Lexpera Blog

Koronavirüs (Covid-19) Salgını Sebebiyle Çıkarılan 7226 Sayılı Kanun’un Çek’e İlişkin Düzenlemesinin (Çekin İbrazına ve Çekle İlgili Karşılıksızdır İşlemine Sebebiyet Verme Suçuna Etkisinin) Değerlendirilmesi

Giriş ve Sorunun Tespiti

Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de Koronavirüs (Covid-19) salgınından korunmak ve salgının yayılmasını engellemek amacıyla bazı yasal ve idari tedbirler alınmıştır. Bu kapsamda İçişleri Bakanlığı yayınladığı genelgeler ile umuma açık istirahat ve eğlence yerleri olarak faaliyet yürüten ve vatandaşların çok yakın bir mesafede bir arada bulunarak hastalık bulaşma riskini arttıracağı gerekçesiyle birçok işyerini kapatma kararı almıştır. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı kişiler ile kronik akciğer hastalığı, astım, koah, kalp/damar hastalığı, böbrek, hipertansiyon ve karaciğer hastalığı olan, bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullanan kişilere sokağa çıkma yasağı getirilmiştir[1]. Ayrıca 30 Büyükşehirde ve Zonguldak ilinde şehre giriş – çıkış yasağı konulmuştur. Alınan idari kararlarla birkaç kez belirli tarih aralıklarında sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.

Öte yandan salgının ortaya çıkardığı ortam nedeniyle yasak kapsamında olmamasına rağmen; 1) birçok kişi kendilerini evlerinde izole etmeyi tercih etmiş, 2) birçok işletme sahibi işyerlerini kapatmış veya kısmi çalışma sistemine geçmiştir.

Alınan tedbirler ve salgının ortaya çıkardığı diğer etkiler nedeniyle oluşan mevcut durum, birçok kişiyi ve işletmeyi her açıdan etkilemiş ve bu dönem için bir takım özel yasal düzenlemeler yapılmıştır.

Bu kapsamda 26.03.2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan (26.03.2020 tarih ve 31080/Mükerrer sayılı) 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Geçici m.1’de “Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, İBRAZ ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden … … itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur…” ifadelerine yer verilmiştir. 30 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete yayınlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 2480 Sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile de, 7226 sayılı kanunun geçici birinci maddesi kapsamında 30.04.2020 tarihine kadar (bu tarih dâhil) durdurulan hukuki süreler 15.06.2020 tarihine (bu tarih dâhil) kadar (salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere) uzatılmıştır.

İnceleme konumuz ise; 7226 sayılı Kanun Geçici m.1 ve bu düzenlemede geçen “ibraz” ifadesi nedeniyle ibraz süresi 13.03.2020 – 15.06.2020 tarihleri arasına denk gelen çeklerin muhatap bankaya ibrazının ve ibraza bağla diğer işlemlerin yapılıp yapılamayacağıdır. Nitekim bu çeklerin muhatap bankaya ibrazının mümkün olduğunun kabul edilmesi halinde; ibraz üzerine banka tarafından çek hamiline ödeme yapılabilmeli ve hesapta para yoksa karşılıksızdır işlemi yapılmalıdır. Ayrıca bu çekleri ibraz süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz etmeyen hamil, kendinden önce gelenlere (cirantalara ve onlar lehine aval verenlere) karşı duruma göre tazminat ödemek zorunda kalabilmelidir[2].

Biz de bu çalışmamızda; ibraz süresi 13.03.2020 – 15.06.2020 tarihleri arasında (bu tarihler de dâhil olmak üzere) olan çeklerin;

  • Bankaya ibraz edilip edilemeyeceği,
  • İbraz durumunda bankaların çek karşılığını ödeyip ödeyemeyeceği,
  • Karşılık bulunmuyorsa karşılıksızdır işlemi yapılıp yapılmayacağı,
  • Ödenmesi zorunlu asgari tutarın ödenip ödenmeyeceği,
  • Karşılıksızdır işlemi yapılan çekler için İİK. hükümlerine göre takip yapılıp yapılamayacağı,
  • ÇekK. gereği karşılıksızdır işlemine sebebiyet verme suçunun oluşup oluşmadığı,

konularını ele aldık. Ancak tüm bu konuları ele almadan önce Koronavirüs (Covid - 19) salgınının hukuki niteliğinin belirlenmesi önem arz etmektedir.

1. Koronavirüs (Covid-19) Salgınının (Mücbir Sebep Niteliğinde Olup Olmadığı) Hukuki Niteliği

Koronavirüs (Covid-19) salgını tüm dünyada etkili olmuş küresel boyutta ve pandemi niteliğinde bir hastalıktır. Birçok ülkede hayatı durma noktasına getirmiştir. Ülkemizde de 13 Mart 2020 tarihinden itibaren çeşitli yasal ve idari tedbirler alınmaya ve uygulanmaya başlanmıştır. Bu tedbirlerin boyutu her geçen gün genişletilmiştir.

Küresel salgının mücbir sebep olduğu yönünde Türk Borçlar Kanunu’nda açık bir ibare yoktur. Genel olarak, mücbir sebebi ifade etmek için Roma hukukunda “vis maior” kavramı kullanılmıştır. Vis maior; öngörülemeyen, önüne geçilemeyen, karşı konulamayan, olağanın dışında olan, dıştan gelen olayları ifade eder ve genel bir sorumluluktan kurtuluş nedenidir[3]. En geniş tabirle mücbir sebep; “sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlaline kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır[4]”.

Nitekim salgın hastalıklar da mücbir sebep niteliğinde olabilir[5]. KILIÇOĞLU,[6] salgın (bulaşıcı) hastalığı, “kaynağı ve sebebi ne olursa olsun, insandan insana bulaşabilen, şahıs ve malvarlığı zararlarına yol açan, önlenemeyen veya önlenmesi oldukça zaman alan hastalıklar” olarak tanımlamıştır.

Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu m. 10/1-c’de, “Genel salgın hastalık” mücbir sebep olarak kabul edilebilecek haller arasında sayılmıştır. Ayrıca bu Kanun, kendi mevzuatı açısından mücbir sebebin unsurlarını da saymıştır. Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu bakımından mücbir sebebin varlığı için mücbir sebebin meydana gelmesinde yüklenicinin kusurunun olmaması, mücbir sebebin borcun ifasını engellemesi ve aşılamaz olması, mücbir sebebin ortaya çıktığı tarihi izleyen yirmi gün içinde yüklenicinin idareye yazılı olarak bildirimde bulunmuş olması ve ilgili idarenin mücbir sebebin unsurlarının gerçekleştiğini tespit etmesi gerekir (m.10/2).

Salgın hastalık ile ilgili yargı alanının genelini ilgilendiren düzenleme ise İcra ve İflâs Kanunu’nun 330. maddesidir. “İcra takiplerinin durdurulması halleri” başlıklı maddeye göre: “Salgın hastalık, umumi bir musibet veya harb halinde Cumhurbaşkanı karariyle memleketin bir kısmında veya bazı iktisadi zümreler lehine muayyen bir müddet için icra takipleri durdurulabilir.”. 7226 sayılı Kanun ve içeriği (özellikle Geçici Madde 1) ile 2279 s. Cumhurbaşkanı Kararı (RG, 22.03.2020, 31076) bu maddeye dayanılarak çıkarılmıştır[7]. Ancak İİK. m.330’da “mücbir sebep” kavramı açıklanmamış ve örnekleme içerisinde icra takiplerinin durdurulması hallerinden birisi olarak görülmüştür.

Çek hukuku açısından Türk Ticaret Kanunu “Ödememe” üst başlığı altında 811. maddede “mücbir sebepler”i hüküm altına almıştır. Bu madde, mücbir sebebi tanımlamadan, sadece mücbir sebebin varlığı halinde çekin ibrazı ve ödenmemesi hususunu ele almıştır. TTK m.811’e göre;

“(1) Kanunen belirli olan süreler içinde çekin ibrazı veya protesto edilmesi veya buna denk bir belirlemenin yapılması, bir devletin mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkânsız bir engel nedeniyle gerçekleştirilememişse, bu işlemler için belirli olan süreler uzar.
(2) Hamil, mücbir sebebi gecikmeksizin kendi cirantasına ihbar etmeye ve bu ihbarı çeke veya alonja kaydedip, bunun altına, yerini ve tarihini yazarak imzalamakla zorunludur. 723. madde hükümleri burada da uygulanır[8].
(3) Mücbir sebebin ortadan kalkmasından sonra hamil, çeki gecikmeksizin ödeme amacıyla ibraz etmek ve gereğinde protesto veya buna eş değerde bir belirlemeyi yaptırmak zorundadır.
(4) Mücbir sebep, ibraz süresinin bitiminden önce olmak şartıyla, hamilin bu sebebi kendinden önce gelen borçluya ihbar ettiği günden itibaren onbeş günden fazla devam ederse, çekin ibrazına ve protesto çekilmesine veya buna eş değerde bir belirlemeye gerek kalmaksızın başvurma hakkı kullanılabilir.
(5) Hamilin veya çeki ibraz etmekle, protesto çekmekle ya da aynı nitelikte bir belirlemeyi yaptırmakla görevlendirdiği kişinin, sadece kendileriyle ilgili olgular mücbir sebep sayılmaz.”

Madde hükmünden şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır[9]:

TTK. m.811’e göre; mücbir sebebin çekin ibraz süresi içinde ortaya çıkması gerekir. Mücbir sebep, keşide tarihinden sonra ibraz müddetinden önce ortaya çıkmaya başlamış da olabilir. “Çek görüldüğünde ödenir” kuralının istisnası olan ileri tarihli çeklerde, çekin üzerindeki keşide tarihine göre ibraz süresine bakacak olsak bile, mücbir sebebin çekin ibraz süresi içinde söz konusu olması gerekir.

TTK. m. 811’e göre mücbir sebep, çekin süresi içinde ibrazına imkan vermemelidir. Bu şart şu anki dönem için çok önemlidir. Şuan çekin ibrazı önünde yasal veya tabii bir engel yoktur. Bir alt başlıkta inceleyeceğimiz Yargıtay kararlarında da geçen deprem gibi, sel felaketleri gibi nedenlerin varlığı halinde dahi bankalar çalıştığı için, mücbir sebebin varlığı tartışmalıdır.

TTK. m.811, mücbir sebebin varlığı halinde hak kayıplarını önlemek için ibraz süresini uzatır. Ancak bu uzatım sınırsız bir hak olarak karşımıza çıkmaz. Yani zamanaşımının durması gibi bir hal değildir. Örneğin, süre 20 Martta durup, zamanaşımını durduran sebep 15 Haziran’da sona erdiğinde, süre 15 Haziran’da canlanmaz.

Çek hakkında, TTK.’da 15 günlük bir süre öngörülmüştür (m.811/4). Buna göre: (1) İbraz tarihinden itibaren mücbir sebep 15 gün içinde ortadan kalkarsa, hamil yine çeki gecikmeksizin ödenmek üzere muhatap bankaya ibraz etmek ya da protesto ettirmek zorundadır. (2) Mücbir sebebin 15 günden fazla sürmesi halinde, çek hamili, çekin ibrazına ve ödenmemiştir şerhini koydurmaya gerek kalmaksızın keşideciye ve varsa diğer tüm çek borçlularına başvurabilecektir.

Nitekim 7226 sayılı Kanun hükümleri 15 günü aşkın bir süre için öngörülmüştür. Salgın da 15 günden daha uzun bir süre devam etmiştir. 20 yaş altı, 65 yaş üstü kişiler ile kronik hastalığı olan kişilerin sokağa çıkması da yasaklanmıştır. Dolayısıyla bu kişilerin çek hamili olmaları halinde çek hamiline tanınan her iki hakka da sahip oldukları söylenebilir[10]. Diğer bir ifade ile bu kişiler dilerse bankaya ibraz, protesto ve ihbar hak ve külfetlerinin tamamını yerine getirebilir. Buna yasal bir engel yoktur.

Madde metnine göre, hamilin mücbir sebebin sona ermesini beklemesine ve ilk önce ödeme için muhatap bankaya başvurmasına engel yoktur. Ancak TTK. m.811’e göre; mücbir sebep, çekin hamili tarafından keşideciye ve varsa cirantaya derhal ihbar edilmelidir.

ÖZTAN’a[11] göre: moratoryum, harp ve olağanüstü hal ilanı, deprem, su baskını, salgın hastalık, belli bir bölgeye veya İl’e giriş çıkış yasağı, sokağa çıkma yasağı, genel grev mücbir sebeptir.

Ülkemizde sokağa çıkma yasağı; 20 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşlarımız ile kronik hastalığı bulunan kişiler hakkındadır. Tüm vatandaşlarımızı kapsayan genel bir sokağa çıkma yasağı ilan edilmemiştir. Bu yüzden, yasak kapsamındaki hamiller için mücbir sebebin varlığını kabul edecek olsak bile, diğer kimseler için çek ibrazının yasaklandığının kabulünün imkânı yoktur.

Ancak bu durum kötüye kullanılabilir. Bunu bir varsayımla anlatmak gerekirse: Sokağa çıkma yasağı bulunmayan bir hamil, çeşitli gerekçelerle ibraz süresi kaçırmışsa, çeki sokağa çıkma yasağı olan bir kişiye ciro yaparak kaybettiği hakları (inançlı temlik yoluyla) elde edebilecektir. Nitekim hamilin ve temsilcisinin şahsına ait ibrazı önleyici sebepler mücbir sebep olarak kabul edilmemektedir.

Öte yandan mücbir sebepler varsa ibraz süresinin geçmiş olmasına rağmen keşideci çekten cayamayacaktır[12]. Ancak çek hesabında para varsa, bu paranın nakit çekilmesi, başka kişilere havalesi/EFT’si mümkündür. Çek hesabında her türlü işlemi yapabilen borçlu, çekin bedelini ibraz süresi içinde hazır bulundurmaya da kudretli olacaktır.

2. Yargı Uygulamasına Göre Mücbir Sebebin “Çekin İbrazı” Üzerinde Etkisi

TTK m.811/1’e göre; “Kanunen belirli olan süreler içinde çekin ibrazı veya protesto edilmesi veya buna denk bir belirlemenin yapılması, bir devletin mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkânsız bir engel nedeniyle gerçekleştirilememişse, bu işlemler için belirli olan süreler uzar.”

TTK m.811 (6762 sayılı eski TK m. 723) doğrultusunda Yargıtay kararlarında da mücbir sebep veya başka bir devletin mevzuatındaki farklar nedeniyle ibraz süresinin değiştirilebileceği kabul edilmektedir. Ancak mücbir sebebin kalkmasından sonra kişinin gecikmeden muhataba çeki ibrazı şarttır. “İcra takibinin dayanağı olan 06.01.2006 keşide tarihli çek, hamil G. E.’ın 23.12.2005 tarihinde ölümü ile Cumhuriyet Savcılığınca 28.12.2005 tarihinde Tereke Hâkimliğine teslim edildiği ve aynı gün Ankara 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/40 Tereke sayılı dosyasından tereke tespitinin yapılarak mahkeme kasasında muhafazaya alındığı, icra takibini yapan G. E. mirasçılarının talebi üzerine 17.01.2006 tarihinde çekin kendilerine teslim edildiği, 23.01.2006 tarihinde de bankaya ibraz edildiği anlaşılmıştır. TTK’nun 723. maddesi uyarınca ‘Kanunen muayyen olan müddetler içinde çekin ibrazı veya protesto yahut buna muadil tespitin yapılması; bir devletin mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkânsız bir mâni yüzünden mümkün olmamışsa bu muameleler için muayyen olan müddetler uzar.’ Somut olayda takip dayanağı çekin tereke hâkimliğince muhafazaya alınmış olması bu madde düzenlenen mücbir sebeplerden kabul edilmelidir.Yarg.12. HD. 23.02.2007, E. 2007/70, K. 2007/3123.

Yine Yargıtay’a göre: “Çekin ibrazı polis, savcılık veya mahkemece önlenmişse, hamil Türk Ticaret Kanunu’nun 723. maddesinden yararlanabilir”. Yarg. 12. HD. 21.05.1992, 14081/7005. (ÖZTAN, s. 1176, dp. 136).

Ayrıca Yargıtay “Çekin ödenmesinin ihtiyati tedbir (kararı) ile önlenmesi(ni) bir mücbir sebep” olarak görmüştür. Yarg.10. CD. 28.11.1995, 10313/11262. (REİSOĞLU, s. 200). Ancak Yargıtay’a göre: “çek hakkında ihtiyati tedbir kararı verilse bile, bu hal, çekin muhatabına yasal süresi içerisinde ibraz zorunluluğunu ortadan kaldırmaz”. Yarg. 19. HD. 26.2.1998, 92/1376 (ERİŞ, s. 281). Ancak bu tedbir kararı çekin ibrazının önlenmesine yol açmışsa, bu durumda artık bir mücbir sebepten söz edilebilecek, TTK m. 811 hükmü uygulama alanı bulacaktır. Yarg. 12. HD. 21.05.1992, 14081/7005 (ERİŞ, s. 320).

Çekin, keşidesinden itibaren belli bir süre geçmeden ödenmek üzere muhataba ibrazı gerekir. Kanunda çekin ibraz süreleri şu şekilde düzenlenmiştir (TTK. m.796/1-2-3). Bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhatap bankaya ibraz edilmelidir. Ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay, ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhatap bankaya ibraz edilmelidir. Bu bakımdan, bir Avrupa ülkesinde düzenlenip de Akdeniz’e sahili bulunan bir ülkede ödenecek olan ve aynı şekilde Akdeniz’e sahili olan bir ülkede düzenlenip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi gereken çekler aynı kıtada düzenlenmiş ve ödenmesi şart kılınmış sayılır. Bu süreler, çekte yazılı olan düzenlenme tarihinin ertesi günü başlar.

Çekteki ibraz süreleri hak düşürücü süredir[13]. İbraza bağlı bütün hukuki sonuçlar, gerekli işlemlerin bu süre geçmeden yapılmış olmasına bağlıdır[14]. Yargıtay[15] da bu görüştedir: “Çek süresinde ibraz edilmediğine göre, müracaat hakkı düşmüştür”. Yarg. 12. HD. 4.03.1998, 1951/2603; Yarg. 19. HD. 25.11.1997, 46591/10010; Yarg. 19. HD. 2.10.1997, 2694/7999. “…çekin süresinde ibraz edilmemesi nedeniyle müracaat hakkının düşmesi hali, davalı keşideci tarafından ileri sürülmese bile, mahkemece doğrudan doğruya gözetilerek karar tesis edilmelidir…”. Yarg. 19. HD. 13.3.1996, 6191/2538; Aynı yönde bkz. Yarg. 12. HD. 26.5.1999, 6354/6932.

Çek ibraz süresi geçtikten sonra muhatap bankaya ibraz edilmişse, karşılığının bulunmaması halinde banka çekin üzerine “karşılıksız” şerhi koyamaz; eğer böyle bir şerh yazılmışsa, bu şerh geçerli olmayıp, hukuki neticelerini gerçekleştirmez. Buna bağlı olarak da ÇekK.’da öngörülen diğer yaptırımlar uygulanamayacaktır. Bu durumda şartları bulunuyorsa keşideci tarafından banka aleyhine maddi-manevi tazminat davası açılabilecektir.

Yargıtay’a göre “deprem” mücbir sebep olarak kabul edilmiş, ancak hamilin çeki ibraz süresi içinde bankanın herhangi bir şubesine ibraz edebileceği gerçeği karşısında, hesabın bulunduğu banka şubesinin kapatılmasını mücbir sebep sayılmamıştır: “deprem sonucu muhatap banka şubesinin kapanmasından dolayı mücbir sebep nedeniyle suça konu çekin on günlük yasal süre içinde ibraz edilmemiş olabileceği dikkate alınarak, muhatap banka şubesi kapanmışsa hangi tarihte tekrar faaliyete geçtiği sorulup ibrazının süresinde olduğu saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir" denilmiştir[16].

Yargıtay bir başka kararında “kuş gribini” somut dava açısından mücbir sebep olarak kabul etmemiştir: “Tarafların tacir olması, olayların etkisinin sınırlı olduğu ve aralarındaki sözleşme nazara alınarak kuş gribi ve bombalamaların mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceğinden davalının edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle bakiye bedeli davacıya ödemesi gerekir”. Yarg. 23. HD. 11.02.2016, E. 2015/7538, K.2016/719.

Ülkemizde alınan bazı yasal ve idari tedbirlere rağmen tüm bankalar aktif olarak görev yapmaktadır. 20 yaş altı ve ile 65 yaş üstü dışındaki diğer kimseler için sokağa çıkma yasağı bulunmamaktadır. 65 yaş üstü için Bankalar, emekli maaşlarının ödenmesi konusunda yardımcı olmaktadır. Bankaların çalışma düzeninde herhangi bir sorun söz konusu değildir. BDDK’nın veya Türkiye Bankalar Birliği’nin bu hususta aksi bir açıklaması söz konusu değildir. Kaldı ki, yasal düzenlemede bu yönde bir ibare de yoktur. Kanun koyucu 7226 sayılı Kanun m. 48’de krediler ile ilgili açık hüküm koymasına rağmen, çeke dair bu yönde bir hükme yer vermemiştir[17].

3. 7226 Sayılı Kanun’un “Çekin Karşılıksızdır İşlemine Sebebiyet Verme Suçu” Üzerine Etkisi

a. Çekin Karşılıksızdır İşlemine Sebebiyet Verme Suçu

09.08.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanununun 63. maddesi ile 5941 sayılı ÇekK.’nun 5. maddesi değiştirilmiştir. ÇekK.’nun 5. maddesinde; karşılıksız çekte ceza sorumluluğu, çek hesabı açma ve çek düzenleme yasağı düzenlenmektedir.

Çekte karşılıksızdır işlemine sebebiyet verme suçunun oluşması için birtakım şartların bir arada olması gerekir.

İlk olarak hukuken geçerli bir çekin varlığı şarttır.

İkinci şart, çekin ibraz süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekliliğidir. İbraz süresinden önce veya ibraz süreleri geçtikten sonra ibraz edilen çekler, karşılıksız işlemine tabi tutulmaz.

Üçüncü olarak; çek, yetkili hamil tarafından muhatap bankaya ibraz edilmelidir. Aksi halde çekin karşılıksız işlemi gerçekleştirilemez.

Dördüncü şart, karşılığı tahsil edilemeyen bir çekin, karşılıksız çek düzenleme suçu oluşturması için hesapta karşılığı bulunmadığı için ödenememesi ve bu ödenememesinin tespiti de gerekmektedir. Karşılıksız işleminin ibraz günleri içinde tespit ettirilmesi suçun ispatı ve yasal prosedürün uygulanması için ön koşuldur.

Çekle ilgili karşılıksızdır işlemine sebebiyet verme suçunun oluşması için kusur veya kasıt şartı ise aranmaz. Diğer bir ifade ile karşılıksız çek düzenleme fiili, objektif sorumluluk esasına dayanır. Suçun oluşması için karşılıksız çek düzenleme eylemi yeterli olup, düzenleyenin kusuru veya kastı aranmaz[18].

Çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihine göre, kanuni ibraz süresi içerisinde ibraz edilmiş olması (ibraz işleminin gerçekleştirilmiş olması), çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçunun oluşması için önemli bir unsurdur.

İbraz edildiğinde çekte yazılı olan miktarın kısmen veya tamamen karşılıksız çıkması halinde banka görevlisinin çek suretinin arka yüzüne karşılıksızdır işlemi yapması gereklidir. ÇekK.’nun 3. maddesine göre “karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.

Tam bu noktada üzerinde durulması gereken temel sorun: 15.03.2020 tarihinden sonra bankalar ibraz süresi içerisinde kendisine müracaat eden hamilin çekine karşılıksızdır işlemi yaparsa ve hamil şikâyette bulunursa ne olacağıdır. Bu soruna; çek ile ilgili karşılıksızdır işlemine sebebiyet verme suçuna uygulanan usul hukuku ve 7226 s. Kanun’un ile yapılan değişiklikle birlikte değerlendirme yaparak cevap vermek gerekmektedir.

b. Çekle İlgili Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu’nda Usul Hukuku

İbraz edildiğinde çekte yazılı olan miktarın kısmen veya tamamen karşılıksız çıkması halinde banka görevlisinin çek suretinin arka yüzüne karşılıksızdır işlemi yapması gereklidir. ÇekK.’nun 3. maddesine göre “karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.

Çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu kovuşturması şikâyete bağlı suçlardan olduğu için mağdurun suçu öğrenmesinden itibaren 3 ay ve her halükarda 1 yıl içerisinde şikâyette bulunması gereklidir. Şikâyette bulunma hakkı, çek ile alacağını tahsil edemeyen yetkili hamil, alacaklıya aittir. ÇekK.’nun 5. maddesine göre bu suçun kavuşturmasında görevli mahkeme icra mahkemesi iken yetkili mahkeme çekin tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edildiği yer mahkemesi, çek hesabının açıldığı bankanın bulunduğu yer mahkemesi, hesap sahibinin yerleşim yeri mahkemesi veya şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesidir.

c. Çekin İbrazının 7226 s. Kanun’un Hükümleri ile Birlikte Değerlendirilmesi

7226 s. Kanun Geçici Madde 1’de İİK.’da sürelerin durması yönünde düzenleme yer almaktadır:

Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikayet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dahil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; gerek İdari Yargı, gerek Ceza Yargılaması ve gerekse de Hukuk Usulü ve sair usul hükümleri içeren tüm kanunlardaki ve hakimler tarafından verilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13.03.2020 tarihinden 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuştur. (f. 1-a)

İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hakim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dahil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar durdurulmuştur (f.1-b).

Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmi Gazete'de yayımlanır (f. 1-b). 30 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete yayınlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 2480 Sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile de 7226 sayılı kanunun geçici birinci maddesi kapsamında 30.04.2020 tarihine kadar (bu tarih dâhil) durdurulan hukuki süreler 15.06.2020 tarihine (bu tarih dâhil) kadar (salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere) uzatılmıştır.

Ancak “Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleriGeçici Madde 1’in 2. fıkrasının a bendine göre kapsam dışında bırakılmıştır[19].

Yine dikkat edilmesi gereken en önemli nokta 7226 s. Kanun ile: “Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla” , “a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler…”in 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 15/06/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durmuş olmasıdır. Dolayısıyla burada kanun yoluyla durdurulan husus; sadece ve yalnızca YARGI ALANINDAKİ HAK KAYIPLARININ ÖNLENMESİ AMACIYLA getirilen iş ve işlemler için öngörülen sürelerdir. Eğer 7226 s. Kanun metninde TİCARET ALANINDAKİ/HAYATINDAKİ HAK KAYIPLARININ ÖNLENMESİ AMACIYLA sürelerin durması denilmiş olsaydı çekin bankaya ibrazının da 7226 s. Kanun kapsamına girdiği ileri sürülebilirdi. 7226 s. Kanun’da geçen “ibraz”; “çeklerin (süresinde olan – olmayan) ibrazları” değil, YARGI ALANINDAKİ HAK KAYIPLARININ ÖNLENMESİ AMACIYLA, herhangi bir yargı merciine ibrazı gereken bilgi – belge ile ilgili düzenlemedir. Örneğin; 15.03.2020’de bir dava için (1) ve (2) nolu belgeleri ibraz edeceksiniz. Ancak ibraz edemeseniz ya da etmeseniz de; bu halde süreniz 15.06.2020’ye kadar uza(tıl)mış olacaktır.

Bir başka değişle, Kanun koyucu 7226 sayılı Kanun düzenlemesiyle sadece yargılamaya ilişkin süreleri durdurmuş; diğer tüm hak düşürücü ve genel zamanaşımı sürelerini kapsama alınmamıştır. Bu konuyu geniş yorumlamak, amaca aykırı yorum yapmak olur. 7226 sayılı Kanun’un dayanağı olan İİK. m.330’un “İcra takiplerinin durdurulması halleri” başlıklı olması ve yargı işlerine dair hüküm içermesi unutulmamalıdır.

Görülmektedir ki, çek için karşılıksızdır işlemi yapılsa bile, İİK. hükümlerine göre takip yapılamayacaktır. Ayrıca çek suçlarının oluşması için şikayet, İİK. hükümlerine göre yapılacağı için; 7226 s. Kanun ile karşılıksız çıkan çekler için icra mahkemesine yapılacak şikayetler için de süre durmuştur denilebilir. Ancak çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu 7226 sayılı Kanun’da sayılan istisnalara girmektedir. Yani ortada bir suç olduğundan süre durmayacaktır.

ATALAY/ÖZEKES’e[20] göre: “İcra suçlarını da ilgilendirmesi bakımından, suç ve ceza, kabahat ve idarî yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri … durma ve uzama kapsamında değildir”. Yazarlara göre icra ve iflâs suçlarına ilişkin şikâyet süreleri bu süreçte işleyecektir. Ancak, icra ve iflâs suçu oluşturan durum bu zaman dilimine denk gelmişse (örneğin, taahhüdü ihlâl, mal beyanında bulunmama vs.), haklı ve meşru sebep kabul edilmelidir. Hatta bu konuda kanunun kabul ve uygulama tarihi değil, ondan önce salgının kamusal hale geldiği daha önceki zaman dilimi olarak kabul edildiği anlaşılan 13.03.2020 tarihi dikkate alınmalıdır[21].

7226 s. Kanun ile getirilen düzenlemenin çekin ibrazına etkisi konusunda doktrinde fikir birliği bulunmamaktadır:

DEYNEKLİ’ye[22] göre: “7226 sayılı Kanunla çekteki ibraz sürelerinin sonunun 13.3.2020- 30.4.2020 tarihleri içine denk gelmesi halinde ibraz süresinin son günü 13.3.2020 tarihinden itibaren 15 günden az ise 30.4.2020 tarihinden itibaren 15 gün uzayacaktır. Örneğin; ibraz süresi 10 gün olan çekin ibrazı için gereken süre 20.3.2020 tarihinde dolacaksa 30.4.2020 tarihinden itibaren 15 gün içinde ibraz edilebilir. Zira çekin süresinde ibraz edilmemesi hamilin keşideciye ve cirantalara karşı başvuru hakkını ortadan kaldırmaktadır. Bir hakkın kaybolmasına neden olan süreler 7226 sayılı Kanun kapsamında uzayacaktır.

7226 sayılı Kanunda protestodan söz edilmemiştir. Belirli bir günde, düzenleme gününden belirli bir sonra vadeli bonolarda (veya poliçelerde) ödememe protestosu, ödeme gününü takip eden iki iş günü içinde ve mesai saatlerinde çekilebilir (TTK m.714).

Ödememe protestosu görüldüğünde vadeli bonoda (ve poliçede) ise, senedin düzenlenmesinden itibaren bir yıllık süre ya da ilgililer tarafından kısaltılan veya uzatılan ibraz süresi içerisinde çekilmelidir (TTK m.704).

Protesto süreleri hak düşürücü sürelerdir. Süresinde protesto çekmeyen hamil keşideci (düzenleyen) ile ona aval verenler haricindeki müracaat borçlularına başvuru hakkını kaybeder. Görüldüğü gibi protesto çekilmemesi hak kaybına neden olduğundan, 7226 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin protesto süreleri bakımından da uygulanması gerekir. TTK’nın 754. maddesinde kanuni veya yargısal atıfet sürelerinin istisna olduğu belirtildiğinden, 7226 sayılı Kanun olmasa bile İİK’nın 330. maddesi uyarınca çıkarılan 2279 sayılı Cumhurbaşkanı kararı uyarınca ödeme süresinin uzatılması söz konusu olurdu. 7226 sayılı Kanun uyarınca 13.3.2020- 30.4.2020 arasında protesto çekilmesi gereken hallerde bu süre 30.4.2020 tarihinden itibaren uzamış sayılacaktır”.

PASLI’ya[23] göre ise; "COVID-19 salgın dönemine yönelik özel bir tedbir olan 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi düzenlemesi ile 13.03.2020 ila 30.04.2020 tarihleri arasında ibraz süreleri durdurulmuştur. Çek ibrazı ve buna ilişkin süreler de bu düzenlemenin kapsamı içindedir. O zaman ülkemizde şu anki güncel durum, tüm çeklerin ibraz sürelerinin durmuş ve anılan özel düzenlemedeki kurallar çerçevesinde 30.04.2020 tarihinden sonra yeniden işlemeye başlayacak olmasıdır. İşlemeyen ibraz süresi içinde ibraz mümkün değildir. Bu sebeple de 04.05.2020 tarihine kadar hiçbir çekin geçerli bir şekilde ödeme talebi ile ibrazı olanaksızdır.

Takiben hamilin/alacaklının, Mart/Nisan tarihli çekleri evinden çıkmadan Mayıs ayı içerisinde de bankaya ibraz etmesi mümkündür ve bu tarihteki ibraz, süresi içinde yapılan ibrazdır.

Muhatap bankanın 04.05.2020 tarihinden önce karşılığı bulunan çekleri dahi ödememesi, aynen hamile iade etmesi ve karşılığı olmayan çeklerde de karşılıksızdır işlemi yapmaması gerekir. Aksine tutum, bankanın düzenleyene karşı sorumluluğunu doğurur”.

SARIKAYA[24] ise; sokağa çıkma yasağı olan hamiller için mücbir sebebin gerçekleştiğini ve TTK. m.811’in uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Ancak SARIKAYA çek suçlarıyla alakalı belirsizlik olduğunu belirtmektedir: “…7226 sayılı Kanun çerçevesinde uzamış sayılan ibraz sürelerinde de karşılıksız çek düzenleme suçu meydana gelebilir. Çünkü ibraz sürelerinin uzadığı kabulünde, bunun yine bir kanunla yapılmış olması karşısında, Mayıs ayında yapılacak ibrazların da “kanuni ibraz süresi” içinde yapıldığının kabul edilmesi gerekir. Bu noktada sürelerin çekin “üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre” değil de bizatihi 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesine göre belirlendiği itirazı yapılabilir. Ancak her halükarda o çeke ait ibraz süresinin 7226 sayılı Kanun’un kapsamına girip girmediği çek üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre belirlendiğinden, bu itiraz da bertaraf edilebilir”.

PEKDİNÇER/YILMAZ[25], 7226 s. Kanun’un hak kayıplarını önlemek amacıyla ibraz sürelerini durdurduğunu, ancak Türkiye Bankalar Birliği’nin çek ödeme destek kredisini hizmete soktuğunu, bankacılık uygulamasının 7226 s. Kanun Geçici 1. maddesindeki çeke ilişkin süreleri kapsamadığı şeklinde yorumun ortaya çıktığını, durma süresi içinde rızaen yapılan ödemelerin kabul edileceğine dair 7226 s. Kanun Geçici 1. maddede ibare olduğunu, kambiyo senetlerine özgü hükümlerin ele alınmasını gerektiğini belirterek ilerde daha fazla sorun çıkacağına işaret etmiştir.

Konuyu ele alan bir diğer yazar DURAL’a[26] göre ise; (1) ÇekK. m. 3/5’teki ileri vadeli çeklerde bankaya ibrazın geçersizliğinden kasıt, ibrazın hukuki sonuçlarının doğurmaması şeklinde anlaşılması, (2) sokağa çıkma yasağı olanlar için TTK. m.811’in cari olduğunu, (3) yine bankaların çalıştığını ve çeki bankaya ibraz etme noktasında problem bulunmadığını, (4) zamanaşımının durmasında nasıl ki alacaklının dava açmasına engel yoksa burada da çekin ibrazında bir engel olmadığını; Çünkü burada korunmak istenenin borçlu değil, alacaklı olduğunu, (5) sonuç olarak, 7226 s. Kanun’a rağmen ibraz müddeti 30.04.2020 tarihine olan çeklerin bankaya ibrazının mümkün olduğunu ve bankanın eğer karşılığı yoksa çek hakkında “karşılıksız işlemi” yapması, eğer karşılığı varsa ödemenin yapılacağını, kısaca ibrazın tüm hukuki sonuçlarının doğacağını belirtmiştir.

Sonuç kısmında daha ayrıntılı belirteceğimiz gibi, kanaatimizce de 7226 s. Kanun çekin ibrazını yasaklamadığı için, hesapta para varsa, banka çekin bedelini ödemek zorundadır. Çekin kısmi bedeli varsa, eğer hamil kısmi ödemeyi kabul ederse, bu bedel de banka tarafından ödenmelidir. Buna mani yasal bir durum yoktur.

4. Çekte Vade Kavramı ve Çekle İlgili Karşılıksızdır İşlemine Sebebiyet Verme Suçunun Oluşma Anı

Çek, yasal ibraz süresinde muhatap bankaya ibraz edilmeli ve ödenmesi talep edilmelidir. Kanuni ibraz süresi içinde ibraz edilen fakat tahsil edilemeyen çekler, karşılıksız işlemine tabidir. Çekin süresinden önce (erken) ibrazında muhatap banka tarafından hiçbir işlem yapılmayarak çek hamiline iade edilir (ÇekK. geçici madde 3/5). Bu konuda çekin ibraz süresine ilişkin bir diğer tarih de TTK. m.796’de belirtilen ibraz süreleridir. Çekin kanuni ibraz süresi içinde muhatap bankaya ibrazı gerekir. Üzerinde yazan düzenlenme tarihine göre muhatap bankaya ibraz edilen fakat tahsil edilemeyen çekler karşılıksız işlemine tabidir ve hamilin şikâyeti üzerine bu duruma sebep olan kişi ya da kişilere bin beş yüz güne kadar adli para cezası uygulanabilir.

Çekte vade olmaz, vade yer alıyorsa yazılmamış sayılır (TTK. m.795). Çekte düzenlenme gününün ileri bir tarih olarak belirlenerek çekte vade uygulamasının engellemesi amacıyla, TTK. m. 795/2 ile çekin düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ibraz edilmesi halinde çekin ibraz günü ödeneceği belirtilmiştir. Ancak bu düzenleme, zımni olarak düzenleme gününü gerçek düzenlenme tarihi olarak değil de, ileri bir tarih olarak düzenlemesine imkân vermektedir.

Türk hukukunda çek; tıpkı bono ve poliçe gibi kredi aracı olarak da kullanılmaktadır. Aslında çek ödeme aracıdır ve TTK. m.795/1’e göre çek görüldüğünde ödenir. İlk olarak 28.02.2009 tarihinde 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanuna geçici bir madde eklenmiş ve “31.12.2009 tarihine kadar çeklerin üzerinde yazılı keşide tarihinden önce, ödenmek üzere muhatap bankaya ibrazı geçersizdir” denilmiştir. Bu uygulama günümüze kadar gelmiştir ve halen devam etmektedir. 5941 sayılı ÇekK. geçici madde 3/5’e göre “31/12/2020 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir”. ÇekK.m. 3/8’e göre: “İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır”.

Çekin ibraz sürelerinin düzenlenme tarihini takiben başlaması emredici nitelikte bir düzenlemedir. Çeki düzenleyen kişi, çek üzerine işleyeceği bir kayıtla ibraz sürelerini uzatamaz, kısaltamaz ve değiştiremez. Kanunda bildirilen sürelerden sonra ibraz edilen çekin ibraz süresi geçmiş olacağından karşılıksızdır işlemleri uygulanamaz.

Çekin ibrazı, çek hesabının bulunduğu şubeye veya muhatap bankanın herhangi bir şubesine ya da takas odasına yapılır (TTK. m.796, 789, ÇekK. m. 3/1). Hamil çeki, süresi içerisinde ibraz ettiğini yazılı senetle ispat etmek zorundadır. İspat yolları da TTK. m. 808’de sayılmıştır. İbraz süresi geçtikten sonra ibraz edilen çeklerin muhatap bankada karşılığı olmasa bile cezai yaptırımı yoktur. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’ne göre karşılıksızdır işlemi, ibraz tarihinde gerçekleştiğinden suçun meydana geldiği tarih ibraz tarihidir[27].

Yargıtay’a göre: “Karşılıksız çek keşide etmek suçu, neticesi harekete bitişik bir suç olup, failin suç oluşturan eylemi, kural olarak keşide tarihine göre belirlenen kanuni ibraz süresinde çekin karşılığının bankada bulundurulmamasıdır”. Yarg. 19. CD. 05.11.2018, E.2018/6510 K.2018/11325.

Yine Anayasa Mahkemesi 26.07.2017 tarihli, 2016/191 esas ve 2017/131 karar sayılı kararında: “09.08.2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle itiraza konu edilen kurallarda karşılıksız çeki keşide eden kişinin değil, kanuni ibraz süresi içinde karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi veya kişilerin cezalandırılmasının öngörüldüğü” şeklinde kurmuş olduğu hükümle, açıkça çek üzerinde imzası olan değil, ibraz tarihinde karşılıksızdır işlemine sebebiyet veren kişi olduğunu belirtmiştir.

Sonuç

Çek bir kredi aracı değildir. Çekte vade bulunmaz. Zaten ibraz süresi ile vade birbirinden farklı olup, çek ile ilgili hükümlerde ibraz sürelerine ve çekin “ibraz”ına” sonuçlar bağlanmıştır. İleri tarihli çek uygulaması ile içinde bulunduğumuz hukuki durum birbirinden farklıdır. Şu an (15.03.2020’ten itibaren) keşide tarihi esas alınarak, ibraz süresi 15.03.2020 ila 30.03.2020 tarihleri arasına denk gelen çeklerin bankaya ibrazına yasal bir mani yoktur.

Bankalar tüm faaliyetlerine devam etmektedirler. Hükmün getiriliş amacı eğer sokağa çıkma yasağı olan hamilleri korumak ise, bu düzenlemeden çek ibrazının yasaklandığı şeklinde bir anlam çıkarmak yerinde olmamıştır. Eğer İİK. hükümleriyle paralel olarak, zaten karşılıksızdır işleminin hüküm ve sonuçlarının işlemesi için 15.06.2020 sonrasını beklemek şart koşulmuşsa yerindedir. Ancak her ne sebeple olursa olsun, bankaya ibraz edilen bir çek için “karşılıksızdır” işlemi yapılmasının önünde bir engel yoktur. Tam tersine işlem yapmayan banka çalışanlarının sorumluğu doğacaktır. 7226 s. Kanun’da bankanın karşılıksızdır işlemi yapmaması veya “mücbir sebeple ödenememiştir” tarzında bir işlem yapması konusunda hüküm yoktur.

İbraz süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen bir çekin karşılıksız çek suçunun konusunu oluşturması mümkün değildir. Kural olarak muhatap bankanın çekle işleyen hesabın bulunduğu şubesine başvuru yapılması gerekmekle birlikte, çekin aynı bankanın başka bir şubesine veya takas odasına sunulması da ödenme için ibraz yerine geçer (TTK. m.710; ÇekK. m. 3/1, m. 8/3). İbraz süresi geçtiği için muhatap bankaca ödenmeyen yahut ibraz süresi geçmesine rağmen bir şekilde karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çek hiçbir şekilde karşılıksız çek hükmünde kabul edilemeyeceğinden, suçun unsurları oluşmayacaktır. Bu yönde 7226 s. Kanunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

Bu çerçevede değerlendirildiğinde 7226 s. Kanun gereği İİK. hükümlerine göre takip yapılamayacak olsa da, çekin ibraz süresinin 15.03.2020 ila 30.03.2020 tarihleri (bu süreler de dahil) arasına denk gelmesi halinde;

  1. Hamilin çeki ibrazının mümkün olduğu,

  2. İbraz neticesinde hesapta para varsa yapılan ödemenin veya keşidecinin rızaen ödemesi varsa bunun geçerli olduğunu (7226 s. Kanun Geçici Madde 1, fıkra 3, b bendine göre “Durma süresi içinde rızaen yapılan ödemeler kabul edilir ve taraflardan biri, diğer tarafın lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebilir” hükmüne dayanarak)

  3. Hesapta para yoksa bankanın ödenmesi zorunlu asgari tutarı ödemesi gerektiği,

  4. Hesapta para yoksa karşılıksız kalan tutar için “karşılıksız” işlemi yapılması gerektiği,

kanaatindeyiz.

  1. Yine bu süre zarfında karşılıksız kalan çekler için “Çekle İlgili Karşılıksızdır İşlemine Sebebiyet Verme Suçu”nun oluştuğu, 7226 s. Kanun’un geçmişe yönelik infaz kanunlarıyla ilgili olduğunu,

  2. BDDK ile Türkiye Barkalar Birliği’nin çekin ibraz edilmeyeceği yönünde karar almadıklarını, alsalar bile Kanuna aykırı olarak aldıkları kararların geçerli olmayacağı, bu sayede ibraz edilen çekle ilgili gerekli işlemleri yapmayan banka çalışanlarının sorumluğunun eskisi gibi devam ettiğini

söyleyebiliriz.


Dipnotlar


  1. Genelgeye ulaşmak için bkz. https://www.icisleri.gov.tr/65-yas-ve-ustu-ile-kronik-rahatsizligi-olanlara-sokaga-cikma-yasagi-genelgesi, Erişim Tarihi: 06.04.2020. ↩︎

  2. ÖZTAN, F.; Kıymetli Evrak Hukuku, 2. Baskı, Ankara 1997, s. 1173. ↩︎

  3. EREN, F.; Sorumluluk Hukuku Açısından Uygun İlliyet Bağı Teorisi, Ankara 1975, s. 175. ↩︎

  4. EREN, s. 175-176; AYAN, M.; Borçlar Hukuku (Genel Hükümler), 7. Baskı, Konya 2012, s. 237. Mücbir sebep (zorunlu neden) yüzünden sözleşmenin sona erdiğini tespit ettirmek için dava açılabilir (Yarg. 19. HD. 04.07.2003, E. 2002/10423, K. 2003/7437) Karar için bkz. AYAN, s. 368, dp. 47. ↩︎

  5. ÖZTAN, s. 739. ↩︎

  6. KILIÇOĞLU, A. M.; “Bulaşıcı Hastalığın Borç İlişkilerine Etkisi”, s. 1. Yazar, metni https://twitter.com/ahmetmkilicogluhesabından duyurmuştur. ↩︎

  7. İİK. m. 330 ve Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 7226 sayılı Kanun’un uygulama sorunu için bkz. ATALAY, O./ ÖZEKES, M.; “7226 Sayılı Kanun İle İcra ve İflâs Kanunu m. 330 Hükmünü Uygulayan Cumhurbaşkanlığı Kararı (2279 Sayılı) Çerçevesinde Ortaya Çıkan Bazı Sorular ve Tartışmalara Cevaplar”, blog.lexpara.com.tr, Erişim Tarihi: 03.03.2020. ATALAY/ÖZEKES’e göre, “normlar hiyerarşisi dikkate alındığında Kanun hükümlerinin Cumhurbaşkanı Kararından önce gelmesi ve 7226 s. Kanun’un daha sonra ve daha özel düzenleme yapması sebebiyle, 7226 s. Kanun ile getirilen geçici madde yürürlükte olup Cumhurbaşkanı Kararının ve İİK m. 330’un uygulama alanı kalmamıştır”. ↩︎

  8. TTK. m. 723: (1) Hamil, protesto gününü veya poliçede “gidersiz” kaydı mevcut ise, ibraz gününü izleyen dört iş günü içinde, kabul etmeme veya ödememe hâllerini, kendi cirantasına ve düzenleyene ihbar etmek zorundadır. (2) Her ciranta aldığı ihbarı, bunları aldığı günü izleyen iki iş günü içinde önceki ihbarları yapan kişilerin adlarını ve adreslerini de göstermek suretiyle, kendi cirantasına ihbar eder. Düzenleyene varıncaya kadar bu sıra dâhilinde hareket edilir. Süreler önceki ihbarın alındığı tarihten itibaren işlemeye başlar. (3) Poliçede imzası bulunan bir kişiye ikinci fıkra gereğince ihbarda bulunulduğu takdirde, kendisine aval veren kişiye de aynı süre içinde bu ihbarın yapılması gerekir. (4) Bir ciranta adresini hiç yazmamış veya okunması mümkün olmayacak surette yazmış ise, ihbarın ondan önceki cirantaya yapılması yeterlidir. (5) İhbarı yapacak olan kişi bunu noter aracılığıyla veya sadece poliçenin iadesi yoluyla yapabilir. (6) İhbarı yapmakla yükümlü olan kişi bunu belirli süre içinde yaptığını ispat etmek zorundadır. (7) Birinci ve ikinci fıkralarda gösterilen süreler içinde ihbarname göndermeyen kişi başvurma hakkını kaybetmezse de ihmalinden doğan zarardan sorumlu olur. Ancak, bu zarara ilişkin tazminat borcu poliçe bedeliyle sınırlıdır.↩︎

  9. REİSOĞLU, S.; Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, I. Baskı, İstanbul 1985, s. 75 vd. ↩︎

  10. ÖZTAN, s. 742. ↩︎

  11. ÖZTAN, s. 739. ↩︎

  12. ÖZTAN, s. 1171. ↩︎

  13. ÖZTAN, s. 1167. ↩︎

  14. ÖZTAN, s. 1167. Çek bedeli ödensin veya ödenmesin ibrazına bağlı tüm sonuçların ibraz tarihine bağlandığını belirtmek isteriz. Bu yüzden ibrazın hangi tarihte yapıldığının tespiti önemlidir. ÇekK. m.3/4’e göre: “Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi hâlinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar açıkça belirtilir. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz”. Yargıtay uygulaması da ibraz tarihine işaret etmektedir: “…ibraz şerhinde, …ibraz tarihi yazılı değilse, geçerli bir ibraz söz konusu değildir…”. Yarg. 12.HD. 06.3.1995, E.2914, K.2943 (ERİŞ, s. 222). “…çekin ibrazına ilişkin tarihin çek üzerine yazılması gerekir. Bu tarih çek üzerine yazılmamış ise, sonradan bankadan alınan bir yazı ile bu tarih kanıtlanamaz…”. Yarg.12 HD. 12.4.1994, E.10282, K.10310 (ERİŞ, s.273). ↩︎

  15. Paragrafta geçen kararlar için bkz. ERİŞ, s. 277 vd. ↩︎

  16. Yarg. 10. CD. 02.04.2002, E.2001/28106, K. 2002/14892. Aynı yönde Yarg.10. CD.16.06.2003, E. 24700, K.15796. Kararlar için bkz. ÇAMAN, H.; Çekte İbraz Kavramı, YL Tezi, İzmir 2008, s. 74. ↩︎

  17. 22/1/2009 tarihli ve 5834 sayılı Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanuna eklenen GEÇİCİ MADDE 2, f. 2’ye göre: “Kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların birinci fıkra hükmü uyarınca mevcut kredileri yeniden yapılandırması veya yeni kredi kullandırması, bu kuruluşlara hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz.” ↩︎

  18. Objektif sorumluluk kavramının çek suçları açısından değerlendirilmesi için bkz. MAHMUTOĞLU, F.S.; “Suç Politikasının Ana İlkeleri Bağlamında Çek Kanunu Tasarı Taslaklarının Değerlendirilmesi”, s. 5 vd.; YILDIRIM, Z./ÇETİNTÜRK, E.; “İbraz Edilen Çekle İlgili Olarak Karşılıksızdır İşlemi Yapılması Halinde Nasıl Bir Yaptırım Uygulanması Gerektiği Sorunu”, TBB Dergisi, 2012 (103), s. 34 vd. ↩︎

  19. ATALAY/ÖZEKES, bu suç ve cezaların İİK.’na tabi işlemlerden doğan taahhüdü ihlal gibi suçlar olduğunu savunmuştur. Ancak 7226 s. Kanun Geçici m.1’de bu husus açık değildir. Sanki tüm suç ve cezalar için usul işlemlerinde sürenin durmasının istisna kabul edildiği gibi bir izlenim vardır. ↩︎

  20. ATALAY/ÖZEKES, s. 7 ve 17. ↩︎

  21. ATALAY/ÖZEKES, s. 17. ↩︎

  22. DEYNEKLİ, A.; “7226 Sayılı Kanunla Yapılan Düzenlemenin Sürelere Etkisi Yönünden Değerlendirme”, http://app.e-uyar.com/blog/index/478d6362-2806-49be-a6c2-89976b382794, Erişim Tarihi: 02/04/2020. ↩︎

  23. PASLI A.; “COVID-19 Salgınının Çek Hukukuna Etkisi: Güncel Koşullar Sürerken Çek İbrazı Mümkün Müdür?”, http://www.ticaretkanunu.net/ali-pasli-covid-19-salgininin-cek-hukukuna-etkisi-guncel-kosullar-surerken-cek-ibrazi-mumkun-mudur/, Erişim tarihi: 01.04.2020. ↩︎

  24. SARIKAYA, S.; “7226 Sayılı Kanun’un Geçici 1. Maddesinin Çeklerin İbrazı ve Karşılıksız Çek Suçuna Etkisi”, https://blog.lexpera.com.tr/7226-sayili-kanunun-ceklerin-ibrazi-ve-karsiliksiz-cek-sucuna-etkisi/, Erişim Tarihi: 06.04.2020. ↩︎

  25. PEKDİNÇER, R.T./YILMAZ, A; “7226 SAYILI Kanun Geçici 1. Maddesinin Çek Uygulamasına Etkisi Üzerine Bir İnceleme”, https://www.anadoluyakasi.net/7226-sayili-kanunun-gecici-1-maddesinin-cek-uygulamasina-etkisi-uzerine-bir-inceleme/Erişim Tarihi: 05.04.2020. ↩︎

  26. DURAL, H.A.; “COVİD-19 Salgını Nedeniyle Yürürlüğe Giren 7226 Sayılı Kanun’un Geçici 1. Maddesinin Çek Açısından Sonuçları”, https://blog.lexpera.com.tr/covid-19-salgini-nedeniyle-7226-sayili-kanunun-cek-acisindan-sonuclari/, Erişim Tarihi; 09.04.2020. ↩︎

  27. Antalya BAM. 10.CD, 19/10/2017, E.2017/2788, K.2017/2873 kararı için bkz. ALTÜNAY, Ö. S.; Karşılıksız Çek ve Çekin Karşılıksızdır İşlemine Sebebiyet Verenler Hakkında Uygulanacak Hukuki ve Cezai Yaptırımlar, YL Tezi, Ankara 2019, s. 37. ↩︎

Yararlanılan Kaynaklar

ALTÜNAY, Ö. S.; Karşılıksız Çek ve Çekin Karşılıksızdır İşlemine Sebebiyet Verenler Hakkında Uygulanacak Hukuki ve Cezai Yaptırımlar, YL Tezi, Ankara 2019.

ATALAY, O./ÖZEKES, M.; “7226 Sayılı Kanun İle İcra ve İflâs Kanunu m. 330 Hükmünü Uygulayan Cumhurbaşkanlığı Kararı (2279 Sayılı) Çerçevesinde Ortaya Çıkan Bazı Sorular ve Tartışmalara Cevaplar”, Erişim Tarihi: 03.03.2020.

AYAN, M.; Borçlar Hukuku (Genel Hükümler), 7. Baskı, Konya 2012.

ÇAMAN, H.; Çekte İbraz Kavramı, YL Tezi, İzmir 2008.

DEYNEKLİ, A.; “7226 Sayılı Kanunla Yapılan Düzenlemenin Sürelere Etkisi Yönünden Değerlendirme”, http://app.e-uyar.com/blog/index/478d6362-2806-49be-a6c2-89976b382794, Erişim Tarihi: 02/04/2020.

DURAL, H.A.; “COVİD-19 Salgını Nedeniyle Yürürlüğe Giren 7226 Sayılı Kanun’un Geçici 1. Maddesinin Çek Açısından Sonuçları”, https://blog.lexpera.com.tr/covid-19-salgini-nedeniyle-7226-sayili-kanunun-cek-acisindan-sonuclari/, Erişim Tarihi; 09.04.2020.

EREN, F.; Sorumluluk Hukuku Açısından Uygun İlliyet Bağı Teorisi, Ankara 1975.

ERİŞ, G.; Açıklamalı-İçtihatlı Uygulamalı Çek Hukuku, Genişletilmiş Güncelleştirilmiş 5. Baskı, Ankara 2004.

KILIÇOĞLU, A. M.; “Bulaşıcı Hastalığın Borç İlişkilerine Etkisi”, Yazar metni https://twitter.com/ahmetmkilicoglu hesabından duyurmuştur. Erişim Tarihi: 10.04.2020.

MAHMUTOĞLU, F.S.; “Suç Politikasının Ana İlkeleri Bağlamında Çek Kanunu Tasarı Taslaklarının Değerlendirilmesihttps://docplayer.biz.tr/16387250-Suc-politikasinin-ana-ilkeleri-baglaminda-cek-kanunu-tasari-taslaklarinin-degerlendirilmesi.html, Erişim Tarihi: 10.04.2020.

ÖZTAN, F.; Kıymetli Evrak Hukuku, 2. Baskı, Ankara 1997.

PASLI A.; “COVID-19 Salgınının Çek Hukukuna Etkisi: Güncel Koşullar Sürerken Çek İbrazı Mümkün Müdür?”, http://www.ticaretkanunu.net/ali-pasli-covid-19-salgininin-cek-hukukuna-etkisi-guncel-kosullar-surerken-cek-ibrazi-mumkun-mudur/, Erişim tarihi: 01.04.2020.

PEKDİNÇER, R.T./YILMAZ, A; “7226 SAYILI Kanun Geçici 1. Maddesinin Çek Uygulamasına Etkisi Üzerine Bir İnceleme”, https://www.anadoluyakasi.net/7226-sayili-kanunun-gecici-1-maddesinin-cek-uygulamasina-etkisi-uzerine-bir-inceleme/ Erişim Tarihi: 05.04.2020.

REİSOĞLU, S.; Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, I. Baskı, İstanbul 1985.

SARIKAYA, S.; “7226 Sayılı Kanun’un Geçici 1. Maddesinin Çeklerin İbrazı ve Karşılıksız Çek Suçuna Etkisi”, https://blog.lexpera.com.tr/7226-sayili-kanunun-ceklerin-ibrazi-ve-karsiliksiz-cek-sucuna-etkisi/, Erişim Tarihi: 06.04.2020.

YILDIRIM, Z./ÇETİNTÜRK, E.; “İbraz Edilen Çekle İlgili Olarak Karşılıksızdır İşlemi Yapılması Halinde Nasıl Bir Yaptırım Uygulanması Gerektiği Sorunu”, TBB Dergisi, 2012 (103), s. 27-84.

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.