Lexpera Blog

7409 Sayılı Kanun ile Getirilen Geçici Madde 1 Gereğince Kira Bedelinin Belirlenmesi

Giriş

Bilindiği üzere Türk Borçlar Kanunumuzdaki düzenlemelerde özellikle konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinde kiracıyı koruyan bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu yaklaşım özellikle kiralananın tahliyesi ve kira bedelinin belirlenmesinde kendini göstermektedir. Bu iki koruma alanının birbiriyle bağlantılı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Nitekim konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinin sona ermesi ancak sınırlı sebeplerin varlığı halinde mümkündür. Bu açıdan TBK m. 347 önem arz eder. İlgili düzenleme uyarınca konut ve çatılı işyeri kiralarında, kiracılar, belirli süreli olarak akdedilen kira sözleşmelerini (örneğin bir yıllık bir kira sözleşmesini) süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya verenler ise sözleşmenin süresinin bitmesi sebebine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremezler. Bu imkân kiraya verenlere ancak on yıllık uzama süresi sonunda verilmiştir. On yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunarak hiçbir sebep göstermeksizin sözleşmeyi sona erdirebilir. Ayrıca kiraya verenler tahliye sebeplerine dayalı olarak kira sözleşmesini sona erdirebilirler. Kira sözleşmesinin süresi bir yıl olsa bile kiracı tarafından TBK m. 347 uyarınca sona erdirilmedikçe uzayarak devam etmesi kira bedelinin belirlenmesi olgusunu daha da önemli hale getirmektedir. Zira kiraya verenlerin arzusu hilafına uzun süre devam eden kira sözleşmelerinde kira bedelinin enflasyon nedeniyle arttırılması ihtiyacı hasıl olmakta ancak bu noktada kanun koyucu tarafından kira bedelinde gerçekleştirilecek olan artış oranı ise sınırlandırılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda kira bedelinin artışı konusunda getirilen sınır tüketici fiyat endeksinin on iki aylık ortalaması iken, geçtiğimiz günlerde Türk Borçlar Kanunu’na eklenen Geçici Madde ile 11 Haziran 2022 ile 1 Temmuz 2023 arasındaki döneminde konut kiralarına yapılacak artış oranının üst sınırı %25 olarak belirlenmiştir.

Türk Borçlar Kanunu’nda kira bedelinin artış oranının tüketici fiyat endeksine bağlı olarak belirlenmiş olması öğretide ve uygulamada çeşitli açılardan eleştirilmektedir. Bilindiği üzere Türk Borçlar Kanunu m. 344 hükmünde artış endeksi olarak ÜFE belirlenmiş iken 17 Ocak 2019 tarihli ve 7161 Sayılı Kanunu’nun 56. maddesi ile TBK m. 344’ün birinci ve ikinci fıkrasında yer alan “üretici fiyat endeksindeki artış” ifadesi “tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim” olarak yeniden düzenlenmiştir. Yine aynı düzenlemede TBK m. 344/III’de yer alan “üretici fiyat endeksindeki artış” ifadesi “tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim” olarak değiştirilmiştir. Bu değişikliğin sebebi 2018 yılında yaşanan kur dalgalanmaları ve ekonomik göstergelerde büyük değişiklikler sonucunda kira sözleşmelerinde tarafların esas almaları gereken ÜFE artış oranının (neredeyse %30) tüketici fiyat endeksine (TÜFE’ye) göre daha fazla artmış olmasıdır[1]. Tüm bu nedenlerle Kanun’da bu şekilde bir endeks belirlemenin doğru olmadığı, özel bir kanun ile düzenleme yapılmasının daha yerinde olduğu veya Yargıtay uygulamasına paralel bir düzenlemenin Türk Borçlar Kanunu’na getirilmesinin daha uygun olduğu hususları tartışılmıştır[2]. Bu tartışmalar süregelirken, kira bedellerinde yaşanan artış sebebiyle bu sefer de kira bedeli artışlarına sabit bir oran sınır olarak getirilmiştir.

Getirilen Geçici Madde 1 hükmü şu şekildedir:

“Konut kiraları bakımından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ilâ 1/7/2023 (bu tarih dâhil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalar, bir önceki kira yılına ait kira bedelinin yüzde yirmi beşini geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranının yüzde yirmi beşin altında kalması halinde değişim oranı geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Bu oranları geçecek şekilde yapılan sözleşmeler, fazla miktar yönünden geçersizdir. Bu fıkra hükmü, 344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca hâkim tarafından verilecek kararlar bakımından da uygulanır.”

Aşağıda ilk olarak söz konusu hükmün konu ve zaman itibariyle uygulama alanı, ikinci olarak düzenlemenin sonucunda TBK m. 344 gereğince kira bedelinin belirlenmesi incelenecek olup, son olarak getirilen bu düzenleme değerlendirilecektir.

A. Geçici Madde 1’in Uygulama Alanı

1. Kira Sözleşmesinin Konusu Açısından Uygulama Alanı

Bilindiği üzere kira sözleşmeleri Türk Borçlar Kanunumuzda üç alt başlıkta ele alınmıştır; adi kira sözleşmeleri (TBK m. 299-338), konut ve çatılı işyeri kira sözleşmeleri (TBK m. 339-356), ürün kira sözleşmeleri (TBK m. 357-378).

Konut ve çatılı işyeri kiraları Türk Borçlar Kanunu’nda birlikte düzenlenmiş olup, kiracıyı koruyan hükümlerden oluşmaktadır. Oysa Geçici Madde 1 hükmünde “Konut kiraları bakımından” ifadesi yer almaktadır. Dolayısıyla kanun koyucu %25 kira artış oranı sınırının sadece konut kiraları bakımından uygulama alanı bulmasını benimsemiştir. Çatılı işyeri kiralarındaki kira bedelinin belirlenmesi Geçici Maddenin kapsamı dışında olup, TBK m. 344’de benimsenen temel esasa tabidir. Nitekim bu bakış açısı öğretideki konut kiraları ile işyeri kiralarının aynı esaslara tabi olmaması gerektiği yönündeki eleştirilere paraleldir[3]. Bu düzenlemenin konu itibari ile uygulama alanının sınırlanmasının sebebi 7409 Sayılı Kanun’un gerekçesinde ise yer almamaktadır. Zira Kanun Tasarısında ve dolayısıyla gerekçesinde Geçici Madde 1 bulunmamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu tarafından çatılı işyeri kira sözleşmelerinde bu hükmün neden uygulama alanı bulmadığı belirtilmemiştir. Kanaatimizce kanun koyucu barınma ihtiyacına karşılayan konut kira sözleşmelerinde kiracıyı enflasyona karşı korumayı tercih etmiştir. İşyeri kiraları bakımından ise aynı korunma ihtiyacının bulunmadığı yaklaşımını benimsemiştir.

2. Zaman Açısından Uygulama Alanı

Getirilen düzenleme sınırlı bir zaman diliminde uygulama alanı bulacaktır. Nitekim Geçici Madde 1, cümle 1’de “Konut kiraları bakımından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ilâ 1/7/2023 (bu tarih dâhil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalar” için uygulanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla 11 Haziran 2022 tarihi ile 1 Temmuz 2023 (1 Temmuz da dahil olmak üzere) tarihleri arasında yenilenen konut kira sözleşmelerinde söz konusu artış sınırı uygulama alanı bulacaktır. Oysa belirtmek gerekir ki, Mayıs 2022 döneminde kira artış oranı tüketici fiyat endeksinin on iki aylık ortalaması gereğince %39,33’tür. Bu durumda Mayıs 2022’de kira bedelinin artışı halinde taraflar sözleşmede daha düşük bir oran belirlememiş iseler kira artış oranı olarak % 39,33 oranı uygulanacaktır. Aynı şekilde 11 Haziran 2022 tarihine kadar kira sözleşmesinin yenilenmesi halinde kira bedelindeki artış benzer şekilde %25 sınırına tabi değildir. 11 Haziran’a kadar kira artış oranı ise Haziran ayı için tüketici fiyat endeksinin on iki aylık ortalaması olan %44,54’tür. Söz konusu düzenleme yakın tarihli yenilemelerde farklı oranların uygulanmasına yol açmıştır. Her ne kadar mevcut düzenlemenin kiraya verenler açısından hak ihlaline yol açtığı tartışma konusu olsa da bu yönüyle kiracıların korunması açısından da kiracılar arasında eşitsizlik yaratmaktadır.

B. Geçici Madde 1 Düzenlemesinin Sonucunda Kira Bedelinin Belirlenmesi

Geçici Madde 1 ile getirilen düzenlemenin kira bedelinin belirlenmesine etkisi TBK m. 344/I ve 344/II hükümlerinin ayrı ayrı ele alınması suretiyle açıklanması yerinde olur.

TBK m. 344/I uyarınca; “Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır.” İlgili hüküm kapsamında taraflar kira bedelinin yenilenen dönemlerde artışına ilişkin sözleşmeye hüküm koyabilirler. Ancak kanun koyucu tarafların sözleşmede kararlaştırdıkları artış oranına bir üst sınır getirmiştir. Bu üst sınır ise tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranıdır. Şayet taraflarca belirlenen artış oranının üst sınırı geçmesi durumunda değiştirilmiş kısmı hükümsüzlük yaptırımı kapsamında kira bedelinin artış oranı Kanundaki sınıra indirilir. Bu hüküm kiracı yararına nispi emredici hüküm niteliği taşımaktadır[4].

Geçici Madde 1’de yer alan düzenlemeyi bu açıdan değerlendirdiğimizde; taraflarca yenilenen kira dönemleri için kararlaştırılan artış oranları %25 sınırını geçmemek kaydı ile uygulanır. Bu hükmün uygulanacağı süre zarfında kira bedelindeki artışın, kira bedelinin %25’inden daha fazla olacağına ilişkin anlaşmalar değiştirilmiş kısmi hükümsüzlük neticesinde %25 olarak uygulanır. Burada özellikle vurgulamak gerekir ki, söz konusu düzenlemeye rağmen tarafların %25’ten daha yüksek bir oranda artış oranı üzerinden kira bedelini belirlemeleri halinde, bu anlaşma emredici hükme aykırılık nedeniyle geçerli olmaz. Daha yüksek kira bedeli ödeyen kiracı, zamanaşımı süresine uymak kaydıyla sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince fazla ödediği tutarların iadesini talep edebilir ya da sonraki kira bedelleri ile takas edebilir.

Geçici Madde 1 hükmünde de belirtildiği üzere bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranının %25’in altında kalması halinde bu oran uygulanacaktır. Sonuç olarak tüketici fiyat endeksinin on iki aylık ortalamasının %25’den az olması halinde bu oran uygulanacak, fazla olması halinde ise %25’lik sınır uygulanacaktır.

Getirilen kira bedeli artışına ilişkin %25 oranındaki sınır, sadece 1 yıl süreli akdedilen kira sözleşmeleri için değil, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde sözleşme süresi içinde her yıl için uygulama alanı bulur.

Türk Borçlar Kanunu m. 344/II uyarınca ise, “Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir.”

Söz konusu hüküm gereğince tarafların artışa ilişkin anlaşma yapmamaları halinde, hakim kiralananın durumu ve hakkaniyeti de göz önüne alarak tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamaları geçmemek koşulu ile kira bedelini belirler. Dolayısıyla hüküm gereğince hakimin enflasyonun yüksek olduğu durumlarda tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamasından daha düşük bir oran belirleyerek artışa karar vermesi mümkündür[5].

Geçici Madde 1 son cümle şu şekildedir: “Bu fıkra hükmü, 344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca hâkim tarafından verilecek kararlar bakımından da uygulanır.” Bu hüküm gereğince, taraflarca yenilenen kira dönemleri için artışa ilişkin bir anlaşma yapılmamış olması halinde hakim %25 üst sınırı geçmemek koşulu ile kiralananın durumunu göz önüne alarak hakkaniyete göre kira bedelini belirleyecektir. Şayet tüketici fiyat endeksinin on iki aylık ortalamasının %25’in altında kalması ihtimalinde ise hakimin esas alacağı üst sınır endeks oranı olacaktır.

TBK m. 344/III gereğince, “Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir.” Söz konusu hüküm tüketici fiyat endeksinin on iki aylık ortalaması esas alınarak yapılan artışlara rağmen ya da bu artışlar nedeniyle kira bedelinin emsal kira bedellerinden çok farklı olması halinde kira bedelinin mümkün oldukça emsal kira bedellerine uyarlanması amacıyla getirilmiştir. Buna göre altıncı kira yılı için kira bedeli tespitinde tüketici fiyat endeksinin yanı sıra, kiralananın durumu, emsal kira bedelleri ve hakkaniyet de göz önünde tutularak rayiç kira bedeli belirlenecektir[6]. Böylelikle kira bedelinin tüketici fiyat endeksininon iki aylık ortalaması alınarak belirlenmesi zorunluluğu beş yıl ile sınırlandırılmaktadır[7]. Getirilen %25’e ilişkin sınırlama da 6. kira yılı bedelinin belirlenmesinde uygulanmaz. Nitekim Geçici Madde 1’in son cümlesi sadece TBK 344/II hükmüne atıf yapmakta, ancak TBK m. 344/III hükmüne bir yollama yapmamaktadır. Bu durum TBK m. 344 hükmünün mantığı ile uyumludur.

Kira bedelinin yabancı para üzerinden belirlenmiş olması hali TBK m. 344/IV’te düzenlenmiş olup, bu halde Geçici Madde 1 hükmü kapsamı dışındadır.

C. Değerlendirme

Netice itibari ile belirtmek gerekir ki, kanun koyucu Geçici Madde 1’de yer alan düzenleme ile Türk Borçlar Kanunu’nda benimsenen kiracıyı yüksek oranlı artışlara karşı koruma amacı ile paralel bir düzenleme getirerek tüketici fiyat endeksi oranındaki artışa karşı kiracıyı korumayı amaçlamıştır. Bu yönüyle kiracıları koruyan düzenleme diğer taraftan kiraya verenler için kira bedellerinin tüketici fiyat endeksi oranından çok az bir artış yapılması sonucunu doğurmuştur. Bu durum özellikle geçimini kira geliri ile sağlayan kiraya verenleri olumsuz etkilemektedir. Söz konusu düzenleme kiraya verenin aynı zamanda başka bir evde kiracı olması halinde ve kiracı olarak kira bedeli artışını özellikle mart, nisan, mayıs ya da haziran başında tüketici fiyat endeksinin on iki aylık ortalamasına göre arttırmış olmaları halinde eşitsizlik yaratacaktır. Zira bu halde kiraya verenler, kendilerinin kiracı oldukları konuta ilişkin %25’in üzerinde bir artış ile karşı karşıya kalırken, kiraya veren oldukları konutlar için %25 sınır ile kira artışı talep edebilmektedir.

Tüm bu açıklamaların yanı sıra Anayasa Mahkemesi’nin 2001/303 E., 2001/333 K., 19.07.2001 tarihli kararında, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun’a 16.02.2000 günlü, 4531 sayılı Yasa ile eklenen Geçici 7. maddenin birinci fıkrasının ilk tümcesindeki "...2001 yılında ise yıllık % 10..." ibaresinin Anayasa'nın 2., 5., 13. ve 35. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptaline karar vermiştir. Söz konusu kararda Anayasa Mahkemesi şu hususu vurgulamıştır: “4531 sayılı Yasa'nın gerekçesinde de belirtildiği gibi, ekonomi kurallarına göre hak ve adalete uygun, makûl bir kira parasının saptanmasında kiracıların durumu ve tüketici fiyat endeksinin üstünde seyreden kira paralarındaki artışın diğer fiyatlar üzerindeki olumsuz etkileri gözetilerek taşınmaz mal kira bedellerinin kamu yararı amacıyla ve yasayla sınırlandırılmasının Anayasa ile çelişen bir yönü bulunmamaktadır. Ancak, 4531 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihte öngörülen fiyat artışlarına koşut olarak kiralarda 2001 yılı için kabul edilen %10 oranındaki artış, 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle oluşan fiyat artışlarının çok altında kalmıştır. Böylece, kira bedellerine getirilen sınırlama, amacını aşarak kiracı ile kiralayan arasında bulunması gereken adil dengenin kiralayan aleyhine demokratik bir toplumda makûl, kabul edilebilir olarak nitelendirilemeyecek biçimde bozulması sonucunu doğurmuştur. Bu durumda, itiraz konusu ibare ile mülkiyet hakkının özüne dokunacak biçimde yapılan ölçüsüz sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştığı ileri sürülemez.”

Her ne kadar Geçici madde hükmü 11 Haziran 2022-1 Temmuz 2023 (1 Temmuz dahil) tarihleri arasında kısa bir süre için uygulanacak olsa da, ekonomik koşullar dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesi kararında yer verilen gerekçelerle bu düzenlemenin de Anayasa m. 13 (Temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması) ve m. 35 (Mülkiyet Hakkı) hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini söylemek mümkündür. Bunun yanı sıra söz konusu sınırlama kiracıları önemli bir başka tehdit ile karşı karşıya bırakmaktadır. Zira kiraya verenler tüketici fiyat endeksinin on iki aylık ortalamasının altında kira artışı yapılması nedeniyle özellikle ihtiyaç sebebiyle kiracıların tahliyesini talep edebilir. Bunun sonucunda tahliye edilen kiracılar yeni bir kira sözleşmesi akdederek çok daha yüksek olan emsal kira bedelleri üzerinden kira ödeme riski ile karşı karşıya kalabilir.


Dipnotlar


  1. Öktem Çevik, s 42 vd.; Gökyayla, Şerh, m. 344, N. 52; Uysal, s. 42. ↩︎

  2. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Öktem Çevik, s. 47 vd. ↩︎

  3. Bkz. İnceoğlu, s. 3 vd. ↩︎

  4. Öktem Çevik, s. 51 vd.; İnceoğlu, s. 128; Eren, s. 414, N. 1360; Yavuz, s. 635; Özen, s. 2037; Gökyayla, Kira Bedeli, s. 37; Gökyayla, Şerh, m. 344, N. 65; Gümüş, s. 70 vd.; Öncü, s. 324; İnceoğlu /Baş, s. 528-529; Özer, s. 1025; Görmez, s. 77 vd.
    Belirmek gerekir ki, kira sözleşmesinin akdinden sonra kira bedelinin artışına ilişkin yapılan anlaşmaların bu sınıra tabi olup olmadığı yönünde öğretide farklı görüşler bulunmaktadır. Bu sınırın her iki halde de uygulanacağı yönünde bkz. Öktem Çevik, s. 52 vd.; İnceoğlu, s. 129. Aksi görüşte Özen, s. 2038 vd.; Gökyayla, Şerh, m. 344, No. 67. ↩︎

  5. Öktem Çevik, s. 58 vd.; İnceoğlu, s. 136; Eren, s. 415, N. 1361; Yavuz, s. 637; Gökyayla, Kira Bedeli, s. 36; Gökyayla, Şerh, m. 344, N. 69; Aydoğdu/Kahveci, s. 598. ↩︎

  6. İnceoğlu, s. 139; Zevkliler/Gökyayla, s. 258; Eren, s. 415-416, N. 1362; Aydoğdu/Kahveci, s. 598; Görmez, s. 93. ↩︎

  7. İnceoğlu, s. 139; Görmez, s. 90. ↩︎

Kaynakça

Aydoğdu, Murat/Kahveci, Nalan: Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 5. Bası, Adalet Yayınevi, Ankara 2021.

Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 9. Bası, Yetkin Yayınevi, Ankara 2021.

Gökyayla, K. Emre: İstanbul Şerhi Türk Borçlar Kanunu ve Yürürlük Kanunu, Cilt 4-5 (Madde 207-392), 3. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2019 (Şerh), s. 3322-3375.

Gökyayla, K. Emre: “Türk Borçlar Kanununun Kira Bedelinin Belirlenmesine İlişkin 344. Maddesinin Değerlendirilmesi”, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kazancı Hakemli Hukuk Dergisi, Mart- Nisan 2013, C.9, S.103-104, İstanbul (Kira Bedeli), s. 18-51.

Görmez, Mustafa: Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmelerinde Kira Bedelinin Belirlenmesi ve Uyarlanması, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2019.

Gümüş, Mustafa Alper: “Yeni” 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Kira Sözleşmesi, 2. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012.

İnceoğlu, Murat/Baş, Ece: Türk Borçlar Kanunu Uyarınca Kira Parasının Belirlenmesi, Prof. Dr. Şener Akyol’a Armağan, İstanbul 2011, s. 523-547.

İnceoğlu, Murat: Kira Hukuku Cilt II, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2014.

Öktem Çevik, Seda: “Türk Borçlar Kanunu Madde 344 Uyarınca Kira Bedelinin
Belirlenmesine İlişkin Temel Esasların Değerlendirilmesi” DEÜHFD, C. 24, S. 1, 2002, s. 39-77.

Öncü, Özge: “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Kira Bedelinin Belirlenmesi”, İzmir Barosu Dergisi, Mayıs 2012, Yıl: 77, Sayı: 2, s. 300-348.

Özen, Burak: “Kira Bedeli Artışına İlişkin Sözleşme Şartları ve Sözleşme Uyarınca Gerçekleşen Kira Bedeli Artışının Kira Tespit Davası Sonucunda Gerçekleşen Kira Bedeli Artışından Ayırt Edilmesi”, Prof. Dr. Cevdet Yavuz’a Armağan, Cilt II, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, C.22, S.3, 2016, s. 2033-2062.

Özer, Tülay: “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Kira Bedelinin Belirlenmesine İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Kira Tespit Davasının Niteliği”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Özel Sayı: Prof. Dr. Erhan Adal’a Armağan, Cilt: VIII, Sayı: 2 (2011)- Cilt: XI, Sayı:1 (2012), s. 1013-1033.

Uysal, Hande: Kira Bedelinin Tespiti, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2019.

Yavuz, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler (10. Baskıyı Hazırlayanlar: Cevdet Yavuz/Faruk Acar/Burak Özen), 10. Bası, Beta Yayıncılık, İstanbul 2014.

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.
Author image
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Author image
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi