İdari faaliyetlerin ayrımı yapılırken, temelde kamu hizmeti ve kolluk faaliyetleri temelli bir ayrıştırma yapılmakla birlikte, bu ayrım özendirme ve destekleme, planlama ve regülasyon olarak çeşitlendirilebilmektedir. Temelde sayılan türlerin her birinin temelinde kamu hizmeti niteliği taşıdığı söylenebilecekse de özellikle kolluk ve kamu hizmetinin ayrımı net bir şekilde yapılmakta ve bunlara belli
Günümüzde, yabancıların Türkiye sınırları içinde her mesleği icra etmeleri olanaklı değildir. Zira devletlerin, öncelikle kendi vatandaşlarının ekonomik geleceğini gözetme borcu bulunmaktadır[1]. Bu doğrultuda, Türk hukukunda özel kanunlar vasıtasıyla yabancıların bazı meslek, sanat ve iş kollarında çalışmalarına birtakım sınırlamalar getirilmiştir[2]. Ayrıca, 6735 sayılı Kanun’un[3] 9. maddesinin 1.
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan su kaynaklarından özel hukuk kişilerinin yararlanması, Anayasanın 168. maddesi gereği, kanunun açık iznine bağlıdır. Ülkemizde su kaynaklarından yararlanmaya ilişkin genel bir kanun olmadığı için kriter sayılabilecek veya kriterlerin tespitinde yardımcı olabilecek kanun kaynaklı genel bir yararlanma usulünün olduğundan bahsedilemez. Su kaynaklarından yararlanma usulleri, kullanılan
Devletler arasındaki ilişkiler ve etkileşimler çoğaldıkça uluslararası hukukun (public international law) düzenleme alanına giren konuların da bu duruma paralel olarak arttığını gözlemlemekteyiz. Devletler arasında cereyan eden ekonomik ilişkiler de zamanla uluslararası hukuk çerçevesine oturtulmuştur. Bu anlamda yabancı yatırım hukukunun ortaya çıkışında devlet adamları, işadamları ve uluslararası şirketlerin etkisi olmakla birlikte
O. Korkut Kanadoğlu [1]
I. Giriş
Aşı karşıtlığının son yıllarda dünyada olduğu gibi Türkiye'de de revaçta olduğu görülmektedir. Türkiye'de 2011 yılında yalnızca 183 aile çocuğuna aşı yapılmasını reddederken 2017 yılında bu sayı 23 bine yükselmiştir.[2] Sağlık Bakanlığı ise gündemlerinde aşıyı zorunlu hale getirmek gibi bir uygulamanın bulunmadığını açıklamıştır.[3]