Lexpera’da Geçen Hafta (29 Ekim-4 Kasım 2022)
Literatür, içtihat ve mevzuata ilişkin önemli gelişmeleri içeren haftalık bültenimizin elli ikincisini siz üyelerimizin dikkatine sunuyoruz.
Literatür
Geçen hafta Lexpera’ya yüklenen eserler aşağıda yer almaktadır:
Murat Şahin, Rekabet Hukukunda Tazminat Talepleri
Eserde, AB rekabet hukukuna ilişkin Rekabet İhlallerinden Kaynaklanan Tazminat Davalarına İlişkin Yönerge ile yapılan düzenlemeler ve ilgili kararlar ayrıntılı olarak ele alınmış; Türk Rekabet Hukukunda tazminat talepleri bakımından verilmiş olan ilk derece mahkemesi, bölge adliye mahkemesi, yüksek mahkeme ve tüketici sorunları hakem heyetleri kararları ayrıntılı olarak irdelenmiş; zamanaşımı, görevli mahkeme, zararın hesabı yöntemleri, sorumluluğun esasları gibi konular incelenmiştir.
Ahmet Cemal Ruhi, Türk Hukukunda Yabancı Boşanma İlamlarının Tanınması ve Tenfizi
Çalışmanın birinci bölümünde, yabancı mahkeme ilamlarının tanınması ve tenfizine ilişkin genel bilgiler verilmiş; ikinci bölümünde yabancı boşanma ilamlarının tanınması ve tenfizi, yabancı ülke adli veya idari makamlarınca verilen boşanma kararlarının nüfus kütüğüne tescili ve yabancı boşanma ilamlarındaki bazı hükümlerin tenfizi konuları üzerinde durulmuş; üçüncü ve son bölümünde ise tanıma ve tenfiz usulüne değinilmiştir.
Zeliha Aras Altınok, İptal Kararının Hukuki Etki ve Sonuçları
Türk idari yargılama hukukunda, iptal kararlarının nasıl uygulanacağını açıklayan, yargı kararına uygun bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını takip eden, denetleyen ve bu kararları hükme bağlayan bir müessesenin var olmamasının yol açtığı sorunların tartışıldığı kitapta, iptal kararının etki ve sonuçları ile yargı kararının yerine getirilmesi başlıklarına -uygulamayı da içerecek şekilde- yer verilmiştir.
Tahsin Hatipoğlu, Medeni Yargılama Hukukunda Delil Sözleşmeleri
Çalışmada, delil sözleşmesinin tanımı yapılarak hukuki niteliği açıklanmış, delil sözleşmesinin medeni yargılama ilkeleri ve senetle ispat kuralı bakımından değerlendirilmesi yapılmış, delil sözleşmesinin kurulma şekilleri, geçerlilik şartları, türleri üzerinde durulmuş, özellikle delil sözleşmesinin akdedilmesiyle kesin delil yaratılıp yaratılamayacağı, delil sözleşmesinin taraflar ile hâkim üzerindeki etkisi ve delil sözleşmesinin hâkim tarafından re’sen gözetilip gözetilemeyeceği hususları irdelenmiştir.
Ali Ahmet Genç, Satıcının Ayıptan Sorumluluğunda Alıcının Dönme Hakkının Sınırları (TBK-TKHK-CISG)
Kitapta, Türk Borçlar Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Antlaşması’nda yer alan alıcının haklarını kullanmasının satıcı tarafından engellenmesi, malların iadesinin mümkün olmaması gibi sebepler karşılaştırmalı olarak incelenmiş, hukuki düzenlemeler arasındaki benzerlik ve farklılıklar ortaya konulmuştur.
Mustafa Erçakıca, Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkı ve Devletlerin Tanınması İlişkisi: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Örneği Çerçevesinde Bir İnceleme
Çalışmada, kendi kaderini tayin etme hakkının yeni devletlerin oluşması ile ilişkisine değinildikten sonra bu hakkın, devletlerin tanınması ile bağlantısı ortaya konulmuş; bu bağlamda yeni bir devletin oluşumuyla yakından ilgili kavramlar olan kendi kaderini tayin etme hakkının süjesi, uluslararası hukukta ayrılma kurumu ve tanınmamış devletlerin durumları incelenmiştir. Kendi kaderini tayin etme hakkı iddialarının ve devletlerin tanınması konusunun güncelliğini asla yitirmeyen bir örneği olarak KKTC ise, anılan uluslararası hukuk kurumlarıyla bağlantı kurularak ele alınmıştır.
İçtihat
Geçen hafta Lexpera’ya yüklenen kararların dağılımı şu şekildedir:
MAHKEME | KARAR SAYISI |
Anayasa Mahkemesi | 37 |
Yargıtay (Hukuk) | 6 |
Danıştay | 2 |
TOPLAM | 45 |
Yüklenen kararlar arasında aşağıda özetine yer verdiğimizDanıştay Dördüncü Dairesi’ne ait karar özellikle dikkati çekmektedir:
Danıştay 4. D., E. 2021/2647 YD. T. 01.02.2022
Dava; Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde yer alan, iade taleplerinin yerine getirilmesinde alıcı tarafından 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olması şartının aranmayacağına ilişkin kuralı değiştiren, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No:35)’in ilgili hükmünün iptali ve öncelikle yürütmesinin durdurulması istemine ilişkindir.
Davacı tarafından; söz konusu Tebliğde öngörülen değişikliğin bir mükellefin vergi yasalarına muhalefet içeren davranışlarından başka bir mükellefin müteselsilen sorumlu tutulmasına neden olduğu, yasaların kendisine yüklediği ödevleri yerine getiren iyiniyetli vergi mükelleflerinin mal ve hizmet satışı yaptıkları kişilerin beyan ettikleri vergileri ödeyip ödemediklerini takip etmelerinin ve onları bu yönde zorlamalarının mümkün olmadığı, vergi yasalarına aykırılık teşkil eden mükellef hareketleri nedeniyle başka mükelleflerin sorumlu tutulmalarına sebebiyet verileceği için davaya konu Tebliğ hükmünün hukuka aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Davalı idare tarafından; usul yönünden, dava konusu Tebliğ düzenlemesi ile Hazinenin zararına sebebiyet verilmemesi amacıyla satıcı mükelleflerin kısmi tevkifat uygulamasından kaynaklanan iade taleplerinde, alıcı tarafından beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olması şartının getirildiği, davacı aleyhine tesis edilen bir işlem bulunmamasına rağmen davacının bu durumu iade hakkının ihlali gibi algılayarak dava konusu ettiği, oysa ki tevkif edilen KDV’nin alıcı tarafından ödendiğinin tespiti halinde herhangi bir hak ve menfaat ihlali olmaksızın mükelleflerin iade taleplerinin yerine getirileceği, bu haliyle, davacının menfaat ihlali bulunduğundan söz edilemeyeceği ve davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği, öte yandan, davada süre aşımı da bulunduğu; esas yönünden ise, tevkifat uygulamasının katma değer vergisi mevzuatında bir vergi güvenlik müessesesi niteliği taşıdığı, bu kapsamda alıcı tarafından tevkif edilen verginin, nakden veya mahsuben ödeme ile Hazineye intikal ettirilmemesi halinde satıcıya iade yapılmamasının da mükellefler arasındaki ilişkiler üzerinde vergi güvenliğini sağlamayı amaçladığı, dava konusu düzenlemenin Anayasa ve vergi kanunlarına aykırı yeni bir düzenleme getirmediği belirtilerek davanın reddinin gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Dördüncü Dairesi tarafından; somut olaya ilişkin tüm mevzuat hükümleri tartışılmış, her ne kadar ilgili kuralı değiştiren 35 Seri No.lu Tebliğ ile, iade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olması şartı öngörülmüş ise de, Katma Değer Vergisi Kanunu’nda ödenmiş olma şartına yer verilmediği için bu haliyle, Kanunda Hazine ve Maliye Bakanlığı’na tanınan yetkinin sınırları aşılarak düzenlenen ve mükelleflere Kanunda yer almayan bir yükümlülük yükleyen dava konusu Tebliğ hükmünde hukuka uygunluk bulunmadığı ve uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğmasına yol açabileceği gerekçesiyle Tebliğ hükmünün yürütmesinin durdurulmasına oyçokluğu ile karar verilmiştir.
Mevzuat
Çevre Yönetimi Hizmetleri Hakkında Yönetmelik
Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği uyarınca çevre yönetimi hizmeti verecek personelin, çevre yönetim birimlerinin ve çevre danışmanlık firmalarının taşıması gereken şartları, yükümlülüklerini, çalışma usul ve esaslarını, yeterlik belgesi başvurularının yapılması ve değerlendirilmesi ile yeterlik belgelerinin verilmesi, denetlenmesi, askıya alınması ve iptaline ilişkin usul ve esasları belirleyen yönetmelik yürürlüğe girdi. 30.07.2019 tarihli ve 30847 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevre Yönetimi Hizmetleri Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırıldı.
Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un ilgili maddesi kapsamında, mahkemelerce zoralımına karar verilen veya güvenlik kuvvetlerince herhangi bir şekilde ele geçirilen (buluntular dâhil) ateşli silah, mermi, her türlü patlayıcı madde, bıçak, kesici ve öldürücü aletler ile benzerlerinin Millî Savunma Bakanlığı’na teslimi ile tahsis ve satış işlemlerine ilişkin usul ve esasları düzenleyen yönetmelik yürürlüğe girdi. Mahkemelerce Zoralımına Karar Verilen veya Güvenlik Kuvvetlerince Herhangi Bir Şekilde Ele Geçirilen Ateşli Silah, Mermi, Her Türlü Patlayıcı Madde, Bıçak, Kesici ve Öldürücü Alet ile Benzerlerinin Milli Savunma Bakanlığına Teslimi İşlerine Ait Yönetmelik yürürlükten kaldırıldı.
Sosyal Hizmetler Kanunu Kapsamında Tanınan İstihdam Hakkının Kullanımına İlişkin Yönetmelik
Yönetmelikte geçen tanımlar yeniden düzenlendi. Hak sahipleri listesinin belirlenmesi, kadro ve pozisyonların tespiti ve bildirimi, yerleştirme, kadroların ihdas ve iptali ile atama bildirimine ilişkin hükümlerde değişikliğe gidildi. Görevde olan hak sahiplerinin unvanlarına atanmasına ilişkin geçici madde hükümleri yürürlükten kaldırıldı.
Değişiklikleri karşılaştırmalı olarak görmek için bu bağlantıyı tıklayabilirsiniz.
Yurtdışında Daimî Görevlere Atanacak Personel Hakkında Yönetmelik
Yurtdışında daimî görevlendirilecek İçişleri Müşavirleri için, görevlendirileceği ülkenin resmî dilinin veya İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerinden birinin bilinmesi ve yabancı dil bilgisi yeterliliği için YDS’den en az 70 puan alınması veya buna denk kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan bir belgeye sahip olunması şartları, 6 yıl süre ile uygulanmayacak. İçişleri Müşaviri olarak görevlendirileceklerde aranacak yabancı dil bilgisi yeterliliğine ilişkin şartlar, 6 yıllık geçiş döneminde İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek.
Değişiklikleri karşılaştırmalı olarak görmek için bu bağlantıyı tıklayabilirsiniz.
Pasaport Kanunu uyarınca, Çukurova Havalimanının uluslararası giriş ve çıkışlara açık daimî hava hudut kapısı olarak tespit edilmesine karar verildi.
Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 311)
Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin tek işveren olarak değerlendirilmesi ve özel sektör işyerlerinde birden fazla işverenin yanında çalışanların durumuna ilişkin hükümlerde değişikliğe gidildi.
Değişiklikleri karşılaştırmalı olarak görmek için bu bağlantıyı tıklayabilirsiniz.
Bitkisel Üretimde Biyolojik ve/veya Biyoteknik Mücadele Destekleme Ödemesi Uygulama Tebliği
Bitkisel üretimde kimyasal mücadele yerine alternatif mücadele tekniklerinin uygulanmasıyla kimyasal ilaç kullanımının azaltılması, insan sağlığının ve doğal dengenin korunması için biyolojik ve/veya biyoteknik mücadele yapan üreticilere destekleme ödemesi yapılmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen yeni bir tebliğ yürürlüğe girdi. 30.11.2021 tarihli ve 31675 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bitkisel Üretimde Biyolojik ve/veya Biyoteknik Mücadele Destekleme Ödemesi Uygulama Tebliği yürürlükten kaldırıldı.
Muhtarlık hizmet binaları mesken abone grubu kapsamına alındı.
Değişiklikleri karşılaştırmalı olarak görmek için bu bağlantıyı tıklayabilirsiniz.