Üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınmış alacakların rehinli alacak sayılıp İİK m.308/h hükmünde öngörülen prosedüre mi dahil edileceği yoksa adi alacak sayılıp adi alacaklılar toplantısı nisabına mı eklenmesi gerektiği hususu, konuya ilişkin Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/1792 E., 2021/100 K., 15.09.2021 tarihli
Tag: konkordato
Bilindiği üzere, günümüzde konkordato ilan etmiş şirketlerin büyük bir çoğunluğu Türk Ticaret Kanununun 195.[1] Maddesinde tanımlandığı şekli ile “Hakim ve Bağlı” şirket, piyasa deyimiyle “Grup” şirketlerden oluşmaktadır. Bu çalışmamızın amacı, konusuna giren kanun maddesinin hem uygulanmasında, hem de şirketlerin mali tabloları ile konkordato kesin projelerindeki fiili durumunu dikkate alarak
I. Hukuki Meselenin Ortaya Konulması
Üçüncü kişinin verdiği rehinle teminat alınan alacakların konkordato nisabında dikkate alınıp alınmayacağı meselesi son zamanlarda konkordato hukukunun güncel tartışmaları arasında yer almaktadır. 7101 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce doktrindeki görüşlerin[1] ve Yargıtay’ın konuyla ilgili kararlarının[2] aynı yönde olduğu; buna göre, rehinli alacaklının
I. Genel Olarak
Alacağın, üçüncü kişinin malvarlığı üzerinde rehin kurularak teminat altına alınmış olması halinde konkordatodaki hukuki statüsü hakkında doktrin ve yargısal içtihat bugüne kadar birlik içinde idi. Ancak İİK’nın 7101 sayılı Kanun’la değişik konkordato hükümlerinin yürürlüğe girmesi ve konkordatonun yaygın şekilde uygulanmaya başlaması üzerine bu konudaki görüş
Giriş
Yazımızda, uygulanmaya başlandığı 2018 yılından bu yana ülke gündemine girmeyi başaran, hukuk ve iş dünyasının önemli konu başlıklarından biri olmayı sürdüren konkordato uygulamasının, hayli tartışmalı alt başlıklarından birini teşkil eden, konkordato yargılamasında maddi hukuka ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuken mümkün olup olmadığı üzerinde durulacaktır.