmalı hem de teşvik edilmeli, sık ve özgür olmalıdır;
Aile üyelerinin veya akrabaların, yerel uygulamalara uygun olarak vegerekli koruyucu önlemlere riayet ederek, mahpuslara yiyecek ve diğer malzemeler temin etmesini devam etmesini sağlama;
Disiplin amaçlı hücre hapsi şeklini alan tıbbi izolasyonun kullanımını önleme. Tıbbi izolasyon (medical isolation), bağımsız bir tıbbi değerlendirme temelinde, orantılı, zamanla sınırlı ve usuli/prosedürel güvenceye tabi olmalıdır;
Mümkün oldukça, ihtiyacı olan alıkonulan kişiye alıkonulma yerinin dışında tıbbi bakım sağlama;
Erişim kısıtlamalarına rağmen, kötü muameleye karşı temel güvencelerin (bağımsız tıbbi tavsiyeye erişim, adli yardıma erişim ve gözaltının üçüncü şahıslara bildirilmesi dahil) mevcut ve uygulanabilir kalmasını sağlama;
Tüm mahpusların ve personelin, alınan tüm tedbirler, tedbirlerin süreleri ve nedenleriyle ilgili olarak güvenilir, doğru ve güncel bilgiler almasını sağlama.
Aynı belgede, BM Önleme Alt Komitesi pandemi süresince Ulusal Önleme Mekanizmaları’nın (UÖM) sosyal mesafe sınırlamalarına uyarak infaz kurumlarını ziyaret etmeye devam etmesini tavsiye etmiştir. Nitekim BM İşkenceye Karşı Sözleşme’nin Ek Protokolü m. 14/2 gereği alıkonulma yerleri geçici olarak ziyaret edilemese bile tamamen bu yerlerin ziyaret edilmemesi söz konusu değildir. Bu doğrultuda üye devletlerin UÖM’larının alıkonulma yerlerinde bulunanlarla elektronik iletişim kullanması, güvenli e-posta ve posta olanakları ile yardım hatlarının oluşturulması, alıkonulma yerleri ile ilgili ek bilgi sağlayabilecek aileler ve avukatlar gibi üçüncü taraflarla iletişim kurmaya çalışması ve özgürlüklerinden yoksun bırakılmış kişilerle çalışan sivil toplum kuruluşları ve yardım kuruluşları ile işbirliğini arttırması gibi bir dizi önlemi alabileceği ifade edilmiştir.
Değerlendirme
COVID-19 salgını ile mücadele kapsamında kamu otoritelerince alınan tedbirlerin anayasalarda ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altına alınan haberleşme hürriyeti ve özel ve aile yaşamına saygı hakkı başta olmak üzere mahpusların dış dünya ile iletişimini ilgilendiren pek çok temel hak ve insan hürriyetinin kullanımına bir müdahale teşkil ettiği açıktır. Müdahalelerin “hak mahrumiyetine dönüşmemesi”[38] için, COVID-19 önlemleri uluslararası düzenlemelerin ve organların işaret ettiği hususlara riayet edilerek alınmalıdır. Bu noktada COVID-19 tedbirlerinin yasal bir temeli, gerekli, orantılı, insan onuruna saygılı olmalı; bu tedbirler belirli bir zamanla sınırlandırılmalı ve alınan tedbirler hakkında mahpuslara anlayacakları bir dilde bilgi verilmelidir. Bu noktada enfeksiyonun yayılmasını önlemek için ziyaretçilerle görüşme rejimine belirli bir müddet ara verilebilse de iletişimi tamamen kesme gibi mahpusun insan iletişiminden mahrum bırakılmasının işkence yasağına aykırılığı beraberinde getirebileceği hususu unutulmamalıdır. Benzer şekilde kurumlarda sunulan sosyo-kültürel faaliyetlerin mahpusları rehabilitasyon ettiği göz önünde bulundurularak olabildiğince daha az sınırlandırma yapılması gerektiği kabul görmektedir. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet’in ifadeleri ile “COVID-19 salgınını önlemeye yardımcı olmak için kapalı kurumlara ziyaretlerde kısıtlamalar gerekebilir, ancak bu tür adımların şeffaf bir şekilde uygulamaya konulması ve tedbirlerden etkilenen kişilere açık bir şekilde durumun iletilmesi gerekir. Birdenbire dış dünya ile iletişimi kesmek, gergin, zor ve potansiyel olarak tehlikeli durumları ağırlaştırma riski taşımaktadır.”[39] İtalya hapishanelerindeki gibi COVID-19 sınırlamalarının kurumlardaki gerilimi tırmalama olasılığı söz konusu olabilir.
Kamu sağlığı meşru amacı ile mahpusların iletişim hakkının adil bir şekilde dengelenmesi bakımından birkaç noktaya temas etmek gerekir. İlk olarak ziyaretçilerle fiziksel ortamda görüşme olanağının olmadığı durumlarda görüntülü konuşma gibi bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımından azami surette yararlanma önem taşımaktadır. İkinci husus ise bu teknolojiye henüz sahip olmayan kurumlarda telefonla ek konuşma hakkının tanınarak görüşme sürelerinin arttırılmasıdır.
Enfeksiyonun bulaşma riski, infaz kurumlarında aşırı kalabalıklaşma ve düşük hijyen standartları gibi tutulma koşulları ile rejim olanaklarının yetersizliği nedeniyle oldukça fazladır. Sosyal mesafe kurallarının aşırı kalabalıklaşmanın yaşandığı infaz kurumlarında uygulanmasının oldukça güç olduğu söylenilebilir. Enfekte olmuş kişileri karantina altına alabilecek fiziki alan yetersizliği gibi kurumlardaki kronik problemlerin bir çoğu aşırı kalabalıklaşma ile ilintilidir. Hapishane nüfusunu azaltabilecek BM Tokyo Kurallarında belirtilen hapse alternatif yaptırımların gündeme gelmesi, hürriyeti bağlayıcı cezaların en son çare olması, uzun tutukluluk sürelerinin gözden geçirilmesi ve tutukluluk duruşmalarının ivedilikle neticelendirilmesi başta olmak üzere bir dizi husus önem kazanmaktadır. Özellikle pek çok ülkede sağlık problemleri olan yaşlı ve ağır hastaların, çocuk, kadın ve engelliler gibi kırılgan grupların kurumlardan salıverildiği görülmektedir.
Son olarak bu süreçte uluslararası izleme organları infaz kurumlarına periyodik ve ad hoc ziyaretleri gerçekleştirememiştir. Anılan organlar, pandemi döneminde UÖM’lerin infaz kurumlarını ziyaret etmeye devam etmesi gerektiği yönündeki tavsiye ve çağrıları sık sık yinelemiştir. Nitekim COVID-19 salgının ne zaman sonlanacağı henüz bilinmese de, bu süreçte kurumları tamamen denetimsiz bırakmanın mahpuslar başta olmak üzere bir bütün olarak kamuoyunda ciddi bir yankı uyandıracağı açıktır.
Görüş ve eleştiriler için melikeorcin@gmail.com adresine e-posta atılabilir.
Dipnotlar
Bkz. https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019, Erişim tarihi: 25/5/2021. ↩︎
Tutuklu, hükümlü ve hükmen tutuklu ayrımının zorunlu olmadığı durumlar için kanuni bir tabir olmayan “mahpus” ifadesi kullanılacaktır. ↩︎
İnfaz kurumlarında dış dünya ile iletişim kurmanın üç önemli işlevi şöyledir:
(i) İşkenceyi, insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleyi önlemek için gerekli koşullardan birisidir.
(ii) Kişisel, sosyal ve hatta kamu politik yaşamının farklı alanlarına uzanan, yazışma hakkı, aile yaşamına saygı hakkı, ifade özgürlüğü gibi bazı hak ve özgürlüklerin ön koşuludur.
(iii) Tüm mahpusların toplumla yeniden bütünleşmesi, rehabilitasyonu ve hapishanelerin normalleşmesinde gerekli bir unsurdur. Dirk van Zyl Smit, Sonja Snacken, Principles of European Prison Law and Policy: Penology and Human Rights, New York, Oxford University Press, 2009, p. 213. Ayrıca bkz. Melike Orçin, Avrupa İnsan Hakları ve Türk Hukukunda Tutuklu ve Hükümlülerin Dış Dünya ile İletişim Kurma Hakkı, On iki Levha Yayıncılık, 2020, s. 44 vd. ↩︎Death toll rises from Italy’s coronavirus prison riots, https://www.reuters.com/article/us-health-coronavirus-italy-prisons-idUSKBN20X2DG, Erişim tarihi: 17/5/2021; Koronavirüs (Covid-19): İtalya'da virüse karşı alınan karantina önlemleri ülke çapında uygulanacak, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51809558, Erişim tarihi: 17/5/2021. ↩︎
Appeal by European NGOs involved in the field of prison health and in the defence of the right to health protection for prisoners, p. 3. http://www.prisonlitigation.org/wp-content/uploads/2020/03/COVID-19-Prison-declaration_ENG_Updated_31.03.2020.pdf, Erişim tarihi: 17/5/2021. ↩︎
Ibid. ↩︎
Prevention Measures in European Prisons against COVID-19, https://www.europris.org/directorate-of-norwegian-correctional-service-no/, Erişim tarihi: 29/5/2021. ↩︎
Coronavirus: Iran temporarily frees 54.000 prisoners to combat spread, https://www.bbc.com/news/world-middle-east-51723398, Erişim tarihi. 22/5/2021. ↩︎
İlgili yayınlar için bkz. Marcelo F. Aebi, Mélanie M. Tiago, Prisons and Prisoners in Europe in Pandemic Times: An evaluation of the medium-term impact of the COVID-19 on prison populations, https://wp.unil.ch/space/files/2021/02/Prisons-and-the-COVID-19_2nd-Publication_201109.pdf, Erişim tarihi: 25/5/2021; Marcelo F. Aebi, Mélanie M. Tiago, Prisons and Prisoners in Europe in Pandemic Times: An evaluation of the short-term impact of the COVID-19 on prison populations, https://wp.unil.ch/space/files/2020/06/Prisons-and-the-COVID-19_200617_FINAL.pdf, Erişim tarihi: 25/5/2021. ↩︎
Avrupa cezaevleri COVID-19 için boşaldı, https://www.dw.com/tr/avrupa-cezaevleri-covid-19-için-boşaldı/a-53853849, Erişim tarihi: 25/5/2021. ↩︎
Political prisoners should be among first released in pandemic response, says UN rights chief, https://news.un.org/en/story/2020/04/1061002, Erişim tarihi: 25/5/2021. Benzer şekilde Avustralya’da hapishane nüfusunu küresel salgından korumak için acil reform çağrısı içeren ve 340’tan fazla hukukçunun imzaladığı eyalet ve bölge hükümetlerine düzenlenen açık mektupta, salgından daha çok zarar görme riski taşıyan “kırılgan grupların” erken tahliye edilmesi için adım atılması gerektiği yinelenmiştir. Bkz. Australian Lawyers for Human Rights, “Open letter to Australian governments on COVID-19 and the criminal justice system”, https://alhr.org.au/open-letter-australian-governments-covid-19-criminal-justice-system/, Erişim tarihi: 25/5/2021; Greenlist, “Second national open letter to Australian Governments on covid-19 and prisons and youth detention centres”, https://www.greenslist.com.au/assets/papers/Second open letter to Australian governments re prisons and COVID-19 - with signatures.pdf, Erişim tarihi: 25/5/2021. ↩︎
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası md. 20/2, md. 22/2, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi md. 8/2; Avrupa Hapishane Kuralları md. 24.2 . ↩︎
AYM, Mehmet Zahit Sahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, §62; Erkan Sönmez, B. No: 2014/7939, 10/5/2018, § 30; Mehmet Sevik, B. No: 2017/24068, 18/7/2019, §§ 32, 36. ↩︎
World Health Organization, Preparedness, prevention and control of COVID-19 in prisons and other places of detention, Interim guidance 15 March 2020, p.1, https://apps.who.int/iris/bitstream/handle/10665/336525/WHO-EURO-2020-1405-41155-55954-eng.pdf?sequence=1&isAllowed=y, Erişim tarihi: 25/5/2021. ↩︎
Ibid. ↩︎
World Health Organization, Health in prisons A WHO guide to the essentials in prison health, (Edited by: Lars Møller et.al.), p.2 https://www.euro.who.int/__data/assets/pdf_file/0009/99018/E90174.pdf, Erişim tarihi: 26/5/2021. Bkz. Declaration on Prison Health as Part of Public Health (Adopted in Moscow on 24 October 2003) ↩︎
Kovid-19 Pandemi Sürecinde Ceza İnfaz Kurumları–I, https://cte.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/ceza-infaz-kurumlarinda-kovid-19-pandemi-surecine-dair-kamuoyu-aciklamasi17062020045113, Erişim tarihi: 16/5/2021. ↩︎
Kovid-19 Pandemi Sürecinde Ceza İnfaz Kurumları–III, https://cte.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/kovid-19-pandemi-surecinde-ceza-infaz-kurumlari-iii18022021065928, Erişim tarihi: 25/5/2021. ↩︎
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/04/20200415-16.htm, Erişim tarihi: 3/6/2021. ↩︎
Ceza İnfaz Kurumlarına Girişlerde HES (Hayat Eve Sığar) Kodu Uyugulamasına Geçildi https://cte.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/ceza-infaz-kurumlarina-girislerde-hes-hayat-eve-sigar-kodu-uyugulamasina-gecildi31082020042622, Erişim tarihi: 16/5/2021. ↩︎
Kovid-19 Pandemi Sürecinde Ceza İnfaz Kurumları-III ↩︎
7242 Sayılı Kanun Kapsamında Bazı Hükümlüler İçin Uygulanan COVID-19 İzni ile İlgili Duyuru, https://cte.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/7242-sayili-kanun-kapsaminda-bazi-hukumluler-icin-uygulanan-covid-19-izni-ile-ilgili-duyuru28052021075452, Erişim tarihi: 2/6/2021. ↩︎
Kovid-19 Pandemi Sürecinde Ceza İnfaz Kurumları–III ↩︎
Kovid-19 Pandemi Sürecinde Ceza İnfaz Kurumları - I ↩︎
Kovid-19 Pandemi Sürecinde Ceza İnfaz Kurumları - III ↩︎
Kovid-19 Pandemi Sürecinde Ceza İnfaz Kurumları – II, https://cte.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/kovid-19-pandemi-surecinde-ceza-infaz-kurumlari08112020080948, Erişim tarihi: 2/6/2021. ↩︎
Kovid-19 Pandemi Sürecinde Ceza İnfaz Kurumları - I ↩︎
Kovid-19 Pandemi Sürecinde Ceza İnfaz Kurumları - III ↩︎
İnsan Hakları Derneği, Türkiye Hapishanelerinde Hak İzleme Raporu, s. 37 vd. https://www.ihd.org.tr/wp-content/uploads/2021/04/2020-Yılı-Hapishaneler-Raporu.pdf, Erişim tarihi: 25/5/2021. ↩︎
CPT/Inf(2020)13, Statement of principles relating to the treatment of persons deprived of their liberty in the context of the coronavirus disease (COVID-19) pandemic, https://rm.coe.int/16809cfa4b, Erişim tarihi: 11/5/2021. ↩︎
BM İşkenceye Karşı Sözleşme md. 2/2; BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi md. 4, 7; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi md. 2. ↩︎
CPT/Inf (2006) 5, Visit to Slovakia, § 47; CPT/Inf (2005) 6, Visit to Estonia, § 26. ↩︎
CPT/Inf (2021) 1, Visit to Malta, § 77. ↩︎
ECtHR, Harakchiev and Tolumov v. Bulgaria, Nos. 15018/11 and 61199/12, 8 July 2014, § 199. ↩︎
ECtHR, Rohde v. Denmark, No: 69332/01, 21 July 2005, § 93; AYM, Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, §§ 43-44. ↩︎
Advice of the Subcommittee on Prevention of Torture to States Parties and National Preventive Mechanisms relating to the Coronavirus Pandemic (adopted on 25th March 2020), https://www.ohchr.org/Documents/HRBodies/OPCAT/AdviceStatePartiesCoronavirusPandemic2020.pdf, Erişim tarihi: 1/6/2021. ↩︎
Türkiye Hapishanelerinde Hak İzleme Raporu, s. 11. ↩︎
Urgent action needed to prevent COVID-19 “rampaging through places of detention”–Bachelet, https://www.ohchr.org/en/NewsEvents/Pages/DisplayNews.aspx?NewsID=25745&LangID=e, Erişim tarihi: 17/5/2021. ↩︎