Bir Kızılderili atasözü der ki; “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”
Sürdürülebilirlik (Sustainability) son dönemde hem günlük hayatımızda hem de iş hayatında sıklıkla karşılaştığımız bir kavram haline geldi. Daha ziyade çevre, ağaç ve yeşillik temaları ile birlikte kullanılan bu kavram çoğunlukla, insanların eylem ve faaliyetlerinde çevre ve doğaya saygı göstermesi olarak algılanıyor. Oysa sürdürülebilirlik; şüphesiz çevre ve doğaya saygıyı da içeren, ancak kapsamı sadece bununla sınırlı olmayan evrensel bir kavram.
Sürdürülebilirlik nedir?
Sürdürülebilirlik aslında tüm dünyayı ve insanlığı ilgilendiren evrensel bir konudur. Kavrama ilk kez 1987 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından yayınlanan “Bizim Ortak Geleceğimiz” (Our Common Future) adlı raporda yer verilmiştir. Rapor, anılan Komisyonun başkanı olan o dönemin Norveç Çevre Bakanı Harlem Brundtland’ın adıyla “Brundtland Raporu” olarak da anılmaktadır. Brundtland Raporunda “sürdürülebilir kalkınma”; gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılama becerilerini tehlikeye atmadan şu anki nesillerin gereksinimlerini karşılamak olarak tanımlanmıştır. Kavramın içeriği ise, 1992’de Rio de Janerio’da gerçekleştirilen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı ile başlayıp, BM nezdinde devam eden bir dizi uluslararası toplantılar ve anlaşmalar sürecinin sonucunda, 27.09.2015’te New York’ta “Gündem 2030: BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (UN Sustainable Development Goals)”nın kabul edilmesiyle netleşmiştir. BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (BM SKA)[1], BM üyesi 193 ülkenin imzasıyla kabul edilen, 2030 yılı sonuna kadar ulaşılması amaçlanan 17 hedef ve 169 alt hedeften oluşmaktadır ve bu hedeflere ilişkin kaydedilen ilerlemeleri içeren rapor, her yıl BM Genel Sekreteri tarafından yayınlanmaktadır.
BM üyesi ülkeler 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının ;i) Yoksulluğa Son, ii) Açlığa Son, iii) Sağlıklı Bireyler, iv) Nitelikli Eğitim, v) Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, vi) Temiz Su ve Sıhhi Koşullar, vii) Erişilebilir ve Temiz Enerji, viii) İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme, ix) Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı, x) Eşitsizliklerin Azaltılması, xi) Sürdürülebilir Şehir ve Yaşam Alanları xii) Sorumlu Tüketim ve Üretim xiii) İklim Eylemi xiv) Sudaki Yaşam xv) Karasal Yaşam xvi) Barış, Adalet ve Güçlü Kurumlar xvii) Hedefler İçin Ortaklıklar olduğu konusunda mutabakata varmışlardır. Dolayısıyla BM SKA’ları sadece çevre ve doğaya yönelik olmayıp, ekonomi ve sosyal yaşama ilişkin amaçları da içermektedir.
Sürdürülebilirlik ya da sürdürülebilir kalkınma kavramı, BM’nin çerçevesini çizdiği bu perspektiften ele alındığında, insanlığın ve dünyadaki tüm canlıların sürekli serpilme ihtimalini[2] sağlamak üzere, ekonominin, sosyal hayatın ve çevresel konuların birlikte, bütüncül olarak ve dengeli bir şekilde ele alınmasını gerektiren bir yöntem ya da süreç olarak tanımlanabilir.
Sürdürülebilirlik çevre, sosyal hayat ve ekonomiden oluşan üç sacayağı üzerinde yapılanmakta ve sürdürülebilirliğin bu üç boyutunun birlikte ve dengeli bir şekilde ele alınması gerekmektedir.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarından İklim Eylemi
Sürdürülebilirliğin çevresel, sosyal ve ekonomik üç boyutu bulunduğu halde, BM SKA’ları içerisinde toplumda en çok karşılık bulanı, ilgi çekeni, akılda kalanı, reklamlarda ve medyada en çok kullanılanının “İklim Eylemi” olduğunu söyleyebiliriz. Dünya nüfusunun 2030 yılında 8,4 milyar kişi olacağı tahmin edilmektedir. Önümüzdeki 15 yıl içerisinde %40 daha fazla su, %20 daha fazla enerji ve %35 daha fazla gıdaya ihtiyacımızın olacağı, bunun %30 daha fazla sera gazı emisyonuna, %80 okyanuslarda daha fazla plastiğe ve %100 daha fazla şehir çöpünün oluşmasına yol açacağı da öngörülmektedir.[3] Dolayısıyla dünyadaki her bireyi etkilemesi kaçınılmaz hale gelen iklim krizi ile mücadeleyi öngören iklim eylemi, bireylerin ve toplumların ajandalarındaki önceliklerden biri haline gelmiştir.
Bu noktada, kamuoyunda çok fazla ses getiren Paris Anlaşması’nı (Anlaşma) anmadan geçemeyiz. Anlaşma 2015 yılında Paris’te düzenlenen BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansında (COP) kabul edilmiş ve 4.11.2016 itibariyle yürürlüğe girmiş küresel bir anlaşma niteliğindedir. Anlaşmanın hedefi, küresel sıcaklık artışını uzun vadede, sanayileşme öncesi döneme kıyasla 2 santigrat derecenin altıyla sınırlamak olup, anlaşmaya taraf olan bütün ülkeler ilk kez küresel ölçekte sera gazı emisyonu azaltım taahhüdünde bulunmuşlardır. Uluslararası bir anlaşma niteliğindeki Paris Anlaşması 7.10.2021 tarihinde Cumhurbaşkanı kararı ile onaylanarak, Türkiye açısından iç hukukun bir parçası haline gelmiştir. Ayrıca Türkiye 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefini de ilan etmiştir. Paris Anlaşmasının nasıl uygulanacağına dair Paris Anlaşması Çalışma Programı (Kural Kitabı) 31.10 – 13.11.2021 tarihlerinde Birleşik Krallık’ta Glasgow’da düzenlenen 26. Taraflar Konferansında (COP 26) tamamlanarak, söz konusu Anlaşmaya işlevsellik de kazandırılmıştır.[4] COP 26’nın ardından 197 ülkenin mutabık olduğu “Glasgow İklim Anlaşması” ile küresel karbon emisyonlarının 2030 yılına kadar %45 oranında azaltılması hedefi de resmi olarak tanınmıştır.
Türk Bankacılık Sektöründe Sürdürülebilirlik
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu BM üyesi 193 ülkenin, 2030 yılına kadar BM SKA’larına ulaşma amacı ve Glasgow İklim Anlaşması uyarınca aynı yıla kadar küresel karbon emisyonlarını %45 oranında azaltma hedefleri, hükümetlerin, özel sektörün, sivil toplumun ve vatandaşların işbirliği yapmasını gerektirmekte ve burada bankalara da önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir.
Bu başlık altında Türk bankalarının sürdürülebilirliği nasıl ele aldığı, Türk bankacılık sektöründe bu konuda hangi belgelerin bulunduğu, diğer bir ifade ile sürdürülebilirliğin bankacılık sektöründeki çerçevesi ele alınmaktadır.
2017 yılında Türkiye’de UN Global Compact[5] üyesi bankalar bir ilke imza atarak “Sürdürülebilir Finansman Belgesi”ni imzalamışlardır. İmzacı bankalar[6], 10 Milyon ABD Doları ve üzerindeki yatırımlardaki kredi süreçlerinde çevresel ve sosyal riskleri değerlendirme süreçlerine alacaklarını beyan etmişlerdir.
Türk bankalarından bazıları[7] tarafından desteklenen bir başka sürdürülebilirlik alanındaki girişim, UNEP FI (BM Çevre Programı Finans Girişimi) tarafından 2019 yılında ilan edilen “Sorumlu Bankacılık Prensipleri”dir. Sorumlu Bankacılık Prensipleri, bankacılık sektörünü BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve Paris İklim Anlaşması ile uyumlu hale getirmeyi amaçlamaktadır. Bankacılık sektöründe sürdürülebilirlik adına iyi uygulama örnekleri ve uluslararası alandaki girişimlerin yanında, tüm bankaları ilgilendiren bazı resmi çalışmalar da gerçekleştirilmiştir.
Türk bankacılık sektörü için sürdürülebilirlik konusunda bilgilendirici ilk kaynak dokümanı hazırlayan kuruluş Türkiye Bankalar Birliği (TBB) olmuştur. TBB, 2014 yılında sürdürülebilir kalkınmaya bankacılık ve finans sektörünün vereceği katkıda iyi uygulamaları içeren bir kaynak doküman olmak üzere “Bankacılık Sektörü İçin Sürdürülebilirlik Kılavuzu”nu[8] (Kılavuz) yayınlamış ve sektördeki iyi uygulamalar kapsamında tüm üye bankalara bu kılavuzdan yararlanmasını tavsiye etmiştir. Kılavuzda öneri niteliğinde 10 temel ilkeye yer verilmiştir ve bu ilkelerin yardımıyla, bankaların faaliyetlerinin çevresel ve sosyal öngörülebilirliğini, saydamlığını ve izlenebilirliğini daha sistematik bir şekilde yönetmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. Kılavuz Mart 2021’de TBB tarafından güncellenmiştir. TBB’nin tavsiye kararı çerçevesinde, üye bankalar tarafından sürdürülebilirlikle ilgili gerçekleştirilen faaliyetler TBB web sitesinde yayınlanmakta ve üyelerin bildirimleri çerçevesinde de güncellenmektedir.[9]
Sektörde sürdürülebilirlik alanındaki diğer önemli gelişme, yine 2014 yılında Borsa İstanbul tarafından (BIST) “BIST Sürdürülebilirlik Endeksi”nin (Endeks) oluşturulmasıdır. BİST’e göre kurumsal sürdürülebilirlik, şirketlerde uzun vadeli değer yaratmak amacıyla, ekonomik çevresel ve sosyal faktörlerin kurumsal yönetim ilkeleri ile birlikte şirket faaliyetlerine ve karar mekanizmalarına uyarlanması ve bu konulardan kaynaklanabilecek risklerin yönetilmesidir.[10] Endekste yer almak şirketlere sürdürülebilirlik performanslarını görmek imkânı vereceği gibi, kamuoyu nezdinde itibarlarını da arttırıcı bir faktördür. Hâlihazırda Endeks kapsamında sektör payları toplamı %63’ü bulan 9 banka bulunmaktadır.[11]
Bankacılıkta sürdürülebilirlikle ilgili olarak esas alınacak bir diğer belge Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından 29.06.2021 tarih ve 31526 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve iyi uygulama rehberi niteliğinde olan “Kredi Tahsis ve İzleme Süreçlerine İlişkin Rehber”[12] (Rehber)dir. Rehber; BDDK Tarafından Yapılacak Denetime İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in “İyi Uygulama Rehberleri” başlıklı 7/A maddesine istinaden çıkartılmıştır. Rehber ile iklim risklerine ve çevresel kredilere yönelik politikalar geliştirilmesi konusunda bankalardan beklentiler ortaya konulmuştur. Bankaların kredi risk iştahlarında, politika ve yöntemlerinde, borçluların finansal durumu ile çevresel, sosyal ve yönetişim faktörleriyle ilişkili riskleri ve özellikle çevresel faktörlerin ve iklim değişikliğinin olası etkilerinin dikkate alınması gerektiği üzerinde durulmaktadır. Rehber aslında bankacılık sektöründe bilhassa kredi tahsis ve izlemede sürdürülebilirliğin önemli bir faktör olarak dikkate alınması yönündeki beklentiyi ortaya koymaktadır.
Son olarak BDDK’nın 24.12.2021 tarih ve 9999 sayılı Kararı ile kabul edilen “Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planı”ndan[13] bahsedebiliriz. BDDK tarafından yayımlanan Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planı’nın 27.12.2021 tarihli basın açıklamasında; sürdürülebilirlik başlığı altında küresel yatırım stratejilerinde yer alan çevresel, sosyal ve yönetişimsel ölçütlerin bankacılık sektörü tarafından daha fazla dikkate alınarak bu sayede yurt dışı yeşil finans piyasalarından daha fazla faydalanılmasının amaçlandığı kamuoyuna açıklanmıştır. Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planı’nın üç stratejik amacının olduğu belirtilmiştir. Bu amaçlardan ilki; iklimle ilgili risklerin etkin şekilde yönetilmesi ve denetlenmesi olup, bu amaca ulaşılabilmesi için risk yönetiminin gereksinim duyduğu veri altyapısının oluşturulması, bankaların risk yönetimi kapasitesinin arttırılması ve sektöre yönelik gözetim ve denetim çerçevesinin güçlendirilmesi hedeflenmiştir. İkinci amaç, sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş için ihtiyaç duyulan finansmanın geliştirilmesidir. Bu amacın gerçekleştirilmesi için, sürdürülebilir kredilerin çeşitli mekanizmalarla teşvik edilmesi, bankaların sürdürülebilirlik amaçlı fonlara daha kolay erişimi için uygun ortam oluşturulması hedeflenmektedir. Üçüncü amaç ise ilgili taraflarla işbirliği geliştirilmesidir. Sürdürülebilirliğin çok farklı disiplinleri ve sektörleri ilgilendiren çok boyutlu bir konu olması tüm taraflar arasında koordinasyon sağlanmasını gerektirmektedir. Söz konusu üç stratejik amacın gerçekleştirilmesi için 2022-2025 yılları arasındaki 4 yıllık dönem için uygulanmak üzere, 6 hedefe yönelik toplam 21 eylemden oluşan Türk Bankacılık Sürdürülebilirlik Stratejisi Eylem Planı oluşturulmuştur. Eylemler kapsamında yapılan çalışmalar ve sağlanan gelişmeler konusunda üçer aylık dönemler itibarıyla ilgili mercilere ve yılda bir kamuoyuna bilgi verileceği de belirtilmiştir.
Türk Bankalarının Sürdürülebilirlikle İlgili Faaliyetleri
Türk bankalarının BM SKA’ları doğrultusundaki taahhütleri açısından gerçekleştirdikleri faaliyetlerden bazı örneklere aşağıda ilgili banka isimleri anılmadan “Krediler”, “Atık Yönetimi ve Karbon Emisyonlarının Azaltılması”, “Cinsiyet Eşitliği” ve “Sürdürülebilir Fonlama” başlıkları altında yer verilmektedir. Söz konusu faaliyetlerden bir kısmı TBB’nin web sitesinde “TBB Üyesi Bankalar Tarafından Sürdürülebilirlik Tavsiye Kararı Çerçevesinde Gerçekleştirilen Faaliyetler” başlığı altında duyurulmuştur. Bazı faaliyetler ise bizzat bankaların web sitelerinde kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Krediler
-
Bir Bankamızın “Denizleri Koruyalım Kredisi” ile son dönemde yaşanan deniz kirliliği vakalarının azaltılması, önlenmesi ve denizlerimizin korunması amacıyla atık su arıtma, atık su geri kazanım tesisi yatırımı yapmak veya var olan tesisleri iyileştirmek isteyen yatırımcılara uygun koşullarda finansman desteği sağlanmaktadır.
-
Bir bankamızın 2014 yılından beri proje finansmanı kapsamında finanse edilen yeni enerji projelerinin tamamı yenilenebilir enerji yatırımlarından oluşmakta, kömür yatırımları ve madenler ile ilgili yeni yatırımlar finanse edilmemektedir.
-
Diğer bankamız, Çevreci Araç Kredisi ile elektrikli ve hibrit araç alacak işletmelere özel avantajlar sağlamaktadır.
Atık Yönetimi ve Karbon Emisyonlarının Azaltılması
-
Bir bankamız, elektronik atıklar için banka içerisinde kurumsal sosyal sorumluluk projesi başlatarak çalışanlarının getireceği elektronik atıkları TÜBİSAD’a (Bilişim Sanayicileri Derneği) ulaştırıp, buradan elde edilen geliri Darüşşafaka’ya bağışlayacaktır.
-
Bir başka bankamız, müşterilerinin mobil bankacılık uygulaması üzerinden “Geleceğe Orman”a katılarak yaptıkları bankacılık işlemlerinin yanı sıra gündelik hayattaki aktiviteleri karşılığında kazandıkları karbon puanlar ile TEMA Vakfı aracılığıyla ormanlara fidan bağışlamalarını sağlamaktadır.
Cinsiyet Eşitliği
-
Bir bankamız cinsiyet eşitliği ve kadın istihdamı kapsamında finansman sağlanan projelerle 2020 yılı sonu itibarıyla 1500’ün üzerinde kadına iş olanağı yaratmıştır.
-
Bir diğer bankamız, dünyada ve Türkiye’de bir ilk gerçekleştirerek kredi faizinin kadın ve erkek çalışanlara eşit fırsatlar sunulmasına endekslediği “Cinsiyet Eşitliği” kredisi ürününü kullanıma sunmuştur.
Sürdürülebilir Fonlama
-
Bir bankamız, 2016’da gerçekleştirdiği ilk yeşil/sürdürülebilir tahvil ihracının ardından, 2017 yılında dünyadaki ilk sürdürülebilir sermaye benzeri tahvil ihracını gerçekleştirmiştir.
-
Son olarak bir diğer bankamız tarafından hayata geçirilen ve çevreye duyarlı şirketlere yatırım yapma hedefini benimseyen “İş Portföy TEMA Değişken Fon”dan elde ettiği gelirler ile TEMA Vakfının Doğa Eğitim Programlarını desteklemektedir.
Yukarıda yer verilen faaliyet örneklerinden görüleceği üzere, bankalar kendi faaliyetlerinin yanı sıra dolaylı olarak kredilendirme ve diğer bankacılık işlemleri ile BM SKA’lara önemli katkı sağlamaktadırlar.
Sonuç
Bankacılık sektörünün maruz kaldığı; varlık ve teminatların zarar görmesi, değer kaybetmesi, operasyonların kesintiye uğraması, müşterilerin geri ödeme kapasitelerinin zayıflaması ya da çevreye zarar veren projeye sağlanan finansman nedeniyle oluşan kamuoyu tepkisinden kaynaklanan itibar kaybı gibi riskler[14], sürdürülebilirlik temasını sektör için elzem bir hale getirmiştir.
Ayrıca bankalar, çevresel ve sosyal duyarlılığa sahip kesimlerden ve yurt dışı piyasalardan yeşil/sosyal tahvil ihracı veya yeşil kredilerin menkul kıymetleştirilmesi yoluyla uzun vadeli ve makul maliyetle kaynak temin edebileceklerdir.
Kaldı ki giderek artan bir uygulama olan, yatırımcıların bankaları artık sadece finansal performansları ile değil aynı zamanda bilançolarının karbon etkisi ile de değerlendirmeleri bankaların sürdürülebilirlik konusundaki duyarlılığını arttırmaktadır.
Önümüzdeki 30 yıl içerisinde tüm dünyada net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak için gereken yatırım tutarının 150 Trilyon ABD Doları olduğu tahmin edilmektedir.[15] Ayrıca iklime dayanıklılığın sağlanması için gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere önemli miktarda kaynak aktarması hedefi de bulunmaktadır. (Glasgow Loss and Damage Facility) Söz konusu hedeflerin gerçekleştirilmesi için devletleri ve hükümetleri zorlayacak devasa bütçelere ihtiyaç duyulduğu dikkate alındığında, finans sektörünün ve bilhassa bankacılık sektörünün, sürdürülebilirliğe uygun projeleri kredilendirmede sağlayacakları desteklerle dönüştürücü güçleri ortaya çıkacaktır.
Tüm bu gerekçelerle ve son söz olarak, bankalar ekonomideki ağırlıkları doğrultusunda dünyamızın daha sürdürülebilir hale gelmesinin başat aktörlerindendir.
Dipnotlar
https://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home/sustainable-development-goals.html ↩︎
Sustainability by Design, Prof. Dr. John Ehrenfeld. ↩︎
https://www.forbes.com , At Ambienta Sustainability is the “What” and ESG is the “How”, Robert G. Eccles. ↩︎
UN Global Compact (BM Küresel İlkeler Sözleşmesi) 160’dan fazla ülkede 9500’ün üzerinde şirket ve 3000’i aşan şirket dışı üyesi ile dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik inisiyatifidir. Global Compact Türkiye ise 2013 yılında TÜSİAD ve TİSK ortaklığında bir platform olarak kurulmuştur. ↩︎
Akbank, Garanti BBVA, ING Bank, Türkiye İş Bankası, Şekerbank, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası. ↩︎
Garanti BBVA, ING Bank, Türkiye İş Bankası, Şekerbank, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, Yapı ve Kredi Bankası. ↩︎
tbb.org.tr/surdurulebilirlik/tbb-surdurulebilirlik-kilavuzu.html ↩︎
https://www.tbb.org.tr/Content/Upload/Dokuman/8805/Surdurulebilirlik_Tavsiye_Karari_Hakkinda_Bankalarin_Faaliyetleri.pdf ↩︎
https://www.borsaistanbul.com/tr/sayfa/165/bist-surdurulebilirlik-endeksi ↩︎
2022-2025 Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planı, BDDK ↩︎
Sürdürülebilir Finans, BDDK Strateji Geliştirme Başkanlığı, 26.05.2021. ↩︎
Accenture PLC, Strateji, danışmanlık, dijital teknoloji ve operasyon hizmetleri sunan küresel bir yönetim danışmanlığı ve profesyonel hizmetler şirketi. ↩︎