Ticarî sır, bir ticarî işletme veya şirketin faaliyet alanına ilişkin olan, yalnızca belirli bir kişi çevresi tarafından erişilebilen ve bilinen, hâlihazırda veya olası bağımsız bir ekonomik değeri olan, sahibi lehine rekabet avantajı sağlayan, açıklanması sahibinin rekabet gücünü etkileyen, rakiplerce bilinmemesi önem arz eden, ancak kanunlarda öngörülen hallerde yetkili mercilere verilebilen,
Daha önce pek çok mecrada dile getirdiğimiz üzere, usul hukuku kuralları ve bu kuralların tam adalet içerisinde uygulanması, hukuki süreçlerin etkinliği ile normatif hukuk düzeninden beklenen öngörülebilirliğin sağlanabilmesi için olmazsa olmaz nitelik taşıyor. Yasama siyasetinin, mukayeseli hukukun uluslararası kaynaklarını takip (ve zaman zaman iktibas) etmek suretiyle koruma altına aldığı yasal
TTK m. 446/1-d’ye göre, genel kurul kararının uygulanması yönetim kurulu üyelerinin herhangi birinin kişisel sorumluluğuna yol açacaksa, her bir üye iptal davası açabilir.
TTK m. 446/1-d uyarınca iptali talep edilen genel kurul kararı, icra edilebilir bir karar olmalıdır. Bu nedenle, yönetim kurulu üyelerinin ibrası ya da azli
Kural olarak kusura dayalı olan haksız fiil hukukumuzda ayırt etme gücünden yoksun kişilerin kusurlarının bulunamayacağı gerekçesiyle eylemlerinden sorumlu tutulamayacakları kabul edilmektedir. TMK m. 15, ayırt etme gücünden yoksun kişilerin eylemlerinden ancak kanunda özellikle belirtilmiş hallerde sorumlu tutulabileceklerini düzenlemiştir. Bu hüküm kapsamında ayırt etme gücünden yoksun kişilerin haksız fiillerinden sorumlu olabilmelerinin
Deniz yoluyla eşya taşımalarında taşıyanın sorumluluğu, özellikle 19. yüzyılda buhar gücüyle çalışan gemilerin kullanılmaya başlamasıyla farklı bir boyut kazanmış; zira bu dönemlerde yürürlükte bulunan düzenlemeler teknolojinin hızla gelişmesi karşısında ortaya çıkan ihtiyaçlara cevap veremeyerek yetersiz kalmıştır. Örneğin havanın durgun olmasından ötürü geminin hareket edememesi halinde yüke gelen bir zarar neticesinde