Finansal Teknoloji Nedir?
Finansal Teknoloji ya da FinTek (FinTech) bankacılık ve finansta son yıllarda meydana gelen değişikliklerin tümü olarak açıklanabilir.
Sektördeki değişim teknolojik ve yasal olduğu kadar, finansal piyasalardaki uygulama, örf, adet ve statükoların baştan aşağı sorgulanmaya başlanması sebebi ile ayrıca etik ve felsefi bir değişim.
Bu değişikliklerin ilk örneklerini 90ların başında görsek de teknolojinin dotcom devriminden sonra finans sektörünü ele geçirmesiyle beraber FinTech önlenemez bir trend olarak her yerde karşımıza çıkmaya başladı.
Piyasalarda FinTek, finansal sektördeki değişimden ayrı olarak bu değişimi meydana getiren oyuncular ve girişimler için de kullanılan bir terim. Bu sebeple de zaman zaman kavram karmaşasıyla karşılaşmamız mümkün.
FinTek Uygulama Alanları
FinTek finansal sektörü değiştiren tüm uygulamaları kapsadığı için geleneksel olarak bir banka, ödeme şirketi ya da diğer finansal hizmet sağlayıcıları tarafından yerine getirilen hizmetlerin teknolojiyle harmanlanmış her versiyonu FinTek kapsamına giriyor. Bu çerçevede ‘neobanka’ ya da ‘challenger banka’ olarak adlandırılan dijital bankalar, kurumsal bankaların bankacılık uygulamaları, yeni nesil ödeme, kart, yatırım, kredi ürünleri ya da farklı ürünleri karşılaştıran karşılaştırma platformları birer FinTek uygulaması aslında.
FinTek girişimleri kurumsal bankacılık, POS cihazları gibi kurumsal müşteri çözümleri de sunuyor ve geçmişte finansal sektör tarafından ele alınmayan muhasebe, vergilendirme, ürün envanteri gibi alanlara da uzanıyor. Ek olarak, doğrudan tüketici veya kurumsal müşterilere hizmet vermeyen ve finansal sektör oyuncularının hizmetlerini iyileştiren teknoloji şirketleri, ara yüz ve ödeme sağlayıcıları gibi örnekler de FinTek sayılmaktadır.
Şüphesiz ki FinTek akımını heyecan verici yapan bu akımın finansta mevcut düzeni iyileştirmekle kalmayarak daha önce mevcut olmayan ürün ve hizmetlerle finansal sektörü renklendirmesi. Bu ürünler arasında tüketiciler açısından en dikkat çekici olanları kripto paralar, bir projenin finansmanı için gerekli fonun konuya ilgili bireylerin doğrudan projeye yatırım yapmasını sağlayan kitle fonlama ürünleri ve bankacılık hizmetlerine erişim ve okur yazarlığı artıran finansal erişim ürünleri bulunuyor. Kurumsal kategoride ise gerekli sermaye ve koşulları sağlayan her kurumun bir finansal hizmet sağlayıcısı olmasına imkân veren ‘servis bankacılığı’ (Banking-as-a-Service) konsepti ile piyasanın canlandığını söylemek mümkün.
Servis bankacılığının girişimcilerin kalıplara sokulmaksızın bankacılık sektörüne girmesine olanak sağlaması ile bankacılık hizmetlerini artık her yerde görür olduk. Perakende sektöründen otomotiv sektörüne örneklerine rastladığımız, yerinde ve doğrudan ödeme, kredi, yatırım hizmetleri almamızı sağlayan bu devrime ‘gömülü finans’ deniyor. Gömülü finans sayesinde arabadaki dijital ekranlardan benzin ödemesi yapabiliyor, koltuk veya beyaz eşya aldığımız perakende şirketinde doğrudan ihtiyaç kredisine başvurabiliyoruz.
Giderek büyüyen gömülü finans sektörü sayesinde yakında tüm şirketlerin birer finansal hizmet sağlayıcısına dönüşmesi ve bazı bankaları tahtından etmesi de mümkün.
FinTek Hayatımızda Neleri Değiştirdi?
FinTek konseptinin hayatında bir etkisi olmadığını düşünen bireyler olsa da bunun yanlış bir düşünce tarzı olduğunu söyleyebiliriz.
Özellikle 2008 ekonomik krizi sonrası farklı bir bankacılık sistemi hayal etmemizi sağlayan finansal teknolojiyle bankacılık artık birkaç kurumun empoze ettiği kurallara dayalı bir sistem olmaktan çıkarak daha kapsayıcı, çeşitli bir hale gelmiştir. Bugün akıllı telefon ve cihazlar üzerinden saat, yer gözetmeksizin bankacılık hizmeti alabiliyorsak, SMS ile kredi başvurusu yapabiliyorsak, hizmet aldığımız bankayı kolayca değiştirebiliyorsak veya para transferleri için fahiş komisyonlar ödemiyorsak bunu finansal teknolojiye borçluyuz.
Banka şubesi ve ATM’ye erişimi olmayan küçük şehir, kasaba ve köylerde yaşayanlar için bu değişimin çok daha can alıcı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle ödeme işlemi yapmak için şehirlerarası yolculuk yapması gereken veya gelir durumu sebebiyle krediye elverişli olmayan müşteriler için finansal teknolojinin sağladığı faydalar konfor ve kolaylıktan çok daha fazla.
Son olarak bankacılık ve finans gibi geleneksel bir sektörde gerçekleşen köklü değişimin sağlık, taşıma, hukuk gibi sektörlerde de değişim olabileceği hususunda yeşil ışık verdiğini ve farklı sektörleri de cesaretlendirdiğini söylemek mümkün. Bu sebeple finansal dışı sektörlerdeki değişime için de zaman zaman FinTek teriminin kullanıldığını görüyoruz.
FinTek ve Hukuk
FinTek ile bankacılık artık bankacılık kanununun giriş maddesindeki faaliyetlerle kısıtlı olmaktan çıkarak, tanımı giderek genişleyen bir sektöre dönüştü. Bu durum bankacılık düzenleme ve denetleme faaliyetleri ile uğraşan kurumlar için senelerce sorgusuz sualsiz kullandıkları mevzuatı baştan sona ele almalarını gerektiren bir süreç başlatmıştır.
Teknoloji ve FinTek girişimlerinin yaratıcılıkları bankacılığa yansıdıkça, hukuk ve FinTek arasındaki boşluk genişledi. Bu sebeple Avrupa Birliği başta olmak üzere çoğu bölgede yasa koyucu faaliyetleri devam etmektedir.
Avrupa Birliği mevzuatı, FinTek hukuku alanındaki modern ve inovatif düzenlemeler açısından öncü olması sebebiyle dünyanın farklı noktasındaki çoğu yasa koyucu tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak yasama süreçlerinde kullanılmıştır.
Piyasadaki uygulamalara bakarak bankacılık mevzuatının artık bankacılık, ödeme ve tüketici koruma düzenlemeleri ile sınırlı olmadığını, veri güvenliği, elektronik imza, uzaktan satış, uzaktan müşteri tanıma, siber güvenlik, algoritma uygulamaları gibi çoğu konunun FinTek hukuku kapsamına girdiğini söyleyebiliriz.
FinTek Hukuku, bankacılık mevzuatına ek olarak düzenleyici kurumların çerçevesini de alaşağı etmiştir. Birkaç sene öncesine kadar finansal ve yasal uzmanlar ve denetleyicilerden oluşan düzenleyici kurumların çehresi kadrolara eklenen inovasyon, iş geliştirme ve teknoloji uzmanları ile değişmeye başlamıştır.
FinTek ile hayatımıza giren regülasyon konseptlerden biri olan ‘kontrollü yasal test ortamları’ ise düzenleyici kuruluşların görevlerini yasama faaliyetleri ve denetimden çıkararak bu kuruluşlara inovasyon öğrenimi ve inovasyonun artırılması gibi bir misyon kazandırmıştır. Nitekim, yasal test ortamı sistemini lügata kazandırarak girişimler ile yasa koyucular arasında bağ kuran İngiliz Finansal Yürütme Kurulu (FCA) ve onu takip eden diğer yasa koyucular aktif olarak piyasaya yeni iş modeli kazandırılması konusunda faaliyet göstermektedir.
FinTek Sektöründe İş Bulmak
FinTek sektörü yeni başlayanlar için heyecan verici olsa da aslında ilk nesil FinTek girişimlerinin yirmi küsur senedir aktif olması sebebiyle artık olgunlaşan bir sektör. Bu süreçte türünün ilk örneği olan şirketlerin büyümesine, bazılarının ise piyasadan kaybolmasına şahit olduk.
Bankaların da artık finansal inovasyonu benimsemesi ve gömülü finans sebebiyle farklı sektörlerin de finansa yeşil ışık yakmasıyla beraber FinTek sektörü katlanarak büyüyor, FinTek girişimlerinin açtığı yoldan ilerleyen teknoloji şirketleri pazarlama, gayrimenkul, hukuk, eğitim, sağlık sektörlerindeki sınırları zorlayarak yeni alt sektörler yaratıyor. Dolayısıyla her iş modeli ve sektör değişime girmek için gün sayıyor.
FinTek sektörü olgun bir sektör olsa da iş arayanlar için cazibesini koruyor. Aslında FinTek sektöründe iş bulmak finans sektöründe iş bulmaktan farklı değil. Bu sebeple sektörle ilgilenenlerin gerçekten finans ve bankacılık uygulamalarıyla ilgilenip ilgilenmediklerini ölçüp tartmaları lazım. Bunun dışında sektördeki en önemli kuralın ‘sürekli değişim’ olduğunun göz önüne alınması lazım. Sektörde uzun vadede başarılı olmak için farklı alanlarda bilgi sahibi olmak, sektörü yakından takip etmek ve az çok teknolojiyle haşır neşir olmak gerekiyor. Tıpkı banka şubelerinin ve büyük call center operasyonlarının fonksiyonlarını yitirmesi gibi zamanla bankacılıktaki başka uygulamaların da ihtiyaçlara cevap vermemesi mümkün. Bu sebeple FinTek’te başarılı bir kariyer için sürekli gelişmeleri takip etmek ve yeni metotları öğrenmek şart.
Teknoloji geliştikçe sektördeki yetenekler ile ihtiyaçlar arasındaki fark açıldığı için başvurucuların yerinde saymaması ve bilginin sınırlarını zorlaması istenen tüm kapıları açacaktır.