Serbest meslek sahipleri ile birtakım şirket ortakları[1] 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (“Kanun”) 4. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde sigortalı sayılanlar arasında yer almıştır.
İşbu bilgi notunda; 4/b statüsündeki sigortalıların iş kazası ve meslek hastalığı bildirim yükümlülüğü kapsamında; öncelikle netliğe kavuşması gereken iki hukuki kavram olan iş kazası ve meslek hastalığının tanımları ile farklarını paylaşıp, akabinde bildirim yükümlülüğü ile ilgili konunun COVID-19 kapsamında 4/b statüsünde olan sağlık personelleri boyutuna değineceğiz.
İş Kazası ve Meslek Hastalığı Tanımı
İş kazası, Kanun’da;
-
Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
-
İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
-
Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
-
Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
-
Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay olarak nitelendirilmiştir.
Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca; intihar, kalp krizi ve işyeri sınırları dahilinde kabul edilen alanlarda geçirilen hizmet ilişkisi ile nedensellik bağı kurulamayan durumlarda dahi iş kazası olduğu yönünde hüküm kurulmuş bulunmaktadır[2].
Meslek hastalığı ise Kanun’da kısaca şu şekilde tanımlanmıştır;
Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple yahut;
İşin yürütüm şartları yüzünden uğranılan geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.
Sigortalının mesleğini icrası sırasında sürekli tekrarladığı faaliyetlerden dolayı ya da icra edilen işin niteliği veya işin şartları nedeniyle mesleği ile bağlantılı olarak meydana gelen hastalıklar da sosyal güvenlik sistemi içerisinde bir sosyal risk olarak kabul edilmekte ve bu hastalıklar meslek hastalığı olarak nitelendirilmektedir.
İş kazası ani bir olay olmasına karşın meslek hastalığı, belirli bir zaman dilimi içerisinde tekrarlanan bir sebeple oluşmaktadır. Meslek hastalığı, işin nitelik ve yürütüm şartlarından dolayı ya da işyerinin durumu dolayısıyla yavaş yavaş ortaya çıkan bir sağlık sorunudur.
Bildirim Süreleri
İş kazasının, hak mağduriyeti yaşamamak adına, Kanun’un 13. Maddesi uyarınca, sigortalının kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na bildirilmesi gerekmektedir.
Meslek hastalığı durumunda ise yine sigortalının kendisi tarafından bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç işgünü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile bildirilmesi gerekmektedir.
Bu süreler içerisinde, bildirim yapılmaması halinde, geç bildirim tarihine kadar geçen süre için geçici iş göremezlik ödeneği kendilerine ödenmeyecek, sadece bildirim tarihinden sonraki sürelere ait geçici iş göremezlik ödeneği ödenecektir.
COVID-19 Kapsamında Değerlendirme
4/b statüsündeki sigortalıların COVID-19 teşhisi konması halinde, yaptıkları iş ile yakın bağı gözetilerek, iş kazası veya meslek hastalığı bildirimi yapmaları ve bunun bir sonucu olarak hak ettikleri ödeneklerden faydalanmaları mümkündür.
Serbest meslek mensubu hekimlerin ve kurdukları şirketler vasıtasıyla fatura karşılığı özel sektörde hizmet veren sayısız hekimin COVID-19 ile mücadelede aktif rol aldığı bilinmektedir.
İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği ve Halk Sağlığı Uzmanları Derneği ile Türk Tabipler Birliği’nin fikir birliğine vardığı üzere, bahsi geçen hekimlerin, hizmet verdikleri süreler dahilinde COVID-19 ile ilişkilendirebilecek kazaların gerçekleşmesi halinde, iş kazası bildirimi yapılması mümkündür. Örneğin, sağlık çalışanı veya sağlık hizmetlerinde çalışan birinin solunum yollarına, göz mukozasına ya da açık yaralarına hastanın öksürük, hapşırık ve diğer vücut sıvılarının sıçraması ya da bulaşması hallerinde ilgili hekimler tarafından bizzat iş kazası bildirimi yapılması gerekecektir[3].
Ani gelişen bir olaya ilişkin herhangi bir saptama olmasa dahi, ilgili hekimlere COVID-19 teşhisi konması durumunda, hastalığın yapılan işle yakın bağı gözetilerek, meslek hastalığı bildirimi yapılması uygun olacaktır[4]. Nitekim, Dünya Sağlık Örgütü[5] ve Uluslararası Çalışma Örgütü[6] de, COVID-19 tanısı konan sağlık personelleri açısından ilgili durumu iş ve meslek kazası olarak nitelendirmektedir. Aynı hususun, 4/b statüsündeki hekimler için de uygulama alacağı şüphesizdir.
Yukarıda anılan hususlar, genel bir değerlendirme olup, hukuki mütalaa niteliğinde değildir. Her durum ayrıca incelenerek, kendi özellikleri çerçevesinde değerlendirilmeli ve hukuki yapısı buna göre düzenlenmelidir.
Dipnotlar
Kanun uyarınca sigortalı sayılan şirket ortakları şu şekildedir; anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları. ↩︎
Ayrıntılı bilgi için Yargıtay 10.HD, 2013/3429E., 2013/26001K., 27.12.2013 tarihli kararı ve Yargıtay 10. HD, 2004/4465E., 2004/6425K., 05.07.2004 tarihli kararına bakınız ↩︎
Ayrıntılı bilgi için İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanları Derneği ve Halk Sağlığı Uzmanları Derneği tarafından hazırlanan “COVID-19 Pandemisi’nde Meslek Hastalığı Tanı Kılavuzu”na bakınız. ↩︎
https://korona.hasuder.org.tr/wp-content/uploads/Mesleksel-COVID_19_Tanı_Rehberi_2020.pdf ↩︎
https://www.who.int/publications-detail/infection-prevention-and-control-during-health-care-when-novel-coronavirus-(ncov)-infection-is-suspected-20200125 ↩︎
https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---ed_norm/---normes/documents/publication/wcms_739937.pdf ↩︎