COVID-19 (Coronavirus) salgını, toplumun tümünü etkilemesi ve şahsi özellikler taşımaması sebebiyle sosyal felaket olarak adlandırılabilir (Ayşe Arat, Sözleşmenin Değişen Şartlara Uyarlanması, Seçkin Yayınevi, Ankara 2006, s. 96, dn. 45). Sosyal felaket, çeşitli başlıklar altında incelenmektedir. Bunlar arasında tabiat olayları, sosyal olaylar ve ekonomik olaylar sayılabilir. Salgın hastalık, tabiat olayları kapsamında
A. Anayasa Mahkemesi’nin Aile Konutunun Haczedilmezliğine İlişkin Kararının Genel Çerçevesi
Anayasa Mahkemesi yeni yayınlanan bir kararında[1] kısaca, bir eşin borcundan dolayı diğer eşin de, aile konutu hakkında haczedilmezlik şikâyetinde bulunabileceğini, aile konutu bir eşin mülkiyetinde olsa dahi, aile konutunun tüm aile bireylerini korumaya yönelik bir alan olduğunu, gerek
I. Giriş
Dünyayı etkisine alan Covid-19 salgınının ülkemizde de baş göstermesi nedeniyle salgının olası olumsuz ekonomik sonuçlarını ortadan kaldırmak veya en aza indirmek amacıyla bazı hukuki düzenlemelerin yapılması ihtiyacı doğmuştur.
İşte bu düzenlemelerden biri de 25.03.2020 tarihli ve 7226 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”dur[1]
Ülkemizde ilk Covid-19 vakası 10 Mart tarihinde duyurulmuş, 11 Mart tarihinde ise Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından Covid-19 salgının pandemi haline geldiği ilan edilmiştir. Uzmanlar, salgının yayılmasını engellemek için alınması gereken en önemli tedbirin sosyal mesafenin artırılarak, insanlar arasındaki temasın azaltılması olduğunu sürekli olarak dile getirmektedir. Devlet bu amaçla 21/
Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmesine neden olan “Covid-19” adı ile bilinen salgın hastalık sebebiyle, ülkemizde ve tüm dünyada pek çok önlem alınmış durumdadır. Söz konusu önlemlerin bir kısmı idari merciler eli alınmakta ve denetlenmekte iken, bir kısmı ise işverenlerin inisiyatifine bırakılmış durumdadır. İşverenler tarafından bu kapsamda alınan en







