Lexpera Blog

Yankı Odası Etkisi Nedir?

**

İlüstrasyon: Angelica Alzona

Giderek kutuplaşan dünyamızda kendi görüşlerimize uyan bir bilgiyi/haberi öğrendiğimizde bu bilgiyi anlatacağımız kişilerin de daha çok kendi görüşlerimize yakın kişilerden olacağı pek muhtemeldir. Aynı şekilde sosyal medya üzerinde de daha çok bu görüşlere yakın olan paylaşımları yapmamız da şaşırtıcı olmayacaktır. Bizden bu bilgiyi alan/paylaşımlarımızı gören kişinin ise verdiğimiz bilginin doğruluğunu araştırması ve bilgiyi onaylaması ise pek görülmüş bir durum değildir. Konuştuğumuz/paylaştığımız kişi ise bilgiyi benzer ya da karşıt düşüncedeki birine aktarırsa, karşıt düşüncedeki kişiler bu bilgiyi derhal reddedip kendisine farklı türde bir anekdot yaratacak, benzer düşüncedeki kişiler bu bilgiyi başka birine tekrar edecek ve benzer düşüncedeki insanların bu tekrarları artık gerçeğin imkansız bir versiyonunu dahi gerçek sanabilecekleri bir hale dönüştürecektir. İşte sosyal yaşamın doğal bir işleyişi olan bu kulaktan kulağa oyununun adı “yankı odası etkisi”dir.

Yankı Odası Etkisi aynı düşünce etrafında birleşen insanlara sunulan bilginin o düşüncenin etrafında bulunan sınırlı alanda kalması, aynı görüşteki düşüncenin pekiştirilerek hiç sorgulanmadan benimsenmesi ve gerçeğin kendisinin inanılmaz bir haline dönüşmesidir. Böyle bir etkinin varlığında karşıt düşünceler baskılanır, susturulur ya da kendilerine bir forum bulamazlar.

İnternet sitelerindeki kişiselleştirmenin en temeli olan filtre baloncukları kullanılan çerezler sebebiyle oluşmaktadır.

Türkiye’nin internet kullanıcı sayısının yüksekliği ve son yıllarda artan internet penetrasyonu dikkate alındığında artık söz konusu yankı odası etkisinin sosyal medyada bir döngü halinde yaşandığına şüphe bulunmamaktadır. Özellikle bu tür sitelerin filtre baloncukları adı verilen ve size özel, kişiselleştirilmiş sonuçlar, haber şeritleri göstermeleri de yankı odası etkisini misliyle arttırmaktadır. Sosyal medya hizmeti sunan Facebook, Twitter ve Google gibi arama motorları kullanıcılarına daha da kişisel bir deneyim sunmak için algoritmalarını kullanıcılarının seçimlerine uyumlu hale getirme çabasıyla sıklıkla törpülemekte ve sizin daha kuvvetli bir filtre baloncuğu içinde hapsolmanızı sağlamaktadırlar.

Filtre baloncuğunun oluşturulmasıyla yankı odası etkisinin de üzerinde artık kullanıcılar karşıt görüşlerden uzak kalırlar, dolayısıyla aynı tür görüşün etrafında dönüp duran haberler, öneriler ve sonuçlarla sizin görüşlerinize ters düşen herhangi bir görüşe maruz kalmazsınız.

İnternet sitelerindeki kişiselleştirmenin en temeli olan filtre baloncukları kullanılan çerezler sebebiyle oluşmaktadır. Çerezler basit anlamıyla bilgisayarınıza yüklenen metinlerdir ve internet gezintinizi kişiselleştirmek veya sitenin çalışması amacıyla kullanılırlar fakat bu kişiselleştirme sıklıkla sizin yakından takip edilmeniz, siteden siteye gezintilerinizin bir kayıt altına alınmasıyla olur. Bazı çerezler gerçek anlamıyla yani kimliği belirli ya da belirlenebilir gerçek kişiyle ilişkilendirilemez anonim bilgiler toplarken çoğu çerez IP’niz, seçenekleriniz, gezinme geçmişiniz de dâhil olmak üzere kişisel verilerinizi toplamaktadırlar. IP’lerin kişisel veri niteliğinde olduğuna şüphe bulunmamaktadır; bildiğimiz anlamda ve genel kullanımda olan statik IP’ler kişinin belirlenebilmesini sağlamaktadırlar. Yakın zamanda her internet bağlantısında değişen dinamik IP’lerin de kişisel veri niteliğinde olabileceğine ilişkin verilmiş olan Avrupa Birliği Adalet Divanı kararı için tıklayınız.

Tüm bu kişiselleştirmenin en büyük sonucu günümüzde haber sitelerinin bile doğruluğunu ve tarafsızlığını sorgulamayan insanların haberlerini Facebook, Twitter gibi yerlerden öğrenmeye başlamaları sebebiyle yankı odası etkisinin çok daha yoğunlaşmış olarak gerçekleşmesidir. Çerezler yoluyla gerçekleştirilen bu takip her ne kadar kullanım açısından yararlı gibi gözükse de aslında internet kullanıcılarının çok yakından izlenmesi anlamına gelmektedir.

Fotoğraf: gettyimages

İtibarlı bir haber kaynağı bazen gerçeği yansıtmayan bir habere yer verebilir fakat bu tür kaynakların haberin doğruluğunu kontrol etmek için aslında var olan birden fazla mekanizması bulunmaktadır. Dolayısıyla bir haber kaynağının sahip olduğu teknolojiye rağmen taraflı olarak ve/veya haberlerin gerçek ve gerçek olmayan taraflarını dile getirmesi ise tamamen kasten yapılmakta olan bir olgudur. Bu tür kaynakların amacı daha fazla para kazanmak için sadece “tıklama trafiği” yaratmak gibi gözükebilir. Ancak bir de buz dağının görünmeyen parçası var ki bu tür kasten yapılan haberler insanları yanıltmak suretiyle kitlesel hareketlerin oluşmasına, rejimlerin değişmesine hatta ve hatta var olan coğrafi sınırları yeniden tasarlanmasına dahi yol açabilir. Yalnız hemen belirtmek gerekir ki burada bahsedilen ironik haber yapan siteler değil (zaytung.com gibi), gerçekten haber yapan fakat haberin detaylarını kasten değiştirip iletmek istedikleri mesajları ileten haber kaynaklarıdır.

Dünyada özellikle yakın geçmişteki seçim süreçleri bu tür filtre balonları yoluyla sıklıkla etkilenmektedirler. Örneğin 2016 yılının başında Almanya’da, 13 yaşındaki Rus asıllı bir kıza Ortadoğulu mülteciler tarafından tecavüz edildiği haberi sosyal medyada ve Rus haber sitelerinde geniş kapsamlı bir şekilde yer alınca insanlar sokaklara dökülmüştü. Haberin daha sonra yalan olduğu ortaya çıktıysa da Rus kaynakların bu haberleri yaydığı yönündeki ve Başbakan Merkel’in mülteciler hakkındaki politikalarına karşı halkın kışkırtılmaya çalışıldığı yönündeki şüpheler yalan haberle amaçlananın Merkel’in dördüncü kez devlet liderliğine sahip olmasının önüne geçilmesi olduğunu gösteriyordu. Zira Merkel hâlihazırda Rusya’nın Ukrayna hedefi önünde duran en büyük engellerden biri. Nitekim 2016 yılında yapılan bölgesel seçimlerde Mecklenburg-Vorpommern eyaletinde popülist sağcı partinin Merkel’e üstünlük sağlaması bir tesadüf değilse filtre balonunun katkısının büyük olduğunu söyleyebiliriz. Üstelik bu gibi aşırı derece değişikliğe uğramış filtre balonlarının körüklediği yankı odası etkisi örnekleri sadece Almanya’da değil, Fransa’da, Avusturya’da, Amerika’da, Burmanya’da ve dünyanın birçok ülkesinin yanı sıra ülkemizde de yaşanmaktadır. Özellikle son zamanlarda dile getirilen Rusya Amerika’daki seçimlere müdahale etti argümanını da bu açıdan değerlendirmek hiç de ütopik bir düşünce olmayacaktır.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi önemli bir haber kaynağı olarak kullanılan sosyal medya platformları karşı olduğunuz düşünceleri her “gizle”diğinizde, beğenmediğiniz haberleri her “görmek istemediğinizde”, yaptığınız olumlu veya olumsuz yorumlarda siyasal görüşleriniz, düşünce yapınız ve hayat seçimlerinizle ilgili birçok etiketi size iliştirir. Sizin belirlenebilmenize yardımcı olan bu tür bilgiler hiç şüphesiz sizin kişisel verilerinizdir. Bir internet sitesini kullanırken IP’nizin size ait bir kişisel veri olması gibi, sizin seçimlerinize uygulanan algoritmanın sonuçları da sizinle birleşik bir bilgidir, dolayısıyla bu tür verileriniz sizin kişisel verilerinizdir.

İlüstrasyon: Diana Quach / vocativ.com

Görülebildiği üzere kişisel verileriniz sadece büyük şirketlerin ticari amaçlarla kullandıkları bir kaynak olmaktan da öte sizin görüşlerinizin değiştirilebilmesinde dahi araç olarak kullanılabilmektedir. Burada önemli olan sahte bir habere farkında olmadan inanıp inanmamanız değil, doğruluğunun şüpheli olduğu haberleri sunan kaynaklara ait algoritmalarca kişisel verilerimizin ve bize ilişkilendirilebilir bilgilerimizin bir profil oluşturulmasıyla işlenilerek bize sunulmasındaki yanlışlıktır. Hiç şüphesiz ki herkesin kendi görüşlerine uyan bir dünyayla etrafını çepeçevre sarma özgürlüğü olsa da bu tür bir dünya, sizin açık rızanız olmadan, kandırılarak ve hatta sizin temel hak ve özgürlükleriniz suiistimal edilerek oluşturulduğunda artık özgür düşüncenin dahi bir anlamı kalmamaktadır. Kısacası hiç farkında olmadan aslında sürekli olarak anketlere, pazarlama faaliyeti yürüten şirketlerin sunumlarına, ülkelerin gizli servislerinin stratejik kararlarına konu oluyorsunuz. İşte bu düpedüz özgürlüğünüzün gaspı anlamına gelmektedir.

Bu konuda en yeni gelişmelerden biri sahte haber kaynaklarından endişe duyan Almanya parlamentosu tarafından onaylanan “Netzwerkdurchsetzungsgesetz” (“Ağ Yürütme Kanunu” fakat internette sosyal medya kanunu olarak adlandırılıyor) oldu. Ekim ayında yürürlüğe girmesi beklenen kanun ulusal olarak iki milyondan fazla kullanıcısı olan internet sitelerini etkileyecek ve internet platformlarının “kanuna aykırı olan” materyalleri yirmi dört saat içinde silmesini bir kural haline getirecek. Kanun sadece bu materyallere değil, kanuna aykırı olmayan fakat nefret dolu olan materyalleri de yedi gün içinde silmeyi şart olarak görüyor. Bu yaptırımlara uymayan şirketlere 50 milyon Euro’ya kadar ceza öngörülüyor. Özgür düşüncenin önemini savunan insan hakları örgütlerince böyle bir kanunun ifade özgürlüğüne alenen tecavüz edeceğini savunsalar da Almanya bu konuda ciddi bir atılım yaparak dünyanın bu alanda ilki konumunda bulunuyor. Kanuna ilişkin Almanya’nın bu örneğini aralarında İngiltere de bulunan yedi ülke yakından takip etmekteler.

Verilerimizin bu şekilde işlenmesinde, ilgili uygulamaları ya da internet sitelerini kullanarak bizim rızamızın olduğu söylenebilirse de ilgili sitelerin gizlilik politikalarında işlemelerine çizdikleri sınırlara dikkat edilmelidir. Bu işlemelerde, Avrupa Birliği’nin Mayıs 2018’de yürürlüğe girecek olan Genel Veri Koruma Tüzüğü ilgili kişilerin belirli ve ayrıca “aktif bir hareketle onayını” (affirmative action) ararken bizim kanunumuzda (6698 sayılı kanun) kişisel verilerin işlenmesinde bu şekilde bir aktif hareket aramamaktadır. Bu ayrımın yokluğu kişilerin “hayır demedikçe evet demiş sayılırsınız” anlayışı olarak yorumlanabilecektir. Kişisel verilerimizin aşırı bir şekilde izlendiği çerezlerle dolu internet sitelerinin suiistimaline aslında hukuken hiçbir dayanak bulunmamaktadır. Nitekim internet sitelerinin gizlilik politikalarında yaptıkları işlemenin sınırının ve amaçlarının çizilmemesi halinde 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nca idari para cezalarına tabi olmaları sebebiyle kişisel verilerinizin işlenmesinde daha dikkatli olacaklarını öne sürmek masumca bir iddia olacaktır. Öte yandan internet sitelerinin meşru menfaatleri doğrultusunda temel hak ve özgürlüklerimizin sınırına kadar yaptıkları işleme fiillerinde kanun uyarınca serbest oldukları savunulabilse de çerezlerle toplanan kişisel verilerin büyük bir çoğunluğunun büyük üçüncü kişi şirketlerce toplanıyor olması artık sizin temel hak ve özgürlüklerinizin ihlal edilmediği iddiasını asılsız bırakacağı görüşündeyiz.

Bu bakımdan kullandığınız servislerin “Aydınlatma Metinleri”, “Çerez ve Gizlilik Politikaları”nı vakit ayırıp dikkatle okumanızı; kişisel veri işleyen veri sorumlularının ise veri işleme konusunda 6698 sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun öngördüğü yükümlerini daha dikkatli değerlendirmelerini tavsiye ederiz.

Av. Serhat TURAN & Av. Anıl Can ALPYILMAZ

Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı ve bilimsel yazma etik kurallarını aşan iktibaslar konusunda yazarların ve On İki Levha Yayıncılık’ın rızası bulunmamaktadır.
Author image
Hakkında Av. Serhat Turan
Istanbul, Turkey Websitesi
1982 yılında İstanbul‘da dünyaya geldi. 2005 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. 2015 yılından beri Kişisel Verilerin korunması alanında özel olarak çalışmaktadır.